Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
27 Aralık 2009       Mesaj #2
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

türkiyedeki dogal varlıklar nelerdir

DOĞAL GÜZELLİKLERİMİZ

ALTINBEŞİK DÜDENİ

Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.


DAMLATAŞ MAĞARASI


Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.



KARAİN MAĞARASI

Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.

KAPADOKYA

Bölge 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu yumuşak tabakaların milyonlarca yıl boyunca yağmur ve rüzgar tarafından aşındırılmasıyla ortaya çıkmıştır.apadokya bölgesi, doğa ve tarihin bütünleştiği bir yerdir. Coğrafi olaylar Peribacaları'nı oluştururken, tarihi süreçte, insanlar da bu peribacalarının içlerine ev, kilise oymuş, bunları fresklerle süsleyerek, binlerce yıllık medeniyetlerin izlerini günümüze taşımıştır. İnsan yerleşimlerinin Paleolitik döneme kadar uzandığı Kapadokya'nın yazılı tarihi Hititlerle başlar. Tarih boyunca ticaret kolonilerini barındıran ve ülkeler arasında ticari ve sosyal bir köprü kuran Kapadokya, İpek Yolu'nun da önemli kavşaklarından biridir.


FALEZLER,


Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.Antalya'nın iki büyük plajı olan Lara ve Konyaaltı arasında kalan bölgedir. Bu ilginç jeolojik yapı aynı zamanda doğal arıtma sistemi işlevi ile körfezin temizliğine önemli bir katkı sağlamaktadır.


Antalya ile Fethiye arasında bulunan "Likya Bölgesi", tarihi ve turistik birçok değerlerinin yanısıra

Bakırdağları
yöreyi tümüyle kaplayan ve kendi aralarında 4 bölüme ayrılan "BEYDAĞLARI" ile ünlüdür. En yüksek noktasının 3070 metre ile"Kızlarsivrisi" nin olduğu Beydağları "Tahtalıdağlar", "Bakırdağları", "Merkezi Beydağları" ve "Güneybatı Bölümü Beydağları" gibi alt katagorilere ayrılmaktadırlar.
Kızlarsivrisi



Bölgedeki akarsuların ortak amacı Akdeniz'e ulaşmaktadır.En güzelleri Antalya'nın;



15 km. kuzeyindeki DÜDEN ŞELALESİ

18 Km. batısındaki KURŞUNLU ŞELALESİ

ve Manavgat'ın 3 Km. kuzeyindeki MANAVGAT ŞELALESİ'dir.


ALTINBEŞİK DÜDENİ,

Dünyanın en ilginç mağaralarından birisidir. Toros Dağlarının altındaki bu ilginç yeraltı Dünya'sını görmek için özel hazırlık ve gereçler gereklidir. Yer altında çok sayıda mağara ve göl vardır. Bu göllerin su seviyeleri farklı olup aralarında çağlayanlar oluştururlar.
Mağaralarda dev boyutlarda sarkıt ve dikitler mevcuttur. Bu mağara ve göllerin milyonlarca yıllık bir sürecin sonucu oluştuğu bilinmektedir. Konu ile ilgilenenler ve cesur tırmanıcılar için eşi bulunmaz bir doğa harikasıdır.


DAMLATAŞ MAĞARASI,
Alanya'dadır. Sarkıt ve dikitler ihtiva eder. Mağara içindeki havanın nemlilik oranı % 90 civarındadır. Tedavi amacıyla da kullanılmaktadır.


KARAİN MAĞARASI,
Yapılan kazılardan, bölgenin günümüzden 50 000 yıl kadar öncede yerleşim merkezi olarak kullanıldığı sonucuna varılmıştır. Türkiye'nin içinde insan yaşamış en büyük mağarasıdır.


