Arama


fadedliver - avatarı
fadedliver
Ziyaretçi
1 Kasım 2009       Mesaj #4
fadedliver - avatarı
Ziyaretçi
METAAMFETAMİNLER
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Merkezi sinir sistemini dramatik bir şekilde etkileyen güçlü uyarıcılardır. Bu madde gizli laboratuarlarda çok pahalı olmayan malzemelerle karıştırılarak elde edilmektedir. Metaamfetamin, 21. yüzyılın başında amfetaminden üretildi ve temel olarak genizdeki tıkanıklıklar ve broşlardaki sorunlar için kullanıldı. Metaamfetaminler kimyasal yapıları gereği amfetaminlere benzeseler de, merkezi sinir sistemi üzerinde çok daha güçlü etkilere sahiptirler. Ancak reçete yoluyla alınabilen ilaçlardır. Narkolepsi (kontrol edilemeyen derin uyku ataklarıyla karakterize olan bir hastalık), ADHD; ya da -kısa süreli kullanım için- obezite vb. rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığı için medikal alanda kabul edilmiştir.
Sokak isimleri
Genellikle hız, metan, tebeşir olarak da bilinir. İçilerek alınan formlarına buz “ice”, kristal, kaçık ve cam olarak da adlandırılmaktadır.
Görünüşü ve kullanış biçimleri
Beyaz, kokusuz, tadı acı, kristalize bir tozdur. Alkol ve suda kolaylıkla çözülebilir.
Metaanfetaminler bir çok formda kullanılmaktadır, içilebilir; buruna çekilebilir, ağızdan ya da enjeksiyon yöntemiyle damardan alınabilir. Hangi yolla alındığına bağlı olarak da, duygu durumunda değişik uyarılara neden olurlar.
Bazı kullanıcılar, satın aldıkları maddeyi yemek yemeden ve uyku uyumadan, her 2-3 saatte bir belli dozlarda alarak, ara vermeksizin tüketirler ki bu “run” diye bilinmektedir. Kronik kullanım, kişide işitsel ve görsel halüsinasyonlara; paranoyaya ve şiddet davranışının eşlik ettiği kontrol dışı öfke durumlarına neden olmaktadır.
Fizyolojik ve Psikolojik Etkileri
Amfetaminler gibi aktivitenin artmasına, iştahın azalmasına, genel bir hoşnutluk duygusuna neden olurlar. Metaamfetaminin etkisi 6 ila 8 saatte sonlanır. Baştaki “rush” deneyiminden sonra tipik olarak, bireyleri şiddet davranışları sergilemeye yönlendiren yüksek düzeyde heyecan, ajitasyon durumlarını ortaya çıkartır.
İçildikten ya da damardan enjekte edildikten hemen sonra kullanıcı “rush” ya da “flash” olarak adlandırılan ve birkaç dakika içinde sonlanan haz verici bir deneyim yaşar. Burundan çekenlerde ya da ağızdan alınanlarda neşeli olma durumu yaratırlar. Burundan çekmenin etkisi 3 ila 5 dk, ağızdan alınanınki ise 15 – 20 dk. içinde sonlanır.
Kısa süreli etkileri
Çok güçlü bir uyarıcı olduğu için çok küçük dozu bile uykusuzluğu ve fiziksel aktiviteyi arttırır; iştahı azaltır. Ağızdan ya da burundan çekerek alındığında; “rush” deneyiminin aksine uzun bir sürede sonlanan (yarım gün kadar devam edebilmekte) ve“uçuş”- (the high) olarak adlandırılan bir duyuma neden olur. Hem “rush” hem de “uçuş” duyumlarının; beyindeki dopamin nörotransmiterlerin çok yüksek seviyelerde salıverilmelerinin sonucunda meydana geldiği düşünülmektedir.
Metaanfetaminler zehirli etkilere sahiptir. Metanafetamin alımı ile yüksek miktarda dopamin üretilmesinin; beyindeki sinir merkezleri üzerinde zehir etkisine yol açtığı düşünülmektedir.
Kalp ve damar dolaşımı üzerindeki etkileri, hızlı ve düzensiz kalp artışı, kan basıncının artması şeklinde görülür, beyindeki küçük kan damarlarına geri dönüşü olmayan, felç üretecek oranda zarar verir.
Uzun süreli etkileri
Bağımlılık yaratır ve bu kroniktir; bırakılır, tekrar kullanılır; kompülsif bir şekilde maddeyi arama davranışına neden olur. Madde, beyinde fonksiyonel ve moleküler değişiklikler oluşturur. Ayrıca kişinin şiddet içeren davranışlar sergilemesine, anksiyete, konfüzyon ve uykusuzluk gibi rahatsızlıklar yaşamasına neden olur. Kullanıcılar, bir takım psikotik özellikler de sergileyebilirler: paranoya, işitsel halüsinasyonlar, duygu durumu dengesizlikleri ve saplantılar-kuruntular vb.
