Arama

Vergi Nedir? - Tek Mesaj #2

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
2 Mart 2010       Mesaj #2
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
Vergi
Vergiler, devletlerin en önemli gelir kay­nağıdır. Vergiler hükümetler tarafından, yasaları ve kuralları uygulamak, savunma hiz­metlerini yerine getirmek, yollar, okullar, hastaneler yapmak ve genel olarak ülkeyi ya da yerel topluluğu yönetmek için yapılan harcamaları karşılamak üzere toplanır. Vergi­ler doğrudan merkezi devlete ya da yerel yönetimlere ödenebilir.
Günümüzde vergiler para ile ödenmekte­dir. Ama geçmişte sık sık mal ya da hizmet olarak ödendiği de olurdu. Örneğin çiftçile­rin, ürünlerinin bir bölümünü devlete verme­leri genel bir uygulamaydı. Öteki vergi yü­kümlüleri birkaç haftalığına orduya katılabilir ya da yeni yol ve bina yapımında devlet için ücretsiz çalışabilirlerdi. Böylece, vergilerini parayla değil, hizmet ederek öderlerdi.

Değişik ülkelerde insanların ödedikleri ver­giler arasında oldukça büyük farklar vardır. 1980'lerin sonunda toplam vergi gelirleri İs­veç'te ulusal gelirin yaklaşık yüzde 45'ine ulaşmışken, bu oran İngiltere'de yüzde 38, ABD'de yüzde 18, Japonya'da yüzde 26, Türkiye'de ise yüzde 15 olmuştur. Oranlar arasındaki bu büyük farklılığın nedeni, devle­tin mal ve hizmet sağlanmadaki payının ülke­den ülkeye değişmesidir. Örneğin, bazı ülke­lerde devlet parasız eğitim sağlarken, bazıla­rında eğitim paralıdır. Ayrıca, her devletin yaşlılara, hastalara, sakatlara ve işsizlere yap­tığı ödemeler de farklıdır. Transfer ödemeleri olarak adlandırılan bu ödemelerle vergi yü­kümlülerinden alınan paralar gereksinimi olan toplum üyelerine aktarılır.

Bazı devletler, eğitim ve sağlık hizmetlerini de içerecek biçimde, tüm mal ve hizmetlerin sağlanmasını özel sektöre bırakmayı yeğler. Özel şirketler bu hizmetleri para karşılığında sağlar. Aynı zamanda, hastalık ya da bir kaza sonucu tıbbi bakım için gerekli parayı ya da çalışılmayan sürede ücretlerin ödemesini sağ­layan özel sigorta şirketleri de vardır. Çoğun­lukla bu mallar, hizmetler ve transfer ödeme­leri devletin ve özel sektörün her ikisince de karşılanır. Böylece, bir ülkede devlet okulları ile özel okullar ve devletten alınan emekli aylığı ile özel sektörden alınan emekli aylığı birlikte bulunabilmektedir.

Vergilerin Kökeni ve Amaçları


Vergi koymanın nedenleri zaman içinde de­ğişmiştir. Eski dönemlerde, halktan vergi almanın başlıca nedeni savaşların ve hüküm­darın giderlerini karşılamaktı. Ülkeler büyü­yüp imparatorluklar geliştikçe, yönetim ve denetim için de para gerekir oldu. Aynı dönemde, yönetimler kamu yapılan da yap­tırmaya başladılar. Bu yapıların bir bölümü yalnızca hükümdarın gücünü göstermekle kalmıyor, dinsel bir anlam da taşıyordu. Bunların en iyi örneklerinden biri de Mısır Piramitleri'dir. Roma amfitiyatroları ve hamamları gibi başka bazı yapılar ise halkın kullanımına açıktı. Günümüzde, vergi gelirle­rinin genel olarak, halkın yararlandığı hizmet­lere harcanması olağan bir uygulamadır.

Öte yandan, hükümetler ulusal gelirin bi­reyler arasında bölüşümü yani gelir dağılımı ile de ilgilidir. Vergileme ile sağlanan gelir, bir grup insandan (genellikle, varlıklılardan) bir başka gruba (genellikle, geliri az olanlara) gelir aktarımında kullanılır. Yardıma gereksinimi olan insanlara yapılan ödemelerin ilk örneği, İngiltere'de Kraliçe Elizabeth döneminde (1558–1603) çıkanları Yoksullara" Yardım Yasası'dır. Daha sonraları, 1889'da ilk olarak Almanya bütün işçileri kapsayan bir emeklilik tasarısı hazırlamıştır.

