Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
29 Temmuz 2009       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Halk Edebiyatı Nazım Biçimleri
Halk edebiyatı, ortaya konan ürünlerin gösterdiği biçim ve içerik özelliklerine göre üç bölüme ayrılır:
A) ÂŞIK EDEBİYATI
B) ANONİM HALK EDEBİYATI
C) TEKKE ve TASAVVUF EDEBİYATI

A) ÂŞIK TARZI Türk HALK EDEBİYATI

* İslamiyet’ten önce başlamıştır.
* Eskiden kam,baksı adı verilen ozonlara bu dönemde AŞIKadı verilmiştir.
* Âşıklar şiirlerini bağlama adı verilen sazlarla köy köy dolaşıp söylemiştir.
* Hece ölçüsü kullanılmıştır.
* Dili sadedir.
* Nazım birimi dörtlüktür, yarım kafiye kullanılmıştır.
* Son dörtlükte şairin mahlası(adı) kullanılır.
* Şairler şiirlerini CÖNK adı verilen defterde toplarlardı.
* Aşk, ölüm, gurbet, ayrılık konuları sıklıkla ilenmiştir.
* Coşkulu, lirik bir söylenişi vardır.
* Koşma, mani, Türkü, semai, varsağı destan gibi biçimleri mevcuttur.
* 17. yüzyıldan sonra divan edebiyatından etkilenmeye başlamıştır.


KOŞMA: Halk edebiyatında en çok kullanılan biçimdir. Genellikle hece ölçüsünün on birli (6+5 ya da 4+4+3) kalıbıyla yazılır. Dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir. Şair koşmanın son dörtlüğünde adını ya da mahlasını söyler. Uyak düzeni genellikle şöyle olur: baba ” ccca ” ddda…

Eğer benim ile gitmek dilersen
Eğlen güzel yaz olsun da gidelim
Bizim iller kıraçlıdır aşılmaz
Yollar çamu kurusun da gidelim

———————–

Karac”oğlan der ki buna ne fayda
Hiç rağbet kalmadı yoksula bayda
Bu ayda olmazsa gelecek ayda
Onbir ayın birisinde gidelim
Koşmaların genel özellikleri:

* Aşk, ayrılık, gurbet gibi geniş çerçeveli konuların işlendiği bir türdür.
* 11li hece ölçüsüyle yazılır.
* En az 3 en fazla 6 kıtadan oluşur.
* Dili sadedir.
* Kafiye düzeni abab,cccb,dddbşeklindedir.
* Son dörtlükte şairin mahlası bulunur.
* Koşmanın konularına göre güzelleme, koçaklama, ağıt, taşlamaadlı türleri vardır.

GÜZELLEME: İnsan ve doğa sevgisinin lirik bir edayla işlendiği koşmalara denir.

KOÇAKLAMA: Savaş, yiğitlik, kahramanlık gibi konuları işleyen koşmalara denir. Coşkun ve yiğitçe bir üslupla savaş ve dövüşleri anlatan şiirlerdir.

Köroğluyum medhim merde yeğine
Koç yiğit değişmez cengi düğüne
Sere serpe gider düşman önüne
Ölümü karşılar meydan içinde

AĞIT: Ölen kişinin arkasından duyulan acının ve onun iyiliklerinin işlendiği koşmadır. Bir kimsenin ölümü üzerine duyulan acıları anlatmak amacıyla söylenen şiirlerdir (Anonim halk şiiri ürünü olan ağıtlar da vardır).

Civan da canına böyle kıyar mı
Hasta başın taş yastığa koyar mı
Ergen kıza beyaz bezler uyar mı
Al giy allı balam şalların hani

Hıfzi


TAŞLAMA: Toplumun veya bireylerin aksayan yönlerini eleştiren koşmalara denir. Bir kimseyi yermek ya da toplumun bozuk yönlerini eleştirmek amacıyla yazılan şiirlerdir.

Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medres kaçkını softa bozgunu
Selam vermek için kesan beğenmez

Kazak Abdal

VARSAĞI: Güney Anadolu bölgesinde yaşayan Varsak Türklerinin özel bir ezgiyle söyledikleri Türkülerden gelişmiş bir biçimdir. Dörtlük sayısı ve uyak düzeni “Semâi” gibidir. Varsağılar yiğitçe, mertçe bir üslupla söylenir. Bu da dörtlüklerin içindeki “bre” “hey” “behey” gibi ünlemlerle sağlanır. Halk edebiyatında en çok varsağı söylemiş şair Karacaoğlan”dır.

MUAMMA: Kapalı bir biçimde anlatılan bir olayın ya da bilginin okuyucu tarafından anlaşılmasını, bunlarla ilgili soruların cevaplandırılmasını isteyen bir tür manzum bilmecedir.

