Arama

Andrea Mantegna - Tek Mesaj #1

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
5 Haziran 2009       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Andrea Mantegna (1431?- 1506)
MsXLabs.org

Mantegna, Rönesans sanatçısı tanımına tam anlamıyla uyan Kuzey İtalyalı ilk ressam ve oymabaskı ustasıdır. Günümüze ulaşan en önemli yapıtı bütünsel bir çevre havası yarattığı Mantova Düklük Sarayı’ndaki Camera degli Sposi (Gelin Odası) resimleridir (1474).

Padova Dönemi

Mantegna’nın doğal yetenekleri çok küçük yaşta ortaya çıktı. On yaşlarında Padovalı Francesco Squarcione onu evlat edindi. Bir resim öğretmeni ve antika koleksiyoncusu olan Squareione, yöredeki yetenekli gençleri atölyesine alıyor ve onların hizmetlerinden yararlanıyordu. Mantegna 17 yaşına gelince, kendi atölyesini kurmak üzere Squarcione’nin yanından ayrıldı (1448). Aynı yıl aldığı bir sipariş üzerine gerçekleştirdiği Sta. Sofia Kilisesi altar panosu bugün kayıptır. Mantegna’nın bu resmi yaptığında 17 yaşında olduğunu imzasının yanına not etmesi genç yaşta bu kadar önemli bir siparişi almaktan duyduğu gururu gösterir.
Mantegna ertesi yıl Padova’da Eremitani Kilisesi’ndeki Ovetari Şapeli freskleri üzerinde çalıştı. Apsisin içinde betimlediği aziz figürleri (Petrus, Paulus ve Christophorus) onun daha sanat yaşamının başlarında bile Toscana yöresine özgü anıtsal figür anlayışını çok iyi özümsediğini gösterir. Sol duvarın en alt sırasında yer verdiği “Aziz Yakub’un Şehit Edilmesi” sahnesinde (1453-55) perspektifi alttan yukarıya doğru (di sotto in su) kurmadaki ustalığı ve Eski Roma yapılarındaki mimari öğeleri ayrıntılı ve doğru olarak betimlediği gözlenir. Perspektifte bakış noktasını kompozisyonun alt kenarının da altında tutması, sahnenin izleyiciye olduğundan daha yüksek görünmesine, özellikle de zafer takının olağanüstü anıtsal bir gürünüm kazanmasına neden olur.
Mantegna, Aziz Yakup’la ilgili söylenceden bir dizi sahne görselleştirdi. Son Dünya Savaşı sırasında, bombardımanlar nedeniyle kilise çok zarar gördü. Bu yüzden bu çok güzel resimlerin çoğu yok olup gitti. Ağır bir kayıptır bu, çünkü bu resimler, kesinlikle, bütün çağların belli başlı yapıtları arasında yer alıyordu. Bu resimlerden bir tanesi, Aziz Yakup’u, bir muhafızın gözetiminde, öldürüleceği yere gitmeye hazırlanırken gösteriyordu. Giotto ve Donatello gibi Mantegna da, bu sahnenin gerçekte nasıl olduğunu imgeleminde tam bir açıklıkla canlandırmaya çalışmıştır kuşkusuz. Fakat onun gerçeklik adını verdiği şeyin ölçütleri, Giotto çağının ölçütlerinden çok daha sıkıydı. Giotto için önemli olan, tarihin içsel anlamıydı. Kadın ve erkekler, belirli bir durumda nasıl davranıp hareket ederlerdi? Buydu onun imgeleştirmek istediği. Oysa Mantegna dış koşullarla da ilgileniyordu.