SAKLIKENT

Sadece 45 km. uzaklaşılınca 3000 m. yüksekliğe ulaşan Saklı Yaylasında kurulu Saklıkent'e varılır. Kış sporlarına elverişli bir yerdir Saklıkent. Aynı gün içinde Antalya plajlarından denize girebilir ya da Saklıkent'te kayak yapabilirsiniz


İNSUYU MAĞARASI

Burdur İnsuyu Mağarası, Burdur-Antalya Karayolu üzerinde, Burdur’a 15 km. uzaklıkta bulunan ve ülkemizde turizme ilk açılan mağaradır. 597 m. Uzunluğundadır. Su yüzeyine paraleldir. İçinde akarsular ve göller bulunmaktadır.
Mağara ilk kez mağarabilimci Jeolog Dr. Temuçin AYGEN tarafından bulunmuş ve dönemin Valisi Vefik KİTAPÇIGİL’in çabalarıyla 1966 yılında turizme açılmıştır.
597 metrelik bölümü gezilebilen mağaranın içinde birbirleriyle bağlantılı irili ufaklı dokuz göl vardır. Bunlardan "Büyük Göl" adıyla anılanı 512 m2’lik alanıyla Türkiye’nin en büyük yer altı gölüdür.
Oluşumu 10 milyon yıl öncesine dayanan mağara, yukarıdan damlayan kireçli suların katılaşmasıyla oluşan kolonlar ve tavandan aşağıya sarkan kalker birikintileriyle bir saray görünümündedir. Dilek Gölü’nde bulunan dikit, 6 metrelik boyuyla Türkiye’nin en büyük dikiti ve bir doğa harikasıdır

Nilüfer Çayı

Nilüfer İlçesi'ne adını veren ve Bursa'nın en önemli akarsuyu olan 103 km uzunluğundaki Nilüfer çayı, Uludağ’ın güney yamaçlarında 850 metre yükseklikteki 2 mağaradan çıkar. Başlangıç bölümünde adı Aras Suyu’dur. Bu su batı doğrultusunda akarken çeşitli kollarla birleşerek “Nilüfer” adını alır.

Doğancı köyü yakınlarında önüne kurulan bir barajla Bursa kent içme suyunun önemli bir bölümünü depolar. Ayrıca kentin içme suyu gereksinimini karşılamak üzere, daha yüksekte Karaıslah dolaylarında Nilüfer Barajı yapımı sürmektedir.
Antik çağ kaynaklarında adı “Odrys” çayı olarak geçen Nilüfer, Bursa Ovası’nı suladıktan sonra Uluabat Gölayağına dökülür. Bursa Ovası ve çevresinin derelerini ve Çayırköy Ovası’ndan Ayvalı Dere’yi alarak Uluabat Gölü’ne ulaşan Nilüfer, daha sonra Susurluk Çayı ile birleşerek Karacabey Boğazı’ndan Marmara Denizi’ne dökülür.

Soğukpınar, Kaplıkaya, Değirmendere ve Madendere ile dağın kuzeyinden doğan Gökdere, Kaplıkaya, Kırkpınar ve Balıklı derelerinin tümü Nilüfer'e karışarak Marmara Denizi'ne dökülür. 1930'lu yıllarda, Bursa ovasına açılan Almankanalı, Cenupkanalı ve Anakanal gibi kanallar da Nilüfer'e bağlıdır. 1671 tarihli bir kadı sicilinden anlaşıldığı üzere, o dönemlerde Nilüfer Deresi ile çam ağaçları taşınmıştır. "Velhasıl Bursa sudan ibarettir" diyen Evliya Çelebi'nin Seyahatname'sinde de bu suyun asla geçit vermediği yazar.
Uluabat Gölü (Apolyont Gölü)

Türkiye’nin 10. büyük gölü olan ve Nilüfer ilçe sınırlarında bulunan Uluabat Gölü, kentin en gözde doğal güzelliklerinden biridir.

Yüzölçümü 156 km2 olan gölün kuzey ve batı kıyıları sazlık ve bataklıktan oluşmaktadır. Doğu-batı doğrultusunda uzunluğu 25, en geniş kesiminde genişliği 14 kilometredir. Göl havzasının büyüklüğü yaklaşık olarak 10 bin 500 kilometrekare, göl alanı 13 bin 500 hektar, derinliği ise ortalama 2.4, en çok 4 metre dolayındadır.