Vergilemenin bir başka amacı da, "lüks" olarak değerlendirilen belirli mallar üzerine yüksek vergiler koyarak ek kaynak sağlamak­tır. Örneğin, bazı ülkeler alkollü içkilerden ve sigaradan yüksek vergi alır. Sigara ve alkollü içki fiyatım yükselten bu vergiler, aynı za­manda, insanların sağlığa zararlı bu malları daha az satın almasını sağlar. Ama bu tip vergilerden, alım gücü yüksek olan varlıklı kişilerden çok yoksullar etkilenir.

Verginin Kaynakları ve Toplanması


Vergiler çok çeşitli kaynaklardan toplanabi­lir. Bazı durumlarda, toplanan vergilerle bu vergilerin kullanım yerleri arasında doğrudan bir bağ vardır. Örneğin, ABD'nin bazı eyalet­lerinde, motorlu taşıtların benzin ve motorin gibi yakıtlarından alman vergiler yeni yolların yapımında kullanılmak üzere ayrılır ya da "tahsis" edilir. Türkiye'de de şirketler, öde­dikleri Kurumlar Vergisi'ne ek olarak, bu verginin belirli bir yüzdesini Savunma Sanayi­ini Destekleme Fonu için öderler. Bu fonda biriken kaynaklar savunma sanayisini geliştir­mek için kullanılır. Ama vergiler genellikle merkezi bir fonda toplanır ve hükümet bu fonu uygun bulduğu biçimde dağıtır. Bazı ülkelerde, verginin türüne ve tutarına ilişkin kararlar hükümet tarafından yılda bir kez, bütçeyle birlikte açıklanır.

Vergi miktarını belirlemek için temel alı­nan gelir, genel olarak vergi matrahı ya da yalnızca matrah olarak adlandırılır. Matraha göre vergilendirmenin en yaygın uygulama alanı, maaş, ücret ve kârları kapsayan kişi ve şirket gelirleridir. Gelirden alınan vergilerle sağlanan para miktarı ülkeden ülkeye değişir. Örneğin, 1981'de kişisel gelir vergisinin top­lam vergi gelirleri içindeki payı Yeni Zelanda' da yüzde 60 iken Fransa'da yüzde 15'in altın­da kalmıştır.

Birçok ülkede kişisel gelirin vergilendirile-bilmesi için belirli bir düzeye ulaşmış olması, yani bireylerin belirli bir miktarın üzerinde gelir elde etmeleri gereklidir. Bu miktar kişinin ailesinin büyüklüğüne göre değişebil­mektedir. Belirlenen miktarın üzerinde kalan gelirlerden vergi alınır ve genellikle, bireyin geliri arttıkça daha fazla vergi ödemesini sağlayacak biçimde değişen oranlı bir vergi sistemi uygulanır. Böylece, yıllık kazancı yük­sek olan bir kişi gelirinin yansından çoğunu vergi olarak öderken, düşük kazançlı biri yalnızca dörtte birini ödeyebilir. Bu sistem, artan oranlı vergi sistemi olarak bilinir.
Birçok ülkede servet de bir vergi matrahı­dır. Servet üzerinden alınan vergiler çok çeşitli olmakla birlikte, genel olarak, bireyle­rin malvarlıklarını vergilendirmeyi amaçlar. Bu vergi bir ev, arsa, antika eşyalar, tahvil ve hisse senedi gibi değerli malları kapsayabilir. Servet vergisinin ilginç tarihi örneklerinden biri de İngiltere'de 1696–1851 arasında uygu­lanan "Pencere Vergisi"dir. Buna göre, evin­de 10'dan fazla pencere bulunan kişiler vergi­lendirilirdi. Bu nedenle, bugün hâlâ bazı eski İngiliz evlerinde görüldüğü gibi pencereler tuğla ile örülmüştür. Türkiye'de de II. Dünya Savaşı sırasında 1942–44 arasında uygulanan Varlık Vergisi, yalnız bir kez alınan olağanüs­tü bir servet vergisidir. Savaş nedeniyle orta­ya çıkan karaborsa ve stokçuluk toptancı tüccarların ve büyük çiftçilerin servetlerinde büyük artışlara neden olmuştu. Varlık Vergisi bu vergilendirilmemiş servetlerden vergi ala­bilmek amacıyla çıkarıldı. Vergisini 30 gün içinde ödemeyen kişiler için tutuklanma, ça­lışma kamplarına gönderilme gibi cezalar öngörülmüştü.