Aziz Yakup’un Roma İmparatorluğu zamanında yaşadığını biliyordu ve bu sahneyi doğrusu doğrusuna kurma tutkusu içindeydi. Bu amaçla, klasik anıtları dikkatle incelemişti. Aziz Yakup’un altından geçtiği kent kapısı, bir Roma zafer kemeridir. Muhafızların hepsi, Roma askerlerine özgü giysi ve silahlarla donatılmıştı. Tamıtamına sahici klasik anıtlarda gördüğümüz gibi. Resim, yalnızca bu giysi ayrıntıları ve süslemeler bakımından bize antik heykel sanatını anımsatmıyor. Bütün sahnede, resmin kuru yalınlığında, ağır başlı saygınlığında Roma sanatının ruhu yeniden yaşanmaktadır. Benozzo Gozzoli’nin Floransa’daki freskolarıyla, hemen hemen aynı yıllarda Mantegna’nın yaptığı yapıtlar arasında ki ayrım bundan daha açık olamazdı. Gozzoli’nin sevinçli ve gösterisel şenliğinde, Uluslararası Gotik’e bir dönüş var. Oysa Mantegna, Masaccio’nun izin yürüyor. Figürleri heykelsidir ve Masaccio’nunkiler gibi etkilerler bizi. Masaccio gibi o da, perspektif sanatına tutkuyla kendini verir, ama bu sanattan, Paolo Uccello’nun yaptığı gibi, elde edebileceği yeni etkilerin gösterişi uğruna yararlanmaz. Mantegna, perspektifi daha çok, kişilerin yerlerini alıp sağlam ve dokunulabilir yaratıklar gibi devinebilecekleri bir sahne yaratmak amacıyla kullanır. Bu yaratıkları, uzman bir tiyatro yöneticisi gibi, belirli bir anın veya olayın sürecini ifade etmek için yerleştirir.
İşte bakın neler oluyor: Aziz Yakup’u götüren muhafız alayı durmuş, çünkü Azizin peşini bırakmayanlardan birisi pişman olmuş, onun bağışını elde etmek için ayaklarına atılmış. Aziz ise, adamı bağışlamak amacıyla, sakince geriye dönmüş. Bu arada Romalı askerler dikkatle olup bitenleri izliyorlar. Birisi tel ötekisi, sanki heyecanını dile getirmek istercesine, anlamlı bir davranışla, elini kaldırmış. Kent kapısının kemeri sahneyi, muhafızların durdurmaya çalıştığı ve olayı seyreden halkın gürültüsünden ayırarak, çerçeveliyor. Gombrich
Mantegna yanılsama deneylerini sağ duvarda Aziz Christophorus’un yaşamından iki sahneyi betimlediği kompozisyonda daha da ileri götürmüş, ön plana yerleştirdiği son derece gerçekçi bir sütunla iki sahneyi tek bir perspektif düzeni içinde birleştirmiştir. Bütün ayrıntılarıyla ince ince betimlediği sütun sahneyi ikiye ayırırken resimsel mekanın bütünüyle dışındaymış izlenimi uyandırır. S. Zeno Maggiore Kilisesi altar panosunda da benzer bir yanılsama denemesi görülür. Burada Mantegna panonun alt yarısındaki dört tane oyma pilastiri üstte resim olarak yaptığı dört sütunla devam ettirmiştir. Böylece izleyicide, adeta bir tapınağın ön cephesini oluşturan sütunların arasından iç mekanı görüyormuş izlenimi uyanmaktadır.
Mantegna’nın Ovetari Şapeli freskleri, “Meryem’in Göğe Çıkışı” ve “Aziz Christophorus’un Şehit Edilmesi” dışında, II. Dünya Savaşı sırasındaki bombardımanlarda yok olmuştur.
