Arama

Frédéric Chopin - Tek Mesaj #3

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
24 Mayıs 2009       Mesaj #3
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Frédéric François CHOPIN (1810-1849)
MsXLabs.org & Temel Britannica & Vikipedi
Polonya asıllı olan Frederic Chopin piyano için bestelediği büyüleyici ve romantik yapıtlarıyla ünlüdür. Piyano parçaları dışında çok az bestesi bulunan sanatçının, özgün üslubu ve piyano çalmaktaki hüneriyle, müzik ustala­rı arasında apayrı bir yeri vardır. Chopin mutluluğunu, coşkusunu, umutsuzluğunu vals, prelüd (bir müzik yapıtının ana bölümüne giriş parçası) ve noktürn (duygulu parça­lar) gibi kısa parçalarda dile getirdi. Besteci yurdu Polonya'ya duyduğu sevgiyi ve özlemi halk danslarından esinlenerek yazdığı polo-nez ve mazurkalarında coşkulu bir biçimde müziğe dönüştürdü. Chopin'in yapıtlarından Fa Minör Fantezi (1840-41), dört skertso (canlı ve parlak bir biçimde çalınan müzik parçası) ve her biri müzikle anlatılan bir öykü izlenimi veren dört baladın yanı sıra, üç piyano sonatı ve iki piyano konçertosu ola­ğanüstü bir duyarlılığın ürünleridir. Beste­lediği valsler dans edilmek için değil, dinle­mek üzere yazılmış çekici ve romantik parça­lardır.
Chopin Varşova yakınlarında küçük bir köyde doğdu. Annesi Polonyalı, babası Fran­sız'dı. İlk konserini altı yaşındayken verdi ve erken yaşlarda küçük besteler yapmaya başla­dı. 19 yaşındayken halk önünde ve soyluların saraylarında kendi bestelerinden oluşan kon­serler veriyordu.
Berlin'e ve Viyana'ya yaptığı kısa yolculuk­lar dışında gençlik yıllarının büyük bir bölü­mü Varşova'da geçti. Daha sonra Viyana ve Paris'te şansını denemeye karar veren Chopin 1830'da Varşova'dan ayrıldı ve bir daha oraya dönmedi. Paris'te dönemin sanatçıları ile yakınlık kurdu. Gittiği yerlerde büyük bir ilgiyle karşılanan Chopin, Paris'in zengin evlerinde özel dersler vermenin yanı sıra bestelerini yayımlayarak, ünlü salonlarda konser ve resitaller vererek yaşamını kazandı'. 1836'da, George Sand takma adıyla tanınan kadın romancıyla tanıştı. George Sand özgür bir kadındı. Onunla beraberliği Chopin' in yaşamını derinden etkiledi ve 1841'e kadar en verimli dönemini yaşadı.
Paris'teki renkli ama yorucu yaşantı sonu­cunda sağlığı bozulan Chopin vereme yaka­lanmıştı. Hasta olmasına karşın, yaşamını kazanabilmek için ders ve konserlerini sürdü­ren sanatçı, ölümünden kısa bir süre önce İngiltere'ye giderek Londra, Manchester, Glasgovv ve Edinburgh'da konserler verdi. 1848'de hastalığı iyice ilerledi, bundan bir yıl sonra da öldü.





Fryderik Franciszek Chopin (okunuşu: Şopen) (1 Mart 1810, Zelazowa-Wola, Polonya - 18 Ekim 1849, Paris), Romantik dönemin önde gelen Polonyalı piyanist ve bestecisi. Bazı kaynaklarda doğum günü 5 Mart olarak gösterilir.
Babası Fransız, annesi Polonyalı olup ömrünün büyük kısmını şöhretini kazandığı Paris'te geçirmesine ve klasik müzik literatüründe Fransız ismiyle anılmasına rağmen gönlü her zaman o dönem Rus işgali altındaki vatanı Polonya'da olmuştur. Bu durumu ile Chopin devrinin önemli karakterlerindendir. Milli sınırların üzerinde bir müzisyendi denebilir. Zaten 19.yyda ortaya çıkan yeni tip bir sanatkarın veya dahi virtüozların hali milli bir sanatkar olmaktan çok evrensel bir sanatkar olmaktır.
Chopin, tam anlamıyla romantik bir sanatkar, fakat yine yaratılış bakımından bambaşka bir şahsiyetti. Besteciliği bunu en açık şekilde gösterir. Pek az eseri istisna edilirse besteciliği tamamen piyanoya vurmuştur. Piyanodan kendini gösteren yeni tınlama imkânları çıkarmış, ayrıca devrinin henüz ulaşamadığı tınıları bile keşfetmiştir. Bununla birlikte armonilerinin geniş ve zengin ifade sahası, çok farklı üstünlüğünü, bu melodiler ve onların ortaya konuşunda beliren ritmlerin özel bir serbestlikle düzenlenişi ve sonunda lirik şiire has bir tattan gelişerek yükselen ifade yeteneği gibi nitelikleriyle, Chopin’in Fransız müziğinin ancak çok daha sonra varabildiği özelliklerin ilk hatlarını tespit etmek mümkündür.
Ne kadar uzakta yaşasa da derin bir hisle vatanına daima bağlı kalmıştır. Kendisinden önce konser salonlarında görülen Mazurka ve Polonezleri folklör statüsünden çıkarıp sanat seviyesine yükselten odur.



Gerçekte, yeteneği küçük yaşta beliren ve genç yaşta olgunlaşan bu müzisyen de çalışma yolunu tutmak zorunda kaldı. Beethoven’in öldüğü sene Joseph Elsner’in öğrencisi olarak Varşova’da genel dikkat ve ilgiyi üzerine çekti. Viyana’da kaldıktan sonra Temmuz Devrimi sırasında Paris’e geldi. Orada piyanist olarak ünlendi ve adı Avrupa'nın her tarafına yayıldı. Besteciliği de orada gelişti ve yükseldi. 1837-1847 arasında Fransız yazar George Sand (Barones Dudevant) ile inişli çıkışlı bir ilişki yaşadı. Ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni 1849'da tüberküloza yenik düştü. Cenazesinde kendi bestelediği Marche Funébre-Cenaze Marşının (2. Piyano Sonatı - 3. Bölüm) değil Mozart'ın Requiem'inin çalınmasını istedi. Paris'te Pére-Lachaise mezarlığında gömülüdür.

Paris'te Pére-Lachaise Mezarlığında Chopin'in mezarı
450pxperelachaisechopin

Chopin’in yeni bir fikri aristokrasisinin temsilcisi olarak gören Schumann genç besteciyi sonsuz takdir ifade eden şu sözlerle alenen selamlıyordu:
“Şapkalarınızı çıkarın baylar, bir dahi geliyor. Şair olmak için kocaman ciltler doldurmak gerekmez; bir iki şiirle bu ünvana layık olabilirsin. Chopin de böyle şiirler yazmıştır.”
Son düzenleyen Safi; 23 Ekim 2015 18:40
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!