En önemli beslenme kaynağı, göle saniyede ortalama 64 metreküp su getiren Mustafakemalpaşa Çayı’dır. Çayın, mevsimlere göre getirdiği su miktarında görülen değişiklikler, göl su düzeyinin alçalıp yükselmesinde neden olmaktadır. Ayrıca, gölün güneybatısındaki tarım alanlarının drenaj suları da göle verilmektedir. Gölün fazla suları gölün batısındaki Uluabat Deresiyle Susurluk Çayı'na ve bu çayla birlikte Marmara Denizi'ne ********tadır.

Gölde irili ufaklı 9 ada vardır. Bunların en önemlisi Gölyazı köyünün üzerinde kurulu olduğu ada ile, Halilbey (Alyos) ve Nailbey (Manastır) adalarıdır. Gerek Alyos, gerekse Manastır adalarında Bizans döneminden kalma örenler bulunmaktadır.
Uluabat Türkiye'nin önemli balıkçılık alanlarından biridir. 21 balık türünün bulunduğu ve daha önceleri kerevitin bol olduğu gölde, şimdilerde daha çok sazan ve turna avlanmaktadır.

Uluabat Gölü sucul bitkiler yönünden de ülkemizin en zengin sulak alanlarından biridir. Gölün hemen hemen bütün kıyıları geniş sazlıklarla, sığ kesimleri ise su içi bitkileriyle kaplıdır. Göl, Türkiye'nin en geniş nilüfer yataklarına sahiptir.
Anadolu'ya kuzeybatıdan giren kuş göç yolu üzerinde yer alması ve önemli kuş alanlarından Kuş Gölü'ne çok yakın mesafede bulunması nedeniyle Uluabat Gölü, kuş varlığı yönünden sadece ülkemizin değil, Avrupa ve Ortadoğu'nun da en önemli sulak alanlarından biridir. Türkiye'deki 97 önemli kuş alanından biridir. Uluabat Gölü dünya çapında yok olma tehlikesi altında olan kuş türlerinden Küçük Karabatağın ve Tepeli Pelikan’ın önemli beslenme ve kışlama alanıdır.
Antik çağda çok daha büyük olan Uluabat Gölü ile Marmara Denizi arasında, deniz taşımacılığı yapıldığı bilinmektedir.
1980’li yıllardan sonra göl yakınlarında kurulmaya başlanan sanayi ve Orhaneli Çayı’nın taşıdığı kömür atıkları dolayısıyla gölün suyunda büyük ölçüde kirlenme ve göl alanında daralma başlamıştır.

Göl ve havzasındaki yaşamın tehlike altına girmesi üzerine, bölge 1998 yılında uluslararası “Ramsar Sözleşmesi” kapsamında koruma altına alınmıştır. 2000 yılında ise uluslararası 'yaşayan göller' kapsamına alınan Uluabat Gölü, çevresindeki biyolojik çeşitlilik nedeniyle de doğasever ve çevreci bakışların buraya yönelmesine yol açmıştır.
Ayvaini Mağarası

Uluabat Gölü yakınlarındaki pekçok şirin köyden biri olan, Bursa'ya 40 km uzaklıktaki Ayva Köyü, eşsiz bir özelliğe sahip.
Alıntı