Mantegna’nın yaklaşık 10 yaşından 31 yaşına değin Padova’da yaşaması, bu kentten büyük ölçüde etkilenmesine yol açmıştı. Padova, Kuzey İtalya’da hümanizmin ilk merkeziydi. 1222’de kurulan üniversitesi önemli bir tıp, felsefe ve matematik okuluydu. Gerek İtalya’nın öbür kentlerinden, gerekse başka Avrupa ülkelerinden gelen sayısız bilim adamı kente canlılık ve uluslararası bir hava katıyordu. Mantegna’nın burada birçok Antik Çağ uzmanı, hümanist ve bilim adamıyla dostluk kurduğu belgelerden anlaşılmaktadır; dolayısıyla entelektüel açıdan bu tür kişilerle kaynaşan ilk Rönesans sanatçısı olarak görülür. Mantegna yaşam biçimiyle de 16. yüzyılın başlarındaki ideal sanatçı tipinin oluşmasına katkıda bulunmuştur.
Padova’daki ortam, Mantegna’nm klasik dünyaya bakış açısını biçimlendiren önemli bir etkendi. Onun antik yapılan daha yetkin bir biçimde betimleyebilmek için yaptığı araştırmalar ve geliştirdiği yeni anlatım, 1450’lerin ortalarında birçok Kuzey İtalyalı ressamla heykelcinin ortak dili oldu. Mantegna ayrıca Roma sanatındaki görkemin altında yatan güçleri ve anlamlan da sezmişti. Ovetari Şapeli’ndeki “Aziz Yakub Herodes’in Önünde” ve “Aziz Yakub’un Şehit Edilmesi” sahneleriyle iki ayrı Aziz Sebastian resminde (Sanat Tarihi Müzesi, Viyana ve Louvre Müzesi, Paris) azizlerin çektiği acıları büyük bir ustalık ve duyarlılıkla işleyerek Hıristiyan dünyasıyla pagan dünya arasındaki kültür çatışmasını ve bu iki dünyanın birbirinden kopmasını yansıtmıştı. O dönemde antik dünyadan kopma duygusunu yenmenin tek yolu, antik yapıların ve heykellerin dilini incelemek ve yeni den canlandırmak olarak görülüyordu. Çevrede Roma kalıntılarının bulunması da söz konusu kopukluk ve kültürel kayıp duygusunu güçlendiriyordu. Antik biçimleri ayrıntılarıyla betimleyen ve bunların yaratılmasına yol açan siyasal ortamı sezgileriyle kavrayan Mantegna 15. yüzyıl ortalarında antik sanatı canlandırma hareketine büyük ivme kazandırdı.
Mantegna’nın 1447’de gittiği Venedik’te, Floransalı Andrea del Castagno’nun San Zaccaria Kilisesi fresklerini (1442) gördüğü anlaşılmaktadır. Toscana’ya özgü anıtsal figür üslubunu yansıtan bu resimlerden büyük ölçüde etkilenmişti. 1453’te de Venedik’te Jacopo Bellini’nin kızıyla evlenip bu kentte bağlarını daha da pekiştirmişti. Bellini’nin perspektif çalışmalarına ve fantastik mimari betimlemelerine eskiden beri ilgi duyuyordu. Bu nedenle Venedik’te Belliniler’in atölyesine katılması beklenirken, o bağımsız olmayı yeğleyerek Padova’ya döndü. Donatello orada S. Antonio Kilisesi altar panosu üzerinde çalışıyordu. Bu dönem de Mantegna en çok Donatello’dan etkilendi. 1490’lara değin yapıtlarında Donatel lo’nun heykellerini anımsatan sert, hatta metalik yüzeyler kullandı.