NASİHAT: Bir şey öğretmek,bir düşüncenin yayılmasına çalışmak gibi amaçlarla söylenen didaktik şiirlerdir.

Bre ağalar bre beyler
Ölmeden bir dem sürelim
Gözümüze kara toprak
Dolmadan bir dem sürelim Behey elâ gözlü dilber
Vaktin geçer demedim mi
Harami olmuş gözlerin
Beller keser demedim mi
Varsağının genel özellikleri:

* Toros Dağları ve Adana civarında yaşayan VARSAK boylarının söyledikleri Türkülere denir.
* Kafiye düzeni koşma gibidir.
* 4+4 şeklinde 8li ölçüyle söylenir.
* BRE, BEHEY, HEY nidaları sıklıkla kullanılmıştır.
* En az 3 en fazla 5 dörtlüktür.

SEMAİ: Hece ölçüsünün sekizli kalıbıyla yazılır (4+4 duraklı ya da duraksız). Dörtlük sayısı üç ile beş arasında değişir. Semâilerin kendine özgü bir ezgisi vardır ve bu ezgiyle okunur. Uyak düzeni koşma gibidir: baba ” ccca ” ddda

Semâilerde daja çok sevgi, doğa, güzellik gibi konular işlenir.

İncecikten bir kar yağar
Tozar Elif Elif diye
Dedil gönül abdal olmuş
Gezer Elif Elif diye Karac”oğlan eğmelerin
Gönül sevmez değmelerin
İliklemiş düğmelerin
Çözer Elif Elif diye.
Semailerin genel özellikleri:

* Özel bir ezgiyle söylenen bir türdür.
* Kafiye düzeni koşma ile aynıdır.
* 4 + 4 =8 li ölçüyle yazılır.
* 35 dörtlükten oluşur.

DESTAN: Dört dizeli bentlerden oluşan, oldukça uzun bir nazım biçimidir. Kimi destanlarda dörtlük sayısı yüzden fazladır. Genellikle hece ölçüsünün on birli kalıbıyla yazılır. Uyak düzeni koşma gibidir: baba ” ccca ” ddda

Destanın son dörtlüğünde şair mahlasını söyler. Konuları bakımından destanları savaş, yangın, deprem, salgın hastalık, ünlü kişilerin yaşamları, mizahi… gibi gruplanadırabiliriz.

Esnaf Destanı

Nalbant oldum kırdım nalın çoğunu
Bir katır nalladım dinle oyunu
Meğer acemiymiş bilmem huyunu
Çenemi teptirdim nalın sökerken
Manav oldum elma armut tez çürür
Cambaz oldum ip üstünde kim yürür
Kasap oldum her gün gözüm kan görür
Yüreğim bayıldı kana bakaraken
Ben bu sanatları bir bir dolaştım
Tekrar gelip şairliğe bulaştım
Kâmili mürşidin eline düştüm
Tekke-i aşk içre çile çekerken.

Destanların genel özellikleri:

* 6+5 li hece ölçüsüyle söylenir.
* Halk edebiyatının en uzun nazım biçimidir.
* Kendine özgü bir söylenişi vardır.
* Kafiye düzeni koşma ile aynıdır.
* Ayaklanma, kıtlık, savaş, hastalık gibi toplumsal konular işlendiği gibi bireysel konuların işlendiği destanlar da vardır.
* Dörtlük sayısında sınırlama yoktur.


B) ANONİM TARZI TÜRK HALK EDEBİYATI

Söyleyeni belli olmayan, halkın ortak malı sayılan ürünlerin oluşturduğu, sözlü geleneğe dayalı edebiyattır. Sözlü olduğu için, ürünler; halk arasında dilden dile geçtikçe zaman, kişi, yer unsurlarına bağlı olarak değişikliğe uğramıştır.

* Anlatım, sözlü edebiyat geleneklerine uygundur. Süsten uzak, açık, net, anlaşılır bir dil kullanılmıştır.
* Daha çok; aşk, hasret, yiğitlik, ölüm gibi tüm insanlığı ilgilendiren konular işlenmiştir.


ANONİM HALK EDEBİYATI DÜZYAZI ÜRÜNLERİ

- Atasözleri
- Deyimler
- Tekerlemeler
- Bilmeceler
- Fıkralar
- Halk Hikâyeleri
- Ortaoyunu
- Meddah
- Karagöz

ATASÖZLERİ

* Yüzyıllar süren tecrübeler sonunda ortaya çıkan özlü sözlerdir.
* Kelimeleri değiştirilemezler.
* Aynı konuda birbiriyle çelişen atasözleri olabilir.

DEYİMLER

TEKERLEMELER

Sözcüklerin ses benzerliğinden yararlanılarak oluşturulan yarı anlamlı, yarı anlamsız sözlerdir. Şiir biçiminde de oluşturulan tekerlemelerde ölçü, uyak, seci ve aliterasyondan yararlanılmıştır.

