Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
5 Ocak 2010       Mesaj #39
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Şiirin (Nazımın) Unsurları

Şiir ve Zihniyet
Belli bir dönemde toplumda hâkim olan dinî, siyasî, ekonomik, sosyal vb. duygu, anlayış ve zevkler bütününe zihniyet denir. Zihniyet, yaşamda her alanda kendisini gösterir; sanatta, edebiyatta vb. alanlarda insanlar toplumdaki zihniyete göre hareket ederler. Örneğin divan şiiri döneminde bir şair, o dönemin zihniyeti doğrultusunda şiirlerini beyitler halinde ve aruz ölçüsü kullanarak yazarken; günümüzde şairler serbest ölçü ile şiir yazmaktadır. Şiirlerde işlenen konular da yaşanılan dönemle ilişkilidir. Mesela; bir divan şairi daha çok dinî konuları işlerken, günümüzdeki şairler toplumsal sorunları konu olarak işlerler.

Şiirde Ahenk (Ses ve Ritim)
Ahenk; uyum demektir. Şiirde ahenk ise, birbiriyle uyumlu seslerin, belli bir ritimle bir arada bulunmasıyla sağlanır. Şiirde ahengi sağlayan ses ve ritim unsurları şunlardır:
- Kafiye (uyak), redif,
- Aliterasyon, Asonans,
- Ölçü.

Kafiye: Kafiye, en az iki mısra sonunda, anlamları ve görevleri ayrı, yazılışları aynı seslerin benzerliğidir.


Örnek:
Ne olur dur, yağma kar
Sılada bekleyenim var


Kafiye Çeşitleri: Şiirlerde en çok kullanılan üç çeşit kafiye vardır. Bunlar; yarım, tam ve zengin kafiyedir. Bunların dışında; tunç ve cinaslı kafiye de vardır.

- Yarım Kafiye: Mısra sonunda tek sesin benzeşmesiyle oluşur.



Örnek:
Dinle şu yüreğim ne söyler,
Hep seni sevdim, ey yar!


- Tam Kafiye: Mısra sonunda iki sesin benzeşmesiyle oluşur.



Örnek:
Bu rüzgâr her vakit böyle esmeyecek,
Gökte bulut, suda yelken, dalda çiçek.

- Zengin Kafiye: Mısra sonunda üç veya daha fazla sesin benzeşmesiyle oluşur.



Örnek:
Bastığın yerleri “toprak!” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.


- Tunç uyak: Kafiyeli olan sözcüklerden biri diğerinin içerisinde aynen tekrar
ediliyorsa buna tunç kafiye denir. Tunç kafiye, zengin kafiyenin bir çeşididir ve bize
Fransız edebiyatından geçmişltir.



Örnek:
Gel ey mahbube Çin’den
O şirin köşk içinden


- Cinaslı uyak: Dize sonlarında yazılışları ve söylenişleri aynı, anlamları
ayrı (farklı) olan sözcüklerl yapılan kafiyeye cinaslı kafiye denir. Cinaslı kafiye, özellikle cinaslı mânilerde kullanılır.



Örnek:
Asmaya
Niçin kondun a bülbül
Kapımdaki asmaya
Ben yârimden ayrılmam
Götürseler asmaya


Redif: Mısra sonunda yazılışları, anlamları ve görevleri aynı seslerdir.


Örnek:
Gurbet o kadar acı
Ki ne varsa içimde,
Hepsi bana yabancı,
Hepsi başka biçimde!


Bu dörtlüğün ikinci ve dördüncü mısrasının sonunda kullanılan “-de” sesleri görev bakımından aynı işlevi görmektedir ve anlamları da aynıdır. Bunlar, ismin –de hâl ekidir. Yazılışları, görevleri ve anlamları aynı olduğu için bunlara redif denir.

**Not: Kafiye ile redif farklı olgulardır. Bir mısrada kafiyeden önce rediflere bakmak gerekir. Redifler çıktıktan sonra kalan sesler kafiye olabilir. Örnekte olduğu gibi; redifler çıktıktan sonra kalan benzer sesler “-içim-“ zengin kafiye oluşturmuştur.

Aliterasyon: Mısra içinde aynı veya birbirine benzer ünsüz seslerin çokça tekrarlanmasıyla oluşur. Düzyazıda da bir ahenk unusru olarak kullanılır. Süslü anlatımın vazgeçilmez öğelerindendir.
Örnek: Hak saklasın belâsından
Bu mısrada “k, s, n” sesleri çokça tekrarlanmıştır.

Asonans: Mısra içinde aynı veya yakın ünlü seslerin sıköa tekrarlanması ile sağlanan ahenktir.
Örnek: Hak saklasın belâsından
Bu mısrada “a” sesi çokça tekrarlanmıştır.

