Arama


sanar - avatarı
sanar
Kayıtlı Üye
4 Haziran 2009       Mesaj #5
sanar - avatarı
Kayıtlı Üye
Mülakat Teknikleri

Mülakat, işverenlerinizle tanışma ve özgeçmişinize yazdığınız bilgileri birinci elden ve daha geniş bir şekilde aktarma imkanı sunan bir fırsat olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, ilgilendiğiniz pozisyon ve kurum ile ilgili olarak en detaylı ve doğru bilgiyi elde etme şansını da elde etmiş olursunuz.

Mülakat, bir "bilgi değişim süreci"dir. Sadece sorulan sorulara cevap vermek zorunda olduğunuz bir monolog asla değildir.

İşe alma süreci, mülakat da dahil olmak üzere, kurumdan kuruma ve hatta meslekten mesleğe değişebilir. Boş bir pozisyonun doldurulması süreci, eleman ihtiyacının aciliyetine bağlıdır. Bazı yerlerde mülakat süreci, iki hafta gibi kısa bir sürede sonuçlanabilirken bazılarında bu, 6 aya kadar uzayabilir. Zor durumda kalmamak için görüşülen şirketin bu konudaki tavrını baştan öğrenmek gereklidir.

Mülakat sürecinin sadece zamanı değil tarzı da farklılık gösterebilir. Bazı şirketlerde işe alma kararı tek bir mülakat sonrasında verilirken diğerlerinde bir ön eleme mülakatından sonra birkaç mülakat daha yapılır. Büyük şirketlerde tercih edilen yol genellikle, ön eleme mülakatının üniversitelerde düzenlenen kariyer günleri çerçevesinde kampüs içinde yapılmasıdır. Bu mülakatı başarıyla tamamlayan öğrenciler, diğer mülakatlar için şirkete davet edilir.

Mülakat sürecinde farklı zamanlar ve süreçler işlemesine rağmen, standart olan şeyler de vardır. İşte bu bölüm de sizleri mülakata hazırlamak, başarılı bir mülakat geçirmenizi sağlamak ve mülakat sonrasında da bunu devam ettirmenizi kolaylaştırmak amacı ile hazırlanmıştır.

Günümüzde işletmeler hayatta kalabilmek, pazar paylarını korumak ya da arttırmak için büyük bir rekabet içinde bulunmaktadır. Bu yarışta bir üstünlük yakalayan işletmeler aslan payını almakta, diğerleri ise pastadan kalan dilimleri paylaşmakta ya da yarıştan çekilip yok olmaktadır. Kimi işletmeler sermaye ya da finansal destek olanakları, kimileri pazarlama stratejileri, kimileri ürün teknolojileri, kimileri üretim sürecinde kullandıkları teknoloji vb. ile övünürler.

Elbette ki yukarıdaki listenin devamı olabilecek pek çok etken işletmenin başarısına katkıda bulunabilir. Ancak bu etkenleri büyük bir bölümü işletme içi ve dışı bazı kısıtlardan etkilenebilir ya da kısa sürede bir avantaj olma özelliğini yani ayrı bir üstünlük olma özelliğini kaybedebilir. Örneğin yeni bir teknoloji ile üretime geçen bir işletme başlangıçta bir rekabet üstünlüğü elde etse bile bu işletmenin kullandığı teknolojiyi rakip işletmeler de kullanmaya başlayabilir ve artık bir farklılıkları yoktur. Aynı şekilde,ucuz kredi olanağı sağlayan bir işletmenin rakibi de benzer koşullarda finansal destek bulabilir.

Ancak bütün bunların üzerinde zekası ve bilgisi ile kaynakları yönlendiren, teknolojiye hükmeden ve yapay girdileri anlamlı çıktılara dönüştüren bir başka unsur yer almaktadır. Bu unsur kimi zaman sorunlar altında ezilen ve sorunun bir parçası olan, kimi zaman da sorunları bir fırsata dönüştürebilen ve işletmeye özgü kültür profilini oluşturan “insan” unsurudur.

İnsanlar gördükleri işten ve iş çevresinden memnun oldukları sürece daha verimli çalışırlar, işte ekonomik tatminin (ücret ve ikramiyelerin) gerekli bir koşul olduğunu düşünebilirsek de yeterli bir koşul olduğunu iddia edemeyiz. Bu yüzden insanı çalışmaya sevkeden (güdüleyen) yollar araştırılmalıdır .

Bir kurum veya kuruluşta çalışanların memnuniyeti yalnızca o iş yerine değil, dolaylı

olarak aile ve toplumsal ilişkilere de yansıyacak sonuçlar doğurmaktadır.

Böylece toplumun beklentileriyle uyumlu olarak refah ve mutluluğu sağlayan, sağlık, güvenlik, eğitim ve çevreye karşı sorumlu bir kuruluş olmayı gözeten anlayışla ve çalışanlara önem veren bir yaklaşımla hizmet ve üretim, günümüzün temel anlayışı olmaktadır.

Toplam Kalite Yönetimi’nde hem süreç hem de insani unsurların temel misyonu değişimi yönetebilmek ve kaliteye ulaşmaktır.

Çalışanların faaliyetleri büyük oranda katıldığı ve motivasyonun yüksek olduğu işgücü oluşturmak Toplam Kalite Yönetimi sisteminin en önemli özelliğidir. Yönetimin temel sorumluluğu bu sistemi geliştirmektir ancak bunu başarmak için gayretini ve vaktini büyük ölçüde insan öğesine tahsis etmek zorundadır .

Başarı, Toplam Kalite Yönetimi için müşterinin beklentilerine en iyi şekilde cevap verebilmektir. Ama burada unutulmaması gereken bir nokta vardır ki; o da “Dış müşteri mutluluğunun iç müşteriden geçtiğidir”. İç müşteri işletme içinde çalışanlar olarak tanımlanmaktadır. Bunun nedeni, örgüt içinde çalışan herkesin bir başka çalışan için bir ürün yada hizmet üretmesidir. Çalışanlar birbirlerinin müşterisi olduğu düşüncesini benimserse dış müşteriye ulaşmak, ürün ve hizmetin kalitesini yükseltmek çok kolay olacaktır .

Sözünü ettiğimiz iç müşteri öğesinin sistemi geliştirmek için yani yeni ürünler, pazarlar, prosesler ve yöntemler geliştirmek için neye ihtiyacı vardır? Bu sorunun cevabı çok basittir: YÜKSEK MOTİVASYON!!!

