Arama

Milli Edebiyat Dönemi - Tek Mesaj #5

Breath - avatarı
Breath
Ziyaretçi
14 Ocak 2010       Mesaj #5
Breath - avatarı
Ziyaretçi
Millî Edebiyat
Vikipedi, özgür ansiklopedi

Millî Edebiyat, yazı ve yaratıların, sanatsal ürünlerin yabancı etkilerinden sıyrılarak, kendi ulusal değerlerimize dönmeyi, halka kendi diliyle seslenmeyi ilke edinen 1908'de başlayıp 1923'e değin süren edebiyat akımı ve bu yönelime katılan sanatçıların oluşturduğu topluluk.


Millî Edebiyat Dönemi (1911-1923)
1911 yılında Selanik’te çıkan “Genç Kalemler” dergisinde Ömer Seyfettin’in “Yeni Lisan” adlı makalesinin yayımlanmasıyla başlar. Millî Edebiyat hareketi öncelikle bir dil hareketidir. Sade Türkçe’nin bir dava olarak ele alınması ilk kez bu dergide ortaya konulmuştur. “Millî Edebiyat” terimi de ilk defa bu dergide kullanılmıştı.Bu dönem sanatçılarının şiir anlayışıyla, Fecr-i Ati topluluğunun şiir anlayışı birbirinden pek farklı değildir. “Şiir vicdani bir keyfiyettir.” düşüncesinde olan şairleri bireysel konuları işlerler. Daha sonra 1917 yılında yaptıkları bir toplantıda, hece ölçüsünü kullanma, günlük konuşma diliyle yazma noktasında birleşen şairlerin, içerik konusunda her birinin ayrı bir yaklaşımda olduğu gözlenir. Bu dönem sanatçıları Divan edebiyatını, Doğu edebiyatının, sonrasını ise Batı edebiyatının taklitçisi olmakla suçlarlar.

Şiirde daha çok bireysel konulara yönelen bu dönem sanatçıları, roman ve öyküde sosyal meselelere eğilmişler; milliyetçilik düşüncesi, Kurtuluş savaşı gibi konuları ele almışlardır. Konuların İstanbul dışına çıkarılması da bu dönemin belirgin özelliklerindendir. Ayrıca “aşk” bu dönem roman ve hikâyesinin en önemli teması olarak dikkat çeker. Bu eserlerde dil günlük konuşma dilidir.

Özellikleri

  • Dil sadeleşmiştir.
  • Aruzun yanında hece ölçüsü de kullanılmıştır.
  • İlk defa bu dönemdeki eserlerde İstanbul dışına çıkılmış ve sanatçılar Anadolu'ya açılmıştırr.
Millî Edebiyat Döneminin Dil Anlayışı


Dil Anlayışı olarak İstanbul Türkçesi benimsenmiş, yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark kalkmıştır.
  • Türk dilinin kuralları belirlenmiş, Arapça ve Farsça dan gelen tamlamalar yerine Türkçe tamlamalar kullanılmış.
  • Dil sadeleşmiştir.
  • Türkçe karşılığı olan Arapça ve Farsça tamlamalar kaldırılmıştır.
  • Türkiye Türkçesine diğer Türk lehçelerinden sözcük alınmamalıdır.görüşü savunulmuştur.
  • Terimler bilimle ilgili olduğu için aynen kullanılmalıdır. görüşüne vurgu yapılmıştır.
  • Türkçülük akımı önem kazanmıştır.
Millî Edebiyat Dönemi Sanatçıları
  • Ömer Seyfettin (1884-1920)

