Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Kasım 2009       Mesaj #3
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  NATO - Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü2.jpg
Gösterim: 1349
Boyut:  58.5 KB

NATO (North Atlantic Treaty Organization)


[Kuzey Atlantik antlaşması örgütü],
"Kuzey Atlantik bölgesinde barış ve güvenliği korumak, istikrarı ve huzuru geliştirmek” amacıyla, 4 nisan 1949’da Washington’da ABD, Belçika, Büyük Britanya, Danimarka, Fransa, Hollanda, İtalya, İzlanda, Kanada, Lüksemburg, Norveç ve Portekiz’in imzaladığı antlaşma. 1952’de Türkiye ve Yunanistan, 1955’te de Almanya Federal Cumhuriyeti antlaşmaya katıldılar (ispanya ise, ancak 1982'de katıldı). Avrupa'da, ikinci Dünya savaşı'nın ertesinde SSCB’nin izlediği politikanın yarattığı tedirginlik ile Batı ülkelerinin içinde bulunduğu askeri güçsüzlük bu ülkelerden bazılarını, bir savunma sistemi oluşturmak için birleşmeye zorladı. Bu anlayışın ilk sonucu, İngiltere ile Fransa arasındaki Dunkerque antlaşması (1947) oldu; daha sonra Benelüks ülkeleri, Büyük Britanya ve Fransa arasında Brüksel antlaşması (1948) yapıldı. ABD, Sovyetler'in Batı'da yayılmasını durdurmak amacıyla, barıştan sonra Batı Avrupa’nın güvenlik sisteming katılmaya karar verdiğinde, bir antlaşma örgütü kurma düşüncesi doğdu (1949).

BM antlaşması çerçevesine giren 1949 antlaşması, kendini tam bir savunma antlaşması olarak belirler. Devletlerin egemenliğini sınırlandırmadan ortak bir güvenlik sistemi kurar. Yönetim organı, Kuzey Atlantik konseyi'dir. Üye ülkelerin temsilcilerinden oluşan Konsey, Brüksel’de bakanlar düzeyinde yılda bir kez, sürekli temsilciler düzeyinde de en az haftada bir kez toplanır. Savunma sorunları, 1966'dan bu yana Savunma planlan komitesi'nce görüşülmektedir. Sürekli bir genel sekreter, Konsey'e ve Komite'ye başkanlık eder, ayrıca sivil ve askeri organlar arasında eşgüdüm sağlar (lord ismay, 1952-1957; Paul Henri Spaak, 1957-1961; Dirk Stikker, 1961-1964; Manlis Brosio, 1964-1971; Joseph Luns, 1971-1984; Lord Carrington, 1984-1988; Manfred Wörner, 1988). Siyasal, ekonomik vb. sorunları inceleyen çok sayıda komite vardır. Ancak, ittifakın özgünlüğü, askeri yapılarından ileri gelir. Na- to, barış zamanından başlayarak, müttefiklerarası komutanlıklar ve kurmay heyetleri, lojistik, altyapı ve ortak araçlarla donatılmıştır.

İttifakın en yüksek komutanlığı olan Askeri komite, on üç müttefik devletin genelkurmay başkanlarının temsilcilerinden oluşur (Fransa, 1966’da örgütten çekildikten sonra burada yalnızca bir irtibat merkeziyle temsil edilmektedir). Askeri komite’ nin sürekli merkezi Brüksel’dedir, yılda iki -üç kez genelkurmay başkanları düzeyinde toplanır.
NATO’nun savunma bölgesi üç komutanlığa ayrılır:
  1. Avrupa Müttefik yüksek komutanlığı (SACEUR), Kore savaşı sırasında, 1951’de kuruldu, genel karargâhı (SHAPE) 1951'den 1966’ya kadar Rocquencourt' da (Fransa) idi, daha sonra-Mons yakınında Casteau'ya (Belçika) yerleşti; eylem alanı Avrupa ve Akdeniz’i içerir;
  2. Atlantik Müttefik yüksek komutanlığı (SACLANT), 1950’de kuruldu, merkezi Norfolk’tadır (ABD);
  3. Manş Müttefik yüksek komutanlığı (CİNCHAN), 1952’de kuruldu, merkezi Northwood’dadır (Büyük Britanya); Kanada-ABD bölgesel strateji grubu da ona bağlıdır.
Uluslararası durumun giderek değişmesi, NATO’nun işleyişini doğrudan etkiledi. Sovyetler Birliği’nin 1956-57’lerde başlayan nükleer gelişmesi, ABD’nin bu alandaki tekelini kırdı ve iki blok arasında bir dengeyle sonuçlandı. Aynı zamanda, daha güçlü bir termonükleer silahlanmanın baş göstermesi, bu iki ülkeye birbirlerini yok etme olanağı sağlıyordu. Bu da her türlü üstünlük kavramını anlamsızlaştırdı; pragmatik bir biçimde, barış içinde bir arada yaşama ilkesine yönelinmesine yol açtı. Bu dönüşüm, ABD’nin avrupalı müttefiklerine sağladığı güvencenin inandırıcılığını tartışmayı zorunlu kılıyordu, işte bu koşullarda, iktidara gelişinin hemen ertesinde (1958), de Gaulle, Eisenhower’a, İngiltere ile birlikte, ittifakın bünyesindeki nükleer stratejinin görüşülmesi ve uygulanmasıyla görevli bir triumvira (üçlü yönetim) kurmayı önerdi. Bunun hişbir yankı uyandırmaması üzerine, Fransa kendi nükleer silahlanmasını oluşturmaya ve toprakları üzerinde amerikan nükleer silahlarının bulundurulmasını yasaklamaya karar verdi.

