Arama


Keten Prenses - avatarı
Keten Prenses
Kayıtlı Üye
4 Nisan 2009       Mesaj #4
Keten Prenses - avatarı
Kayıtlı Üye
DOĞAL KAYNAKLAR

Doğal kaynaklar, canlı ve cansız çevreyi belirleyen çevre bileşenleridir. Doğal kaynaklar, insanın doğal çevresinde bulunan ve gereksinmeleri giderecek bir şekilde kullanılabilen tüm doğal varlıklardır. Diğer bir açıdan doğal kaynaklar kullanıldıklarında yarar sağlayan doğa varlıklarıdır. Bir başka tanıma göre: Bitki hayvan ve mikroorganizma gibi canlı varlıkları ve bunların bağımlı olduğu hava, su ve toprak gibi çevre unsurlarını ifade eder. Doğal kaynaklar çevre biliminin temelini oluştururlar. Teknolojik gelişmeler kimi zaman doğal kaynakların daha kolay ve verimli olarak kullanılmalarını sağlarken, kimi zamanda aşırı kullanılmaları nedeniyle süratle tüketilmelerine veya bozulmalarına neden olmaktadır.
Çevrebilim ilkelerine göre doğal kaynakları yenilenebilir ve yenilenemez nitelikteki doğal kaynaklar olarak iki temel çeşide ayırabiliriz. Yenilenebilir doğal kaynaklar, sağlıklı çevre sistem koşullarında kendi kendine yenilenebilen ve tükenmeleri söz konusu olmayan kaynaklardır ve tüm canlı kaynaklar bu gruba girmektedir. Bu bağlamda yenilenebilir nitelikteki kaynaklar, kullanılmalarına rağmen mevcut stoklarını yenileyebilme özelliğine sahip kaynaklardır.

Bu kaynaklar insan etkinliklerinden etkilenip etkilenmemesi açısından iki alt gruba ayrılabilir. Birinci grup yenilenebilir nitelikteki kaynakları, güneş ve rüzgar enerjisi gibi insan etkinliklerinden etkilenmeyen doğal kaynaklar oluşturmaktadır. İkinci grup yenilenebilir nitelikteki kaynakları ise, insan etkinliklerinden çeşitli derecelerde etkilenen doğal kaynaklar oluşturmaktadır. Örneğin ormanlar, tarımsal topraklar kendilerini yenileyebilen doğal kaynaklardır Bu gruba giren kaynaklar aşırı ve düzensiz kullanılmaları halinde kaynakların tükenmesine ve bozulmasın sonuç verebilmektedir. Akarsularda başka bir örnek olarak sunulabilir. Orman tahribi, erozyon sulak arazilerin kurutulmasıyla yeraltı ve yüzey suları kullanılamaz hale gelebilmektedir.
Yenilenemez nitelikteki doğal kaynaklar ise, bir kez kullanıldıktan sonra bir daha yerine gelmeyen veya yenilerinin oluşması çok uzun zamanı alan doğal kaynaklardır. Yani doğal kaynaklar zamanla kullanılarak tükenen ve kullanım hızlarına oranla birikmesi ve oluşması mümkün olmayan kaynaklardır. Örneğin petrol, doğal gaz kömür linyit, bakır, demir, civa, uranyum ve benzerlerini örnek olarak verebiliriz. Yenilenebilir olan kullanımı açısından “Tüketmeden kullanım” düşüncesi temel ilke oluşturmaktadır. Tüketmeden kullanım düşüncesi doğal kaynaktan alınacak verimin, o doğal kaynağın yıllık doğal artış oranı geçmemesi temel kuralına dayanmaktadır. Türkiye’de dâhil bir çok ülkede bu durum zıtlıklar arz etmektedir. Birçok ülkede tarımsal topraklar, orman alanları, enerji kaynakları ve çeşitli madenlerin kullanımı çeşitli nedenlerle ve şekillerde bu kural dikkate alınmadan tüketilmektedir. Yenilenemez doğal kaynaklar yeniden değerlendirme yöntemleriyle olanak bulabilmektedir. Çevrebilimsel döngü de atık ve atıklar öncelikle bir hammadde kaynağı olarak kabul edilmektedir. Yan ürünler üretilerek geriye kazanılanlar sanayi üretiminde yeniden kullanılmaktadır. Böylece daha az miktarda atık ve daha az maliyet meydana gelmektedir. Bu yüzdendir ki bu tür endüstriler birçok ülkede teşvik edilmektedir ve kabul görmektedir. Doğal kaynakların azalan verimler yasasına tabi olması dikkatleri bu noktaya çekmektedir. Dünya nüfusunun artmasına paralel olarak gereksinimlerde katlanarak artmaktadır ve bu durumda doğal kaynaklara talebi arttırmaktadır. Böylece kişi başına birim kaynak miktarını azaltarak dünya ölçeğinde azalan verimlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Yeni keşifler ve teknolojik gelişmeler yoluyla bu sürecin önüne geçilmektedir. Ancak kaynak kullanımı hızı, yeni keşif ve teknolojik ilerleme hızını çoktan aşmıştır. Sonuç olarak çeşitli ekonomik etkinlikler gerçekleştirilirken yenilenebilir nitelikteki kaynakların tüketmeden kullanım ilkesine göre kullanılmaması, yenilenemez nitelikteki kaynakların aşırı ve yeniden değerlendirmeden kullanımları, doğal kaynaklar açısından bazı sorunların ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Ormanlar ve tarım toprakları kendilerini yenilemelerine fırsat tanınmadan kullanılmakta, enerji yenilenemez nitelikteki kaynaklara bağımlılık doğal kaynak kullanımı açısından en önemli sorunlar olarak karşımıza çıkmaktadır.