Millî Edebiyat hareketinin önderlerinden olan sanatçı daha çok hikâyeleriyle tanınmıştır. “Yeni Lisan” makalesinde ortaya koyduğu görüşlerini, hikâyelerinde uygulamaya çalışmış ve başarılı olmuştur. Dilimizin sadeleşmesinde önemli yeri olan Ömer Seyfettin, anılarından, tarihteki kahramanlıklardan ve günlük yaşayışlardan yararlanarak, gücünü çekici anlatımından, olaylardan alan, çoğunlukla beklenmedik sonuçlarla biten hikâyeleriyle edebiyatımızda önemli bir yer tutar. Hikayeciliği meslek haline getirmiştir. Hikayelerinde olay ağırlıklı (Moppasant Tarzı) konular işlemiştir. Kısa hayatına karşılık öleceği tarihi bilyormış gibi çok üretken olmuştur.
  • Ziya Gökalp (1876-1924)
Şiiri, düşüncelerini halka yaymak için bir araç olarak kabul eden sanatçı, bu türde sanatsal yönden güçlü ürünler vermemiştir. Daha çok Türkçülük düşüncesini sistemleştiren bir düşünür ve sosyolog olarak tanınmıştır. Önceleri, bütün dünya Türklerini bir bayrak altında toplamayı amaçlayan “Turancılık ”görüşüne bağlıyken, sonraları “Türkiye Türkçülüğü” düşüncesine yönelir. Günlük konuşma diliyle yazı dilinin birleştirilmesi gerektiğine inanan sanatçı eserlerinde bunu başarıyla uygular. Şiirlerinde hece ölçüsünü kullanan Ziya Gökalp (Turan adlı şiiri hariç), konu olarak daha çok eski Türk tarihine, İslamiyet öncesi dönemlere yönelir. Ayrıca yurt, millet, ahlak, din ve uygarlık gibi konuları da eğitici bir yaklaşımla ele alır. İlk Türk sosyologudur.


  • Mehmet Emin Yurdakul
Servet-i Fünun Döneminde eserler vermeye başlamıştır. O dönem çok kullanılan Osmanlıcılık ve İslamcılık akımlarına karşın kendisi Türkçülük akımını yaymaya çalışmış; bu yönde eserler vermiştir. Türk edebiyatında açık bir Türçülüğü ilk defa bir sanat ideali haline getiren Türk şairi Mehmet Emin'dir.Mİlliyetçi kimliği ilk vurgulayan sair.Milli edebiyatın Bayrağı simgesindedir. Hece ölçüsünü aruz ölçüsüne tercih etmiştir.Bunun nedeni hece ölçüsünün eski Türk ölçüsü olmasıdır. Sanatı;ülküsünü,fikirlerini anlatmakta bir araç olarak kullanmış,herşeyi vatanın yükselmesi uğrunda kullanabileceğini söylemiştir. Eserlerinde coşku, kahramanlık, vatan sevgisi ve öğreticilik bulunur. Şiir ve nesir türlerinde eser veren yazarın Türk Sazı, Ey Türk Uyan,Cedde Giderken, Tan Sesleri, Dicle Önünde, Turana Doğru, Ordunun Destanı, Zafer Yolunda adlı şiir kitapları vardır.
  • Refik Halit Karay (1888-1965)
Millî Edebiyat ve Cumhuriyet döneminin en ünlü öykü ve roman yazarlarındandır. Önce Fecr-i Ati edebiyatına 1917’den sonra ise Millî Edebiyata katılır. Kurtuluş Savaşı’na karşı yazılarından dolayı tutuklanacağı zaman Halep’e kaçar. Çıkarılan bir af üzerine 1938’de Türkiye’ye döner. Anadolu gerçeğinin ilk olarak Refik Halit Karay 'ın “Memleket Hikayeleri” adlı yapıtıyla edebiyata girdiği kabul ediler. Güçlü bir gözlemci olan yazar, betimlemelerinde de nesneldir. Realist bir anlayışa sahip olan yazarın sade bir dili ve yalın bir anlatımı vardır. Mizah ve eleştiri onun yapıtlarının ayrılmaz unsurlarıdır. Öykü ve romandan başka, anı, deneme, fıkra ve tiyatro türlerinde de eserler vermiştir. "Kirpi" lakaplıdır