1962’de, ABD Savunma bakanı Robert McNamara, amerikan düşüncesini açıklığa kavuşturdu ve ABD’nin, düşman tehdidinin gelişmesini değerlendirebilecek tek ülke olduğunu ve yaşamsal bulmadığı çıkarlar için “intihar"ı göze alamayacağını açıklayarak “esnek karşılık” doktrinini tanımladı. Bunun üzerine, 1960’ta nükleer güç haline gelmiş olan Fransa, kuvvetlerini, Akdeniz (1962) ve Atlantik (1963) NATO birleşik deniz komutanlıkları’ndan çekmeye karar verdi. 1963’te, Amerika’ nın çok-taraflı bir nükleer güç tasarısı başarısızlığa uğradı.

Uluslarüstü bir nükleer güç oluşturma denemesi başarısızlığa düşünce, ittiakın avrupalı üyeleri, antlaşmanın, örgütün eylemini dünya ölçeğinde genişletecek ve askeri alanı aşacak biçimde değiştirilmesini istediler. Bu tür bir reformun gerçekleştirileceğine pek güvenmeyen Fransa, 7 mart 1966’da, üyelikten ayrılmadan, NATO'nun askeri kanadından çekildiğini açıklamaya ve bütün NATO organlarının topraklarından ayrılmasını istemeye karar verdi. Öteki on dört üye, ittifakla askeri örgüt arasında bir ayrım yapılmasına karşı çıktılar; ancak bu herhangi bir kopmaya yol açmadı. Konseye katılmayı sürdüren Fransa, Askeri komite ve SFlAPE’de bir misyon tarafından temsil edilmeyi sürdürdü ve Almanya'daki askeri güçlerinin işbirliğinde bulunması ilkesini kabul etti.

1967 ekiminde Konsey, Genel sekreter ve Askeri komite, Paris’ten ayrılarak Brüksel’e yerleşti. Onlardan önce, nisanda, SHAPE Belçika’ya yerleşmişti. Yeni kurulan Savunma planları komitesi, aralık ayında, amerikan esnek karşılık kuramını benimsedi.
Konsey, 1968’de, Reykjavik’te (İzlanda) askeri caydırma gücünün korunması, ama aynı zamanda bir yumuşama politikası izlenmesi gerekliliğini vurguladı. Aynı yıl, Çekoslovakya'nın Varşova paktı üyeleri tarafından işgali, bu görüşten vazgeçilmesine yol açtı, ancak ittifak içi bağları güçlendirdi; bununla birlikte, önce 1969'da silahsızlanma üzerine SALT görüşmeleri, daha sonra 1973'te Arap-israil savaşı nedeniyle VVashington ve müttefikleri arasındaki danışma eksikliği, ittifakın geleceğini tehdit eden unsurlar oldu. Yine de NATO, 1968’de bir Atlantik sürekli deniz gücü ve 1969’da Müttefiklerarası Akdeniz acil deniz gücü kurmayı başardı. Örgüt, Norveç'ten Türkiye'ye kadar uzanan bir hava gözleme entegre sistemi (NADGE), uydular aracılığıyla bir telekomünikasyon sistemi, 1972'de de Santa Marıa’da (Asor adaları) bir denizaltı akustik araştırma merRezi kurarak altyapısını geliştirmeyi sürdürdü.

26 haziran 1974’te, Başkan Nixon ve ittifakın bütün üyeleri, ortak bir savunmanın gerekliliğini bir kez daha vurgulayıp İngiliz ve transız nükleer güçlerinin özel rolünü ve Avrupa'daki amerikan güçlerinin varlığının sürdürülmesi gereğini kabul ettiler. 1974'te, Kıbrıs bunalımının ardından, Yunanistan, ittifak içinde kalmakla birlikte, NATO’nun askeri kanadından çekildi (1980'de geri döndü). 15 şubat 1975'te, ABD, Kıbrıs'ta amerikan silahlarının kullanılmasına karşı bir yaptırım olarak, Türkiye'ye gidecek savaş malzemelerine ambargo koydu. Türkiye de, misilleme olarak, ulusal toprakları üzerindeki amerikan üslerinin, NATO'ya bağlı gözüken incirlik dışında, kapatılmasına karar verdi (25 temmuz 1975); bu önlem, NATO’nun güney -batı cephesini zayıflattı.