MİNERALLER
YERYÜZÜNDE VE ÇEVREMİZDE GÖRDÜKLERİMİZ
Dünyamızın meydana geldiği günden bugüne kadar hava ve suyun etkileri ile değişmeye uğradığını; bazı maddelerin su içinde eridiğini ve erimeyenlerin ise çökerek tortul kütleleri meydana getirdiğini, yer katmanlarının incelenmesinden anlıyoruz. Tortul kütlelerin ısı ve basınç etkisiyle değişikliğe uğraması, başkalaşım kütlelerinin oluşumuna sebep olmuştur
1-Mineral nedir?
Mineraller tabiatta bulunan sabit bileşimli ve genellikle kristal yapılı maddelerdir. Bileşimleri oldukça karışıktır. Halen 1500 kadar mineral çeşidi bilinmektedir. Minerallerle ilgilenen herkes ilk önce örnek toplamalıdır. Böylece bir mineral koleksiyonu meydana getirecek ve bu konuda inceleme, araştırma, karşılaştırma yapması kolaylaşacaktır.
2-Mineral örnekleri nasıl toplanır?
a) Örnek toplamak için en iyi kaynak yer kara ve demir yolu yamaçları, inşaat alanları, taş ocaklarının etrafındaki yığınlardır. Koleksiyon yapmak için bu gibi yerleri araştırınız.
b) Bu işi yaparken beraberinizde örnekleri sarmak için gazete, defter, kalem, çekiç, keski, büyüteç ve bir de çanta bulundurmalısınız.
c) Örnekleri ayrı ayrı etiketleyiniz ve bir gazete kâğıdına sarınız.
MİNERALLERİN SERTLİĞİ
Minerallerin birbirinden farklı sertlikte oluşu, bunların tanınmasında işe yarar.
Mohs’a göre mineraller, 10 sertlik derecesine ayrılır.
1- Talk 6- Feldispat
2- Jips &n bsp; &n bsp; 7- Kuvars
3- Kalsit 8- Topas
4- Fluorit 9- Korendon
5- Apatit 10- Elmas
BAZI ÖNEMLİ MİNERALLER
KROMİT (Kromoksit)
Yurdumuzun hemen her bölgesinde, özellikle Güney- Batı, Orta ve Güney-Doğu Anadolu bölgelerinde bulunur. Halen birçok krom işletmesi vardır. Metamorfik kayaçlar içinde bulunur
Sertlik derecesi (5,5) ,özgül ağırlığı (4,7), rengi siyah veya siyaha yakın kahverengidir.
Kromoksit’ten elde edilen krom; parlak, gümüşi bir metal olup otomobil parçalarının, ev eşyalarının kaplanmasında kullanılır. Genellikle demir veya çeliğin paslanmaması için nikel astar üzerine kaplanır.
PİRİT
Demirin kükürtlü bir bileşiğidir. Buna yalancı altın da denir. Kükürt bazen demir elde etmek için kullanılır. Kristal olarak bulunur. Sertlik derecesi Msn Demon, özgül ağırlığı (5), rengi açık sarıdır.
BAKIR FİLİZİ
Yurdumuzda bakır ve bakırlı pirit, Doğu Karadeniz sahilleri, Kastamonu, Çorum, Elazığ, Erzurum, Gümüşhane ve Diyarbakır illerimizde bulunmaktadır. Halkopirit en çok rastlanan bakır cevheridir. Rengi yeşilimsi siyahtır ve çok kolay kırılır.
MEMLEKETİMİZDE İŞLETİLEN MADENLERİMİZ VE YILLIK ÜRETİMLERİ
ALÜMİNYUM: Alüminyum cevheri (b***sit),Seydişehir’de kurulmuş olan alüminyum fabrikasında üretime başlamıştır. Seydişehir ve civarında gayet zengin bulunan bu cevher yatakları Etibank tarafından işletilmektedir.
ANTİMUAN: Antimuan cevheri üretimi yılda yaklaşık olarak 16213 tondur. En büyük üretimi Tokat-Turhal’da bulunan işletme yapmaktadır. Bunun dışında diğer işletmeler; Balıkesir, Bilecik ve yine Tokat illerindedir.
AMYANT: Amyant üretimi yılda toplam 3913 ton olup bu üretim 12 işletmeden temin edilmektedir. Başlıca işletmeler: Bursa- Orhaneli, Eskişehir- Mihalıççık, Çankırı- Şabanözü, Çorum- Alaca, Erzincan ve Sivas- Zara’dır.
BAKIR VE BAKIRLI PİRİT: Faaliyet halinde 4 adet bakır ve bir adet bakırlı pirit işletmesi mevcuttur. Bakır işletmelerinden iki tanesi ve Bakırlı pirit işletmesi Etibank’a aittir. Bu işletmeler: Ergani ve Murgul Bakır İşletmeleri ile Küre Bakırlı pirit İşletmesidir.
BOR MİNERALLERİ: Memleketimiz bor mineralleri bakımından çok zengindir. Yıllık üretim 287.606 ton civarındadır. Bu üretim Kütahya- Emet , Bursa, Balıkesir ve Kütahya yörelerinde yapılmaktadır.
CİVA: Türkiye’nin maden ihracatında önemli bir yeri olan civanın yıllık üretimi 55.201 tondur. Saf civa İzmir, Konya, Uşak, Niğde, Manisa dolaylarında elde edilmektedir.
DEMİR: Türkiye’nin yıllık demir cevheri üretimi toplam 1.553.189 tonu aşmaktadır.
Demir cevheri işletmeleri:
Sivas-Divriği, Sivas-Kangal-Pınarözü, Sivas-Gürün-Otlukilise, Sivas-Divriği-Akdağ, Malatya- Hekimhan- Karakuz, Ankara-Bala-Kesikköprü, Balıkesir-Büyükeymir, Balıkesir-Küçükeymir, Kayseri-Karamadazı yörelerinde bulunmaktadır.
KROM: Denizli, Muğla, Eskişehir dolaylarındaki maden ocaklarından çıkarılmaktadır. Yıllık üretim yaklaşık olarak 690.000 ton dur.