Ölçü: Mısralarda kullanılan ses değerleri veya hece sayısının tüm mısralarda eşit olmasıyla sağlanan uyuma ölçü denir. Türk edebiyatında üç çeşit ölçü kullanılmıştır:
- Aruz ölçüsü,
- Hece ölçüsü,
- Serbest ölçü.

- Aruz Ölçüsü: Divan (Klasik) edebiyatı döneminde kullanılan ve bize Araplardan geçmiş bir ölçü sistemidir. Mısralardaki hecelerin açık veya kapalı olmasına dayanır. Açık hece; sesli (ünlü) harfle biten hecelerdir ve aruz çözümlemesinde “ . ” (nokta) ile gösterilir. Kapalı hece ise; sessiz (ünsüz) harfle veya uzun ünlülerle (â, î, û) biten hecelerdir ve aruz çözümlemesinde “ _ ” (çizgi) ile gösterilir. Aruz ölçüsünde belli kalıplar vardır ve şairler şiirlerini bu kalıplara göre yazarlar. Bu kalıplarda hangi hecenin açık, hangisinin kapalı olacağı bellidir. Örneğin:
Mefâîlün/Mefâîlün/Mefâîlün/Mefâîlün (. _ _ _/. _ _ _/. _ _ _/. _ _ _ )



Örnek aruz ölçüsü çözümlemesi:
Ça-lış id-râ-/ki kal-dır muk-/te-dir-sen â/-de-miy-yet-ten
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Me fâ î lün/Me fâ î lün / Me fâ î lün/Me fâ î lün


- Hece Ölçüsü: Mısralardaki hece sayılarının eşit olmasına dayanan bir ölçü sistemidir. Türk edebiyatın asıl ölçü sistemi hece ölçüsüdür ve en eski zamanlardan beri halk edebiyatında kullanılır. Hece ölçüsünde de kalıplar vardır; 7’li, 8’li, 11’li, 15’li gibi. Bu kalıpların bazıları duraklı olabilir; 4+3=7’li, 4+4=8’li gibi. Durak, şiir okunurken “sus” payının olduğu, nefes alınması gereken yerlerdir; tıpkı bir düzyazıda virgüllerde duraksadığımız gibi, şiirde de bu noktalarda duraksarız. Bu durakları şiirin ölçüsünü çözümleyerek bulabiliriz.


Örnek hece ölçüsü çözümlemesi:
Ben yitirdim ben ararım yar benimdir kime ne
Kah girerim öz bağıma gül dererim kime ne
Kah giderim medreseye ders okurum Hak için
Kah giderim meyhaneye dem çekerim kime ne
--- Kul Nesimî ---
Bu şiir 4+4+4+3=15’li hece ölçüsüyle yazılmıştır.
Ben yi-tir-dim / ben a-ra-rım / yar be-nim-dir / ki-me ne
4 hece / 4 hece / 4 hece / 3 hece
Bu uyum şiirin diğer mısralarında da bulunmaktadır.


- Serbest Ölçü: Serbest ölçüde ise, diğer ölçü sistemlerindeki kurallar yoktur. Hecelerin açık veya kapalı olmasına ya da sayılarına bakmaksızın şairin tamamen kendi üslubuna göre yazmasıdır. Serbest ölçü, Türk şiirinde 1940’lardan sonra Orhan Veli KANIK ile yaygınlaşmaya başlamıştır. Günümüzde yazılan şiirlerin çoğu serbest ölçüde yazılmaktadır.


Örnek:
AYRILIK
İki rayı gibiyiz
bir tren yolunun
yakın olması
neyi değiştirir
son istasyonun
Sunay AKIN


Şiir Dili
Şiir dili, öncelikle edebî bir dil olmak zorundadır. Şair yazarken kullandığı dilin kurallarını ve inceliklerini bilmelidir. Şiir, en çok şeyi en az kelime ile anlatmak olarak tanımlandığı için, şair kelimelerini dikkatli seçer ve imgelerden faydalanır. İmge, sembol demektir. Şairlerin herhangi bir kelime veya olguya şiirde yüklediği farklı mânâlar, sembolleştirmedir. Örneğin; akşamleyin güneşin batışını ölüme benzetmek ve bu olguyu şiirde bu mânâda kullanmak sembolleştirmedir. Şiir, düzyazı okunur gibi okunmaz, aksi halde şiirin ses ve ritim ahengi kaybolur. Şairin vurgulamak istediği duygular tam olarak anlaşılmaz. Bu açılardan şiir dili farklılıklar gösterir.