Gerçekten de başarılı ve yüksek rekabet gücüne sahip şirketler incelendiğinde temel öğenin yaratıcılık ve bunu sağlayan özelliğin de “MOTİVASYON” olduğu açıkça gözler önüne serilmektedir.

MOTİVASYON; insan davranışlarını istenilen doğrultuya yönlendiren, belirli bir amaç için harekete geçiren güçler olarak tanımlanmaktadır. Motivasyonla;

•Çalışanların kurumda veya takımda kalmaları,

•Yaratıcı gizli güçlerini kullanmaları,

•İş başarılarını artırmaları sağlanmalıdır.

Çalışanların iş başarısını belirleyen iki temel etken yetenek ve motivasyon olup:

İŞ BAŞARISI = YETENEK X MOTİVASYON şeklinde gösterilebilir.

Başarı, çalışan memnuniyetinin ispatıdır. Çalışan memnuniyeti, dolayısıyla başarı, aşağıda olguların yerine getirilmesiyle sağlanır.

•İyileştirilmiş çalışma ortamı

•Etkin İletişim

•Çalışanların kararlara katılımı

•Yeterli ve adil ücret sistemi

•Yönetime güven duyulması

•Amir ve Yönetimin demokratik tutumu

•Yükseltme - Takdir

•İşin ilginçleştirilmesi

•Çalışanların kişisel gelişimlerinin sağlanması

•Sosyal ihtiyaçlarının doyurulması v.b.

Bunlar sayesinde işletmeler, çalışanların kuruluşun temel değerlerini, vizyonunu, misyonunu ve mükemmellik yaklaşımlarını bilmelerini sağlayacaklardır. Bütün bunların sağlanması “motivasyon” yaratacaktır.

Ancak motivasyon konusu ele alındığında hemen her tartışma “para” ve “maddi tatmin” üzerinde odaklanmaktadır. Konuya yüzeysel olarak bakanlar en etkili motivasyon aracının “para” yani “maddi ödüllendirme” olduğu görüşünü savunurlar. Oysa konu bilimsel açıdan ve derinlemesine ele alındığında; örgütteki sistemlerin adil olması, çalışanların düşüncelerine saygı, işyeri koşullarının iyileştirilmesi, sosyal ve kültürel aktiviteler, açık iletişim ve duyarlı bir üst yönetim gibi maddi olmayan faktörlerin, iç müşterinin tatmininde paraya bağlı motive edici faktörlerden daha etkili olduğu görülmektedir.


Diksiyon
Diksiyon, konuşulan dilin incelenmesi ve kullanılması. Fonetik sesleri veya fonemleri inceler; diksiyon ise konuşma sanatı ve tekniği olarak fonetiği tamamlar.

Bir şiiri, bir nutku, bir piyesteki rolü söylemek, okuma tarzını belirten "diksiyon" denilen sanat, konuşma organlarının, yatkın veya çalışmayla işlek hale gelmiş olmasını gerektirir.

Diksiyonun çeşitli bölümleri vardır: heceleri belirtme, telaffuz, noktalama, ses perdesini ayarlama, inşat. Bazen ton ve tarz bakımından suniliğe kaçan, bazen günlük konuşma diline, gerçek söyleyişe yaklaşan diksiyon, edebiyat ve tiyatro anlayışıyla bağlantılı olarak gelişmiştir.

Özgüven
Size bir olay anlatıldığında ya da gazeteden bir şey okuduğunuzda, bunu eleştirmeden algılamaya çalışın. Herkesin o anki hissedişine göre kendisi için en iyi şeyi yaptığını benimseyin ve böyle düşünmeyi alışkanlık haline getirin. Bu sürekli eleştirildiğiniz hissiyatını ortadan kaldırır ve herkesin kusurları olduğunu benimsemenize yardımcı olur.

* İtici davranan ve giyinen, vücut dili kötü olan biriyle karşılaştığınızda şu parolayı tekrarlayın: "Böyle görünmeyi tercih etmesi nedeniyle suçlu değil."

YARGILAMAYIN

* İş yerinizden ya da ailenizden birine birkaç dakikanızı ayırın. Sizi sıkan tavırlarını inceleyin ve bunu yaparken onu kesinlikle yargılamamaya özen gösterin. O kişinin bu tavırlarla uyumlu yaşam koşulları olduğunu kabul edin.

* Özgüven sarsıntısı geçirdiğinizi hissettiğinizde, kendinize "..... yapsaydım ne olurdu?" diye sorun. Yani; düşseydim, bana gülselerdi, işe alınmasaydım, beni beğenmeseydi, reddedilseydim, vs. gibi... Soruları kendinizi sinirlendirinceye kadar devam ettirin. Bir an gelecek ve hiçbir şeyin ''en kötü'' durum olmadığını kabul edecek, böyle düşünmekten vazgeçeceksiniz.

KENDİNİZİ SEVİN

* Kendinizi değersiz hissetmeye başladığınız zaman, ".... benim bir parçam, ben .......''dan ibaret değilim" egzersizini yapın. Örneğin "Kırılganlığım, sessizliğim benim bir parçam, ben kırılganlıktan ibaret değilim" gibi... Bu olumsuz olduğuna inandığınız bir yönünüzün kafanızda sürekli yankılanmasını engeller. Sizin olumsuzluktan ibaret olmadığınızı kabul etmenize yardımcı olur.

* Aptalca bile bulsanız, "Kendimi seviyorum çünkü ..." kartları hazırlayın. Soluksuz kaldığınızda, kendinizle baş edemediğinizde, kartlarınızı çantanızdan çıkarın ve tek tek bakın. Olumsuz düşünceleri ve güvensizliği üzerinizden atmanıza yardımcı olacaktır.

* Zihninizde olumsuz bir düşünce oluştuğunda kendinize yüksek sesle "Dur" demeyi alışkanlık haline getirin.
Özgeçmiş Hazırlama
Özgeçmiş ve Özgeçmiş Hazırlama Teknikleri
Eğer iş arıyorsanız kişisel tanıtımınızı yeterince iyi yapmanız önemlidir ve bunu sağlayacak olan dikkatle hazırlayacağınız özgeçmişinizdir.

Özgeçmiş yazmanın belli baslı kuralları olduğu doğrudur. Ancak unutulmamalıdır ki; ilişkili olunan kurum, görev yapılan seviye, yerel mi yoksa yabancı pazarlarda mi is aranıyor olusu söz konusu kurallara eklemeler getirebilir.