Az gitmiş, uz gitmiş. Dere, tepe düz gitmiş. Altı ay, bir güz gitmiş…

Evvel zaman içinde
Kalbur saman içinde
Develer tellal iken
Pireler berber iken
Ben annemin babamın beşiğini
Tıngır mıngır sallar iken…

BİLMECELER

* Çoğunlukla cevabı içinde saklı bulunan ve düşünceyi geliştirmek amacıyla türetilen soru biçimlerine denir.
* Güzel vakit geçirmek amacıyla çıkarıldıkları düşünülmektedir.
* Manzum mensur şekilleri vardır.

FIKRALAR

Bir düşünceyi insanlara, mizah öğelerini kullanıp onların gülümsemelerini sağlayarak aktarmak amacıyla oluşturulmuş kısa anlatılardır. Bu ürünlerde, güldürmenin yanında yol göstericilik de söz konusudur. Edebiyatımızda en bilinen fıkralar; Nasrettin Hoca, Karadeniz, Bektaşi fıkralarıdır.

HALK HİKAYELERİ

Hikayeci âşıkların köy odalarında, düğün meclislerinde, kasaba ve kentlerin kahvehanelerinde saz eşliğinde anlattıkları hikâyelerdir. Bu hikayeci âşıklar, okuryazar, az çok kültürlü kişilerdir. Genellikle sevgi ve kahramanlık konuları işlenir. Kişiler yaşamdakilere yakındır; olağanüstülükler sınırlıdır. Oluşturuldukları çağdaki sosyal yapıyı yansıtır. Olayların düzyazı biçiminde anlatılması hem dinleyiciye hem anlatıcıya büyük kolaylık sağlar. Araya serpiştirilen şiirler ve Türküler, âşığa sazı ve sözüyle sanatını gösterme imkânı verir.

ORTA OYUNU

Halkın ortasında apaçık duran bir meydanda; metinsiz, suflörsüz, ezbersiz oynanan bir tiyatrodur. *Anlatılan olaylar ustadan çırağa, kuşaktan kuşağa geçerek değişikliğe uğrar. *Başkarakterler, oyunu açan, yürüten, kapayan; hem oyuncu, hem sahneye koyucu, hem de yazar gibi davranan, kenarı kürklü kaftan ve külah giyen, elinde şakşak taşıyan Pişekâr; Pişekârla birlikte oyunu yürüten; ikinci oyuncu ve başkomik, kavuk ve kaftan giyen Kavuklu’dur. *Pişekâr cinasçılık, Kavuklu ise tekerlemecilik yapar. *Çelebi, Zenne, Denyo, Arnavut, Acem, Arap, Yahudi gibi tipler kendilerini simgeleyen bir müzikle sahneye çıkar.

MEDDAH

Bir sözlü tiyatro ürünüolan meddahlık, kısaca, “tek adamlı tiyatro“dur. Meddah, tiyatronun bütün karakterlerini kendi kişiliğinde birleştiren bir aktördür. Bir hikâyeyi başından sonuna kadar, yüksekçe bir yerde, karakterleri şivelerine göre konuşturarak anlatır. Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bulunmayan bu tiyatroda her şey, meddah denen kişinin zekâsına, bilgisine, söz söylemedeki hünerine bağlıdır.

KARAGÖZ

Taklide ve karşılıklı konuşmaya dayanan, iki boyutlu tasvirlerle bir perdede oynatılan gölge oyunudur, Başkarakterler Karagöz ve Hacivat’tır. Karagöz, okumamış bir insandır. Hacivat’ın kullandığı yabancı sözcükleri anlamaz ya da anlamaz görünüp onlara yanlış anlamlar yükleyerek ortaya çeşitli nükteler çıkarırken bir taraftan da Türkçe dil kuralları ile yabancı sözcükler kullanan Hacivat ile alay eder. Hacivat, kişisel çıkarlarını her zaman ön planda tutar. Az buçuk okumuşluğundan dolayı yabancı sözcüklerle konuşmayı sever. Perdeye gelen hemen herkesi tanır, onların işlerine aracılık eder. Zenne, Çelebi, Tuzsuz Deli Bekir, Beberuhi, Tiryakı, Acem. Laz. Matiz, Zeybek gibi diğer tipler oyuna ayrı bir renk katar.


ANONİM HALK EDEBİYATI ŞİİR BİÇİMLERİ

TÜRKÜ: Türlü ezgilerle söylenen anonim halk şiiri nazım biçimidir. Söyleyeni belli Türküler de vardır. Halk edebiyatının en zengin alanıdır. Anadolu halkı bütün acılarını ve sevinçlerini Türkülerle dile getirmiştir. Türkü iki bölümden oluşur. Birinci bölüm asıl sözlerin bulunduğu bölümdür ki buna “bent” adı verilir. İkinci bölüm ise bentlerin sonunda yinelenen nakarattır. Bu bölüme “bağlama” ya da “kavuştak” denir. Türküler, genellikle yedili, sekizli, on birli hece kalıplarıyla yazılmıştır. Konuları çok değişik olabilir. Ninniler de bu gruptandır.

