Arama

Evcil Hayvanlar - Tek Mesaj #5

Eylül - avatarı
Eylül
Ziyaretçi
31 Aralık 2009       Mesaj #5
Eylül - avatarı
Ziyaretçi
Evcil Hayvanlarla Terapi
Zihinsel Engelli Bireylerdeki Hiperaktif Davranışların Azaltılmasında Evcil Hayvanlardan Yararlanma
Yapılan araştırmalara göre, evlerinde evcil hayvan beslenen çocuklar daha uyumlu, mutlu ve başarılı oluyorlar. Bunun nedeni hayvan sevgisinin, insanları duygusal ve fiziksel olarak olumlu etkilemesidir..



Hayvanlarla yakın temas kuranlar stresle daha iyi baş etmeyi başarıyorlar. Ayrıca hayvanların kendisine ihtiyaç duyduğunu hisseden çocukların özgüveni pekişiyor. Zihinsel engelli çocuklar; okullarında tavşan, köpek, kedi, papağan, balık, muhabbet kuşu, sincap, ördek, kaz, kuzu, kaplumbağa, gibi evcil hayvanlardan oluşan küçük bir hayvanat bahçesi bulunursa; bir evcil hayvanla, “insanlarla nasıl etkileşim kurabileceğini, nasıl sosyalleşileceğini deneyerek öğrenecekler , sevinç ve üzüntülerini paylaşabileceklerdir. Tensel temas, zihinsel engelli bireylerin sakinleşmelerini, rahatlamalarını sağlayacaktır.

Evcil hayvanların ihtiyaçlarını karşılayarak, bir varlığın kendisine ihtiyaç duyduğunu hisseden zihinsel engelli bireylerin hiperaktif davranışları belirgin bir şekilde azalacaktır. Evcil hayvanlar, zihinsel engelli bireylere sevme, paylaşma, koruma ve kendine yeterek bağımsız bir kişi olmanın öğretilmesinde de yardımcı olacaktır. Zihinsel engelli bireyler, öfkelerini evcil hayvana bağırarak ve onlarla iletişim kurarak giderebileceklerdir. Bir yavru köpeğin yaramaz yaramaz bakan kahverengi gözleri, ellerimize, yanaklarımıza değdirdiği minik pembe nemli burnu, tırtıklı diliyle biraz yalanması mutluluk hormonumuz olan serotonin’imizi artırmaktadır. Missouri-Columbia Universitesi’nde yapılan araştırmalar insan-hayvan ilişkilerinin özellikle de köpeklerin, kendimizi iyi hissetmemizi sağlayan serotonin, prolaktin ve oksitosin hormon düzeylerimizi artırdığını, stresle baş etmekte, hatta depresyona karşı savaşmakta bu hormonal değişikliklerin son derece yararlı olduğunu bilimsel olarak ortaya koymuştur. Kedi, köpek ve diğer evcil güzel yaratıkların düzenli olarak okşanmasının birincil stres hormonumuz olan kortizolü azalttığı ve böylece şekerli gıdalara aş erer gibi saldırmamızı önlediği de bulgular arasında. Bu hormon aynı zamanda sinirsel bir iletici olduğu için, zihinsel faaliyetlerimiz hızlanıyor, uykumuzun kalitesi artıyor ve ağrıya daha az hassas hale geliyoruz.

Depresyondaki kişiye; her zaman yazılan ilaçlara ek olarak; Rx, 1-Boncuğun başı güzelce okşanacak ( ya da koca öküzün sırtı sıvazlanacak gibi ). Kırsal kesimdeki çocukların şehir çocuklarına oranla daha sıcak ve sevecen olmasında hayvanların onların yaşamında daha fazla yer almasının da rolü var. Bakım evlerindeki yaşlılarda, travmaya uğramış çocuklarda, fiziksel terapi görenlerde bedensel ve ruhsal ağrıları azaltmak amacı ile bu sevimli yaratıkların koşulsuz sevgilerinden yararlanılıyor.