Kişisel tecrübelerin ve yeteneklerin tanıtımı profesyonelce hazırlanmış bir özgeçmiş aracılığı ile pekala yapılabilir. Abartıdan ve yanlış (yalan) bilgilerden arındırılmış, özgeçmişi alan kişinin kolaylıkla okumasına izin verecek şekilde uzunluğu ayarlanmış ve anahtar kelimeler kullanılarak yazılmış bir özgeçmiş pek çok kapıyı aralayabilecektir.
İş Görüşmesi
İş Görüşmesi Taktikleri
Soru: İlanlardaki bütün özellikleri taşıdığım halde, iş görüşmesi sonrası red cevabı alıyorum. Görüşme esnasında her şey çok pozitif görünmekte. Bunun nedeni ne olabilir?

Yanıt: Mülakat performansınızı hemen gözden geçirmelisiniz. İş görüşmelerini daha olumlu geçirmek için ilişikteki önerilerimize göz atın:

Sıkı bir tokalaşma. Karşı tarafın uzattığı eli çekingen bir tavırla değil, kendinizden emin ve samimi bir üslupla sıkın. İlk izlenim çok önemlidir!

Görüşmenize geç kalmayın. Belirtilen zamandan kısa bir süre önce görüşme yerinde olmak, rahatlamanız ve konsantre olmanız için size zaman kazandırır. Ama, size belirtilen süreden çok önce varıp, ilgili kişiyi programı dışına çıkmaya zorlamayın. Olumsuz bir hava yaratabilir.

Görünüşünüze özen gösterin. Mümkün olduğunca koyu bir takım elbise tercih edin, uyumsuz giyinmeyin.

Tebessüm edin. Asık bir surat size puan kazandırmaz. Enerjik olun ve bunu karşınızdakine yansıtın. Dik durmaya özen gösterin. Kamburu çıkmış bir oturuş sizi yorgun ve bakımsız gösterir. Göz temasını kaçırmayın.

Hitap edeceğiniz kişinin ismini ve ünvanını mutlaka bilin. Birden çok mülakata girebilirsiniz, size bildirilen isimleri unutmayın. Görüşmenin havasına göre, karşı taraftan kartvizit isteyebilirsiniz.

Güçlü bir ifade. Cümleleriniz net ve anlaşılır olsun. Aralıklı ve dağınık konuşmayın. Uzun ve karmaşık cümleler içerisinde kaybolmayın. Bu, söylediklerinizden emin olmadığınız izlenimi verebilir. Karşı tarafın konuşması sırasında ilgili görünün, başka bir şey ile ilgilenmeyin. Tedirgin ve heyecanlı olsanız bile bunu belli etmemeye gayret gösterin.

İşi istediğinizi belli edin. İşin kapsamı, sorumluluklar ve detaylar konusunda sorular sorun.

Mimiklere dikkat edin. Doğru vurgulama ve tonlama, bir ifadenin istendiği şekilde algılanması için en önemli araçtır. Bunu iyi kullanın. Evde alıştırma yapmak işe yarayabilir.

Bazen, her iki tarafın karşılıklı tavırlarına bağlı olarak gerilimli bir ortam oluşabilir. Bu durumda gerilimi arttırmamak için konu değiştirmek, ofansif olmamak ve kontrolü biraz daha elinize almak gerekebilir.

Sessizlik anı. Bazen mülakatlarda kısa bir sessizlik anı olur, siz içinizden konuşmanızı gözden geçirirken ye da konuyu değiştirmeye hazırlanırken, karşı taraf sizin hareket ve tavırlarını izler. Bunlar sizin hakkınızda önemli donelerdir.

Başarılarınızdan söz edin. Aşırıya kaçmadan, sohbet arasında, gerçekleştirdiğiniz projeler ve başarılarınızdan bahsedin. Örneğin satış rakamları, müşteri portföyü vb bilgilerin üzerinden geçebilirsiniz. (Not: İlk görüşmenizi İK görevlisi ile yapıyorsanız, sorulmadığı sürece teknik konulara fazla girmeyin)

Bana kendinizden bahseder misiniz? –gibi ucu açık sorulara dikkat edin. Bunların belirli bir cevabı olmamakla beraber, önceden tasarlayacağınız bir cevabı da kullanabilirsiniz. Not: Cevabınızın arkasından: “Sorunuza yanıt oldu mu?” diye teyit isteyin.

Dedikoduya dikkat! Kendi şirketiniz ye da üçüncü şahıslar hakkında sorulabilecek sorulara dikkatli cevaplar verin, özellikle kişisel olan sorulara. Tuzak olabilir. Ayrıca kimseyi kötüleyerek puan toplayamazsınız.

Araştırma yapın. Şirketin vizyonu, misyonu, politikaları ve pozisyonun gerektirdikleri hakkında bilgi edinin. Böylece mülakat esnasında soracağınız dikkatli sorularla, umduğunuzdan fazla bilgi edinme şansınız olur. İyi bir izlenim uyandırır.

Ketum olun. İlk görüşmenin ardından, size önerilen pozisyon ile ilgilenmiyorsanız bile bunu ifade etmeyin ve kimseye de söylemeyin. Görüşmeleri devam ettirmeye ve sonlandırmaya gayret gösterin. Zaman kaybı olarak düşünmeyin. Daha sonrasında işinize yarayabilir.

Görüşmeler olumlu bir havada geçmiş ve siz de işi istediğinize emin iseniz, işe talip olduğunuzu açıkça ifade adin. Kararlı ve istekli olmak size puan kazandırır.

Yanınızda kalem olsun. Mülakatlar esnasında çeşitli testler uygulanabilir. Hoşnut olmasanız bile bunu belli etmeyin. Bu testler birçok işyerinde standart uygulamalar arasındadır.

Karar vermeye hazır olun. Bazen işler o kadar hızlı ilerler ki; daha ilk görüşmede iş teklifini alabilirsiniz. Bu durumda, sizden hemen karar vermeniz istenebilir. Buna hazırlıklı olun. Nüfus cüzdanınız ve vesikalık fotoğrafınız da yanınızda olsun.

Mülakatın sonunda, her ne olursa olsun teşekkür etmeyi ihmal etmeyin. Bir sonraki mülakatın zamanını, yerini ve kiminle görüşeceğinizi sorun.

Mülakat sonrasında, mümkün ise e-mail vasıtası ile bir teşekkür notu atın. Çok değil, 2-3 cümle yeterli. Bunun için, mülakatı yaptığınız kişinin tam adı ve unvanını ilgili sekreter ye da görevliden alın.