Ayrıca enjeksiyon yöntemiyle maddeyi alan kişilerde HIV ve hepatit B ve C virüslerinin görülme olasılığı yüksektir.
Araştırmacılar, çok düşük seviyelerde de olsa, uzun süre metaanfetamin kullanmış olanların, beyinlerindeki dopamin hücrelerinin zarar gördüğünü tespit etmişlerdir. Kullanım zamanla, dopamin seviyesinin azalmasına yol açar ve Parkinson hastalığındaki gibi bir takım ciddi hareket bozukluklarına neden olur.
Kısaca özetlersek :
Kısa süreli etkileri şunları içerir:
-Dikkatin artması ve yorgunluğun azalması
-Aktivitenin artması
-İştahın azalması
-Öfori ve “rush” durumu
-Solunumun artması
-Isının artması.
-Uzun süreli etkileri şunları içerir :
-Bağımlılık
-Paranoya
-Halüsinasyonlar
-Duygu durum dengesizlikleri
-Yineleyici/basmakalıp motor aktiviteler
-Entoksikasyon ve sonuçları
-Aşırı doz alımı sarsılma ve çırpınmalara yol açabildiği gibi beden ısısının tehlikeli boyutlara hatta bazen öldürücü seviyelere kadar yükselmesine neden olur. Eğer hemen müdahale edilmezse ölümle sonuçlanabilir.
Yoksunluk Belirtileri
Depresyon, anksiyete, yorgunluk, halsizlik, paranoya, agresyon ve madde için yoğun bir istek duyma belirtiler olarak sayılabilir.
Kokain ve Metaanfetaminin Farkları
Metaanfetaminler de amfetaminler ve kokain gibi stimülan olarak sınıflandırılır. Bu stimülanların benzer davranışsal ve psikolojik etkileri olsa da; temel mekanizmalarında ve sinir hücreleri seviyesinde nasıl çalıştıklarına bağlı olarak farklılaşırlar. Vücutta neredeyse tamamıyla metabolize edilip çabucak atılan kokainden farklı olarak, metaanfetaminler daha uzun süre faaliyet gösterirler ve maddenin büyük bir yüzdesi değişmeden bedende kalır. Bu, metanafetaminin beyinde daha uzun süre varolmasıyla yani uzun süreli stimulan etkisinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaktadır.

Farkları özetlersek;
Metamfetamin
İnsan yapımı.
İçmek 8-24 saat arasında sonlanan bir etki yaratan.
%50’si 12saat içinde bedenden atılan.
Sınırlı medikal kullanımı olan bir maddedir.
Kokain
Bitkiden elde edilen
20-30 dk. arasında sonlanan bir etki yaratan
%50’si 30 dk. içinde bedenden atılan
Bazı cerrahi işlemlerde lokal anestetik olarak kullanılan bir maddedir.


MORFİN
Genel Özellikler: 1817 yılında Alman kimyacı Friedrich Sertürner tarafından keşfedilmiştir. İlk olarak afyon bağımlılığını tedavi etmek için kullanılmıştır. Bu yüzden morfini temin etmek çok kolaydı ve kısa süre sonra afyonun yerini morfin almaya başladı. Morfin aynı zamanda, Amerika’nın iç savaşında yaralı askerlerin tedavisinde kullanılmış, savaş sona erdikten sonra yaklaşık 4.000.000 asker evlerine morfin bağımlısı olarak geri dönmüştür. Tüm bunların sonucu olarak, 1914 yılında Amerika’da morfin kullanımı sadece doktor tavsiyesi ile sınırlandırılmış, bunun dışındaki kullanımlar yasa dışı ilan edilmiştir.
Afyonda bulunan 25 dolayında alkoloitten en önemli ve en yüksek oranda bulunanıdır morfin. Ham afyonun kimyasal işlemlerden geçirilmesi sonucu elde edilir. Ağrı kesici ve uyuşturucu olarak uygun dozlarda tıpta kullanılmaktadır. Çok çabuk bağımlılık geliştirdiği için zorunluluk dışında başvurulması sakıncalı olabilir.
Kullanım Şekli ve Görünüm: Beyaz toz kristal halindedir. Suda ve alkolde erir. Morfin damardan, sigara gibi içilerek, koklanarak ya da yutularak kullanılabilir. Amerika’da "M, morph, Miss Emma” gibi isimlerle anılır. Ülkemizde ise beyaz şey, maymun, rüya gören, amca, küp, eritici gibi sokak isimleri vardır.
