Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
8 Mart 2010       Mesaj #6
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
İÇ GÖÇLER

A. Giriş
Göç, ulusal sınırlar içerisinde olabileceği gibi ulusal sınırların ötesine, hatta kıtalar ötesine de,taşabilmektedir. Ulusal sınırlar içerisinde gerçekleşen göçlere içgöçler, ulusal sınırların dışına taşan göçlere ise dış göçler denilmektedir.
Türkiye.de az gelişmiş bölgelerden iş olanaklarının daha geniş olduğu sanayi ve ticaret merkezleriyle iklim koşullarının daha elverişli olduğu turizm merkezlerine doğru yoğun bir gönüllü iç göçün yaşandığı görülmektedir. Yaşanılan bölgenin doğal koşulları sel baskını, deprem, yerleşim yerinin baraj altında kalması ve terör zorunlu göçe yol açabilmektedir.

B. Mevcut Durum
1990 Genel Nüfus Sayımına göre il ve ilçe merkezlerinin toplam nüfus içindeki oranı % 59.21, köy nüfusunun toplam nüfus içindeki oranı ise % 40.79.dur. 1997 Genel Nüfus Tespitine göre ise il ve ilçe merkezlerinin toplam nüfus içindeki oranı % 65.03, köy nüfusunun toplam nüfus içindeki oranı ise % 34.97.dir. İki ayrı nüfus sayımı sonuçları karşılaştırıldığında Türkiye.de iç göç hareketlerinin devam ettiğini söylemek mümkündür.
Ülkemizdeki nüfus hareketleri bölgeler temelinde ele alındığında sürekli göç veren ve sürekli göç alan bölgeler ayrımı söz konusu olabilmektedir. Sürekli göç veren bölgeler Doğu, Güneydoğu ve Karadeniz Bölgeleri, sürekli göç alan bölgeler ise İstanbul ve Kocaeli gibi sanayi merkezlerini, Muğla ve Antalya gibi yumuşak iklimli kentleri içine alan Akdeniz, Marmara ve Batı Anadolu bölgeleridir.
VII. BYKP incelendiğinde iç göç olgusunun "Nüfus Hareketleri ve Aile Planlaması", Bölgesel Dengelerin Sağlanması", "Altyapı Hizmetlerinde Yapısal Değişim Projesi" gibi başlıklar kapsamında serpiştirilerek dolaylı bir biçimde plan kapsamında yer aldığı görülmektedir. İç göç olgusunun en önemli boyutlarından olan zorunlu göç ise planın herhangi bir yerinde tanımlanmış değildir.
Bu nedenle VII.BYKP’nında iç göçlere ilişkin uygulamaya konulan siyasi, ekonomik ve yasal düzenlemelerin neler olduğu doğrudan saptanamamaktadır. Planda yer alan Bölgesel Gelişme bölümünde göç veren bölgelerin başında gösterilen Güney Doğu Anadolu Bölgesine ilişkin GAP projesi çerçevesinde yapımı devam eden ve tamamlanan barajlara ilişkin bilgiler yer almaktadır. Ayrıca kırsal alana yerleşim planının düzenlenmesi için genelinde "merkez köy" olarak belirlenen birimlerden söz etmektedir. Halihazırda başlatılan "köye dönüş" projesinin başarı kazanabilmesi "Ulaşılmak İstenen Amaçlar ve Hedefler" bölümünde sunulan öneriler çerçevesinde düşünülmesi yararlı olacaktır.

Zorunlu göçler 1990'lı yıllarla birlikte hızlanmış ve Türkiye.nin eski geleneksel göç bölgelerine olan akışı yeni bölgelerin ve kentlerin eklenmesi ile farklı boyut ve biçimlerin ortaya çıkmasına yol açmaktadır. Zorunlu göç, ilk olarak bulunulan ilin kırsalından kent merkezine, ardından da diğer illere gerçekleşmektedir. Göçler sonucu kentlere gelenler, kentli nüfusun yerleşik sosyo-ekonomik ve kültürel yapısını olumsuz etkilemektedir. İşsizlik ve ekonominin bozulması göçün yol açtığı en temel problem alanı olarak görülmektedir. Genel asayişin bozulması, hırsızlık ve fuhuşun artışı, konut, alt yapı sorunu gibi kentleşme sürecine ilişkin olarak gündeme gelen sorunlar da ikincil derecede görülmektedir.



