Arama


Tykhe - avatarı
Tykhe
VIP Tinky Winky
10 Mart 2010       Mesaj #6
Tykhe - avatarı
VIP Tinky Winky

Fabl


Kişileri hayvanlardan seçilen ve öğretici bir amaç taşıyan öykücük.

Başlangıçta Türkçede masal, efsane, kıssa sözleriyle karşılanmış, Türk Dil Kurumu'nca öykünce sözcüğü önerilmiştir. Dünya edebiyatında ilkçağlardan başlayarak bir ahlâk dersi vermeyi amaçlayan, bu amaçla eğitim-öğretimde de yararlanılan fabl türünün ilk temsilcileri Doğu'da Beydeba (Kelile ve Dimne), Batı'da ise Aisopos (Ezop), Phaedrus (Lâtin edebiyatı) ve daha sonra La Fontaine'dir. Fabllerin ana özelliği bir ahlâk kavramından, ilkesinden kaynaklanmalarıdır. Anlatılan kısa olayın ya da konunun kahramanları genellikle hayvanlardan seçilerek canlılaştırma yoluyla ders vermek amaçlanır. Bitkilerin, cansız varlıkların, kimi zaman da insanların karıştığı olayın sonunda ya kahramanlardan biri ya da yazarın kendisi, bu öyküden alınması gereken dersi açıklar. Buna eskiden "kıssadan hisse" denilirdi.

Fabl Özellikleri


İnsanlar arasında cereyan eden olayları hayvanlar bitkiler ya da cansız varlıklar arasında geçiyormuş gibi göstererek bu yolla insanlara ahlak ve ibret dersi vermek örnek göstermek ya da bir düşünceye güç kazandırmak isteyen bir çeşit masaldır.
  • Teşhis ve intak sanatları üzerine kurulmuştur.
  • En önemli bilinen kişileri Beydeba, Ezop ve La Fontaine'dir.
  • Türkiye'de ise Ahmet Mithat Efendi ve Şinasi'dir..
  • Dünya edebiyatında ilk ve önemli fabllar Hint yazarı Beydeba'ya aittir. Beydeba'nın fablları Kelile ve Dimne adlı bir eserde toplanmıştır.
  • Türkçedeki ilk örneği 'Harname' (Şeyhi)dir.
  • Fabllar manzum(şiir) veya nesir(düz yazı) biçiminde yazılabilirler.

TAVŞAN İLE KAMLUMBAĞA


Tavşan ikide bir böbürleniyor:
-Kimse benden hızlı koşamaz, diyormuş. Sonunda kaplumbağa dayanamamış:
-İstersen yarışalım, demiş.
Koşuya başlamışlar. Tavşan epeyce yol aldıktan sonra, "Hıh, o sırtı kabuklu hayvancık sürüne sürüne kim bilir ne zaman sonra bana yetişir?" diye düşünmüş.
-Şu ağacın altına biraz uzanıp dinleneyim, demiş. Uyuyakalmış.
Kaplumbağa ağır yürüyüşü ile yürümüş yürümüş, hiç dinlenmeden yol almış.
Tavşan bir ara gözünü açmış. Bir de ne görse beğenirsiniz, kaplumbağa neredeyse yarışı bitirmek üzereymiş. Hemen fırlamış, rüzgar gibi koşmaya başlamış. Ama ne çare, kaplumbağaya yetişememiş.
Böylece tavşan yarışı kaybetmiş. Aldırış etmemenin cezasını çekmiş. Kaplumbağa ise düzgün adımlarla, durmadan yürüdüğü için yarışı kazanmış.

KARGA ile TİLKİ


Bir dala konmuştu karga cenapları;
Ağzında bir parça peynir vardı.
Sayın tilki kokuyu almış olmalı,
Ona nağme yapmaya başladı:
“-Ooo! Karga cenapları,merhaba!
Ne kadar güzelsiniz,ne kadar şirinsiniz!
Gözüm kör olsun yalanım varsa.
Tüyleriniz gibiyse sesiniz,
Sultanı sayılırsınız bütün bu ormanın.”
Keyfinden aklı başından gitti bay karganın.
Göstermek için güzel sesini
Açınca ağzını,düşürdü nevalesini.
Tilki kapıp onu dedi ki: “Efendiciğim,
Size güzel bir ders vereceğim:
Her dalkavuk bir alığın sırtından geçinir,
Bu derse de fazla olmasa gerek bir peynir.”
Karga şaşkın,mahcup,biraz da geç ama,
Yemin etti gayrı faka basmayacağına.
La Fontaine

KÖLE ve ASLAN


Vaktiyle bir köle kaçıp ormana sığınmış.Etrafta gezinirken,iniltiler içinde ızdırap çeken bir aslan görmüş.önce korkup kaçmaya yeltenmiş.Fakat aslanın yerinden hiç kıpırdamadığını,yalvaran gözlerle kendisine baktığını görüp durmuş.Aslan kanayan pençesini uzatıyormuş ona.Köle dikkatlice bakınca, aslanın pençesine büyük bir dikenin saplandığını görmüş.Dikeni çıkarıp yarayı temizleyen köle,gömleğinden kopardığı bezle de iyice sarmış.
Rahatlayan aslan ayağa kalkıp kölenin ellerini yalamaya başlamış.Sonra da önüne düşüp yaşadığı inine götürmüş.Her gün yakaladığı avları ine taşıyıp,köleye yardım ediyormuş.
Bu beraberlikleri uzun sürmemiş.Ormana gelen avcılar ikisini de yakalamışlar.Ayrı kafeslere kapatıp günlerce aç bırakmışlar onları.
Kralın da hazır bulunduğu bir gün kafesin ağzı açılmış.Aslanın köleyi nasıl parçalayacağını herkes merakla bekliyormuş.Büyük bir iştahla saldıran aslan,kölenin yanına gelince onu tanımış.Önünde bir köpek sadakatiyle durup ellerini yalamaya başlamış.
Kral bu duruma çok şaşırmış.Köleyi yanına çağırıp bütün hikayeyi dilemiş ondan.Anlatılanlardan çok etkilenen kral,kölenin affedilmesini,aslanın da ormana salıverilmesini emretmiş
Son düzenleyen Safi; 30 Temmuz 2016 02:27