Etkiler: Morfinin etkileri, afyonun etkilerine benzer fakat ondan daha güçlü ve hızlı ortaya çıkarlar. Alınan miktar az ise morfinin uyarıcı bir etkisi vardır. Miktarın artmasıyla birlikte morfinin uyku verici, uyuşturucu etkisi başlar. İlk kullanımda ağrı kesen, rahatlatan, sarhoşluk hali yaratan bir etkisi vardır. Kişi yorgunluk, açlık, uykusuzluk hissetmez, kendisini enerjik ve canlı hisseder. Sık kullanım sonucu tolerans gelişir. Aynı etkiyi yaratmak için kullanılan dozun arttırılması gerekir. Bu yüzden bağımlılık potansiyeli çoktur.


Yoksunluk: Morfinin etkilerinin geçmesiyle birlikte şiddetli halsizlik, uyuma isteği, kas spazmları, şiddetli burun akıntısı, yorgunluk, sinirlilik, endişe, korku gibi bir tablo ortaya çıkar. Kişi bu durumdan çıkmak için tekrar morfin alma arayışına girer.
NİKOTİN


Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Tütün ürünlerinden sigara, puro vb. biri olan ve 4000’den fazla kimyasal madde içeren nikotin, beyinde faaliyeti olan temel bir tütün öğesidir. Koklanarak burundan çekilen ya da çiğnenen dumansız tütünler de nikotin kadar yüksek düzeyde toksit-zehir içerir. Doğal bir şekilde oluşan renksiz sıvı olan nikotin, yakıldığı zaman kahverengiye dönüşür, ve havayla karıştığında da tütün kokusu kazanır. 1800’lerin başlarında tanımlanan ve yoğun bir şekilde üzerinde çalışılan nikotinin, beyin ve vücut üzerinde, bir kısmı da tespit edilemeyen kompleks bir takım etkileri vardır.
Marketlerde satılan sigaraların 10 mg. veya daha fazlası nikotin içermektedir. Sigara içe çekerek içildiğinde, bir kullanıcı her bir sigarada ortalama 1 ila 2 mg kadar nikotin almış oluyor demektir.
Nikotin deri, ağzın içini kaplayan mucosal ve burun veya içe çekilmesiyle ciğerler tarafından absorbe edilir. Nasıl alındığına bağlı olarak nikotin kan dolaşımında ve beyinde hızlı bir şekilde en yüksek noktasına ulaşabilir. Örneğin sigara içmede, içe çekmenin 10 saniye içinde beyne varması, nikotinin bedende baştan sona kadar hızla dağılmasıyla sonuçlanır.
Her yıl 35 milyon insan bırakmaya teşebbüs ediyor ancak çoğu bırakma çabasından birkaç gün sonra yeniden kullanmaya başlıyor.
Günde yaklaşık yarım paket içen bir insan her gün beynine 300 nikotin vuruşu gönderiyor demektir.
Etkileri
Sigaranın etkileri, ne kadar içildiğine, ne kadar süredir kullanıldığına, ne kadar güçlü ve ne tür tütün kullandığına, ne kadar derin içine çektiğine, sağlığının nasıl olduğuna ve kişinin ailesinde belli hastalıkların olup olmadığına bağlı olarak değişmektedir.
İçer içmez ortaya çıkabilecek etkileri kalp atışının hızlanması, kan basıncının artması, midenin asit üretmesi, böbreklerin az idrar üretmesi, beynin ve sinir sisteminin hızlı çalışması sonra yavaşlaması, iştahsızlık, koku ve tat alma duyularının zayıflaması, akciğerlerdeki küçük saç benzeri liflerin ve havayollarının uygun çalışmaması, el ve ayak parmaklarına kan akışının zayıflamasıdır.
Ayrıca; midenin bozulması, gözlerin sulanması, baş dönmeleri da yaşanabilir.
Uzun süreli etkileri
Eğer bir kişi uzun bir süreden beri içiyorsa; sık sık nefessiz kalmak ve öksürmek, dişlerin ve parmakların lekelenmesi, daha kırışık ve kuru bir ciltle daha yaşlı gözükmesi, sigara içmeyen birine göre daha zor hamile kalmak.
Uzun süre içmekten dolayı ortaya çıkan hastalıklar ise şöyle sıralanabilir: Özellikle ciğerlerdeki ve kalpteki kan damarlarının daralması ve kalınlaşması, solunumla ilgili enfeksiyonlar; üşütme, kronik bronşit veya zatürree, astımın artması, mide ülseri, akciğere kan akışının azalmasından dolayı damar hastalıkları, kalp krizi ve kalp ile ilgili hastalıklar, akciğer, böbrek, pankreas, gırtlak, mesane,rahim, mide kanseri.