  • Halide Edip Adıvar (1884-1964)
Daha çok İngiliz Edebiyatın'daki romanlardan etkilenen sanatçının eserlerini üç grupta inceleyebiliriz. Kadın psikolojisine eğildi romanları (Seviye Talip, Raik’in Annesi, Handan), Kurtuluş Savaşı’nı anlattığı romanları (Ateşten Gömlek), toplumsal konuları ele aldığı töre romanları (Sinekli Bakkal, Tatarcık, Sonsuz Panayır....) Yazın hayatına başlamadan önce hastanelerde müfettiş olarak çalışmıştır. Aydın Türk kadınını yaratmaya çalışmış, bu yönde çok çalışmaları olmuştur. Eserlerinde de çağdaş Türk kadınından ve kadın psikolojisinden oldukça kesitler sunar. Kurtuluş Savaşı dönemlerinde milli iradeye dayalı ve cehaleti yenmek gerektiği üzerine eserler vermiştir.


Dilbilgisi kurallarına ve anlatıma pek özen göstermeyen sanatçının diğer önemli eserleri şunlardır:
  • Yeni Turan, Kalp Ağrısı, Zeyno’nun Oğlu (Roman)
    Türk’ün Ateşle imtihanı, Mor salkımlı Ev (Anı)
  • Harap mabetler, Dağa Çıkan Kurt, Kubbede Kalan Hoş Sada (Hikaye)
  • Ayrıca sanatçının birçok araştırma yazısı ve çevirisi vardır.

  • Reşat Nuri Güntekin (1889-1956)
Realist bir anlayışa sahip olan yazar Millî Eğitim müfettişliği görevi ile Anadolu’yu dolaşmış, buradaki yaşamı gözlemlemiş, bu gözlemlerini yalın bir dil ve anlatımla eserlerinde dile getirmiştir.

Reşat Nuri Güntekin, romanlarında yoğun bir Anadolu atmosferi vardır. Bu atmosfer içinde yurt ve toplum gerçeklerini, töreden kaynaklanan doğru ya da yanlış inanışları ele alır. Bu konular, öykülerinde, mizah unsuruyla da berleştirilerek verilir. Yazar, ilk ününü, duygulsal bir aşkı dile getirdiği ve birçok yönleriyle Anadolu’yu anlattığı “Çalıkuşu” romanıyla sağlamıştır.
  • Mehmet Fuat Köprülü (1890-1966)
Türk Edebiyatı araştırmalarını sistemleştiren ve edebiyat tarihçisi olarak ün kazanan sanatçının eserleri de bu yoldadır. Bugün bilinen birçok şair (özellikle Türk halk şairleri), Mehmet Fuad Köprülü'nün yoğun arıştırmaları sonucunda ortaya çıkmıştır.


Eserleri:Türk Edebiyat Tarihi, Türk Edebiyatında ilk Mutasavvuflar, Divan Edebiyatı Antolojisi, Türk Saz Şairleri Antolojisi.
  • Yakup Kadri Karaosmanoğlu (1889-1974)

Yakup Kadri Karaosmanoğlu , romanlarında kusursuz bir anlatım ve sağlam tekniği ile dikkat çeken sanatçı, tarihi ve sosyal olaylardan herbirini bir romanına konu edinerek, Tanzimat dönemiyle Atatürk Türkiyesi arasındaki dönem ve kuşakların geçirdikleri sosyal değişiklik ve bunalımları yaşayış ve görüş ayrılıklarını işlemiş: düşünce ve teze dayalı özlü yapıtlar vermiştir. Eserlerini ve içeriklerini şöyle inceleyebiliriz:
  • “Hep o şarkı ” da Abdülaziz döneminin yaşamı,
  • “Bir Sürgün ”de II. Abdülhamit’in baskılı yönetimiyle savaşmak için Fransa’ya kaçan Jön Türkler,
    “Hüküm Gecesi” nde Meşrutiyet devrinindeki Bektaşi tekkelerinin durumu,
  • “Kiralik Konak”ta Tanzimat’tan I. Dünya Savaşı’na kadar yetişen üç kaşaktaki görüş ayrılığı,
  • “Sodom ve Gomore” de mütareke döneminde, işgal altındaki İstanbul’da ortaya çıkan ahlaki çöküntü,
  • “Yaban”da Kurtuluş Savaşı yıllanrındaki bir Anadolu köyü,
  • “Ankara” da yeni başkentin üç dönemi,
  • “Panorama I, II” de Cumhuriyet döneminin 1952’ye kadarki durumunu bir bir ele almıştır.
Diğer Eserleri
  • Anı: Zoraki Diplomat, Politikada 45 yıl,Vatan Yolunda, Gençlik ve Edebiyat Hatıraları...
  • Monografi: Ahmet Haşim, Atatürk
  • Mensur şiirleri: Erenlerin Bağından, Okun Ucundan...
  • Hikâyeleri: Bir Serencam, Rahmet, Milli Savaş Hikayeleri
  • Tiyatro eserleri: Nirvana, Veda, Sağanak, Mağara
  • Önemli Makaleleri: İzmir’den Bursa’ya, Ergenekon, Kadınlık ve Kadınlarımız...