KÜKÜRT: Kükürt üretimi yılda toplam olarak 61.519 ton olup üretimin tamamı Isparta- Keçiborlu’da yapılmaktadır.
LÜLETAŞI: Memleketimizde lületaşı, Eskişehir ili dâhilindeki 7 işletmeden temin edilmekte ve yıllık üretim 1234 tonu aşmaktadır.
MANGANEZ: Yılda ortalama 45 tonu bulmaktadır. Manganez üretiminde Erzincan ve İstanbul-Silivri’deki maden ocakları önemli bir yer tutar.
MERMER
Normal olarak beyazdır. Fakat genellikle demir oksit, karbon ve serpatinle karışık olduğundan sarı, kahverengi ve yeşil olabilir. İnşaat işlerinde kullanılan bazı ince taneli süs kalkerleri hakiki mermer değildir. Mineral koleksiyonundaki mermer parçalarını inceleyiniz. Çevrenizden bulacağınız mermer parçasının üzerine asit damlatarak etkisini gözleyiniz.
Örneğin: Tuzruhu, sirke, limon suyu, mermerde kabarcıklar meydana getirir. Mermerin tanınması bu yolla olur.
GRANİT
Püskürük kayaçlardandır. Ekseriya açık renkli olup %60 potasyum feldispat ve %30 kuvarstan meydana gelmiştir. İnce taneli granit daha ziyade tuz-biber karşımını andırır. Sert ve dayanıklı olduğundan yapı işlerinde kullanılır. Koleksiyondaki granit parçasını inceleyiniz. Kaba granitte üç cins maddeyi görebilirsiniz. Beyaz cam gibi kristaller kuvars’tır. Donuk beyaz kümeler feldispat’dır. Feldispatla kuvars arasına dağılmış olan siyah parçalar da mika pullarıdır.
KUVARS
Yer kabuğunda en çok bulunan minerallerden biridir. Genellikle beyaz renkte olmakla beraber sarı, kahverengi, pembe, yeşil, mavi, siyah ve renksiz olabilir. Camsı veya yağlı gibi pırıltılıdır. Püskürük kütlelerde bulunur. Ufalanması ve dağılmasıyla çakıl ve kumlar meydana gelir. Kireç ve çimento ile karıştırılarak harç yapımında kullanılır. Kristal haldeki kuvars, eksenine tam dik olarak kesildiği zaman elde edilen küçük parçalar basınç etkisiyle elektrikle yüklenebilir. Bu nedenle radyo, televizyon ve radarlarda kullanılır.
BAZALT
Püskürük kayaçlardandır. Dünyanın her tarafında bulunan ağır bir mineraldir. Rengi koyu gri ile yeşilimsi siyah arasında değişir.
LİNYİT
En düşük kaliteli kömür olup bir gramı 800- 4000 kalori değerinde ısı verir. Depolandığında çabuk ufalanır ve kırılır. İsli bir alevle yanar.
KALSİT
Yurdumuzun her yerinde bulunur. Özellikle İzmir civarında çok saydam billurlarına raslanır. Sertliği(3), özgül ağırlığı (2,7) dir.
MİKA
Kolayca ince levhalara ayrılabilir. Sıcağa dayanıklıdır. Elektrikli ve elektronik araçlarda yalıtkan olarak kullanılır.
MANYEZİT
En önemli işletmeler Eskişehir ve Kütahya illeri dahilindedir.Yıllık üretim yaklaşık olarak 90.000 tondur.
SODYUM SÜLFAT
Sodyum sülfat üretimi Afyon ve Denizli illeri hudutlarına giren Acıgöl, Konya-Cihanbeyli hudutları dâhilindeki Terzikan ve Boluk göllerinden yapılmaktadır.
ZIMPARA TAŞI
Başlıca zımpara işletmeleri Muğla, İzmir ve Aydın illeri dahilindedir. Yıllık üretim 35.000 tonu bulmaktadır.
KÖMÜRÜ(Maden Kömürü)
Zonguldak ili dahilinde bulunan taşkömürü işletmeleri Türkiye Kömür İşletmeleri Kurumuna bağlı Ereğli Kömürleri İşletmesi Müessesesinin İmtiyazı altındaki ocaklardan elde edilmektedir. Taşkömürü üretimi yılda takriben 8 milyon tonu bulmaktadır.
LİNYİT
Yıllık Üretim (Devlet ve Özel Sektör bir arada) 8 milyon tonu aşmaktadır.Belli başlı işletme merkezleri
Tavşanlı, Tunçbilek, Seyitömer, Soma, Bolu, Çorum, Bursa, Elbistan işletmeleridir.
ALÇITAŞI
Türkiye’de alçıtaşı üretimi yılda takriben 200 000 tonu bulmaktadır. Bu üretim dağınık ve küçük ocaklardan yapılmaktadır.
KİL( KAOLEN)
Yıllık üretimi yaklaşık olarak 14.300.000 ton’dur. Bu üretim İstanbul, Bilecik, Çanakkale, Eskişehir, Kütahya ve Zonguldak illerindeki ocaklardan yapılmaktadır.
KUARSİT
Kuarsit yıllık üretimi 38.665 tona ulaşmaktadır. Ytong ve Ferrokrom sanayiinde kullanılan kuarsit bu sanayilerin bulunduğu bölgelerdeki ocaklardan üretilmektedir. Üretimin önemli bir kısmı Antalya bölgesinde yapılmaktadır.
MERMER
Mermer üretimi yaklaşık olarak yılda 25.400 m civarındadır. Bu üretimin en büyük kısmı Marmara Adası ve Afyon’daki ocaklardan temin edilmektedir. Bunun dışında İzmit, Bilecik, Denizli, İzmir illeri dahilinde üretim yapan birçok ocak mevcuttur.
SİLİS KUMU
Silis kumu, üretimi yılda yaklaşık olarak 12.930 tondur. Bu üretim İstanbul civarındaki Kabakca ve Podima ocaklarında yapılmaktadır. Silis Kumu cam sanayiinde ve dökümcülükte kullanılmaktadır.