Hamilelik döneminde sigara içilmesi sonucunda alınan karbon monoksit ve yüksek düzeyde nikotin, fetusun oksijen almasını engeller. Nikotin plesantaya geçer ve nikotin konsantrasyonu annedeki seviyeden % 15 daha fazla seviyededir. Nikotin, fetusun kanında, amniyotik sıvıda ve anne sütünde yoğunlaşır. Bu faktörlerin bir araya gelmesi, hamilelikte sigara içen annelerin çocuklarında yaygın olarak görülen düşük doğum kilosu ve gelişim gecikmelerini açıklamaktadır.
“Pasif içici”, sigara kullanmayan biri sigara içen birinin sigara dumanını soluduğunda olur. İçmeseler bile pasif içiciler de akciğer kanseri olabilmektedirler. Pasif içici olmanın etkileri; sigara içilen ortamda ne kadar zaman geçirdiğine, odada ne kadar temiz hava olduğuna (havalandırma), ne kadar sigara içildiğine bağlıdır.
Entoksikasyon
Yüksek miktarlarda nikotin alınması (örneğin bazı böcek öldürücü spreylerde bulunabilir) aşırı miktarda toksit etkisine sahiptir ve kişide kusmaya, titremeye, kıvranmaya, sarsılmaya yol açabilir.
Yoksunluk belirtileri


Nikotin alımının durdurulması bir veya daha fazla sürede sonlanabilecek bir yoksunluk sendromuna yol açar. İrrite olma, zihinsel ve dikkatle ilgili süreçlerde rahatsızlıklar, uyku bozuklukları, iştah artması ve tekrar kullanmak için aşırı istek duyma olarak sıralanabilir. Aşırı derecede tütün için istek duyma, 6 ay veya daha fazla sürebilir
RİTALİN


Genel Özellikleri: Ritalin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğu sendromu olan çocukların tedavisinde kullanılan bir ilaçtır. Bazen narkolepsi tedavisinde de kullanılabilir. Merkezi sinir sistemini uyarır; etkisi metaamfetaminlere göre daha az, kafeine göre daha fazladır.
Kullanım ve Görünüm: Ritalin tabletler halinde ve sadece doktor reçetesi ile satılmaktadır.
Etkiler: Ritalin hiperaktif çocukları yatıştırıcı, dikkat eksikliği olanları da odaklayıcı bir etkiye sahiptir. Tavsiye edildiği dozda alındığında faydalı olabilmektedir. Yapılan araştırmalarda da tedavinin parçası olarak ve tavsiye edilen dozda kullanılan Ritalinin bağımlılık yapmadığı gösterilmiştir. Fakat uyarıcı etkileri nedeniyle, insanların bu ilacı istismar ettikleri bilinmektedir. Ritalinin etkisini arttırmak için eroinle ya da hem eroin hem de kokainle karıştırıp kullananlar olduğu saptanmıştır. Orta okul ve lise öğrencileri tabletleri kırıp burundan çekerek ya da tabletleri yutarak “kafa bulmaya” çalışmaktadırlar.


ROHYPNOL (Roche)
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Rohypnol, Flunitrazepam’nin ticari ismi olup, bu marka adı altında satılan ve genellikle “roofies” olarak bilinen benzodiazepin grubu ilaçlara aittir. Benzodiazepinler, bağımlılık yapabilen ve bu nedenle yeşil reçeteyle satılan ilaçlar olup Rohypnol’un yanısıra Xanax, Rivatril, Ativan ve Nervium gibi ilaçlar da bu sınıfta yer almaktadır.
Benzodiazepimlerin çoğu sedatif-hipnotikler olarak sınıflandırılabilse bile genellikle kendi kimyasal sınıflarına göre gruplandırılırlar. Sedatifler (yatıştırıcılar), heyecan giderici ve sakinlik verici özellik taşırlar. Vücutta bir gevşeme oluşturur, dinlenmeyi sağlar, uykuya sebep olabilirler. Hipnotikler (uyuşturucular) ise uykusuzluğu giderip uykuyu sağlamak amacıyla kullanılır.
Rohypnol Türkiye’de satışı yasak olan bir ilaçtır ve Amerika’da da medikal amaçlar için kullanımı hiçbir zaman onaylanmamıştır. Ama 50’nin üzerindeki ülkede legal olarak kullanılmaktadır. Özellikle Meksika, Kolombiya, ve Avrupa’da uykusuzluğun tedavisi ve pre-anestetik olarak geniş çaplarda kullanılmaktadır. Örneğin İngiltere’de uyku bozuklukları, anksiyete ve gerginlik için en yaygın olarak kullanılan ilaçtır.
