Arama

Mithat Paşa - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
2 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Midhat Paşa

Ad:  Mithat Paşa1.jpg
Gösterim: 2025
Boyut:  42.2 KB

asıl adı AHMED ŞEFİK
(d. 18 Ekim 1822, İstanbul - ö. 7/8 Mayıs 1884, Taif, Arabistan)
Osmanh devlet adamı. İdare, maüye ve eğitim alanında çeşitli reformlar yapmış, mutlak monarşiden meşruti monarşiye geçişte önemli rol oynamıştır.

Rusçuklu Hafız Mehmed Eşref Efendi’nin oğluydu. Çocukluğunu İstanbul’da ve babasının naip olarak bulunduğu Vidin ve Loveç’te (Lofça) geçirdi. Özel eğitim gördü. 1834’te Divan-ı Hümayun kaleminde görev aldı. Burada kendisine Midhat mahlası verildi. Daha sonra Arapça ve Farsça öğrendi. Divan-ı Hümayun’un görevlerini üstlenen Meclis-i Vükela’nın kâtipleri arasında yer aldı. 1840’ta Sadaret Mektubi Kalemi’ne atandı. 1842-46 arasında tahrirat kâtibi yardımcısı olarak Şam ve Sayda’da, 1846’dan sonra divan kâtibi olarak Konya ve Kastamonu’da görev yaptı. 1849’da İstanbul’a dönerek Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’de Mazbata Kalemi kâtibi, ertesi yıl da serhalife oldu. Arabistan ordusu müşiri Kıbnslı Mehmed Emin Paşa’nın soruşturmasında gösterdiği titizlikle Sadrazam Mustafa Reşid Paşa’nın güvenini kazandı. 1852’de Meclisi Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’ nin Anadolu Kalemi’nin ikinci kâtipliğine atandı. 1854’te sadrazam olan Kıbnslı Mehmed Emin Paşa tarafından Rumeli’de yaygınlaşan isyan ve eşkıyalık olaylarını bastırma gibi, yerine getirilmesi güç bir işle görevlendirildi. Ama bu görevde başan gösterdi. Bulgaristan’da düzeni sağladıktan (1857) sonra, Avrupa’nın başlıca kentlerini kapsayan altı ayhk bir inceleme gezisine çıktı.

İstanbul’a dönüşünde Serasker Rıza Paşa ile birlikte Kuleli Olayı (1859) olarak bilinen ve Abdülmecid’i devirmeyi amaçlayan suikast girişiminin soruşturmasını yürütmekle görevlendirildi. Kıbnslı Mehmed Emin Paşa’nm ikinci sadrazamlığı sırasında, 1861’de vezir rütbesiyle Niş valiliğine atandı. Başarılı reformlarından dolayı, Abdülaziz tarafından uygulamalan doğrultusunda genel bir reform programı hazırlamakla görevlendirildi. 1864’te Silistre, Vidin ve Niş’in birleştirilmesiyle oluşturulan Tuna Vilayeti’nin başına getirildi ve Osmanh idari düzenini yeniden belirleyen Vilayet Nizamnamesi’nin uygulanmasına (1864-67) öncülük etti.

Vilayet merkezinden köylere kadar yeni meclisler, bayındırlık, fen ve eğitim işlerine bakacak daire müdürlükleri oluşturdu. Ziraat Bankası’nm çekirdeğini oluşturan Memleket Sandığı’nı (bak. Memleket Sandıkları) kurdu. Vergi türlerini ve yükümlülüğünü azaltan düzenlemeler yaptı. Niş valisiyken açtığı ıslahhane adlı sivil teknikokulları yaygınlaştırdı.

1868’de İstanbul’a çağrılarak Meclis-i Vâlâ-yı Ahkâm-ı Adliye’yi yeniden düzenlemekle görevlendirildi. Meclisin idari ve yargısal işlevlerini birbirinden ayırarak Şûrayı Devlet ve Divan-ı Ahkâm-ı Adliye’yi kurdu. Şûrayı Devlet başkanı olarak eğitim ve maliye gibi alanlarda yeni nizamnameler hazırladı, İstanbul Emniyet Sandığı’nm ve ilk sanayi mektebinin kurulmasına öncülük etti. 1869’da vali olarak atandığı Bağdat’ta da başarılı reformlarını sürdürdü. Mahmud Nedim Paşa’nm sadrazam olmasından sonra vilayet gelirlerinin kullanımı konusunda suçlamalarla karşılaşınca Mayıs 1871’de istifa ederek merkeze döndü. Temmuz 1872’de Abdülaziz tarafından Mahmud Nedim Paşa’nm yerine sadrazamlığa getirildi. Ama saraydan bağımsız bir tutum izlediğinden, bu makamda yalnızca üç ay kalabildi. 1873 başlarında adliye nazırlığına getirildi. Temsili meclisin gerekliliğine iüşkin bir layiha hazırlaması üzerine Eylül 1873’te Selanik valiliğiyle merkezden uzaklaştırıldı. 1875’te yeniden adliye nazırı olduysa da Sadrazam Mahmud Nedim Paşa’yla görüş ayrılığı nedeniyle üç ay sonra istifa etti.