Servet aktanım da vergilendirilebilir. Ver­gilendirilen bu servetin konusu değerli arma­ğanlar ya da ana baba öldüğünde çocuklarına kalan para olabilir. Türkiye'de Veraset ve İntikal Vergisi miras üzerinden alınan vergile­re bir örnektir.
Bir başka servet vergisi türü de, bir kişinin malvarlığındaki değer artışı üzerinden alınan vergidir. Örneğin, çiftlik topraklarını konut yapımında kullanılmak üzere satan bir kimse toprak değerinin önemli ölçüde arttığım göre­cektir. Bazı ülkelerde, bu durumdaki kişi değer artışı üzerinden bir vergi öder. Türkiye' de yerel yönetimler yaptıkları hizmetler karşı­lığında gayrimenkul değerlerindeki artışı ver­gilendirmek amacıyla "şerefiye" denen bir vergi toplar. Bu vergiye çoğunlukla sermaye kazançları vergisi denir.

Mal ve hizmetler de ayrı bir vergi konusu­dur. Bunlardan alınan vergilere dolaylı vergi­ler adı verilir. Bir kişinin gelirinden ya da bir şirketin kârından alınan vergiler doğrudan vergi toplayıcısına ödenirken, satın alınan mallar üzerindeki vergiler, daha sonra bunu vergi dairelerine aktaran dükkân ya da mağa­za sahibine ödenir. Dolayısıyla bu vergi yal­nızca söz konusu mal satın alındığında ödenir. Mal ve hizmetlerin satışı üzerinden alınan bu vergilere satış vergisi de denmektedir. Satış vergilerinde, genellikle malın değerinin belirli bir yüzdesi kadar vergi fiyata eklenir. Avrupa Ekonomik Topluluğu'na üye ülkelerde ve Türkiye'de uygulanan katma değer vergisi (KDV) dolaylı vergilerin en önemlilerindendir. Bir başka dolaylı vergi de, tütün, alkollü içkiler ve petrol gibi bazı mallara uygulanan özel tüketim vergisi'dir. Bu vergi türünde, genellikle bir birim mal başına belirli bir miktar vergi konur.

Mallar üzerinden alınan vergiler tarihte birçok kez toplumsal tedirginliklere neden olmuştur. Örneğin, 18. yüzyılda Fransa'da tuzdan alınmaya başlanan vergi Fransız Devrimi'ni hazırlayan nedenlerden biriydi. Do­laylı vergilere ilişkin bir başka önemli sorun da, yöneticilerin yeterli geliri sağlamak için, halkın satın almak zorunda olduğu malları vergilemeleridir. Herkesin kullanmak zorun­da olduğu mallardan vergi almak, zenginlerinkine oranla, yoksulların gelirinin daha büyük bir bölümünü vergilendirmek demek­tir. Bu tür vergiler azalan oranlı vergi etkisi yapar, çünkü bu vergilerin gelir içindeki oranı, gelir düzeyi yükseldikçe azalır. Bu da, günümüzde geçerli olan, vergi yükünün kişi­lerin ödeme gücüyle orantılı olması, yani eşitlik ilkesiyle çelişir.

Uluslararası Ticaret ve Vergiler


Ülkeler arasındaki ticaret de bir vergi konu­sudur. Bu vergiler genellikle gümrük vergisi olarak adlandırılır. Gümrük vergisi, bir ülke­ye dışarıdan getirilen mallardan alınan vergi­dir. Bu vergiler yalnızca gelir sağlamak ama­cıyla değil, aynı zamanda ülke sanayisini, yabancı mallara bir engel ya da bir gümrük duvarı koyarak, dış rekabetten korumak için de kullanılır. Böylece dışarıdan alınan malla­rın fiyatı yükseltilir ve tüketicilerin yerli malları yeğlemesi sağlanır.