Sokak İsimleri
“Roş”, kırmızı bomba, kaburga kemiği (rib), rope Msn Island, Roş2, Meksika Valium vb.
Görünüşü ve Kullanış Biçimleri
Tablet halinde, renksiz, kokusuz ve tatsız olurlar. Rohypnol, hap şeklinde 1-2 miligram dozda olur.
Genellikle ağız yoluyla alınan Roş, ezilip eroin ile karıştırılarak damardan alınabilir. Sıvı içinde çözümlenebilir. Tabletlerin ezilip tozunun burundan çekilmesi yoluyla da kullanılabilinir. Tipik olarak bira ve diğer maddelerle (eroin, marihuana, kokain) beraber kullanılır. Sarhoşluk hissini kuvvetlendirmek için birayla alınması gençler tarafından sıkça uygulanan bir yöntem olmaya başlamıştır. Sakinleştirdikleri için ya da yukarıda da bahsedildiği gibi ecstasy, kokain, eroin kullanıcıları tarafından, kullandıkları maddenin etkisini değiştirmek veya onları bulamadığı zaman yerlerine kullanmak suretiyle alınırlar. Özellikle eroin bağımlıları daha az eroinle aynı etkiyi sağlayabilmek için rohypnol (Roş) kullanırlar.
Fiziksel ve Psikolojik Etkileri
Merkezi sinir sistemi depresanı (yavaşlatıcısı) olan Rohypnol, alındıktan 15-20 dk. sonra etkisini gösterir ve yaklaşık 6 saat kadar etkisi sürer. Arta kalan bazı etkileri 12 saat içinde sonlanır. Vücut çabuk tolerans geliştirir ve rohypnol sadece 2 hafta geçtikten sonra uyku için, 4 ay sonra ise anksiyeteyi yatıştırmak için yararsız hale gelir. Bağımlılık halinin 10 hafta ve daha uzun süre devamlı ve yüksek dozlarda kullanım sonucu oluştuğu ve bağımlılık derecesinin kullanım süresi ile arttığı tespit edilmiştir.
Alkol ile karıştırıldığında ör., 5 tabletle beraber kişi kendinden geçebilir, bilincini kaybeder; bazen kişiyi irrasyonel ve agresif bir duygu durumuna da sokabilir. Bu nedenle karıştırılması, yaralanma veya ölümle sonuçlanabilmektedir.
Alındıktan sonra sedasyonu (rahatlamayı), kasların gevşemesini, anksiyetenin ve kasılmaların azalmasını sağlar. Ancak uyuşukluk, baş dönmesi, sersemlik, hareketlerde kontrol kaybı, koordinasyon yokluğu, geveleyerek konuşma, konfüzyon ve mide bozuklukları gibi ters yan etkiler de görülebilir.
En önemli etkilerinden biri kısmi hafıza kaybına yol açmasıdır. Bireyler maddenin etkisi altında iken yaşadıkları belli olayları hatırlayamamaktadır. Bu tehlikeli bir etkidir, çünkü bu durumdan yararlanılmakta ve cinsel taciz, tecavüz olayları meydana gelebilmektedir. Tacize uğrayan kişi saldırıyı, saldırıyı gerçekleştireni, meydan geldiği yeri, tam olarak hatırlayamaz. Bu nedenle rohypnol “date rape” olarak da adlandırılmaktadır.
Yoksunluk Belirtileri
Yoksunluk belirtileri alkolün yoksunluğuyla hemen hemen aynıdır. Deliryuma az rastlanır. Son kullanımdan 3-5 gün sonra yoksunluk belirtileri en yüksek noktasına ulaşır ve aşırı anksiyete, kas ve baş ağrıları, halüsinasyonlar ve nöbetler içerir. Görme ve mide-barsak sisteminde bozulma, gerginlik, sinirlilik, titreme, bulantı, idrarın tutulması, uykusuzluk, taşikardi, kan basıncında yükselme vardır; epileptik nöbet olabilir. Sözü ağzında gevelercesine konuşma, sendeleyerek yürüme, ve koordinasyon bozukluğu görülür. Ani nöbetler 1 yada daha sonraki haftalar içinde meydana gelebilir. Aniden kullanımı durduranlar ağır anksiyete ve panik ve/veya nöbet bile yaşayabilirler.
Entoksikasyon ve sonuçları
Yüksek dozda alındığında fazla uyuma, nistagmus, dizartri, ataksi, solunum yavaşlaması, koma ve ölüm meydana gelebilir. Kognitif ve psikomotor fonksiyonları etkiler (reaksiyon zamanı ve araba sürme becerileri vb).