Soru: Mülakatlarda aşırı heyecan yapıyor, rahat olamıyorum. Kasılıyorum. Bu konuda ne yapabilirim?

Yanıt: Mülakatlarda heyecanlanmanız çok normal. Ancak önemli olan heyecanınıza rağmen kendinizi doğru ve iyi bir üslupla ifade edebilmenizdir. Size tavsiyemiz, iş görüşmesine gitmeden önce evde mutlaka alıştırma yapmanız. Hatta tecrübeli bir profesyonelle birlikte çalışmanız sizin için çok faydalı olur. Mülakatlara ne kadar iyi hazırlanırsanız o kadar başarılı olursunuz.

Soru: İş görüşmelerimde sürekli neden bizi tercih ettin?, Biz seninle neden çalışmalıyız? Gibi sorulan sorularda, dikkat edilmesi gereken önemli noktalar nedir?

Yanıt: Bu soruların temel amacı, ne ölçüde bilinçli başvuru yaptığınızı anlayabilmektir. İşsizliğin çok yoğun olduğu, bir iş ilanına binlerce uygun yada uygun olmayan başvurunun yapıldığı bir ortamda firmaların en çok önemsedikleri konu; hedefi belirli, kariyer çizgisi netleşmiş, uzun erimli çalışabilecek, istikrarlı, kararlı, gelişmeye açık elemanlarla çalışmaktır. Bu açıklamalar ışığında bu tür sorulara yanıt vermeli; işi neden istediğinizi, kariyer hedefinize uygunluğunu, bu işe sağlayacağınız katma değeri doğru ve etkileyici bir ifadeyle aktarabilmelisiniz.

Soru: İş görüşmelerinde işten ayrılma nedenini açıklarken nasıl bir yol izlenmelidir?

Yanıt: Gerçeği söylemek her zaman en doğru yoldur. Önemli olan bunu nasıl ifade ettiğinizdir. Bu açıklamayı görüşmeye gitmeden önce kafanızda kurgulamalısınız. Kimseyi suçlamamaya, kırıcı olmamaya dikkat etmelisiniz. Unutmayın, mülakatlarda aynı zamanda tutarlılığınız ve kendinizi ifade ediş biçiminiz de gözlenip değerlendirilecektir. Profesyonel iş etiğini hiç unutmadan, dedikodu yapmadan, firmayı kötülemeden, çalışma koşullarının sizin kariyer hedefiniz, kişisel gelişiminiz için uygun olmadığını bu durumun motivasyonunuzu olumsuz etkilediğini profesyonele yakışır bir üslupla açıklamalısınız.

Soru: Bir iş görüşmesinde neler yapılmalı ve yapılmamalı?

Yanıt: Başarılı Bir İş Görüşmesi İçin tavsiyeler:

Kendinize güvenli ve kendiniz gibi olun. Asla rol yapmayın. İçten, samimi dürüst bir mülakat daha etkileyicidir. Mülakat sırasında rahat olun. Olumlu düşünün. Reddedilmekten korkmayın.

Bir iş görüşmesine gitmeden önce korku, heyecan ve endişe duyabilirsiniz. Ama sonuçta, her şeyin gelip dayandığı nokta özgüvendir. Peki, kendinize duyduğunuz güveni nasıl gösterirsiniz?

Rahatlayın: İçeri girmeden önce, derin nefes alın, omuzlarınızı kasmayın, rahat bırakın ve kendinize bu mülakattan keyif alacağınızı söyleyin. Daha sonra gülümseyerek odaya girin ve sağlam bir şekilde tokalaşın.

Olumlu düşünün: Bunun anlamı, "Bu mülakatla başa çıkamayacağım" veya "Çok korkuyorum" gibi düşünceleri aklınızdan çıkarmaktır. Bunlar yerine, "Bu mülakatta başarılı olacağımı biliyorum", "Benden çok etkilenecekler" ve "Bu mülakattan keyif alacağım" şeklinde düşünmeye çalışın.

Zor soruların aklınızı karıştırmasına izin vermeyin: Kimse kendisine zayıf yönlerinin sorulmasından hoşlanmaz. Ama aslında bu, güçlü taraflarınız hakkında konuşmak için iyi bir fırsat sunar. Örneğin, "Sabırsız biriyim" demek yerine "Çabuk sonuç almak isterim" diyebilirsiniz. Veya, "Çabuk sıkılırım" yerine "Rutinler yerine yaratıcı işlerde daha başarılı olurum" şeklinde konuşabilirsiniz.

Kendinizi ifade edin: Bir soruya cevap vermeden önce duraklamaktan kaçınmayın. Bu, size düşünme fırsatı verir. Derin bir nefes alın ve karşınızdakinin gözlerinin içine bakın. Derin nefes almak gevşemenize yardımcı olur. Kendinize güvenli bir ses tonuyla konuşun.

Reddedilmeyi olumlu karşılayın: Unutmayın, başvurunuzun reddedilmesi, sizin kişi olarak reddedildiğiniz anlamına gelmez. Her görüşmeyi tecrübe hanenize kaydedin. Tüm soruları ve yanıtlarınızı her mülakattan sonra gözden geçirin ve iyileştirin. Bu görüşmeden öğrendiklerinizi kullanarak bir dahaki görüşmenizi daha etkili hale getireceğinizden emin olun.

Soru: İş görüşmelerimizdeki kıyafet seçimi, karşımızdaki kişilerde nasıl etki bırakır?

Yanıt: İş görüşmelerinde kıyafet seçimi önemlidir. Adayın temiz, uyumlu, profesyonele yakışır bir tarzda giyinmesi beklenir. Dış görüşünüz iş görüşmesinde ilk imajınızı belirler ancak asıl önemli olan mülakat sürecindeki performansınız ve davranışlarınız olacaktır.

Soru: İlk görüşme sonunda ne kadar ücret istediğimizi sorduklarında nasıl bir cevap verilmeli? İkinci görüşmeyi beklemek daha mı uygun olur?

Yanıt: İş görüşmeleri sırasında sorulan, ücret bekletiniz hakkındaki sorulara cevap vermenizde hiçbir sakınca yoktur. Bu sorunun ilk görüşme sonunda yada sonraki görüşmelerde sorulmasının herhangi bir önemi yoktur, çünkü bazen adaylara ilk iş görüşmesinin 10. dakikasında bile iş teklif edilebilir. Aksine mutlaka “ ..........ücretin altında çalışmaya değmez” diye düşündüğünüz minimum ücret beklentinizi iletmeniz yararınıza olacaktır. İşverenin sizi demotive etmeyecek ücret bedelini öğrenmesi ve değerlendirmelerini bu beklentinizi göz önüne alarak yapması iki taraf açısından hem zaman kaybetmemek adına hem de sonradan oluşabilecek olumsuzlukları önlemek adına son derece önemlidir.