Mantova Dönemi
Mantegna 1459’da Mantova markisi Ludovico Gonzaga’nın hizmetine girdi. 1466-67 yıllarında Floransa ve Piza’ya gitti. Orada Donatello’nun, Fra Filippo Lippi’nin, Paolo Uccello’nun ve Andrea del Castagno’nun yapıtlarını yeniden inceledi. “İsa’nın Sünnet Edilmesi” ve “Aziz George” (y. 1455-60, Venedik Akademisi) gibi küçük boyutlu resimlerinin en önemlilerini gerçekleştirdi.Gonzaga, arada aksatmakla birlikte, Mantegna’ya belli bir aylık ödüyordu.
Mantegna günümüze ulaşan en önemli resimlerini (Gelin Odası) bu dönemde yaptı. Perspektif ilkelerini ilk kez kullanan erken 15. yüzyıl ressamları iki boyutlu bir resimsel mekan üstünde çalışıyorlardı, oysa Mantegna Gelin Odası’nda tavanı ve dört duvarı da içine alan bütüncül bir mimari şema kurdu ve yanılsatma yoluyla üç boyutlu bir resimsel mekan oluşturdu. Odanın aslında düz olan tavanına, parmaklıklarla çevrili bir tepe deliği (oculus) çizerek kubbemsi bir etki kazandırdı. Parmaklıkların kenarına sıraladığı çocuk melekler (prati) ve kadın figürlerinde çarpıcı bir kısaltım uyguladı. Tepe deliği odanın düşey eksenini oluşturuyor, dolayısıyla tam altında duran izleyici çevrenin tümünü bütünsel bir mekan olarak algılayabiliyordu. Bu resim erken Rönesans’ın yanılsama etkisi yapan, alttan yukarıya doğru bakılarak izlenmek üzere çizilmiş tavan bezemelerinin en güzel örneğiydi, ama 15. yüzyil boyunca bunu başka kimse denemedi.
Mantegna’nın Gonzaga ailesi için yaptığı resimlerin birçoğu zaman içinde kaybolmuş, geriye yalnızca Roma’nın zaferini kutlamak için düzenlenen geçit törenlerini canlandırdığı yedi resminden parçalar ve “Caesar’ın Zaferi” (baş. y. 1486, Hampton Sarayı, Londra) adlı yapıt kalmıştır. Yeni patronu Francesco’nun Antik Çağ hayranlığını yansıtan bu resimler, Mantegna’nın geç döneminin en önemli ürünleridir. Eski Roma’nın törensel gücünü görkem ve renkle birleştiren bu resimler, büyük olasılıkla Papa VIII. İnnocentius’u etkilemişti. Mantegna 1488-90 arasında Roma’daki Belvedere Sarayı’nda papa için özel bir şapelin (1780’de tahrip oldu) duvar resimlerini yaptı.
Mantegna sağlığının bozulmasına ve yaşının ilerlemesine karşın, yaşamının son yıllarını yoğun bir çalışma temposu içinde geçirdi. 1495’te Francesco, Fornovo Çarpışması’nın anısına Mantegna’dan bir resim istedi. Mantegna’nın bu istek üzerine yaptığı “Zafer Madonnası” (1495, Louvre Müzesi, Paris), Isabella d’Este ile Francesco’nun evliliğinin anısına yaptığı “Parnassus” (1497, Louvre Müzesi, Paris) ve Isabella için Mantova sarayında mitolojik konulu fresklerle bezediği bir oda son çalışmaları oldu. Ölümüyle yarım kalan bir resmini de Gonzaga sarayında yerini alan Lorenzo Costa bitirdi. Mantegna için Mantova’daki 5. Andrea Kilisesi’nde bir mezar odası ayrıldı. Duvarları fresklerle bezeli odanın kubbesini bir olasılıkla Correggio yaptı. Böyle büyük bir kilisede mezar odası ayrılarak onurlandırılan bir başka 15. yüzyıl sanatçısı olmadı.
Mantegna’nın yapıtlarındaki antik öğeleri Giovanni Bellini ve Albrecht Dürer gibi Rönesans sanatçıları örnek aldılar. Özellikle Mantegna’nın altar panolarında uyguladığı yanılsatma yöntemleri ile fresklerinde görülen bütünsel mekan anlayışı ve kısaltım tekniklerinin etkisi resim sanatında 300 yıl sürdü.

Ölü İsa, 1490
Ad:  672.jpg
Gösterim: 1180
Boyut:  78.6 KB
Eserin Adı: İsa'ya Ağıt
Yapım tarihi: 1490 / 1500
Orijinal Ebadı: 66 x 81 cm
Tekniği: Ahşap Üzerine Tempera
Bulunduğu Yer: Pinacoteca di Brera / Mailand - İtalya
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!