Eğer bu ilaçların kullanımı sırasında kullanıcı alkol de alırsa bu kişilerde dikkat, hafıza ve psikomotor koordinasyon bozuklukları ortaya çıkar ve günlük hayatlarındaki bazı faaliyetleri zarara uğrar, depresyon görülebilir.
Tüm sedatif-hipnotiklerin kesilmesinde diazepam kullanılır.

STEROİDLER
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Anabolik-androjenik steroidler erkek cinsel hormonlarıyla ilgili, sentetik maddelerdir. “Anabolic” kas yapıcı anlamındadır; “androgenic” ise arttırılmış kas özelliklerine işaret eder. “Streoid” maddelerin bir sınıfıdır. Kas geliştirici streoidler, normal gelişimin, büyümenin ve seksüel işlevlerin gerçekleşmesi için gerekli olan testosteronu yeterli düzeyde üretmeyen testislerin tedavisinde kullanılmak üzere 1930’ların sonlarında geliştirildi. Bu nedenle, vücut anormal bir şekilde düşük miktarlarda testosteron ürettiğinde yol açtığı örneğin gecikmiş ergenlik ya da bazı yetersizlik durumlarını tedavi etmekte kullanılan ve sadece reçete yoluyla yasal olarak ulaşılabilen maddelerdir. Ayrıca, AIDS’li hastalardaki kilo kaybını ve kas kitlelerinin zayıflaması ile sonuçlanan diğer rahatsızlıkları tedavi etmekte de kullanılmaktadır. Bilim adamlarının, laboratuardaki deneylerde hayvanlar üzerinde kullandıkları kas geliştirici streoidlerin, iskelet ve kas gelişimini kolaylaştırdığını keşfetmeleri, bu maddenin öncelikle beden geliştiriciler ve sonradan da diğer spor dallarındaki atletler tarafından kullanılmasına yol açmıştır. 100’den fazla değişik kas geliştirici streoid geliştirilmiştir. Amerika’da yasal olarak kullanımları reçete yoluyla sağlanmaktadır. Ancak birçok streoid illegal olarak eczanelerde ya da laboratuarlarda sentez edilip üretimi saptırılmış olarak, kaçak bir şekilde, diğer ülkelerden getirtilerek kullanılmaktadır. Ancak kas geliştirici streoidlerin kötüye kullanımı bazı geri dönüşümü olmayan ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.
Vücut geliştirenler, uzun mesafe koşucuları, bisikletçiler ve diğer atletler tarafından fiziksel performanslarını arttırdığı, dolayısıyla rekabette avantaj sağladığı ve fiziksel görünüşlerini geliştirdiği için yasa dışı olarak kullanılmaktadır.
Görünüşü ve Kullanış Biçimleri
Bazı kas geliştirici streoidler ağız ya da enjeksiyon yollarıyla alınabildiği gibi; jel veya krem halinde olanlarsa deriye sürülmek suretiyle kullanılmaktadır. Medikal amaçlar için kullanım şekli düzenli değil, aylık ya da haftalık devrelerle alınırlar. Bu devreler; belli bir zaman periyodunda çoklu dozlarda streoidlerin alımını, belli periyotlarda durdurulmasını ve yeniden alımın başlatılmasını içerir. Kullanıcılar tarafından alınan dozlar medikal koşullarda kullanılan dozlardan 10 ila 100 kat daha fazladır. Streoid kullanıcıları genellikle iki veya daha fazla değişik maddeyi ağız ya da enjeksiyon yoluyla alarak maddeleri karıştırırlar ve bu durum ingilizcede “stack” diye adlandırılmaktadır. Bu yöntemle kullanıcılar, değişik streoidlerin birbirleriyle etkileştirerek, kaslar üzerinde her birinin tek başına yaptığından daha fazla etkiyi üreteceklerini düşünürler; ancak bu bilimsel olarak test edilmemiş bir teoridir.
Sıklıkla streoid kullanıcıları 6 ila 12 haftalık devrede kullandıkları dozu arttırırlar. Bu deneyim “piramit” olarak da ifade edilmektedir. Kullanım devresinin başında kişi düşük dozlarda maddeleri karıştırarak başlar; sonra giderek arttırır. Devrenin ikinci yarısında dozlar yavaşça sıfıra indirilir. Bazen bu, ikinci bir devreyle devam eder öyle ki kişi madde alarak, eğitime (vücut geliştirmeye) devam eder. Kullanıcılar piramit yöntemi ile; bedenin yüksek dozlara uyum sağlaması ve maddenin alınmadığı devrede de bedenin hormonal sisteminin gördüğü zararın telafi etmesi için imkan yarattığını düşünürler. Bütün bu yöntemlerin yararlı olduğunu kanıtlayan bilimsel bir çalışma bulunmamaktadır.