1995 yılında Maryland Hastanesi’nden Dr.Erika Friedman 392 kalp krizi geçirmiş kişiyi inceledi, yaşamlarında bir kedi yada köpek gibi evcil hayvan olanların bir yıl sonra diğerlerinden sekiz kez daha fazla canlı ve hayata bağlı olduğunu saptadı. • 1999 yılında bir İsveçli araştırıcı, yaşamlarının ilk yılında evcil hayvanlarla beraber olan çocukların ileriki yıllarda daha az allerji ve astım riski olduğunu gösterdi. • Alzheimerlı hastalar uzun süre dikkatlerini odaklayamadıkları için yeterli beslenip gıdalarını alamamaktadırlar. Ama büyük bir akvaryumun önünde, parlak güzel renkli balıkları izlerken, tabaklarındaki yemekleri bir güzel bitirebildikleri gözlenmiş. Dr. Sue Doescher hayvanların cocukları paylaşımcı ve kooperatif yaptığını; evcil hayvanlarla yakın temas kurmanın cocukların kendilerini hayvanlarin yerine koymasını sağladığını ve sonuç olarak onlara insanlara empati göstermeyi öğrettiğini belirtti. Anaokulu döneminde yavru köpek sahibi olan, veya yavru köpekle iletişim kurarak bakımını üstlenen çocuklar diğerlerine göre daha sosyal, çok daha popüler, özgüveni gelişmis, ve diğer çocukların duygularını anlayabilir hale geliyorlar.

Portland, Oregan,Pacific Lutheran Üniversitesinde çalışan Psikolog Cindee Bailey, 2006 Kasım ayında düzenlenen Delta Society konferansında hayvan ve insan arasındaki iliskiyi konu alan çalışmasını açıkladı. Konferans, ayrıca konu hakkında bir çok yeni keşfin ve bulguların gündeme gelmesini sağladı.Hayvanların cocukların psikolojik gelişimi üzerindeki etkileri çocukların ev hayatlarının kalitesine bağlıdır. 309 öğrenci arasında yapilan araştırmada, ailesi ile yakın ve kuvvetli ilişkisi olan çocukların kendine olan guveni hayvanlar sayesinde çok daha fazla gelişiyor. Aileleri ile olan ilişkileri ne kadar kuvvetli ise, hayvan sahibi olmanın ozgüvenlerini geliştirme konusundaki etkisi de o kadar yüksek . Psikolojik ihtiyaclari ihmal edilmis cocuklar icin hayvanlar farkli bir rol oynuyor;onlar cocuklari yanlizliga karsi koruyorlar. Dr. Yolande Michaels hayvanlarin cocuklar icin gecici anne rolunu ustlendiklerini ve bunun sonucunda cocuklarin hayvanlar ile sirlarini paylastiklari ve sinirli olduklarinda bunun onlari rahatlattigini soyledi. Hayvanlar, psikoljik problemleri olan cocuklari kendileri hakkinda cok daha iyi hissetmelerini sagladiklari icin, bu gunlerde cok yaygin sekilde terapilarde kullanilmaktadirlar. Colombus, Ohio, Capital University of Colombus’da sosyal klinik gorevlisi Barbara Wood tarafindan yapilan arastirmada ciddi psikolojik problemleri olan bir cocuk, tedavi programinin yarisinda grup ile terapilere katildi ve diger yarisinda terapi suresince bir kopek ile oynadi.
Diger bir cocuk ise yanlizca normal grup terapilere katildi ve kopek veya herhangibir hayvan ile iletisim kurmasina izin verilmedi. Sonuc olarak, hayvanli terapiye katilan cocuk, kontrol, iletisim ve empati gibi onemli noktalarda buyuk ilerlemeler kaydederken, diger cocugun durumu kotuye gitti. Hayvanlarin, cocuklarin tedavi edilemek uzere kullanildigi programlar arsinda en ilerlemis ve basarili olani Green Chimneys ( Yesil Bacalar) hastanesidir. Hastane de yaslari 6 ila 18 arasinda degisen 100 cocuk sehir ortamindan uzak bir sekilde yasamaktadir. ‘Ciftlik hayvanlari ve vahsi hayat’ Yesil Bacalar’da yasayan cocuklar fiziksel veya psikolojik olarak ileri derece de siddete maruz kalmis cocuklardir ; diger problemler arasinda , asiri aktif olamak veya uyusturucu bagimlisi anne ve babaya sahip olmak vs.
Cocuklarin hastanede iletisim kurdugu veya bakimini ustlendigi hayvanlar yanlizca kedi ve kopekler degil ayrica kartallar, sahinler, tavsanlardir.
Bu program cercevesinde, cocuklar ciftlik hayvanlari ile sehre gitti. Burada cocuklar hayvanlarin egiticisi ve bakicisi rolunu ustlendiler, buyuk cogunlugu hayatinda ciftlik hayvani gormemis olan diger cocuklar onlari ziyarete geldi. Yesil Bacalar hastanesinin cocuklari ayrica, yil boyunca sehirdeki okullardan kendilerini ziyarete gelen 30,000 ogrenciye ciftliklerinde rehberlik yaparak hayvanlari tanitma gorevini ustlendiler. Bir tavsana sarildiginizda veya ata binerken uzgun kalmak mumkun degil dedi, Dr. Ross. Kendinizi ne kadar kotu hissederseniz edin hayvanlar kabul edicidir.