Doğada bulunan bütün minerallerin vücudumuzda da vardır. Bu, onların ne kadar önemli ve sürekli edinilmesi gereken maddeler olduğunu gösterir. Mineraller sağlıklı yaşam için gereklidir. Onlar olmadan vücut yaşaması için gerekli fonksiyonları sağlıklı bir şekilde sürdüremez. Mineraller vücudun kendi kendine oluşturamadığı inorganik maddelerdir. Sağlığımız için çok önemli olan 15'ten fazla sayıda mineral vardır. Mineraller çoğunlukla vitaminlerle birlikte çalışarak vitaminlerin en fazla ihtiyaç duyulan bölgeye ulaşmalarını sağlarlar. Vitaminler de mineraller için aynı şekilde çalışır. Hücre korunması ve sağlıklı diş, kemik, cilt yapısı için önemlidir. Mineraller aynı zamanda kan basıncı, kalp ritmi, kas fonksiyonları, vücuttaki sıvı dengesinin muhafazası, üreme ve daha pek çok fonksiyonda önemli rol oynarlar. Bilimsel çalışmalar göstermiştir ki, mineral kaybı ve eksikliği sağlığımızı direkt olarak etkiler.
Kalsiyum
Sağlıklı vücut yapısı için gerekli önemli minerallerden biridir. Bu mineral büyük oranda vücudumuzdaki kemiklerde bulunur. Eksikliği yüksek oranlara vardığında diş ve sırtta ağrılar, kemiklerde zayıflama, çatlama ve kolay kırılma görülür. Vücuttaki kalsiyum miktarı sadece kemikler için önemli değildir. Aynı zamanda vücuttaki bütün fonksiyonlarda görev alır. Özellikle vücuttaki demirin kullanımı ve alınan gıdaların hücre zarından geçebilmesi için gerekli olan bir mineraldir. Stres,egzersiz yetersizliği, aspirin, mineral yağ, fazla yağ alımı ve diğer faktörler nedeniyle vücuttaki kalsiyum miktarı azalır.