Streoidlerin kötüye kullanımının temel nedeni insanların spordaki performanslarını arttırmaktır. Ayrıca insanlar kaslarını geliştirmeyi arttırmak ve/veya bedendeki yağlarını azaltmak için de streoid almaktadırlar. Bu grup insanların bir kısmı davranışsal bir sendrom olan bozulmuş/çarpıtılmış beden imajlarına sahiptir ki bu “muscle dysmorphia” olarak adlandırılmaktadır. Bu tür erkekler aslında kaslı ve iri olmalarına rağmen kendilerinin küçük ve zayıf olduğunu düşünürler. Benzer şekilde kadınlar gerçekte kaslı ve zayıf olmalarına rağmen kendilerini gevşek ve yağlı görürler.
Bir kısım streoid kullananlar ise fiziksel ya da cinsel tacize uğramış kişilerdir ve kas güçlerini arttırarak kendilerini korumaya çalışmaktadırlar. Özellikle kadınlar kendilerini koruma isteğinin yanı sıra, daha büyük ve güçlü gözükerek çekiciliklerini yitireceklerine, bu sayede de saldırganların kendilerine yanaşmayacaklarına inanmaktadırlar.
Etkileri
En büyük yan etkileri akciğer kanseri ve tümörü, sarılık, yüksek kas basıncı, kötü kolestrolün artması (LDL), iyi kolestrolün düşmesi (HDL)’dir. Diğer yan etkileri ise böbrek tümörü, yoğun akneler, titremeler, testislerin büzülüp küçülmesi ve göğsün genişlemesidir.
Bunların yanı sıra cinsiyete özgü yan etkileri de vardır :
Erkeklerde; sprem sayısının düşmesi, kısırlık, kellik, yüksek prostat kanseri riski.
Kadınlarda ise; yüzde kılların çıkması, kelleşme, mensturasyon dönemlerinin durması ya da değişmesi, klitorisin genişlemesi, sesin kalınlaşmasıdır.
Ayrıca kas geliştirici streoidleri enjeksiyon yoluyla alanlar HIV / AIDS ya da ciğerlere ciddi derecede zarar veren hepatit virüslerinin geçişini kolaylaştırmaktadır.
Araştırmalar, agresyon ve diğer psikiyatrik yan etkilerin kas geliştirici streoidlerin kullanımından kaynaklanabileceğini göstermişlerdir. Bir çok kullanıcı kas geliştirici streoid aldıklarında kendilerini iyi hissettiklerini ifade etseler de araştırmacılar, şiddete yol açan manik benzeri semptomları da içeren “uç” duygu durumu değişiklikleri rapor etmişlerdir. Maddenin alımı durdurulduğunda depresyon sıklıkla görülmektedir ve kas geliştirici streoidlere bağımlılığa katkıda bulunmaktadır. Araştırmalar ayrıca, paranoid kıskançlıktan, aşırı asabiyetten, kuruntulardan ve yenilmezlik duygularından çıkan bozulmuş muhakeme yeteneğinin oluştuğuna işaret etmektedirler.
Kas geliştirici streoidlerin davranışlar üzerindeki etkilerinden biri kavga, dövüş, silahlı soyguna katılma, bir şeyleri elde etmek için zor kullanma gibi agresif hareketlerdir. Özellikle yüksek dozlarda irrite olma ve agresyon artmaktadır. Ayrıca davranışsal etkileri içersinde artan enerji, öfori, cinsel uyarılma, duygu durumu değişiklikleri, dikkat dağınıklığı, unutkanlık ve kafa karışıklığı gibi belirtilerin yer aldığını gösteren çalışmalar bulunmaktadır.
Yoksunluk belirtileri
Duygu durumu değişiklikleri, yorgunluk, gerginlik, iştah kaybı, uykusuzluk, azalmış seks isteği ve daha fazla streoid alma isteğidir.
En tehlikeli yoksunluk belirtisi depresyondur çünkü bu bazen intihar girişimlerine neden olabilmektedir. Kas geliştirici streoid alımına bağlı depresyon belirtilerinden bazılarının, maddenin alımının durdurulmasından 1 ya da daha uzun süreye kadar devam ettiği bildirilmektedir.

UÇUCU MADDELER
Kimyasal Özellikleri ve Elde Ediliş Biçimleri
Koklanan maddeler uçucu maddelerdir; kimyasal buharlar üretirler ve içe çekildiğinde zihni uyaran etki yaparlar. Uzmanlar 1000’ e yakın ev ürününün koklanan madde olarak kullanılabileceğini doğrulamışlardır. Genellikle çocukların esrar, sigara veya alkol kullanmadan önce ilk denedikleri madde uçucu madde olmaktadır. Başlama yaşları da genellikle geç çocukluğun bittiği ve ergenliğin başladığı dönemlere denk gelmektedir. Uçucu madde diye nitelendirdiğimiz maddelerin en tehlikeli yanı ilk, üçüncü ya da 100. kullanışta ölüme neden olabilmeleridir. “Sudden Sniffing Death” - ani ölüm- dediğimiz olay, uçucu maddelerin kalp ritmini bozup, kalbin durmasına yol açmasıyla olur.