Doğal kaynaklar, canlı ve cansız çevreyi belirleyen çevre bileşenleridir. Bu nedenle, doğal kaynakları da canlı doğal kaynaklar ve cansız doğal kaynaklar olarak iki temel kümede toplamak mümkündür.
Canlı Doğal Kaynaklar
Canlı doğal kaynaklar denince bitki, hayvan ve mikro organizmalardan oluşan biyolojik çeşitlilik anlaşılır. Cansız doğal kaynaklar ise biyolojik çeşitliliğin bağımlı olduğu hava, su ve topraktan oluşan yaşam ortamları ile madenler ve fosil yakıtları kapsayan yeraltı zenginlikleridir.
Cansız Doğal Kaynaklar
Cansız doğal kaynaklar, hava, toprak, su ve yer altı zenginliklerinden (madenler ve fosil yakıtlar) meydana gelmektedir.
Cansız doğal kaynakların, toplumları gözündeki önemi çevrebilimsel kaygılardan çok, ekonomik yararlılıktan kaynaklanmaktadır. Sınırsız ekonomik büyüme tutkusu, kaynakların tükenmesine, işlevlerinin yerine getirememesine neden olmuştur.
Hava, su ve topraktaki bozulma, insan faaliyetleri sonucunda bu alıcı ortamlara binen yükün artması, aşırı yüklenme yüzünden kaynağın kendi kendini yenileyememesi, temizleyememesi sonucu ortaya çıkmaktadır. Toprak altı zenginlikleri oluşturan madenler ve fosil yakıtlar ise yenileyemeyen kaynak kümesine girmektedir. Sınırlı miktarda bulunan ve işletilmelerine koşut olarak belli bir sürede tükenecek olan kaynakların kullanılması, ekonomik yeğlemeyae bağlı olmaktadır.
Uzun yıllar hava ve suyun maliyeti sıfır sayılmıştır. Birer serbest mal olarak görülmüştür. Buna karşılık yeraltı ve yüzeysel su kaynakları, suyolları toprak ve toprakaltı zenginlikleri bireysel, ulusal ve uluslar arası düzeyde sürekli bir ekonomik çıkar ve bir çatışma konusu olmuştur. Bugün de aynı durum söz konusudur. Söz konusu kaynaklar önce küresel ekonomik ve siyasal sorunların kaynağı olarak ele alınmakta, savaş ve barışın nedeni olmaktadır.Doğal kaynakların korunması, bu konuda stratejilerin belirlenmesi, son yıllarda uluslar arası toplumun önde gelen uğraşı olmuştur. Doğal kaynakların ekonomik gelişmenin kaynağı olduğu, doğanın yeni bilimsel ve teknik ilerlemelere olanak sağladığı, doğal kaynakların gelecek kuşaklara aktarılmasının moral olarak gerekli bulunduğu düşünceleri tartışmasız kabul görmeye başlamıştır


kaynak
Quo vadis?