Yesil Bacalar, 1948 yilinda acilmasina ragmen, hayvanlarin cocuklarin tedavisi icin kullanilmaya baslanmasi ve bunun buyuk faydalari gectigimiz 10 yil icinde oldu. Cocuklarin hayvanlarla olan gunluk iletisimi ve onlarin bakiminin sorumlulugunu ustlenmeleri birey olarak kendi degerlerini anlamalarini sagliyor dedi, Dr. Ross. Ayrica, cocuklarin kendilerine karsi uygulanan siddeti kendi cocuklarinada uygulayarak gelecek kusaklar da tekrar etmesi bu sekilde onemli olcude azaltilmis oluyor . Hastanede en son gelistirilen programda cocuklar yarali veya hasta, vahsi hayvanlarin tedavisine yardim ettiler. Hayvanlar mumkunse iyilestikten sonra vahsi hayata geri birakildilar. Dr. Ross, bunun cocuklar icin cok onemli ve ekileyici bir tecrube oldugunu cunku onlarinda bir nevi yarali olduklarini ornegin, tek bacakli bir hayvanin yasamasinin cocuklara yasama gucu asiladigini belirtti. Bu calisma ayrica iletisim kurulmasi zor olan yetiskin hastalarin tedavisindede kullanildi. Ozellikle, yasli veya neurological problemi olanlar kopeklerle yapilan tedaviler sayesinde buyuk ilerlemeler kaydettiler. Dr. Gary Gerber, hastalarin terapisti tedavide kullanilan kopege karsi arkadasca yaklasmasi, hasta ve terapist iliskisini cok olumlu etkiledigini soyledi. Hayvanlarin cocuklara bir cok degisIk faydalari vardir:
•Onlar cocuklarin gizli duygu ve dusuncelerini paylastigi guvenilir dinleyicilerdir. Cocuklar sIklikla evcil hayvanlari ile, oyuncaklari ile konustuklari gibi konusup paylasirlar.

•Onlar hayatin gercekleri olan , olum, dogum, hastalik, ve kaza gibi konularda cocuklara dersler verirler.•Onlar kendilerine bakan cocuklarin sorumluluk duygularini gelistirirler.
•Onlar cocuklarin doga ile ilestisim kurmasini saglarlar.•Onlar cocuklara diger canlilarada saygi duymayi ogretirler.•Hayvan sahibi olamanin diger fiziksel ve ruhsal faydalari:•Fiziksel aktivite
•Huzur veren iletisim•Sevgi, sadakat, ve sefkat•Evcil hayvanin olumu veya kaybolmasinin verdigi kaybetme tecrubesi
Cocuklar genelde hayvanlara karsi yumusak ve sevgi dolu olsa bile, bazilari hayvanlara karsi kotu davranip siddet uygulayabilir. Hayvanlara karsi siddet uygulamak, ciddi duygusal ve ruhsal problemlerin habercisi olabilir.