Uçucu, yani gaza dönüşebilen maddeler (volatile solvents) sıvıdırlar. Pahalı olmayan, kolayca elde edilebilen, ev işleri ve endüstriyel amaçlar için yaygın olarak kullanılan maddelerdir. Bunlar, boya incelticisi tineri, kuru temizle maddelerini, benzin, uhu, oje, bali gibi yapıştırıcı maddeleri kapsar.
Aerosol dediğimiz maddeler spreydir, bu maddelerin içine sinek öldürücüler, deodorantlar, saç spreyleri, boya spreyleri vb. maddeler girmektedir.
Gazlar, medikal anestetikleri kapsadığı gibi ev işerinde ve endüstriyel ürünleri de kapsar.
Nitritler uçucu maddeler içinde özel bir sınıf olarak düşünülür. Diğerlerinden farklı olarak merkezi sinir sistemi üzerinde direkt rol oynarlar. Nitritler temel olarak kan damarlarını genişletir ve kasları gevşetirler. Diğer maddeler duygu durumunu değiştirmek için kullanılırken, nitritler temel olarak cinselliği arttırmak için kullanılır.
Eğer bir kişi uçucu madde alıyorsa; giysilerinde, kimyasal bir koku vardır ve alışıldık olmayan bir şekilde nefesleri kokar; sözcükleri kötü bir şekilde telaffuz eder veya dağınık bir konuşma tarzları oluşur; içkili, sersemlemiş gibi bir halde olurlar; parmaklarında ya da yüzünde normalde olmayacak boya ve diğer ürünlerin işaretleri vardır; gözleri kırmızı ve suludur, burun ve ağız çevresinde lekeler ve yaralar bulunur; mide bulantısı ve/veya iştah kaybı görülür; kronik kullanıcılarda anksiyete, irrite olma, gerginlik, heyecan gözükür.
Kullanış Biçimleri
Burundan dumanı çekerek, aerosol-spreyleri direkt ağza veya burna sıkarak, plastik veya kağıt torbaların içinde maddeyi döküp burna ya da ağza çekerek, avucunun içine yerleştirdiği bez parçasının üstüne döktüğü maddeyi koklayarak, nitrit oksit ile doldurulmuş balonları içine çekerek kullanılmaktadırlar.
Etkileri
Alınan madde ciğerler tarafından kan dolaşımına ve çabucak beyne ve diğer organlara dağıtılır. Alındıktan birkaç dakika sonra kullanıcı, alkolün etkilerine benzer bir zehirlenme yaşar. Kelimeler birbirine karışır, koordineli hareketlerinde yeteneksizlik, öfori, baş dönmesi görülür. Bunların yanı sıra kişi, başını yokmuş gibi hissedebilir, halüsinasyonlar, hezeyanlar –uçabileceklerini düşünmeleri gibi- yaşarlar. “Kafa yapıcı” etkisi çok kısa sürede sona erdiğinden, kullanıcılar etkinin daha uzun sürmesi için birkaç saat boyunca tekrar tekrar madde çekerler ve bu çok tehlikelidir. Bilinç kaybı hatta ölüm meydana gelebilir.
Kişide ayrıca ilgisizlik, bozulmuş muhakeme yeteneği, okul-iş ve sosyal ortamlardaki işlevselliğinin bozulması gibi belirtiler ortaya çıkar.
Uzun süreli etkileri arasında; ilk kullanışta dahi meydana gelme olasılığı olan ani ölüm, kısa süreli hafıza kaybı, duyma kaybı, kol ve bacaklarda spazmları, kalıcı beyin hasarları, kemik iliğine zarar, ciğer ve böbreklere zarar, ölümcül alkol sendromuna benzeyen muhtemel ölümcül etkiler ve zehirlenme olarak sıralanabilir.
Zehirlenme (entoksikasyon)
Yüksek doz alındığında kişide konfüzyona ve deliryuma yol açabilir. Mide bulantısı ve kusma görülebilecek diğer yan etkilerdir.
Yoksunluk belirtileri
Kullanmayı bırakan kişilerde kilo kaybı, kas güçsüzlüğü, koordinasyon yokluğu, irrite olma durumu, odaklanamama, oryantasyonun bozulması ve depresyon görülür
kaynak