Bu sırada ülkedeki durumun gittikçe bozulması ve İstanbul’da medrese öğrencilerinin ayaklanması, 1876’da Meclis-i Vükela’ da köklü değişikliklere gidilmesini zorunlu kıldı. Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa sadrazamlığa, Hüseyin Avni Paşa seraskerliğe, Haşan Hayrullah Efendi şeyhülislamlığa atandı. Midhat Paşa ise önce Mecalis-i Âliye’de görev aldı; bir süre sonra da Şûra-yı Devlet başkanlığına atandı. Birlikte hareket eden Midhat Paşa, Mehmed Rüşdi Paşa ve Hüseyin Avni Paşa 30 Mayıs 1876’da Abdülaziz’i tahttan indirerek yerine V. Murad’ı geçirdiler. Bunu Abdülaziz’in ölümü (4 Haziran) ve Çerkeş Hasan’ın bir baskınla Hüseyin Avni Paşa ile Hariciye Nazırı Raşid Paşa’yı öldürmesi (15/16 Haziran) gibi olaylar izledi. Ardından ruhsal çöküntü içindeki V. Murad’m yerine Kanun-ı Esasi ilanını ve meşruti yönetime geçmeyi kabul eden II. Abdülhamid tahta çıkarıldı (31 Ağustos).

II. Abdülhamid tarafından 17 Aralık 1876’da sadrazamlığa atanan Midhat Paşa, uzun süreden beri üzerinde çalıştığı ve Ziya Paşa ile Namık Kemal’in katkılarıyla tamamladığı anayasa taslağını padişaha sundu. “Kanun-ı Cedid” adlı bu taslağı geri çeviren II. Abdülhamid, Fransız Anayasası’nı çevirterek yeni bir taslak hazırlattı ve padişaha “tehlikeli kişileri” sürgüne gönderme yetkisi veren ünlü 113. maddeyi de ekletti. Kanun-ı Esasi olarak bilinen anayasa kesin biçimini aldıktan sonra padişahın bir hatt-ı hümayunuyla kabul ve ilan edildi (23 Aralık 1876).

Midhat Paşa’nın saraya karşı tutumundan rahatsız olan II. Abdülhamid, onun Abdülaziz’in ölümünde de rol oynadığına inanıyordu. Bu nedenle önce yakın dostlan Ziya Paşa ve Namık Kemal’i birer görevle İstanbul’dan uzaklaştırdı. Ardından Midhat Paşa’yı 5 Şubat 1877’de sadrazamlıktan alarak ülkeyi terk etmesini emretti. Bir süre Avrupa’da kalan ve ertesi yıl Girit’e dönmesine izin verilen Midhat Paşa, Aralık 1878’de Suriye valiliğine, Ağustos 1880’de de Aydın valiliğine atandı. Abdülaziz’in öldürülmesiyle suçlanarak Mütercim Mehmed Rüşdi Paşa ile birlikte sorguya çekilmesi kararı alınınca İzmir’de Fransız konsolosluğuna sığındı (1881).

Ama kısa bir süre sonra hükümetin güvence vermesi üzerine teslim oldu. Yıldız Mahkemesi olarak bilinen yargılamada Abdülaziz’in ölümüne neden olmaktan suçlu bulundu ve ölüme mahkûm edildi. İngiltere’nin müdahalesiyle cezası ömür boyu hapse çevrildi ve Taif’e gönderildi. II. Abdülhamid’in emriyle 7/8 Mayıs 1884 gecesi öldürüldü. 1951’de kemikleri Taif’ten İstanbul’a getirilerek Hürriyet Tepesindeki şehitliğe gömüldü. Midhat Paşa’nın Taif’te yazdığı ve iki bölümden oluşan anılan oğlu Ali Haydar Midhat tarafından Midhat Paşa Hayat-ı Siyasiyesi, Hidematı, Menfa Hayatı (1909, 2 cilt) adıyla yayımlanmıştır.

kaynak: Ana Britannica
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 20 Kasım 2016 01:55
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!