Hayvanlara iskence eden, olduren, ve kotu davranan cocuklarin anne ve babalari genis kapsamli medical degerlendirme icin cocuklarini psIkiyatriste gostermelidirler.
Evde beslenen köpeklerin, ileri düzeyde stresle yaşayan kişilerin kardiyovasküler stres düzeyini azalttığına dair son bulgular ışığında, köpek sahipleri, köpek sahibi olmayanlarla karşılaştırıldığında ve beyin hasarlı eşe destek verdiği zamanki stresli dönemlerinde köpeği olmayanlara göre yüksek tansiyona 1/5 oranında daha az maruz kalmaktadırlar.Yapılan araştırmada köpeği
olmayan katılımcılara araştırma süresince beslemeleri için
6 aylığına bir
köpek verildi ve düzenli olarak tansiyon ve nabızları ölçüldü.
Stresli dönemlerde bile söz
konusu değerlerin köpek sahibi olanların düzeyine indiği
gözlendi.Buffalo Universitesi Eczacılık ve Biyomedikal Bilimler Fakültesi,
Klinik Farmakoloji Bölümü araştırma
görevlisi Dr. Karen Allen söz konusu araştırma ve daha önce bu konudaki birçok araştırmayı yürütmüş, evde köpek beslemenin kardiyovasküler tepkilere etkilerini incelemiştir. Araştırmasının sonuçlarını bugün, 19 Ekim günü San Diego’da bulunan Psikofizyolojik Araştırmalar Derneğinin yıllık toplantısında açıklamıştır.

Dr. Allen “Bu çalışma, evde beslenen bir köpeğin varlığının strese diğer insanlardan daha az dayanıklı
olan hasta bakan ve destek veren kişilerin strese karşı dayanıklılığını arttırdığını göstermektedir”
“Araştırma, özellikle yoğun sorumluluk ve stres altında yaşayan hipertansiyon hastası insanlar üzerinde
evcil köpeklerin tedavi edici rolünü vurgulamaktadır”.

Dr. Allen söz konusu araştırmayı yaklaşık bir sene sürdürmüştür. Araştırma, rasgele seçilmiş eşit
sayıda kadın ve erkek ile, deney ve kontrol gruplarından oluşan 60 gönüllüyle gerçekleştirilmiştir.
Gönüllüler, travmatik beyin hasarına sahip eşlerine bakan, yüksek tansiyonlarını kontrol altına almak
amacıyla tansiyon ilacı (ACE inhibütörleri) kullanan kişilerden seçilmiştir. Dr. Allen, ACE inhibütörlerinin günlük aktiviteler sırasında oluşan yüksek tansiyonu kontrol altına almakta başarılı olurken, stresli
durumlarda başarılı olmadığını kaydetti. Araştırma sırasında tüm katılımcılar köpek beslemeye
yönlendirildi.

Araştırmanın başında, tüm katılımcılar tansiyonlarının gözlenmesi için 48 saatliğine monitöre bağlandı ve aktivitelerini kağıda dökmeleri istendi. İlk gün tansiyon ve nabıza dair veriler katılımcılar eşlerine bakarken kaydedildi. Bu veriler doğal stres kaynağı adı verilerek etiketlendi. İkinci gün, araştırmacılar tarafından kullanılan ve stres simülasyonu gerçekleştirmek amacıyla iki aktivite sırasında oluşan – engelli olan eşlere bakımda karşılaşılabilecek olası sorunlar konusunda bir konuşma ve bir elin buzlu suya batırılarak iki dakika bekletilmesiyle yapılan soğuk şok testi – kardiyovasküler bilgiler temin edildi.

Deney grubuna beslemeleri için bir köpek verildi ve diğer koşullar aynı kalmak üzere 6 ay boyunca kardiyovasküler değerleri ölçüldü. Bu noktada kontrol grubuna da köpek verildi ve bir 6 ay sonra tekrar ölçüldü.

Sonuçlar göstermektedir ki; köpekler bu tabloya girmeden önce bütün katılımcılar doğal ve simule edilmiş stresli durumlara benzer tepkiyi veriyorlardı. Dr. Allen’a göre”İlginç olan, konuşma ve soğuk şokun tansiyon ve nabızda büyük yükselmelere yol açmasına rağmen, eşle olan etkileşim sırasında bu değerler çok daha fazla yükselmektedir”.”Köpekler edinilmeden önce konuşma ve soğuk şok uygulandığında sistolik kan basıncı 28mmHg kadar yükselmekte iken, eşle olan etkileşim sırasında ise 52mmHg kadar yükselmektedir”

6 ay sonra köpeği olanların eşlerine destek verirkenki tansiyon seviyelerinde çok küçük bir atış gözlendirken, kontrol grubundakilerin tansiyon düzeyi ortalama 40mmHg ye yükseldi.12 ay sonra araştırmaya katılan tüm katılımcılar köpek sahibi olduğunda yine gruplar arasında çok küçük bir fark olduğu görüldü.