Arama


AeraCura - avatarı
AeraCura
Ziyaretçi
31 Mayıs 2009       Mesaj #3
AeraCura - avatarı
Ziyaretçi
Dada Hareketi (Dadaizm)
Dada hareketi sahte itibariliğe, çoktan içi boşalmış, ömrünü doldurmuş kanılara karşı, entellektüel bir isyan ve savaş idi. Ancak Dada akımı, bir kalite kavramından yoksun olduğundan, savaşını paradokslar, blöfler ve latifeler ile kuvvetlendirmek istiyordu. Dadaizm'in anlamı, sanat eseri, yücelik, ebedilik değeri değil; şüphe, protesto ve benliğin kurtuluşu idi.

Dada hareketi, 1915 ile 1922 arasında süren ve Gerçeküstücülük'ten daha yaşlı bir akımdır. Kübikçilik'ten "kâğıt yapıştırma" tekniğini alan Dadaizm, Zürih, Paris ve New York'ta hemen hemen aynı anda başlamıştı. 9 Şubat 1916'da Hons Arp, Hugo Ball, (her ikisi de Alman), Romanyalı Tristan Jzara ve Marcel Janco, eski Zürih'in göbeğinde "Cabaret Voltaire"i kurdular. Açtıkları savaşa "Dada" dediler. Bu ismi, Hugo Ball ve Richard Huelsenbeck Fransızca bir sözlükten aldılar. Dada "tahta at" anlamına gelir. Huelsenbeck, 1920 de yazdığı "En avant Dada" adlı bir yazıda "Bu sözcük, kısalığı ve telkin edici yönü ile kendini saydırıyor" diye yazıyordu.

Dada, oğulları babalara köpürten en şiddetli bir başkaldırma idi. Bu akım içinde, İkinci Savaş'ta alevlenen Avrupa'nın şüpheci bilinci kendini gösteriyordu. Bütün Dadacılar savasın karsısında idiler ve Jugendstil üslûbunun sanatçıları gibi, estetik fenomenlerden, moral fenomenler yapmak istiyorlardı. Hugo Ball "Die Flucht aus der Zeit" adlı eserinde (1927): "Dadacı, zamanın ölüm sarhoşluğuna karşı savaşır... Bizim tartışmalarımız, zamanımızın saklı yüzünü her gün etkisi artan bir heyecanla aramak üzerinedir..." Sanat, bu aramaya yalnız bir neden olur. Gerçekte Dadacılar için, söz konusu olan sanat değildi. Nazari olarak Dada, sanatın tüm olarak karşısında idi. Fakat buna rağmen, Zürih'teki galerilerinde resim sergileri açıyorlardı. Bu sergilerde, en önemli kişi olarak Hans Arp görünüyordu.

1887'de Strassbourg'da doğan Arp, Weimar Akademisi'nde ve Paris'te Academie Julian'da öğrenimini yapmıştı. 1912'de Münih'te Kandinsky'yi arayıp buldu. 1914'de Paris'e gitti, Şair-ressam Max Jocop'u, "Uzun boyunlu Üstad" Amadeo Modigliani'yi, şair ve sanat eleştiricisi Apollinaire'i ve Orfist-kübist Delaunay'i tanıdı. Savaş patlayınca İsviçre'ye gitti.

Hans Arp, objeleri tesadüf kanunlarına göre düzenleyerek ve muhtelif renkli kâğıtları birbirlerine yapıştırarak resimler yapıyordu. Romanyalı şair Tristan Tzara da şapkasının içine attığı, içinde sözcükler yazılı kâğıtları çekerek şiirler derliyordu. Bu iki tarz çalışma, yani "popiers Colles" ve objeleri tesadüflere göre düzenleme, Dünya Savaşı'nda insanlığı kitle cinayetlerine sürükleyen, dünyanın akılcı ve ülkücü şarlatanlıklarına karşı bir protestodan ileri geliyordu. Renklendirilmiş, birbirleri üzerine tutturulan tahtalardan yapılan biçimlerle meydana getirilmiş röliyeflelerinde, Arp 1917'de heykel sanatına yaklaşıyordu.

İlk Dada'cı deneyleri yapan ve estetiği kökünden reddeden Marcel Duchamp, yaptığı "Readymades"ler (kullanılan eşyaları amaçlarından uzaklaştırıp yeni bir ilişki için bir araya getirerek sanat eserine ulaştırmak) ile heyecan yaratıyordu. Picabia da, Dunchamp gibi 1915'den beri New York'ta ikamet ediyor ve "Dada" adlı dergiyi çıkarıyordu. Paris'teki Dada Grubu'nda Breton, Aragon, Soupault, Eluard gibi sairler, aktif rol oynuyorlardı. Dada, en güçlü kabiliyetini Max Ernst'in kişiliğinde bulmuştur. Bu sanatçı, sonraları önemli eserlerini vereceğinden üzerinde tekrar durulacaktır.

DADAİZMİN ETKİLERİ

Dadaizm, 20. yüzyıl sanatında önemli etkiler yarattı. Nihilist yaklaşımları, topluma getirdikleri eleştiriler ve alışılagelmiş sanat geleneklerine karşı geliştirdikleri saldırgan tavır doğrudan hiçbir akımı etkilememiş olsa da, garip, usdışı ve hayali nesnelere olan ilgileri gerçeküstçülük (sürrealizm) akımında kendine yer buldu.

Dadaistler her ne kadar sanata karşı olduklarını, geleneği reddettiklerini ve sadece yozlaşmış bir toplumla alay edip aşağıladıklarını ifade etmiş olsalar da ortaya koydukları çalışmalarla fütürizmin görsel alfabesini zenginleştirmişlerdir. Kural ve kalıplardan kurtulmak sanatçıyı kendi gerçeğine daha çok yaklaştırmıştır.

Şans eseri olarak bilinçsizce yapılanın etkinliği anlaşılınca, Dadaistler kendiliğinden olanı planlı davranışlarla birleştirmenin yollarını aramışlar; bu sentez sayesinde tipografi geleneksel kısıtlamalardan kurtulmuştur. Dada aynı zamanda, harf biçimlerini Kübizm kavramına uyan-fonetik semboller olarak değil-görsel biçimler olarak kullanmıştır.

Dada'nın hemen hemen herşeyi hiçe sayması ve inkar etmesi, yeni ve güçlü iletişim yöntemleri yaratmış; bunlar şiirde yeni biçimlerin kullanılması, görsel iletişimde ise kolaj ve fotomontaj gibi teknikler olmuştur. Bu tekniklerde, resimli dergilerden, eski mektuplardan, basın ilanı ve etiketlerden kesilen fotoğraflar yeni bir düzenlemeyle yapıştırılmış ve birbiriyle ilgisi olmayan bu resim ve işaret parçalarından, yeni anlamlar yaratan bağlantıların kurulduğu, genellikle kışkırtıcı nitelikte düzenlemeler oluşturulmuştur.

Alaycı ve aşağılayıcı tavrıyla toplumsal değerleri derinden sarsan Dadaizm, 1912-1922 yılları arasında resim, edebiyat, tiyatro ve müziği içine alan sanat dallarına olduğu kadar grafik tasarımın da görsel diline devrimci nitelikler getirmiştir.