Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
12 Mayıs 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Japon Dili ve Edebiyatı
MsXLabs.org & Temel Britannica

Japon Edebiyatı
Japonya'ya yazının geç girmesinden dolayı, Japon yazarlar, başlangıçta Çince yazıyorlar­dı. Japon edebiyatının ilk önemli yapıtları İS 8. yüzyılda ortaya çıktı. Bunlardan Kociki ("Eski Konular Derlemesi") ile Nihon şoki ("Japonya Vakayinameleri") tarih ve mitoloji derlemeleriydi. Her iki yapıtın da çoğu Çince, bazı bölümleri Çince-Japonca karışımı bir dille yazılmıştır. İlk şiir antolojisi ise 4.500'den fazla şiirden oluşan Manyoşu'dm ("On Bin Yaprak Derlemesi"). 759'dan sonra derlendiği sanılan bu yapıt Eski Japon şairle­rinin en önemlilerinin yapıtlarını içeriyordu. Bu derlemenin özelliklerinden biri de antolo­jide saray dışındaki pek çok şairin yapıtlarının yer almasıdır. Şiir Japon kültürünün en önemli öğelerinden biridir. Önemli olaylar genellikle hep şiirle dile getirilir. Ayrıca her yıl şiir yarışmaları düzenlenir.
8.-12. yüzyıllar Japon edebiyatının klasik dönemi olarak bilinir. 9. yüzyılda kana adı verilen karakterlerin kullanılmasıyla Çin yazı sistemi Japonca'ya daha uygun bir yazı haline getirildi. Öykü ve roman türünün büyük çağının başladığı 10. yüzyılda, ilk roman örneği olarak, 8 cm boyunda sevimli bir kızın başından geçenleri anlatan Bambu Budayıcısının Öyküsü'nü anmak gerekir.
Şairlerin kurallara çok bağlı oldukları bu dönemde dil ve üslupta kusursuzluk içerikten daha önemliydi. 10. yüzyılın önemli şairleri arasında Ono Komaçi, İse Hanım ve Arivara Narihira gibi saray kadınları da vardı. Başlıca konu aşktı; en çok da ayrılık acısı gibi kederli konulara yer veriliyordu. Gene aynı yüzyılda günlük ve öyküler yazıldı. Günlük yazarları­nın çoğu soylu kadınlardı.
Bunlar arasında iki önemli kadın yazarın yapıtlarını özellikle belirtmek gerekir: Sei Şonagun'un (966-1013) günlük türünde yazdığı Başucu Notları ile Murasaki Şikibu'nun (978-1014) yazdığı ve Japon edebiyatının en önemli romanı sayılan Genci Öyküsü (1010).
1250'ye doğru, yazarı bilinmeyen Heike'nin Öyküsü yazıldı. Bu epik roman 12. yüzyılda Japonya'daki iç savaşı anlatıyordu. Daha son­raki birkaç yüzyıl süresince ülkedeki karışık­lıklar yüzünden önemli edebiyat yapıtları or­taya çıkmadı.
Japon edebiyatındaki bir sonraki gelişme klasik no tiyatrosunun, bunraku denen kukla oyunlarının ve kabuki denen halk tiyatrosunun ortaya çıkmasıydı. Japonya'nın en büyük oyun yazarlarından biri Çikamatsu Monzae-mon'du (1653-1725). Daha çok kukla tiyatro­su için oyun yazan bu sanatçının oyunları sık sık kabuki gösterileri için de uyarlanıyordu.
İmparatorlukta birliğin sağlandığı ve savaş­ların son bulduğu Tokugava döneminde (1603-1867) edebiyatta gelenekçi eğilimler güçlendi. Konfüçyüsçü düşünceler yüceltildi. 17. yüzyılın başlarında haiku denen 17 heceli, üç dizeli yeni bir şiir türü ortaya çıktı. Bu tü­rün en büyük şairi, binlerce haiku yazmış olan ve birçoklarınca Japonya'nın en yetkin şairi sayılan Matsuo Başo'ydu (1644-94). Başo şiir­lerinde basit imgeler aracılığıyla evrensel ko­nuları işlemekte çok başarılıydı. Tokugava dönemi aynı zamanda "geyşa" adı verilen gü­zel Japon kızlarının hizmet ettiği "eğlence ev­lerinin arttığı bir dönem oldu ve bu edebiyat­ta da yansımasını buldu. Bu evlerdeki yaşantı­yı dile getiren yapıtlar ortaya çıktı. Bu yapıt­larda gelenekçilikten çok yeniliklere, ölüm­süzlükten çok geçici olana önem veriliyordu. Tokugava döneminin ikinci yarısında şair ve romancı İhara Saikaku aşk ve para ile ilgili serüvenlerin yer aldığı romanlar yazdı. Bu ro­manlar okurlar arasında büyük ilgi gördü.
1858'den başlayarak Japonya gezginlerin ve batı kaynaklı düşüncelerin etkisine açıldı. Bu olay Japon şiirinde ve düzyazısında birçok de­ğişikliğe yol açtı. 20. yüzyılın ilk yarısında Emile Zola'nın etkisiyle Doğalcı edebiyat ürünleri ortaya çıktı. Bunun dışında tarihsel, toplumsal, mizahi yapıtlar yayımlandı. II. Dünya Savaşı ise daha başka yenilikler getir­di. Yeni yazarlar hem batı, hem de geleneksel Japon biçimlerini kullandılar.
Eski Japon edebiyatını çağdaş bir tarzda yansıtan Kavabata Yasunari (1899-1972), 1968'de aldığı Nobel Edebiyat Ödülü'yle Ja­pon edebiyatının evrenselliğini kanıtladı. Karlar Ülkesi (1948), Kiyoto (1962) gibi yapıt­larında ölüm, doğa ve insanı işledi. Yalnız kendi ülkesinde değil, batıda da en çok oku­nan Japon yazar ise Mişima Yukio'dur (1925-70). Bir Maskenin İtirafları (1949) en önemli romanlarından sayılır. Akutagava Ryunosuke (1892-1927), İbuse Masuci (doğumu 1898), Tanizaki Cuniçiro (1886-1965) da Japonya' nın önde gelen roman yazarlarıdır. Abe Ko­bo (doğumu 1924) bireyin yanlızlığını vurgu­layan oyunlar ve romanlar yazdı. 1962'de ya­yımlanan Kum Tepeciğindeki Kadın adlı ro­manının filme uyarlanmasıyla uluslararası ün kazandı.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!