Arama


_KleopatrA_ - avatarı
_KleopatrA_
Ziyaretçi
4 Şubat 2010       Mesaj #3
_KleopatrA_ - avatarı
Ziyaretçi
Osmanlı Devleti'nde Eğlenceler

Osmanlı Devleti'nde mübarek günlerde, bayramlarda, Osmanlı ordularının zafer dönüşlerinde, padişahların çocuklarının doğumlarında ve düğünlerde yapılan şenlik ve gösterilere verilen isim.

Düğün ve sünnet düğünleri dolayısıyla yapılan şenlik ve gösterilere Sûr-i Hümâyûn adı veriliyordu. Bu şenlikler ve gösteriler, üç gün üç geceden az, kırk gün kırk geceden de çok olmazdı. Fakat istisna teşkil edip, kırk gün kırk geceden daha fazla süren donanmalar da olmuştur. Bu donanmalar esnasında, denizde ve karada fener alayları, ışıklandırmalar tertip edilir, top, tüfek ve fişek atışları yapılır, çeşitli oyun ve yarışlar düzenlenirdi. Bu millî ve köklü Osmanlı geleneği, devrin tarihçileri tarafından kaydedilmiştir. Ayrıca bu devrin ünlü şair ve edebiyatçıları, manzum ve mensur olarak bu şenlikleri, eserleriyle dile getirmişlerdir. Böylece edebiyatımızın parlak sayfalarına yenileri eklenmiş oldu. Meselâ, düğün şenlikleri adına Sûrnâme ler, büyük zaferler adına Zafernâme ler, bayramlar için Iydiyye ler, Ramazân-ı şerîflerdeki şenlikler ve donanmalar için Ramazânnâme ler, Miraç geceleri için Mi râciyye ler, Mevlid geceleri için Mevlid kasîdeleri yazıldı. Bu millî kültür mahsulleri, asırlarca zevk, lezzet ve ruhaniyetleriyle gönüllerden gönüllere akarak devam edegeldi. Bu donanma ve şenlikler, İslâm dininin çizdiği meşru sınırları taşmazdı. Donanmaları, başta padişahlar olmak üzere, sadrazamlar, vezirler ve diğer devlet erkânı da teşrif ederek neşe, sevinç ve saadeti halkla paylaşırlardı.

Bu şenliklere, yabancı devlet adamları, büyükelçiler de davet edilirlerdi. Donanmalar, hem karada hem de denizde tertip edilirdi. Şehzadelerin, özellikle de ilk şehzadelerin doğumları münasebetiyle yapılan donanmalar, diğerlerinden daha uzun süre yapılırdı. Meselâ, Sultan Üçüncü Ahmed Han, ilk oğlu Şehzade Mehmed Efendinin doğumunda, beş gün beş gece donanma yapılmasını ferman eylemişti. İkinci oğlu Şehzade Selim Efendi için de, üç gün üç gece donanma şenlikleri yapıldı. Padişah ve devlet erkânından başka, halk da şehzadelerin doğumuna pek sevinir ve ehemmiyet verirdi. Bazı defalar, doğumlarda, donanma şenlikleri yapılmayıp, fukaraya sadaka, tekke ve zâviyelere yardım yapılarak halkın gönlü alınırdı. Bazen de, yangın çıkması endişesiyle, donanmalara izin verilmezdi.

Donanma şenliklerini düzenlemekle görevli memura, Donanma Muhtesibi denilirdi. Donanmalar esnasında, İstanbul un çarşı ve camileri, pazar yerleri, hanlar, hâneler, limandaki gemiler, özellikle saraylar, baştanbaşa çeşitli renkte kıymetli kumaşlarla, bayrak ve flamalarla süslenirdi. Mahyalar ve fener alayları yapılırdı. Gündüzleri, Sultanahmed Meydanında, İbrahim Paşa Sarayında, Bâb-ı Hümâyûnda, Alay Köşkü önünde, Dolmabahçe Sarayında, Vaniköyü nde ve diğer eğlence ve mesire yerlerinde tertip edilirdi. Geceleri şehir baştanbaşa ışıklarla donatılır, belirli aralıklarla top, tüfek atışları yapılırdı. Fişekler fırlatılırdı.

Donanmalar, padişahların fermanıyla ilan ve tespit edildikten sonra, fermanın sadrazamın otağına gelmesiyle birlikte başlardı. Kalabalık dolayısıyla düzenin bozulmaması için tulumcu denen özel görevliler tayin edilirdi. Donanmaların masrafına, başta padişahlar ve diğer devlet erkânı olmak üzere, halk da kendi çapında katılırdı. Fukaraya sadaka, hediye dağıtılır, nefis ziyafetler çekilirdi. Böylece halk mesrur ve mesut edilirdi.

On dokuzuncu asırda (1843) İstanbul da bulunan tanınmış Fransız edibi Gerard de Nerval, o yılın Ramazanının birinci gününde gördüğü sevinç ve şenlikleri hayranlıkla dile getirmeye çalışmış, İstanbul un temizlik ve zarafetine, halkının nezaketine, burada tattığı huzur ve saadete hayran kalmıştı. Yazdığı hatıralarda bunları gıptayla dile getirmektedir.

1858 yılında, Sultan Abdülmecid Han, dört şehzadesini birden sünnet ettirmişti. Bu münasebetle, İstanbul da Sakızağacı ndan Ihlamur a kadar arazi seçildi. Bugün buraya Topağacı denilmektedir. Nişantaşı nın altındadır. Sayısız ve pek süslü çadırlar kuruldu. Rengârenk âvizeler içinde on binlerce mum, geceleri ortalığı adeta gün gibi aydınlatıyordu. Zaten bütün İstanbul donatılmıştı. Dört şehzade ile birlikte, tam 10.000 Müslüman evlâdı da sünnet edildi. Uzak şehirlerden ana babalarıyla gelenler ve bu şenliklere katılanlar da çoktu. Tek kelimeyle, şahane bir şenlikti.

Fransızlar, böyle şenliklere Fete Imperial adını verirlerdi. Fakat, onların tasavvur ve hayallerinin ulaşamayacağı hâlisâne merhamet ve şefkatin semeresi olan bu donanma şenlikleri, onların şenliklerine hiç benzemez, sünnet edilecek çocuklar, özellikle fakir ailelerden seçilirdi. Devlet erkânının çocukları da, yine bu düğünler sırasında sünnet edilirdi. Böyle düğünler, devletle tebaanın gönülden kaynaşması ve sevişmesinin, derin bir muhabbet ve şefkatin semeresidir ve Osmanlı toplumunun tam bir huzur cemiyeti olduğunu göstermektedir.

Bu donanmalar sırasında, Osmanlı toplumunun kuruluşları, bütün sanat erbabı, yeni hamleler kaydederlerdi. Devlet ve tebaanın, sanat ve edebiyatın ve tekniğin bütünleştiği böylesine leziz bir kültür geleneğine, hiçbir millet sahip olmamıştır. Batı dünyasında yapılan şenlik ve eğlenceler, iğrenç bir sefahat ve ahlâksızlık ve zulüm örneği olarak, insanlık tarihinin sayfalarını karartmıştır. Bu Osmanlı şenliklerini bizzat müşahede eden yabancı bilgin, tarihçi ve devlet adamları bile hayranlık ve takdirlerini belirtmektedirler.