Soru: İş görüşmelerinde “şimdiye kadar niye iş bulamadın” sorusuna nasıl bir cevap vermem gerekir?

Yanıt: İş olanakları açısından arz/talep dengesinin çok bozuk olduğu bir ortamda sorulsa bile bu sorunun amacı sizi sıkıştırmak değildir. Özelliklerinizi, hangi işlere başvurup, kaç yerden hangi sebeplerle reddedildiğinizi bilmeden cevap önermemiz doğru olmasa da, kalıcı bir iş istediğinizi, istediğiniz niteliklere, koşullara, beklentilerinize uygun bir iş teklifi çıkmadığını belirterek durumunuzu açıklayabilirsiniz. Böyle bir yanıt, herhangi bir iş arayan değil bilinçli, ne aradığını bilen bir profesyonel olduğunuzu gösterecektir.

Soru: Çalıştığım sektörde kendimi nasıl kanıtlamalıyım?

Yanıt: İçinde bulunduğunuz sektörün gerektirdiği tüm teknik bilgi ve becerileri edinmenin yanında, bunları doğru zamanda, doğru yerde doğru biçimde uygulamanız, diğer çalışanlarla uyumlu ve sinerji yakalayan bir tutum izlemeniz halinde iyi bir profesyonel olarak kendinizi kanıtlamış olursunuz. Vazgeçilmez ve başarılı olmanız firmaya katma değer sağlayan bir çalışan olmanıza bağlıdır.

Soru: Nasıl daha ikna edici olabilirim?

Yanıt: İş görüşmelerinde ikna edici olmaya çalışmak, o işin size uygun olduğunu, sizin de o işe uygun olduğunuzu kanıtlamaya çalışmak yerine tamamen doğal davranıp, "kendiniz" gibi davranmanızı öneririz. Kendinizi görüşmeyi yapan kişiye olduğunuz gibi anlatın. İkna edici olmaya çalışırken fazladan söylenen cümleler o iş için uygun kişi olsanız bile antipati yaratabilir. Kendinize güvenin ve kendiniz olun, başarılı bir görüşme yapmanın yolu budur.

Soru: Yöneticiler hangi kriterlere göre seçilir?

Yanıt: Yöneticiler başarı ve bilgilerine göre seçilir. Kişinin daha önce yaptığı işlerde kendini kanıtlamış olması, alanında bilgi sahibi olması ve bir ekip yönetecek olgunluğa sahip olması çok önemlidir.

Kariyer Değiştirme Stratejileri
Kariyerinizi değiştirmek için 10 strateji.
Kariyerinizde ve hayatınızda değişiklik mi yapmak istiyorsunuz? Kendinizi geliştirmek ve çevre edinmek mi istiyorsunuz. Amerikalı İnsan Kaynakları uzmanı Gabrielle Parkinson'un hazırladığı bu 10 strateji size yardımcı olabilir.

Geçmişte öğrendiğiniz hatalardan ders alarak bugünü yaşayın. İhtiyacınız olmayan yada sevmediğiniz şeyleri hayatınızdan çıkarın. Hayatınız her alanında mümkün olduğunda her şeyi sadeleştirin.

1. İşe kendinizle başlayın.

Kendinize ve hayatınıza objektif olarak bakın. Kariyerinizde ilerlemek istediğiniz yola doğru ilerliyor musunuz? Hayatınız yolunda gidiyor mu? Kişisel ve kariyerinizle ilgili gelişiminize devam ediyor musunuz? Sevdiğiniz işi mi yapıyorsunuz?

2. Özkaynağınızı iş ortamında değerlendirin.

Güçlü olduğunuz yanlar ve değerleriniz neler? İş yetenekleriniz, uzmanlık alanınız, ilişkileriniz, çevreniz, imajınız ve başarılarınızı gözden geçirin.

3. Kariyeriniz ve yaşamınıza dair bir plan yapın.

Hayattan beklentileriniz konusunda yeterince kesin ve açık mısınız? Uzun vadede hayalleriniz neler? Hayat içindeki değerleriniz neler? Önümüzdeki 5-10 yıl süresi içinde neler yapmak istiyorsunuz? Tüme dayalı bir yaklaşım geliştirin, yaşam/kariyer, finans, sağlık, ruhsal gelişim, boş zamanları değerlendirme, ilişkiler, ev hayatı, kişisel ve profesyonel gelişim konularını gözden geçirin. Ne istediğiniz ve neye değer verdiğiniz konusunda açık olursanız daha akıllıca adımlar atabilirsiniz.

4. Başarılarınızı takip edin.

Bilginizi ve becerilerinizi geliştirecek yeni fırsatlara açık olun. Tüm başarılarınızı, performansınızdaki yükselişi, katıldığınız çalışmaları, sunumlarınızın kaydını tutup takip edin.

5. Her şeyin düzenli gitmesi için çalışın.

Duygusal ve fiziksel tüm alanlarda tam bir temizliğe girişin.

6. Saygı duyduğunuz ve hayranı olduğunuz insanların hayatlarını kendinize örnek alabilirsiniz.

Özel yaşamında ve kariyerinde başarılı insanlardan öğrenecek çok şeyiniz olabilir. Bağlantı kurabileceğiniz örnek alınacak kimseler yada mentor bulun.

7. Yeni seçeneklere ve fırsatlara açık olun.

Yeni olasılıklara her zaman açık olun. Yeni bilgi, kaynak ve deneyimlerden yararlanın.

8. Üretici olun, harekete geçin.

Kariyeriniz ve hayatınızla ilgili ne yapmak istediğiniz konusunda eminseniz, harekete geçebilirsiniz. Tüm seçeneklerinizi gözden geçirin, çevre edinin, yeni insanlarla tanışın, yeni kaynaklar araştırın.

9. Bilinçli bir şekilde çevre yapın.

Mevcut tanıdıklarınızla irtibata geçin ve yeni insanlarla tanışarak çevrenizi genişletin. İlgi alanlarınıza ve kendinizi geliştirmek istediğiniz alanlara odaklanın ve bu alanlardaki insanlara ulaşmak için yollar deneyin.