Hükümetin dışalıma koyduğu sınırlamalar korumacılık olarak bilinir. Bunun tersi, yani ülkeler arasındaki ticarette hiçbir engel bu­lunmaması serbest ticarettir. Bazen bir grup ülke kendi arasında gümrük birliği oluşturur. Birlik içindeki ülkeler arala­rındaki ticaretten vergi almaz, ama başka ülkelerden alınan mallara ortak bir gümrük vergisi oranı uygular. Avrupa Ekonomik Topluluğu (AET), Batı Avrupa ülkeleri­nin oluşturduğu bir gümrük birliğidir (bak. Avrupa Topluluklari). 1989'da ABD ve Ka­nada da karşılıklı olarak gümrük vergilerini kaldırmaya ve bir serbest ticaret bölgesi oluşturmaya karar verdiler. Gümrük vergileri ilk başlarda yalnızca hükümetlere gelir sağla­mak amacıyla konmuştur. Bu amaç hâlâ önemlidir, ama günümüzde ülke sanayisini dış rekabete karşı koruma kaygısı ön plana çıkmıştır.

Gümrük vergileri ilk kez İngiltere'de, Sak-sonlar döneminde uygulanmıştır. Önceleri, gemi yükünün bir bölümü krala ayrılırdı. Daha sonra ödemelerini, "gümrük vergisi" adı altında para ile yapmalarına izin verildi. Kral I. Edward'ın döneminde (1272–1307) bu sistem iyice yerleşti. Ortaçağda krallar borç aldıkları kişilere, bu borcu karşılamak üzere gümrük vergilerini toplama yetkisi vermeye başladılar. Bu uygulama, 1671'de günümüzdekilere benzer gümrük hizmetleri uygulama­sını getiren II. Charles dönemine kadar sürdü.

Bir gemi, kamyon ya da uçak bir ülkeden bir başka ülkeye ulaştığında, aracın sürücüsü getirdiği yükün bir listesini gümrük görevlile­rine vermek zorundadır. Daha sonra, malları bekleyen tüccarlar gümrük dairesine giderek borçları olan vergiyi öderler. İşlemler tamam­landığında gümrük görevlisi malları inceler ve tüccara teslim eder. Gümrük görevlilerinin saklı ya da kaçak bir mal olup olmadığım araştırma yetkileri vardır.

Bir ülkeden başka bir ülkeye gelen yolcular da gümrükten geçmek zorundadır. Yetişkin­lerin yanlarında belirli miktarlarda tütün, alkollü içki ve hediyelik eşyayı vergi ödeme­den gümrükten geçirmelerine izin verilmekte­dir. Yolcuların gümrük memuruna yanlarında ne bulunduğunu bildirmeleri zorunludur. Gö­revlinin, onları durdurma, üstlerini ve bagajlarını arama yetkisi vardır. Eğer bildirilmesi gereken saklı bir şey bulursa, buna el koyar. Önemli bir suç söz konusuysa, yolcular para ya da hapis cezasına çarptırılabilir.

Gümrük vergileri ticarete engel oluştur­duktan için zaman zaman ülkeler arasında anlaşmazlıklara yol açmıştır. Örneğin, 1773'te Boston Çay Partisi'ne yol açan olay, İngiltere'nin Amerikan kolonilerine sattığı çaya koydu­ğu vergiydi. Yerli kılığına girmiş bir grup kolonici Boston limanındaki bir İngiliz gemi­sine çıkarak, kolonilere gidecek çayı limana dökmüştü. Bu, Amerikan Bağımsızlık Savaşı'nı başlatan olaylardan biridir.

Vergiler ve Toplum


Vergiler her ne kadar sık sık önemli sorunla­ra, hatta toplumsal tedirginliklere yol açmışlarsa da, hükümetler genellikle vergilerin herkes için adaletli olmasına çalışırlar. Vergi­ler kolay anlaşılmalı, vergi toplama maliyeti düşük ve vergi kaçırmak güç olmalıdır. Günü­müzde hükümetler, vergilerini ödemekten kaçınan kişi ya da şirketleri saptamak için vergi denetim görevlileri çalıştırır.

Birçok insan ödenmesi gereken vergilerden rahatsız olur, ama vergiler olmasaydı yurttaş­ların devletin sağladığı birçok mal ve hizmet­ten yoksun kalacakları unutulmamalıdır. Ge­nellikle, devlet harcamaları çok düşük, vergi­lerse çok yüksek bulunur. Oysa vergi ödeme­den hizmetlerden yararlanmak olanaklı de­ğildir.

MsXLabs.org & Temel Britannica
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2017 16:28