Söğüdün yaprağı narindir narin
İçerim yanıyor dışarım serin
Zeynep”i bu hafta ettiler gelin ( bent )


Zeynebim Zeynebim anlı Zeynebim
Üç köyün içinde şanlı Zeynebim ( nakarat )


Türkülerin genel özellikleri:
* Belli bir ezgiyle söylenir.
* 7,8,11,14 li ölçülerle söylenir.
* Hemen her konuda söylenir.
* Bölgesel özellik ve ad değişikliğine uğrayabilir.

MANİ: Halk şiirinde en küçük nazım biçimidir. Yedi heceli dört dizeden oluşur. Uyak düzeni aaxa şeklindedir. Birinci ve üçüncü dizeleri serbest, ikinci ve dördüncü dizeleri uyaklı mâniler de vardır (xaxa). Mânilerin ilk iki dizesi uyağı doldurmak ya da temel düşünceye bir giriş yapmak için söylenir. Temel duygu ve düşünce son dizede ortaya çıkar. Başlıca konusu aşk olmakla birlikte bunun dışında türlü konularda da yazılabilir.

Le beni eyle beni
Elekten ele beni
Alacaksan al artık
Düşürme dile beni İpek yorgan düreyim
Aç koynuna gireyim
Açıldıkça ört beni
Var olduğun bileyim

Birinci dizesi yedi heceden az olan mâniler de vardır. Dizeleri cinaslı uyaklarla kurulduğu için böyle mânilere “Cinaslı Mâni” ya da “Kesik Mâni” denir.

Bugün al
Yârim giymiş bugün al
Şâd edersen bugün et
Can alırsan bugün al

Sürüne
Madem çoban değilsin
Ardındaki sürü ne
Ben bir körpe kuzuyum
Al kat beni sürüne
Beni böyle yandıran
Sürüm sürüm sürüne


Manilerin genel özellikleri:

* aaxa şeklinde kafiyelenir.
* 4+3 şeklinde ölçüsü vardır.
* İlk iki dizesi ayrık yani hazırlık özelliği taşımaktadır. Asıl mesaj üçüncü dizede verilir.
* Her konuda söylenebilir.
* Düz, cinaslı ve artık mani gibi çeşitleri vardır.

NİNNİ

* Annelerin bebeklerini uyutmak amacıyla belli bir ezgi ile söylediği parçalardır.
* Çocukların psikolojisi üzerinde etkilidir
* Manzum özelliktedirler.

AĞIT

Ölüm ve yas törenlerinde söylenen lirik şiirlerdir.
Ölçü ve uyak düzeni genellikle Türkülerdeki gibidir.
islamiyet öncesi Türk edebiyatındaki karşılığı “sagu”, Divan edebiyatındaki karşılığı ise “mersiye’dir.

C) DİNİ-TASAVVUFİ (TEKKE) TÜRK HALK EDEBİYATI

* Hem hece hem de aruz ölçüsü kullanılmıştır.
* Eserlerde genellikle Allah sevgisi işlenmiştir.
* Hem dörtlük hem beyit kullanılmıştır.
* Dil halkın kullandığı dil olmakla beraber Arapca-Farsça kelimelerde kullanılmıştır.
* Bu eserleri daha iyi anlayabilmek için belli bir dini bilgiye sahip olmak gerekir.
* Bu eserlerde dönemin çarpıklıkları da işlenmiştir.
* Şairler genellikle dini eğitim almışlardır.
* İlahi, nefes, şathiye, nutuk, devriye, hikmet gibi nazım şekilleri vardır.

İLAHİ

* Hecenin 7li-11li kalıbıyla belli bir ezgiyle söylenen coşkulu şiirlerdir.
* Allahın aşkı ve Ona kavuşma arzusu işlenir.
* Hem hece hem de aruzla yazılan ilahiler vardır.
* İlahiye Aleviler Deme, Bektaşiler Nefes Mevleviler Ayin adını vermişlerdir.

NUTUK

* Tekkede tarikata yeni giren müritlere dinin ve tarikatın esaslarını aktarmak için yazılan şiirlere denir.
* 11li hece ölçüsü ile yazılır.

ŞATHİYE

* Dinin bazı inceliklerini alay edermişçesine anlatan şiirlere denir.
* Birçok şair bu şiirlerden dolayı horlanmış hatta öldürülenler de olmuştur.
Son düzenleyen asla_asla_deme; 2 Aralık 2011 15:28 Sebep: Yönlendirme Linkleri Kaldırıldı.