10. Sezgilerinize güvenin.

Sezgilerinize ve içinizden gelen ses kulak verin. Kendinize güvenin ve inanın. Ne yapmanız gerektiğini size söyleyecektir.
Hedefini Belirle
Hedef Tespit Kriterleri
Hedef belirleme ile istek çoğu zaman karıştırılır. İsteğin hedefe dönüşmesi için eyleme geçmek gerekir.Eylem aşamasında küçük parçalara bölünmemiş hedefler , kişi için altından kalkılamaz bir yüktür. Bunun yük haline dönüşmemesi için hedeflerin;

Kısa vadeli hedefler (1 ay içersinde gerçekleşmesi planlanan hedefler)

Orta vadeli hedefler (1 yıl içersinde gerçekleşmesi planlanan hedefler)

Uzun vadeli hedefler (2 yıl ve sonrasında gerçekleşmesi planlanan hedefler) şeklinde planlanması gerekir.

İngilizce sınavından 4 , Matematik sınavından 3 almak, Cumartesi günleri 2 saat arkadaşlarla vakit geçirmek, hergün konu tekrarı yapmak gibi hedefler kısa vadeli hedeflerdir.

Yıl sonunda doğrudan sınıf geçmek, İngilizceyi konuşma düzeyinde ilerletmek, alan seçimi yapmak, ÖSS’de hedeflenen üniversite ve bölüme girmek gibi hedefler orta vadeli hedeflerdir.

Hedeflenen üniversite ve bölümü 4 yıl içinde tamamlamak, ilgi alanına uygun işte çalışmak, kazancın yeterli olması , araba sahibi olmak gibi hedefler uzun vadeli hedeflerdir.

Görüldüğü gibi kısa-orta-uzun vadeli hedefler birbirini bütünleyen hedeflerdir. Bir basamak gerçekleşmeden diğer basamaktaki hedefe ulaşmak mümkün değildir. Bu basamakların doğru belirlenmesi ve adım adım gidilmesi çok önemlidir.

Hedef;

• Kişinin sahip olduğu yetenek ve güçlerle ulaşabileceği türden olmalıdır.

• Zaman ve nicelik açısından ölçülebilir olmalıdır. Genel ifadeler hedefe ulaşılıp ulaşılmadığını değerlendirmede güçlük yaratacaktır.

• Kişinin ne yapması gerektiğini değil, gerçekten ne istediğini yansıtmalıdır.

• Alternatifsiz olarak ifade edilmelidir. Araştırmacılar, hedefin “şunu ya da bunu yapabilirim” şeklinde ifade edildiğinde her ikisine de ulaşılamadığını göstermektedir.

• Kişiye, çevresine ve topluma zarar verici nitelikte olmamalıdır.

Hedef Belirleme Aşamasında;

Kendini tanıma

Karar verme

Sorumluluk Alma

Eylem Planı Oluşturma önemli ve veli desteğini kaçınılmaz kılan basamaklardır.

KENDİNİ TANIMA

“Ne olduğumuzu biliyoruz ama ne olabileceğimizi bilmiyoruz”

Napoleon

Bireyin yeteneklerine, ilgilerine uygun, sahip olduğu güçlerle ulaşacağı türden hedefler belirlemesi çok önemlidir. Bu doğrultuda hedefini belirleyen gencin ailesinin beklentileri önemlidir. Bu beklentiler gerçekçi değilse genç üzerinde gerginliğe neden olabilir.

Anne baba olarak;

• Gencin isteklerini, beklentilerini, sınırlarını yok sayarak, kendimiz,kendi amaçlarımız, kendi yapamadıklarımız doğrultusunda beklenti oluşturmamalı ve çocuğumuzun bu beklentilere uygun davranmasını beklememeliyiz.

• Gençten beklentilerimiz “Senin için bunları bunları yaptım, karşılığını vermelisin” tarzında bir senet haline dönüşmemelidir.

• Beklentiler açık şekilde ifade edilmelidir. Beklentiler bu kriterlere uymadığında çocuklar kendi gelecekleriyle ilgili hedef

belirleyememekte, aile bu sürece baskı yoluyla müdahale etmektedir. Hedefini kendi belirleyemeyen genç ya bunu kabul etmeyerek ailesiyle çatışmaya girecek ya da hayatını kolaylaştırmak için sorgusuz kabul yoluna giderek, seçme hakkından vazgeçecektir.

Seçme hakkından vazgeçen genç hayatı boyunca her sorununda ailesinin sorumluluk üstlenmesini isteyecek, kendi kararlarıyla hayatını yönetmekten vazgeçecektir.

KARAR VERME-SORUMLULUK ALMA

“En uzun yolculuklar bile küçük bir adımla başlar”

Karar verme, “sorumluluk alma”, “plan ve program yapma”, “güçlükleri göze alma” gibi etkenlerin de rol aldığı karmaşık bir süreçtir. Genci karar sürecinin karmaşasından koruma amacıyla anne babanın kararları vermesi ve kararların sonuçları ile ilgili sorumluğu da anne babanın üstlenmesi genel eğilimdir. Aileler “ama biz yönlendirmezsek o hiçbir şeyi

seçemiyor” demektedirler. O kadar uzun bir süre gençlerin yerine büyükler karar vermişlerdir ki gençler karar vermeyi öğrenememiş,bunun yerine başkalarının verdikleri kararlara uyma kolaylığını yeğler hale gelmişlerdir.

Gençlerde karar verme becerisi ve sorumluluk bilinci oluşturabilmek için;

• Yaş dönemine ve gelişimsel düzeye uygun sorumluluklar vermek,

• Kararları onun vermesini istemek, onu bu yolda desteklemek,

• Sonuçları düşündürmek, değerlendirmek, eleştirmek ve onun bunu yapmasını sağlamak ,

• Yanlışlarını görmesine, yanlışlarını kabul etmesine yardımcı olacak analiz gücünü kazandırmak gerekir.

Hedeflerini belirleyen ve bu hedeflere ulaşma konusunda harekete geçme sorumluluğu olan gencin ilk yapacağı bir plan oluşturmaktır.

EYLEM PLANI OLUŞTURMA

“Planlamaya ayrılan on dakika uygulamada bir saat kazandırır”

Japon Atasözü

Plan yapmak pek çok kişinin gözünü korkutur. Çünkü planın özgürlüğü kısıtlayacağına dair yanlış bir inanış vardır. Özgürlüğüne aşırı düşkün ergen için plan yapmak tehlike anlamına gelmektedir. Oysa doğru hazırlanmış bir plan zamanı istekler ve zorunluluklar arasında

dengeli olarak dağıtır. Pek çok kişi çeşitli alanlarda plan yapmış ancak uygulamakta sıkıntı yaşamıştır. Bu şaşırtıcı değildir. Çünkü herkese uyan standart bir plan yoktur.