0



0
Ülkemizin gelişmiş ve gelişmemiş bölgeleri arasındaki yaşaman standardında görülen büyük farklılıklar göçü artırmaktadır. Göç sonucu gelenlerin gerekli koşulların sağlanması memleketlerine geri dönme eğilimi taşıdıkları görülmektedir. Özellikle gelme süresi kısaldıkça geri dönme eğilimi de güçlenmektedir. Ancak kentte durma süresi arttıkça geri dönme eğiliminin azaldığı da gözlemlenmektedir. Göç edenlerin geliş nedenlerine göre geri dönme eğilimlerine bakıldığında ise çeşitli nedenlerle köylerin boşaltılması sonucu göçe katılanların daha çok geri dönme eğilimi içerisinde oldukları, terörle yüz yüze kaldığı için göç edenlerin daha az, ekonomik nedenlerle göçe katılanların ise çok daha az geri dönme eğilimi içerisinde oldukları izlenilmektedir.

C. VIII. BYKP Döneminde (2001-2005) Beklenen Gelişmeler
Önem sırasına göre iş alanları ve yatırım beklentisi, göçün önlenmesi, konut ve altyapı gibi kentleşme sürecine ilişkin sorunların çözümü, güvenlik ve asayişin sağlanması, kültür farklılığının giderilerek, kente uyum sağlamaya yönelik özel eğitim programlarının hazırlanması gerekmektedir. Göç edenlerin kente uyum sağlama konusunda ilk yapılması gereken yeterli eğitimin verilmesi, kültür düzeylerinin yükseltilmesi ve iş alanlarının açılarak ekonomik düzeylerinin yükseltilmesi gelmektedir
Ekonomik nedenlerden kaynaklanan göç kısa dönemde, mevcut durumun devam edeceği varsayıldığında benzer oranlarda devam edecektir. Ancak terör olaylarının giderek azalması nedeniyle terör kaynaklı göçün gelecek dönemlerde azalması ve tümüyle ortadan kalkması beklenen bir gelişmedir. Son dönemde yaşanan Kocaeli depremi nedeniyle göçün hedef illeri (1985-90) sıralamasında; Kocaeli ve İstanbul illerinin daha alt sıralardaki Antalya, İçel, Tekirdağ, Muğla, Aydın gibi illerle yer değiştirmesi söz konusu olabilecektir. Kısa dönemde göç olayının yerleşim birimleri açısından değişiklik göstermesi beklenmemektedir. Köyden (kırsal bölgelerden) kente göç aynı ivme ile devam edecek, ancak kentten-kente göçün artan net göç hızı oranlarına bağlı olarak toplam göç içindeki payı artacaktır. Böylece Türkiye.deki kentleşme hızı mevcut durumu koruyarak devam edecek ancak belli hedef illerde biriken nüfus daha da çoğalacaktır. Türkiye.nin en büyük bölgesel kalkınma planı GAP projesinin her alanda uygulanmasıyla birlikte bölgeler arası eşitsizliğin giderilmesinde önemli adımlar atılacaktır. Özellikle iş alanlarının ve yatırımların çoğalması sorunların bölgede çözülmesi ile iç göç olgusunun kendi doğal seyrine kavuşacağı düşünülmektedir.

