Arama

Beydeba - Tek Mesaj #28

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
14 Şubat 2010       Mesaj #28
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Beydaba'nın Hayatı

Ad:  beydeba.jpg
Gösterim: 1962
Boyut:  44.1 KB

15. yüzyıl Pers el yazması Kelile ve Dimneden.M.Ö. 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından kaleme alınan Kelile ve Dimne fabl tarzında hikayeler barındıran bir hikaye kitabıdır.
Beydebaın yaşadığı zaman hakkında birçok ihtilaf bulunmakta ise de kitabın Depşelem isimli bir . Hint hükümdarı zamanında yazıldığı düşünülmektedir. Zira eserin hükümdara sunulduğu ve hükümdara bir tür nasihat niteliğinde olduğu öne sürülmüştür. Fabl türünün ilk ve en önemli örneklerinden olan Kelile ve Dimne`deki hikayeler siyasetten erdeme kadar birçok farklı konuyu ele almıştır. Eser adını ilk bölümündeki bir hikayenin kahramanı olan iki çakaldan almıştır; “doğrunun . ve dürüstlüğün” simgesi “Kelile” ile “yanlışın ve yalanın” simgesi “Dimne”. ehleviceden Arapçaya ve daha sonraları Arapçadan Farsçaya çevrilmiştir. Batı dillerine olan tercümeleri bu son Farsça çeviriden yapılmıştır. Edebi otoritelerce Ezop ve La Fontaine fabllarının Kelile ve Dimne`den ilham alınarak yazıldığı öne sürülür.

M.Ö. 1 yüzyıl civarında yaşadığı düşünülen Beydeba tarafından kaleme alınan Kelile ve Dimne fabl tarzında hikâyeler barındıran bir hikâye kitabıdır.
Sanskritçe yazılmış olan eser ilk önce Pehleviceye, sonra Pehleviceden Arapçaya ve daha sonraları Arapçadan Farsçaya çevrilmiştir. Batı dillerine olan tercümeleri bu son Farsça çeviriden yapılmıştır.

Beydeba'nın eserlerinde, hayvan hikayeleri yoluyla büyüklere hayat dersi verilmesi amaçlanmaktadır. En ünlü eseri olan Kelile ve Dımne'yi, kendi çağında yaşayan Hint prenslerine devlet hizmetlerinde gerekti olacak hayat derslerim aktarmak ve onları eğitmek için kaleme almıştır. Kelile ve Dimne, bugün bile çocuk edebiyatının vazgeçilmez malzemelerindendir.
Beydeba'nın Kelile ve Dimne'den başka Nasihat-el Külliye adlı bir eseri de vardır.

Beydaba - Kelile ve Dimne Masalları - Arslanın Korkusu


Dimne’nin gerçekten de kararı karardı.Dediği dedikti.
Ne yapıp yapıp Arslan’ın yanına gidecekti.
Sonunda dediğini yaptı.
Saraya gitti.Durumunu bildirdi.
Ve huzura kabul olundu.
Arslan önce Dimne’yi küçümsedi.
- Kimmiş, dedi benimle mutlaka görüşmek isteyen?
Dimne, ileri atıldı.
- Benim, efendim, dedi.
- Sen de kimsin?
- Ben, dedi Dimne, size vakti zamanında hizmet etmiş filan çakalın torunuyum.
Arslan hatırlamakta güçlük çekti.Fakat sonunda dedesini hatırladı Dimne’nin.
Ve aradan günler, haftalar, aylar geçti.
Dimne, öyle kolay bir lokma olmadığını Arslan’a kabul ettirdi.Arslan pek çok konuda düşüncesini sordu Dimne’ye.Her defasında şaşırtıcı cevaplar aldı.
Gün geçtikçe Arslan’ın gözüne daha da girdi.
Sözünü dinletti.
Övgüsünü kazandı.
Ve artık, Arslan; en küçük bir karar verirken bile Dimne’ye danışır hale geldi.
Dimne, kralın en yakın adamı oldu.
Günler böylece geçip giderken, bir gün, Arslan’ın huzurundayken;
- Efendimiz, dedi Dimne, sizi çok zamandır durgun görüyorum.Avlanmak, uzak diyarlara gitmek, gezip görmek çok yararlıdır.Siz de böyle bir istek görmüyorum.Eğer benim bilmediğim bir sebebi varsa söyleyiniz.
Arslan, yarasına dokunulmuş gibi oldu.
Korkuyordu.Gerçek nedeni buydu.Fakat Dimne’ye bundan söz etse miydi?
. Bir süre sessiz kaldı.
Sonunda anlatmaya karar verdi.
Tam bu sırada, öküz Şetrebe’nin o korkunç böğürtüsü duyulmaz mı!…
Kral nasıl da korkmuştu.
. Beti benzi atmış, tir tir titremeye başlamıştı.
Artık Dimne ‘den bunu gizlemesi mümkün değildi.
- İşte, dedi, beni korkutan şey bu.
Sesi böylesine korkunç olursa, kimbilir kendisi nasıldır?
Dimne, kurnaz kurnaz gülümsedi:
- Korktuğunuz şeye bakın! Doğrusu belki de en korkulmayacak şey bu olmalı, diyerek Padişah’ı yatıştırmaya çalıştı.
Fakat bir anda korkuyu yenmek imkansızdı.
Kurnaz çakal, Arslan’a bir tilkinin hikayesini anlatmaya başladı.
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 18:05