Plan;

• Kişisel olmalıdır. Bireysel özellikleri, ihtiyaçları, beklentileri, zorunlulukları dengelemelidir.

• Uygulanabilir olmalıdır. Olması gerekeni değil yapılabilecek olanı yansıtmalıdır.

• Sınırları olmalıdır. Genel ifadeler yerine özel hedefleri ifade etmelidir (Matematik çalışmalıyım yerine asal sayıları çalışacağım gibi.)

• Esnek olmalıdır. Uygulama aşamasında yaşanabilecek aksaklıklara karşı ek zamanlar belirlenmelidir.

• Değerlendirme aşaması gözardı edilmemelidir.

• Mükemmel bir plan olmadığı unutulmamalıdır. Planlar hata yapmamak için değil daha az hatta yapmak için oluşturulur.

Son olarak sizinle bir hikayeyi paylaşmak istiyoruz.

KARAYI GÖREBİLMEK

4 Temmuz 1952 Günü 34 yaşında bir kadın, Pasifik Okyanusu’na dalarak, Catalina Adası’ndan 30 km. Batıdaki Kaliforniya’ya doğru yüzmeye başladı. Eğer başarılı olursa, bunu yapan ilk kadın olacaktı. Adı,Florence Chadwick olan bu yüzücü, Manş Denizi’ni her iki yönde geçen ilk kadındı.

O sabah su, vücudu uyuşturacak kadar soğuktu ve sis o kadar yoğundu ki beraberindeki tekneleri güçlükle seçebiliyordu. Milyonlarca insan televizyonlarından onu izliyordu. Köpek balıkları ve dondurucu soğuğun etkisini hiçe sayarak 15 saat yüzdü. Sonra dayanamayıp bırakmak istedi.

Yakındaki bir teknede bulunan annesi ve antrenörü,karaya çok yaklaştıklarını ve devam etmesini söyledilerse de o,sudan çıkmakta kararlıydı. Azimli yüzücü, Kaliforniya kıyısına yarım mil kala
sudan çıkışının nedenini şöyle açıkladı :”Karayı görebilseydim, başarabilirdim! Vazgeçmesinin sebebi ne yorgunluk ne de soğuktu. Tek sebep sis yüzünden karayı görememekti.

Başarının Sırrı
Başarı Prensipleri
Eleştirme, erteleme, suçlama, şikayet etme...

Karşınızdakini dürüstlük ve içtenlikle övün...

Karşınızdakinde güçlü bir istek uyandırın- yüreklendirin...

Karşınızdakine içten bir ilgi duyun...

Gülümseyin...

Karşınızdakine ismiyle hitap edin...

İyi bir dinleyici olun.Karşınızdakine, kendinden bahsetmesi için cesaret verin...

Karşınızdakinin ilgilendiği şeylerden bahsedin...

Karşınızdakinin kendini önemli hissetmesini sağlayın bunu içtenlikle yapın...

Bir tartışmadan en iyi sonucu almanın tek yolu, tartışmadan kaçmaktır...

Karşınızdakinin fikrine saygı gösterin ve asla ‘’yanılıyorsun’’ demeyin...

Eğer hatalıysanız bunu hemen kabul edin...

Konuşmaya dostça başlayın...

Karşınızdakinin size hemen’’evet’’ demesini sağlayın...

Bırakın konuşmanın çoğunu karşınızdaki yapsın...

Empati kurun...

Karşınızdakilerin düşünce ve isteklerine anlayışla yaklaşın...

Fikirlerinizi canlandırın...

Rekabet yaratın...

Konuşmaya içten bir iltifat ve övgüyle başlayın...

Karşınızdakinin hatalarına üstü kapalı bir şekilde değinin...

Karşınızdakini eleştirmeden önce kendi hatalarınızdan bahsedin...

Doğrudan emir vermek yerine sorular sorun...

Karşınızdakinin gururunu kurtarmasın izin verin...

Övgü ve takdirlerinizde içten ve cömert olun...

Karşınızdakine koruması gereken bir ün verin...

Karşınızdakine cesaret verin, hataların kolay düzeltilebilirmiş gibi görünmesini sağlayın...

ve Karşınızdakine SEVGİ gösterin...


Stres
Stres Nedir?
Stres daima bizimle birliktedir. Duruma bağlı olarak yoğunluğu değişebilir. Şu anda şu satırları okurken bile stres deneyimi geçirmektesiniz: Sayfayı açık tutuyorsunuz, gözleriniz kelimeleri izliyor, sürekli olarak almakta olduğunuz bilgileri bir işleme tabi tutuyorsunuz.

Vücudunuz, fonksiyonlarını sürdüren ayrı bir dünyadır. Zaman zaman karmaşık fonksiyonlar görmesine rağmen beyniniz sürekli çalışmakta kalbiniz düzenli aralıklarla ve durmadan kan pompalamakta, ciğerleriniz içindeki havayı boşaltmakta ve yerine temiz hava doldurmaktadır. Onun için teknik anlamda hepimiz devamlı stres deneyimi geçirmekteyiz; çünkü şuurlu olduğumuz zaman, yapılacaklar listesine devamlı bir şeyler eklemekteyiz.

KÖTÜ BİR ŞEY DEĞİL

Yaygın inanışın aksine stres her zaman kötü bir şey değildir: Yaşamınıza renk katan etkili bir güdüleyici olabilmektedir. Ne olimpiyatlara katılan aletler normal olarak antremanlarda rekor kırarlar, ne de aktörler sahne provalarında en yüksek başarıyı gösterirler. Onlar da hepimizin yaptığı gibi en yüksek performanslarına meraklı seyircilerin önüne çıkmanın verdiği stres sayesinde kavuşurlar.

Çince’de stres kelimesi tehlike ve fırsat kelimelerinin sembollerinin karışımıdır. Stres bu iki kavramı paylaşmaktadır. Her problem çözümünü de içinde saklamaktadır; stres altında olduğunuz her an enerjinizi hem yıkıcı hem de yapıcı kullanma potansiyeline sahipsiniz demektir.