Bakır
Karaciğerde depolanan önemli minerallerden biridir. Vücut dokusunun yeniden oluşması için gerekli enzimlerin hayati komponentidir. Hemoglobine bağlı demirin korunması ve Vitamin C'nin kullanımı için gereklidir. Beyin sinirlerimiz ve bağ dokusu için bakır miktarı önemlidir.

Krom
Vücuttaki basit şekerin parçalanmasında rol oynar. İnsülin oluşumuna, kandaki şeker ve kolesterol düzeyinin kontrolüne yardım eder. Krom; vücuttaki enzim ve hormonlar için çok önemlidir.

İyod
Tiroid bezlerinin içeriğinde yer alır. Tiroid ve tiroid kontrol mekanizmasında, zihinsel fonksiyonlarda, enerji ve kilo almada önemli bir rol oynar.

Demir
Vücut için gerekli minerallerden biridir. Hemoglobin (kırmızı kan hücresi), miyoglobin (kas pigmenti) ve enzim üretimi için gereklidir. Vücuttaki demirin sadece yüzde 8'i kan damarlarından gelir. Demir vücutta büyümeye yardım eder,yorgunluğa karşı ve hastalıklardan korunmada kullanılır. Demir özellikle kadınlar için daha önemlidir. Çünkü kadınlar 1 ay içinde erkeklerin kaybettiklerinden 2 kat daha çok miktarda demir kaybederler. Bugün demir kadınlarda eksikliği en çok görülen mineraldir. Ayrıca demir, vücuttaki B grubu vitaminlerinin kullanımını arttırır.

Magnezyum
Sinir sisteminin ve kasların gevşemesini sağlayan mineraldir. Sakinleşmeye yardımcı olduğu için " Anti-stres Minerali " olarak bilinir. Magnezyum kandaki şekerin enerjiye dönüştürülmesinde önemli bir rol alır. Bu hayati mineral vücudumuzun Vitamin C, kalsiyum, fosfor, sodyum ve potasyumu daha etkili bir şekilde kullanabilmesi için gereklidir. Magnezyum sağlıklı dişler ve sindirim sisteminin rahatlığı için gereklidir.

Fosfor
Sadece fizyolojik kimyasal reaksiyonlarda yer almakla kalmaz, aynı zamanda vücuttaki bütün hücrelerde bulunur. Normal kemik ve diş yapısı, kalp düzeni ve normal böbrek fonksiyonları için gereklidir.

Potasyum
Hayati minerallerden biridir. Vücuttaki potasyumun yüzde 98'i hücre duvarlarının içinde bulunur. Potasyum, sodyumla birlikte vücuttaki su dengesinin sağlanmasına yardımcı olur ve gıdaların hücre içine geçişini sağlar. Potasyumun önemli görevlerinden biri de sinir sistemindeki mesajları iletmesidir. Beyne oksijenin gönderilmesi beyin için önemlidir. Her gün bu mineral vücutta kullanılır ve tekrar yeri doldurulur. Kalbimiz ve vücuttaki diğer kaslarımızın sağlıklı yapısını koruması potasyuma bağlıdır. Fazla şeker, diüretikler, laksatifler, fazla tuz, alkol ve stres bu mineralle birlikte vücuttan atılır.