  • Yahya Kemal Beyatlı (1884-1958)
Beyatlı diğer şairler gibi belirli bir topluluğa katılmamış özgür bir şairdir.Her dönemde örnek şiirleri vardır. Millî Edebiyat hareketini makaleleri ve konferanslarıyla destekleyen Yahya Kemal'in, esasen , kendine özgü Millî Edebiyat’ınkinden farklı bir anlayışı vardır. İstanbul şairi olarak tanınır. Osmanlı İmparatorluğunun geçmişteki parlak günlerine büyük bir özlem duyar. Başlıca konuları: İstanbul, tarih, yurt sevgisi, aşk, ölüm ve sonsuzluktur. Divan şiirinin özünü anlatma çabası içinde olan sanatçı, eski şiirin ölçü, uyak ve ahenk unsurunu ön planda tutmuştur. Onun eserlerinde malzeme eski, şiir ise yenidir. Örneğin, Divan Edebiyatında aşkı terrennüm eden gazel biçimiyle kahramanlık şiirleri ve İstanbul’a duyduğu sevgiyi dile getiren şiirler yazmıştır.

Not: Ilginç bir özelliği de bütün kitaplarının ölümünden sonra basılmasıdır. Bütün eserleri ölümünden sonra kitaplaşmıştır.Bunun sebebi de Yahya Kemal'in şiirde aşırı titizliğidir.
  • Şiir kitapları: Kendi Gök Kubbemiz, Eski Şiirin Rüzgarıyla, Rübailer,
  • Nesir Kitapları: Aziz İstanbul, Eğil Dağlar, Siyasî ve Edebî Portreler, Siyasî Hikayeler, Edebiyata Dair.
Hecenin Beş Şairi (Beş Hececiler)
Bu şariler 1917de Selanik’te “Genç Kalemler”le başlayan Millî Edebiyat akımının ilklerine bağlı olarak, halk şiirimizin özelliklerinden, yerli kaynaklarımızdan yararlanarak, şiirimizin aruzdan heceye geçişinde önemli rol oynamışlardır. Şiirlerinde Anadolu manzaralarını ve Anadolu yaşayışını coşkulu bir dille işlemişlerdir. Hece ölçüsünün genellikle 11’li ve 14’lü kalıbını kullanmışlardır. Daha sonraları, yeni biçimler arayarak oldukça uzun şiirler de yazmışlardır. Eserlerindeki dil ise konuşma dilidir. Bu şairlerimiz şunlardır:
  • Halit Fahri Ozansoy
  • Enis Behiç Koryürek
  • Yusuf Ziya Ortaç
  • Orhan Seyfi Orhon
  • Faruk Nafiz Çamlıbel
Felsefe
1908 II.Meşrutiyet'ten Birinci Dünya Savaşı ateşkes sonuna kadar süren bu dönemi herşeyin birbirine girdiği tamamen bir geçiş dönemi olarak tanımlayabiliriz.
Edebi Özellikler
Millî edebiyat sanatçıları halk edebiyatının kurallarını benimsemişlerdir. Millî unsurlara dönmeyi amaçlamışlar bu nedenle Öztürkçe felsefesini gütmüşlerdir. Cumhuriyet edebiyatına hazırlık aşamasıdır bir anlamda.