Ameliyat odasında ameliyat yapan bir operatör o kadar stres altındadır ki kalp atışları bir hayli hızlanır. Fakat bu bizler için şanstır, çünkü hiçbirimiz ameliyat gibi kritik bir anda gevşemiş durumdaki bir doktora ameliyat olmak istemeyiz. Başarılı insanlar streslerini yapıcı enerjiye ve yaratıcı güce dönüştürürler.


Beden Dili
Doğrucu Beden Dili
-“Ona kanım hiç kaynamadı”

-“Görüşmemizin daha ilk dakikasında ona verdim notumu”

-“Onda beni iten birşeyler var”

-“Ne yalan söyliim adam bana pek güvenilir gelmedi”

-“Size kanım okadar kaynadıki anlatamam. Sanki yıllardır sizi tanıyor gibiyim”.......v.s. şeklindeki sözleri mutlak duymuşsuzdur ya da bizlerde kullanımışsızdır. Eveeet buyrun beden dili. Siz ne kadar saklasanız da, beden diliniz doğrucu davut.. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovmuşlar beden diline dur sen kal demişler. Neden mi? Sözlerini beden dilleri kdara yeterince inandırıcı bulmamış olsalar gerek. Çünkü ağzınızla kuş ta tutsanız sözcüklerin karşınızdaki kişiyi etkileme gücü % 7 iken beden dilinin etkisi % 55. Hadi ses tonunuz da sözcüklerinize güç kattı % 45’lik bir etki yarattınız ama yine beden dili kadar etkileyici değil. 1960 ‘lı yıllarda Prof.Dr.Albert Mehribian yaptığı ve ileriki yıllarda da iletişim uzmanlarınca desteklenen bu veri de şu anlatılıyor. İnsanlar ne söylediğinizden çok onu beden diliniz ile nasıl söylediğinize, ne kadar doğruladığınıza bakıyorlar. Sözcüklerin beden ile orantılı olması sizi iletişimi güçlü, anlaşılabilir, duygularını her yönden verebilen bir insan yapıyorken, aradaki zıtlık sizi güvenilmez, itibar edilmez bir kişilik olduğunuza yönelik mesajlar veriyor. İnsan vücudu müthiş bir biyolojik mühendistlik örneği. Beden dilini doğru kullanamayan insanlar için beden dili bir iletişim kara kutusu ve ancak o kara kutuyu bulup çözebilen insanlar iletişim bilgisine layıkıyla ulaşabiliyor. Çünkü saçlarımızdan ayak parmaklarımıza kadar mesajlarla doluyuzdur. Her kare nerdeyse bir mesaj verir. Saçlarını omuzdan geriye atarak size bakan bir bayan çapkınca mesaj verirken, parmaklarıyla kafanın yanlarını veya arkasını kaşıyan kişi dalgınlık, düşünce durumuyla ilgili mesajlar veriyordur..

Hafıza ve Hatırlama
Hafızanızı Geliştirmenin 10 yolu
Randevularınızı mı unutuyorsunuz? Otomobilinizin anahtarlarını nereye koyduğunuzu hatırlamıyor musunuz? Tanıdığınız biriyle karşılaştığınızda adı bir türlü aklınıza gelmiyor mu? Bu soruların yanıtı "evet"se, hafızanıza sahip çıkmanın zamanı gelmiş de geçiyor...
Bu sorulara evet yanıtını veriyorsanız, Betty Fielding''in yazdığı Hafıza Elkitabı tam size göre. Dharma Yayınları''ndan çıkan Hafıza Elkitabı, 10 yöntemle hafızanızı geliştirmenizi sağlıyor...
1. Hafızanızın araç gereç çantasını doldurun
Örneğin; kendi kendinize konuşmak, sözel hafıza izleri yaratır. Kelimelerin baş harflerinden oluşturulan kelimeler ya da tekerlemeler hafızanızı uyarmaya yardımcı olur. Gruplamak da, hatırlamaya yardım edecek bağlantı izlerini oluşturmak için önemlidir. Tekrarlamak, bilginin kısa süreli hafızanızda kalmasına yardım eder.

2. Motive edicinizi bulun ve girişimde bulunun
Hafızanızın gelişmesi motivasyona dayanır. İnsanlar motive edildiklerinde, yaşadıkları şey kalıcı anılarıyla birleşsin diye dikkat ederler ve konsantre olurlar.

3. Hayattan keyif alın
Hayattan keyif almak için, öncelikle yaşadığınız acılarla başa çıkabilmeniz gerekir. Hayatı anlamaya çalışmak ise, sizi yeni bilgi arayışına ve bu bilgiyi hatırlama isteğine götürür. İlişkiler hayatımızın zenginleşmesine katkıda bulunduğundan, hafıza için önemlidir.

4. Odaklanma gücünüzü artırın
Dikkatinizi odaklamak, bazı şeylerin siz istediğiniz sürece zihninizde kalmasını sağlar.

5. Zihinsel müdahaleleri geçersiz kılın
Konsantre olmak, dikkat dağınıklıklarını ve müdahaleleri gözardı ederek, dikkat etmeyi sürdürmektir. Hafıza yardımcılarınızı daha çok kullanmak, aynı anda birden çok şeye odaklanmamak ve atacağınız adımların hızını belirlemek, dikkat dağınıklığıyla ve müdahalerle başa çıkma stratejileridir.

6. Öğrenmenize ve hayatınıza önem verin
Hafızanız zaten düzenlidir. Hafıza izleri halihazırda düzenli olarak depo edilir ve siz olayları, insanları ve bilgiyi düzenli birimler halinde hatırlarsınız. Öğrenmeye düzen vermenin dışında zamanınızı ve çevrenizi de düzenlemek hafızanızı geliştirecektir.

7. Sağlığınıza önem verin
Sağlığı korumak için plan yapmak hafızanın iyi çalışması için esastır. Bu plan dengeli beslenmeyi, egzersiz yapmayı, toksik maddelere maruz kalmayı en aza indirmeyi ve düzenli doktor kontrolünden geçmeyi kapsar.

8. Stres ve depresyonla başa çıkın
Ruhsal durumlar ve duygular, hafızayı olumsuz yönde etkiler. Bunlardan korunma yollarını denemelisiniz.

9. Yaşlanma sürecini anlayın
Yaşla bağlantılı duyusal değişiklikler hafızanız için önemli. Stratejilerle bundan kurtulabilirsiniz.

10. Kendinizin rehberi olun
Tutumunuzda ve hayat tarzınızda hafızanızın daha iyi olmasını sağlayacak olumlu değişiklikleri yapabilirsiniz.

Kaynak: http://www.kpss.com.tr/Cat-tr-pages-254/