Selenyum
Vitamin E ile birlikte antioksidan ve hücre koruyucusu olarak çalışır. Erken yaşlanma ve dokuların oksidasyon nedeniyle zarar görmesini engeller. Erkeklerin selenyuma kadınlardan daha çok ihtiyaç duydukları düşünülür. Erkeklerde bulunan selenyumun yarısı üreme sisteminde bulunur. Selenyum dokuların elastikiyetinin korunması için önemlidir.

Sodyum
Bu mineral sinir ve kas fonksiyonlarının devamı için çok önemlidir. Asıl görevi sıvı pompalanmasını sağlamak ve gıdaların hücre zarından geçişini sağlamaktır. Bol miktarda sodyum yüksek kan basıncına katkıda bulunur.

Kükürt
Sağlıklı saç,cilt ve tırnaklar için gereklidir. Oksijen dengesinin muhafazasına yardımcı olur,bu da beyin fonksiyonları için çok önemlidir. Sülfür aynı zamanda B-grubu vitaminlerinin işlevlerini yerine getirmesine ve karaciğerde safranın salgılanmasına yardımcı olur.

Çinko
Bu esansiyel mineral vücutta herşey için gereklidir. Vücudun sağlıklı bir yapıda tutulması için herşeyi harekete geçiren bir kıvılcım gibi çalışır. Vücuttaki pek çok fonksiyonda görev alır. RNA ve DNA oluşumu ve proteinlerin enerjiye dönüştürülmesi için çok önemlidir. Vücuttaki her hücrede Çinko vardır. Zihinsel fonksiyonlarda,vücudun kendi kendini iyileştirmesi ve yenilemesi gereken durumlarda,kanın stabilizasyonunda, vücuttaki alkali dengesinin muhafazasında önemli roller üstlenir. Bu mineralin varlığına ihtiyaç duyan organlar; kalp,beyin ve üreme sistemidir. Yemeklerin pişirilme yöntemleri,stres, diüretiklerin kullanımı,alkol alımı ve diğer faktörlerle vücuttaki çinko oranı azalır.

Boron
Vücudumuzdaki ve kemiklerdeki kalsiyum,magnezyum ve fosforun muhafazası için gerekli olan bir mineraldir. Boron bu üç mineralin vücutta maksimum şekilde kullanılması ve muhafazasını sağlayan yardımcı mineraldir.

Türkiye'nin en uzun 6. mağarası olan Ayvaini Mağarası, Bursa'nın "yeşil" sıfatına yakışır özellikteki bu köyde yer alır.
Hidrolojik olarak etkin durumda olan mağaranın Ayva ağzından yer altı suları çıkmaktadır. Mağaranın ikinci ağzı ise, Mustafakemalpaşa İlçesi’ne bağlı Kazanpınar ve Doğanalan köyleri arasındadır.
Mezozoik zamandan günümüze gelen ve 1970 yılında 3 kişilik bir İspanyol ekip tarafından keşfedilen mağaranın uzunluğu 5.5 kilometreyi buluyor.

İçinde derinlikleri yer yer 3-4 metreye ulaşan 60 adet gölcük bulunan mağaranın çıkışındaki gölcüğün uzunluğu ise yaklaşık 400 metre. Su seviyesinin mevsimlere göre değişiklik gösterdiği, olağanüstü sarkıtlarla kaplı, bakir ve el değmemiş yapısı ile gerçek bir doğa harikası olan Ayvaini Mağarası, özellikle üniversitelerin mağaracılık kulüplerinin ilgi odağıdır.

Güney Marmara Bölgesi’nin en uzun yer altı geçidi olduğu belirlenen ve sarkıt, dikit, duvar damlataşları, sulu damlataş havuzları ve küçük gölcükleriyle olağanüstü bir doğa harikası olan bu mağarayı gezmek için rehber alınması zorunludur.