Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ocak 2010       Mesaj #3
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Artık yeni bir liderlik tarzı gerektiğine ilişkin oldukça yüksek tonda ve net bir mesaj almaktayız.Genel nüfus içinde kuşkuculuk başını almış gidiyor. Ben o karma karışık 1960'larda bile belli başlı kurumlarımıza karşı halkın güveninin bu kadar sarsılmış olduğunu hatırlamıyorum. Gerçekten, bu kadar fazla sayıda liderimizin hükümetle ayrı düştüklerini kendilerinin yüksek sesle dile getirdikleri başka bir zaman dilimini hatırlayamıyorum.

Dünya adeta bir gece içinde değişmişe benziyor ve yarın sabah tekrar değişecek kadar da olgunlaşmış gibi. Bu tür küresel bir değişimin şirketler üzerinde de etki oluşturması tabii ki kaçınılmaz.

Tarz değişikliği
Amerikalı iş adamları bugüne kadar hiç bu ölçüde zorluklarla, belirsizliklerle ve karmaşa ile yüz yüze gelmemişlerdi. Garip birtakım yeni kurallar türedi. Oyun kağıtları karıştırıldı ve jokerler eklendi. Yine de bugün bile birçok yönetici artık iyice eskimiş olduğuna bakmadan ataerkil, sıkı bir emir-komuta ilişkisine dayalı bir yönetim tarzını benimsiyor. Ben bu modası geçmiş kafa yapısını üç sözcükle tanımlıyorum:kontrol, emir ve kehanet ya da kısaca KEK. Başarının yeni koşulları ise yine üç tane: düzen, üretkenlik ve güç, ya da kısaca DYG.


Düzen:Bugünün lideri; kuruluşun kaynaklarını, özellikle de insan kaynaklarını onların desteğini ve bağlılığım sağlayacak ortak bir amaç duygusu oluşturacak şekilde düzene koymalıdır. Bu iş, çalışanlarda ruh oluşturmak ve onlara bir grubun parçası olduklarını hissettirmekle yakından ilgilidir. Paylaşılan bir vizyon umutları artırır. Çalışma, ürünlerin ve hizmetlerin içerdiği daha büyük bir amaca ulaşmak için bir araç haline gelir.