D. Ulaşılmak İstenen Amaç Ve Hedefler

1. Kısa Dönemde (2001-2005)
• Göç veren bölgelerdeki yoğun göçün önlenebilmesi, öncelikle ekonomik koşulların iyileştirilmesi ve yüksek doğal nüfus artış hızının aşağı çekilmesine bağlıdır. Bu sonuca ulaşmak için yerel kaynakların harekete geçirilmesi ve ekonomiye kazandırılması gerekmektedir. Bu noktada özel sektörün desteklenmesi büyük önem taşımaktadır.
• Kentten-kente göçü engelleyecek çeşitli önlemlerin yanı sıra kırsal alanlardan yakın kentsel alanlara göç özendirilmeli, göç eden nüfus için özellikle hizmetler sektöründe iş olanakları hazırlanmalıdır.
• Göç nedeniyle çeşitli il merkezlerinde bulunan ve geri dönme eğilimi olmayan göçer nüfusun bulundukları kentlere uyum sağlayabilmeleri için eğitim, meslek edindirme, sağlık, yerleşim, iş sorunu gibi temel sorunların çözülebilmesi için merkezi ve yerel otoriteler daha etkin davranmalıdır
• Zorunlu ya da gönüllü göçle gelen ve bir daha geriye dönmeyi düşünmeyenlerin ise bulundukları yerlerde sosyo-ekonomik ve kültürel düzeylerini yükseltici başlıca kurumlar ivedilikle açılmalıdır.
• Yoğun göç alan kentsel birimlerin yol, su, kanalizasyon gibi alt yapı gereksinimlerinin giderilmesi ivedilikle yapılmalıdır.
• Göç alan bölgelerin çevre düzenlemesine önem verilmeli ve tasarım olarak göze hoş görülmeyen, kullanılan malzeme bakımından yetersiz ve dayanıksız olan, imar planına uymayan konut yapımına izin verilmemelidir.
• Göçün yoğun olarak yaşandığı bölge üniversitelerinde göçü önleyecek politikalara yardımcı olmak üzere, araştırma yapmak ve bulgulara birinci elden ulaşmak amacıyla araştırma merkezleri kurulmalıdır.
• Orman köylerinden göçe katılanların oranını düşürmek amacıyla, ormanlardan köylünün bilinçli ve etkin bir biçimde yararlanabilmesi için olanaklar yaratılmalı ve orman köylülerinin yerinde kalkındırılması için gerekli olan fon kredileri yükseltilmelidir.

2. Uzun Dönemde
• Temel hedef, göçe zorlayan nedenleri ortadan kaldırmak olmalıdır. Bu bağlamda işsizlik sorununu kısa ve uzun vadede çözebilecek orta ve büyük ölçekli işletmeler kurulmalıdır.
• Karadeniz, Doğu ve Güneydoğu.ya yönelik bölgenin şartlarına uygun sosyo-ekonomik yatırımlara öncelik verilmelidir.
• Göç veren bölgelerden göç etme nedeni olarak gösterilen işsizliğe son verilmeli ve bölgeye özgü istihdam politikası gerçekleştirilmelidir.
• Başta Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesi olmak üzere, göç veren bölgelere eğitim kültür ve sağlık alanında yatırımlara devam edilmelidir.
• Göç veren bölgelerde gelir getirici uğraşlar yaratılmalıdır. Bunun içinde bölgedeki tarım dışı sektörler desteklenmelidir.
• Göç veren bölgelerde bölge şartlarına uygun kırsal sanayiye geçilmelidir. Böylece kırsal sanayiden en çok yararlananlar kırsal alanda yaşayanlar olacaktır.
• Göç veren bölgelerde bir yandan köy tipi sanayi geliştirilmeli ve el emeğinin
değerlendirilmesi yoluna gidilmelidir
• Göç veren bölgelere devlet yatırımı ile birlikte, bölgede yatırım yapacak özel girişimciler cesaretlendirilmeli ve özendirilmelidir.
• Gerek köylerde, gerekse kentlerde el sanatlarına dönük imalat ve evlerde yapılacak fason üretim canlandırılmalı, kooperatifçilik teşvik edilmelidir.
Alıntı

Yüksek oranda göç alan şehirlerin başlıcaları şunlardır:
İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Bursa, Şanlı Urfa, Antalya, Mersin, Konya, Samsun, Gazi Antep, Diyarbakır gibi illerdir. İç göç, ülkemizde özellikle sanayileşmiş merkezlere daha fazla olmaktadır

Dış göçler ve Türkiye
Ülkemize 1923 - 1989 yılları arasında çoğu Balkan ülkelerinden olmak üzere 2,2 milyon göç olmuştur. Bu sayı nüfusumuzun % 5′ini oluşturur.
1950′den sonra, başta Almanya olmak üzere yurt dışına işçi gitmeye başlamıştır. Bugün Fransa, Belçika, Hollanda, İngiltere, İsveç, ABD, Avustralya, Libya, S. Arabistan, Kuveyt ve Orta Asya ülkelerinde işçilerimiz bulunmaktadır