Arama


asla_asla_deme - avatarı
asla_asla_deme
VIP Never Say Never Agaın
15 Mart 2010       Mesaj #6
asla_asla_deme - avatarı
VIP Never Say Never Agaın
Câhiliyye döneminde erkekler çoğunlukla zinâyı ayıp saymazlar, hatta bununla övünürlerdi. Nitekim bu husus İmru'ulkays'ın şiirlerinde açıkça görülmektedir. Câhiliyye devrinde fâhişelik yapan câriyeler öksürerek ilişki teklifinde bulundukları için kendilerine "kahbe" de denirdi. Aralarında sahipleri tarafından para kazanmak amacıyla zorla bu işe itilenler de vardı. Kur'an'da; "...Dünya hayatının geçici menfaatlerini elde edeceksiniz diye nâmuslu kalmak isteyen câriyelerinizi fuhşa zorlamayın" (24/Nûr, 33) meâlindeki âyet bunlarla ilgilidir.
Câhiliyye devrinde dost hayatı yaşayan çiftler de vardı. Erkek, kadının dostu ve arkadaşı (haden) olduğu için bu tür kadınlara "zevâtu'l-ahdân" veya "muttehızâtü ahdân" adı verilirdi. Kur'an'ın iffetli yaşamaları, zinâ etmemeleri ve gizli dost tutmamaları şartıyla câriyelerle evlenmeye izin veren (4/Nisâ, 25), açık ve gizli kötülükleri (fevâhiş) yasaklayan (6/En'âm, 151; 7/A'râf, 33) âyetlerinde dolaylı olarak bunlardan söz edilir. Bu dönemde metres hayatı yaşayan evli kadınlar da vardı. "Dımd" denilen bu kadınlar kocalarından başka bir veya birkaç erkekle beraber olurlar, özellikle kıtlık zamanlarında karınlarını doyurmak için bu tür ilişkide bulunurlardı.
İslâm öncesinde livâta, sevicilik, hayvanlarla ilişki şeklindeki cinsî sapıklıklara da rastlanmaktadır. Kur'ân-ı Kerim bunlardan özellikle livâta üzerinde durmakta ve bu çirkin ilişkiyi ilk defa başlatan Lût kavminin (27/Neml, 54; 7/A'râf, 80-84) bu yüzden helâk olduğunu anlatarak bundan ibret alınmasını istemektedir (29/Ankebût, 28-35). Câhiliyye devrinde birçok yerleşim merkezinde ve ticaret kervanlarının uğrak yerlerinde "mâhûr" (muhtemelen Farsça "mey-hor"dan -içki içen-) denilen işret ve zinâ âlemlerinin yapıldığı evler vardı. Buralarda câriyeler içki sunar, rakseder ve gayrı meşrû ilişkide bulunurlardı. Bu tür ilişkilerde peze venklik (kıyâde) yapan kimseler de vardı. Bunlara "kavvâd" (Türk argosunda "kavat") veya "kavvâde"; âilesini kıskanmayan ve fuhşa itenlere de "deyyûs" denirdi.
Bazı fâhişeler evlerinin veya panayırlarda kurdukları çadırların kapılarına bayrak asarak ücret karşılığı ilişkide bulunmak isteyenleri dâvet ederlerdi. Hz. Âişe, Câhiliyye dönemindeki nikâh türlerinden söz ederken bunlar hakkında da bilgi vermektedir (Buhârî, Nikâh 36). Aynı rivâyette, eşlerini kıskanmayan ve asil gördüğü bir kimseden çocuk sahibi olmak için onunla ilişkiye zorlayan ve eşi o kimseden hâmile kalıncaya kadar bunu sürdüren erkeklerle (buna nikâhu'l-istibdâ' denirdi), on kadar erkekle ilişki kuran kadının doğurduğu çocuğun nesebinin nasıl tâyin edildiği hakkında da bilgi vardır. Kadın çocuğu doğurduktan sonra ilişki kurduğu erkekleri çağırır ve içlerinden birini çocuğun babası olarak belirlerdi. Doğan çocuk erkekse o kişi bunu kabullenmek zorundaydı. Kız çocuğu olması durumunda ise birtakım problemler ortaya çıkardı. Kız çocuğuna sahip olmanın utanç vesilesi sayılması ve doğan kız çocuklarının diri diri toprağa gömülmesi âdeti de toplumda fuhşun yaygın olması, kız çocuklarının ileride fuhşa sürüklenmesi ihtimalinin bulunması ile açıklanabilir.

KA
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Şeytan Yaşamak İçin Her Şeyi Yapar....