Arama


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
27 Nisan 2009       Mesaj #2
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi
İLK TUNÇ ÇAĞI GENEL ÖZELLİKLERİ

Kalkolitik Çağ'ın başlarında tüm Anadolu'da iklimin giderek normale dönmeye başlaması ve bunun sonucunda beliren, günümüzdekine benzer coğrafi koşullar nüfusun artışına neden olmuş, üretim miktarı ve çeşitliliği de artmaya başlamıştı. Önceleri tarım ve hayvancılıkla sınırlı olan üretim çabaları artık hemen her alanda üretime doğru bir gelişim çizgisi izlemeye yüz tutmuştu. Gerçekten de bu yeni dönemde, önceki çağların tarım, dokumacılık, çömlekçilik vb. buluşlarına, daha etkili silahların, daha ince süs eşyalarının yapılmasını olanaklı kılan tunç-yani bakır arsenik ya da bakır-kalay alaşımı eklenmişti. Dönem, bu nedenle Erken Tunç Çağı olarak adlandırılır.

Erken Tunç I (yaklaşık M.Ö.3200/3000-2700/2650),
Erken Tunç II (yaklaşık M.Ö. 2700/2650-2500/2400)
Erken Tunç III (yaklaşık M.Ö. 2500/2400-2000)

olmak üzere üç ana evreye ayrılan bu dönemin başlangıcında Anadolu'nun hemen hemen hiçbir bölgesinde ani bir kültürel kesintiden söz edilemez. M.Ö. 4 bi n yıl sonları ve 3.bin yıl başlarında şekillenen Anadolu Erken Tunç Çağı kültürleri Geç Kalkolitik Çağ'da ortaya çıkan kültürlerden gelişmiştir. Üretim ekonomisinin gelişiminde en önemli aşamalarından biridir. Bu döneme adını vermiş olan tunç,önceleri bakır ve arsenik,sonra da bakır ve kalayın belirli oranlarda birbirine karıştırılmasıyla yapılabilmekteydi. Oldukça sertti ve dövülerek ya da ergitilip kalıplara dökülerek çeşitli biçimlere sokulabiliyordu. Ancak bu alaşımı elde edebilmek için gereken karmaşık üretim teknolojisi, ileri düzeyde uzmanlaşmayı; bakır ve kalay gibi ham maddelere olan gereksinim ise uzak bölgelerde ticareti gerektirmekteydi.
Erken Tunç Çağı'nda üretimin kalite ve kanite açısından artışıyla ilgili bu gelişmeler daha güçlü bir siyasal denetim ve sosyal yapıda önemli değişiklikleri de beraberinde getirmişti. Bununla ilişkili olarak da çok geçmeden Güney Mezopotamya ve Güney İran'da Sümer, Akkad ve Elam, batıda Mısır gibi devletler belirlemeye başladı.
Yavaş yavaş oluşan bu gelişmeleri en sonunda (M.Ö. 4.bin yılın sonları) yazının keşfi izledi.Yazıyla birlikte, kimi hammaddelere olan gereksinimle ilişkili olarak ticarete duyulan büyük ilgi, önceki dönemlerin dışa fazla açılamayan izole kültür geleneğine son verdi; ülkelerin birbirleriyle ilişkisini güçlendirdi ve böylelikle de yeni bir dönem başlamış oldu. Bu yeni dönem daha iyi örgütlenebilen toplumların dönemidir. M.Ö. 4 bin yılın sonlarından itibaren belirmeye başlayan bu dönemde Anadolu'da sosyal sınıflar giderek daha belirginleşti, yönetici sınıf görkemli bir yaşam düzeyine ulaştı. Ancak bu toplumsal örgütlenme, coğrafi nedenlerle, komşu Mısır ve Sümer'dekinden daha küçük çaplıydı ve bölgesel karakterlerini hala koruyordu.
Son düzenleyen ThinkerBeLL; 7 Temmuz 2009 11:40