1976’da Oslo’da, Konsey, balıkçılık bölgesi üzerindeki ingiltere-izlanda anlaşmazlığına son verdi. Aynı sıralarda, ABD' ye yaptığı bir ziyaret sırasında, Cumhurbaşkanı Giscard d’Estaing, Fransa'nın konumunu yeniden hatırlattı: her türlü askeri bütünleşmeyi ret, ancak ittifakın etkililiğine yardım etmek. 1978 temmuzunda, çetin görüşmelerden sonra, ABD, Türkiye’ye silah teslimi üzerindeki ambargoyu koşullu olarak kaldırdı. Türkiye de karşılık olarak NATO yararına çalışarak sovyet stratejik güdümlü füzelerinin denetimini kolaylaştıran amerikan üslerinin yeniden açılmasına izin verdi. 10 ocak 1980'de, iki ülke arasında yeni bir savunma ve işbirliği antlaşması imzalandı. Avrupa'da istikrarın, ABD'nin güvenliği için temel önemde olduğunu göz önüne alan, öte yandan Varşova paktı birliklerinin gücünün artması gibi bir durumla karşı karşıya kalan Başkan Carter, Konsey’in 6 ocak 1978 tarihli toplantısında, Avrupa'da yerleşik amerikan kuvvetlerinin güçlendirileceğini açıkladı.

19 nisan 1979’da, Almanya Federal Cumhuriyeti'nin girişimiyle Evere’de (Belçika) Avrupalılar'ı da kapsaması olası SALT görüşmelerini izleme kaygısından doğan Nükleer silahların denetimi için özel grup'un ilk toplantısı yapıldı. Bu yeni grup, ittifakın iki yönlü stratejisini çok iyi açıklar: bir yandan caydırmanın, öte yandan yumuşamanın sürdürülmesi. 1980’ de, Savunma planları komitesi'nin otoritesi altında, "caydırma” kanadı iki organdan oluşuyordu:
—Nükleer savunma sorunları komitesi;
—Nükleer planlar grubu; bu grup, düzenli olarak toplanır (savunma bakanları düzeyinde yılda iki kez); nükleer alandaki uygulama doktrinlerinin öntasarılarını hazırlamak ve silahların modernleştirilmesi konusundaki incelemeleri yapmakla görevlidir.

''Yumuşama" kanadı, Konsey'in doğrudan uzantısı olan ve Brüksel’de bulunan bir siyasi komite ile Viyana'da MBFR (Mutual Balanced Force Reduction; karşılıklı ve dengeli güç indirimi) görüşmelerine katılan bir çalışma grubundan oluşur.

NATO ve Varşova paktı uzmanları arasında 1973'ten beri Viyana'da sürdürülen Orta Avrupa'da karşılıklı ve dengeli kuvvet indirimi görüşmelerinden olumlu bir sonuç alınamadı. Sovyet SS-20, SS-22, SS-23 füzelerine karşı B. Avrupa’da 108 pershing ve 464 cruise füzesinin yerleştirilmesi kabul edildi. Bazı Avrupa ülkeleri NATO dışında bir savunma birliği arayışını sürdürdüler. Belçika, Fransa, Almanya Federal Cumhuriyeti, İtalya, Lüksemburg, Flollanda ve İngiltere Savunma bakanlarının katıldığı Batı Avrupa birliği toplantılarında yakın işbirliğine dayanan ortak bir savunma siyaseti izlenmesi kararlaştırıldı (haziran, ekim 1984). ABD Birlik'i desteklediyse de üye ülkeleri, NATO çerçevesi dışında silahlanma denetimi konusunda ortak girişimlerde bulunmamaları hususunda uyardı. Türkiye’nin, Limni adasının Yunanistan tarafından silahlandırılmasına karşı çıkması NATO'ca desteklendi. Bunun üzerine Yunanistan, ekim 1983'ten sonra Ege denizi’ndeki NATO manevralarını boykot etti. Papandreu, Yunanistan' ın ulusal güvenliği için NATO’da kaldığını, NATO'dan çıkarsa Türkiye ile savaşın kaçınılmaz olduğunu ileri sürdü (ocak 1984). ABD ile SSCB arasında imzalanan Orta menzilli nükleer füzeler antlaşması (aralık 1987). NATO tarafından da desteklendi. 1990'da 16 NATO ülkesinin toplam silah ve asker mevcudu şöyleydi: 4 948 300 asker, 25 091 tank, 34 453 zırhlı araç, 20 620 top, 5 939 savaş uçağı, 1 736 helikopter. Bu klasik silah mevcudunda 1995-1996'ya kadar yapılması öngörülen değişiklikler ise söyledir; 19 142 tank, 29 822 zırhlı araç, 18 286 top, 6 662 uçak, 2 000 helikopter.

Nato nisan 1993'te BM'nin isteği üzerine ilk kez geleneksel müdahale bölgesi dışında askeri görev üstlendi: Bosna- Hersek üzerinde Sırplara uygulanan uçuş yasağını denetleme (bu denetime türk jetleri de katıldı).

Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 15 Eylül 2016 01:04
SİLENTİUM EST AURUM