Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
1 Temmuz 2010       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Sentetik Deterjanlar
MsXLabs.org & Temel Bilgiler Ansiklopedisi

Deterjanlar, toz veya sıvı şekilde üretilmekte, şampuan, diş macunu ve endüstriyel temizle­me maddeleri olarak da kullanılmak­tadır.

Deterjanlar, aktif maddenin üre­tildiği kaynağa göre;
  • Sabunlar
  • Sentetik deterjanlar
olarak sınıflanabilir. Sentetik deterjanların başlı­ca üretim kaynağı petrol ve kömür­dür. Sentetik deterjan endüstrisi ilk kez 1. Dünya Savaşı’nda Almanya'­da kurulmuş, 1947’de tripoli fosfat ve metil selülozun deterjan yapısına girmesi ile hızlanmış, bundan son­raki 10 yıl gibi kısa süre içinde bü­tün dünyada hızlı bir artış göstermiş­tir. Deterjan, evlerde sabunun yeri­ni almıştır. Ülkemizde de 1955 yılın­da başlanan sentetik deterjan üreti­mi 1963 yılında bin ton iken, her yıl büyük bir artış göstererek 1976 yılın­da 135 bin tona yükselmiştir.

Deterjanların Özellikleri

Sentetik deterjanlar sabuna gö­re bazı önemli üstünlükler taşır:
1) Sabun, doğal yağ asitlerinden hazırlanır. Bu durum, insan besin kaynağının yanlış bir şekilde tüketi­mi demektir. Sentetik deterjanlar ise petrolden hazırlandığı için bu sakın­cayı taşımazlar.
2) Sabun, sert suda kesilir yani suya sertlik veren kalsiyum, mag­nezyum gibi minerallerle suda eri­meyen tuzlar oluşturarak çökelir. Böylece hem sabun ziyan olur ve hem de temizlenen eşya üzerinde bi­rikinti oluşur.
3) Deterjanın eşyayı ıslatma ve etkileme yeteneği sabundan daha üstündür.
4) Sentetik deterjanlar, daha az miktarla temizleme işini yaptıkların­dan sabuna göre daha ekonomiktir­ler.

Deterjanlar ve Sağlığımız


1. Cilt Üzerine Etkileri
Sentetik deterjanların içerdiği aktif maddeler, kullanılma sırasına doğrudan doğruya deriye veya ter bezleri yolu ile cildin iç kısımlarına nüfuz ederler. Böylece deri protein­lerini bozarak çeşitli cilt hastalıkla­rına (eritem, foliküler nekroz) yol açarlar. Ayrıca cilt yağını alarak cil­din kurumasına, çatlamasına ve egzamalar oluşmasına neden olur. Yü­zey aktif maddelerden başka, deter­janların içerdiği soda gibi kalevi maddeler de bu tahrişi artırırlar. Ay­rıca saç, tırnak, deri proteinleri ile et­kileşme sonucu buralarda birikirler.

2. Sindirim Yolu ile Zararlar

Sentetik deterjanlarla akut zehir­lenme çok azdır. Zehirleme etkileri düşüktür. Ancak yanlışlıkla meşru­bat yerine deterjan veya şampuan iç­me nedeni ile çocuklarda bazı akut zehirlenme olayları görülmüşse de ölüm olmamıştır.
Diğer taraftan bazı deterjanlarla sürekli temas sonucu oluşabilecek zararlı etkiler tam bilinmemektedir. Yapılan araştırmalara göre az miktar­da deterjan, içme suları ile ve de­terjanla temizlenmiş besin kapların­da kalan artıklar nedeniyle insanlar tarafından alınmaktadır. Sindirim yo­lu ile bir kişinin yılda yaklaşık ola­rak 1 gram deterjan aldığı hesaplan­mıştır. Yapılan hayvan deneylerinde belirgin bir zararlı etki gözlenmemiş­tir. Ancak bu deneyler, en fazla hay­vanlar üzerinde 3 yıl süreli olarak ya­pılmıştır. Ayrıca yüzey aktif madde­lerin parçalanma ürünlerinin zehir­leyici etkileri hakkında bilgiler de ye­terli değildir.

Deterjanlar ve Çevre Sorunları

Kullanılan deterjan artıklarının kanalizasyonla göllere ve nehirlere karışması sonucu çevreye verebile­cekleri zararlar çok önemlidir. Deter­janların bu zararları içerdikleri yüzey aktif maddeler ve katkı maddeleri nedeni iledir.

1. Su Ürünlerine Olan Etkiler

Bazı deterjanların çok kullanıldı­ğı yerlerde, su ürünlerine gelebile­cek zehirleyici etkiler erkenden sap­tanabilir. Yapılan incelemelere göre 1 litre suda 20 mg. lauril sülfat veya dodesil benzen sulfonat şeklinde sentetik deterjan içeren bir nehirde 65 günlük bir alabalık ancak 1 saat canlı kalabilir. Genel olarak yüzey aktif maddelerin balıklar için en az öldürücü dozları (MLD: balıkları öl­düren en küçük miktar) litrede 6-7 mg. olarak bulunmuştur. Çeşitli ak­tif maddelerle balıklarda saptanan zehirleyici dozların birbirine çok ya­kın olması, zararlı etkinin fiziksel özellikle olduğu görüşüne yol aç­maktadır. Suda yeterli miktarda ok­sijen olduğu halde yüzey aktif mad­denin yüzey gerilimi düşürmesi ve ozmos olayı sonucunda, balığın yarı geçirgen solungaçlarından yeterli oksijen alınamamakta ve sonuçta boğulma görülmektedir. Deterjanla­rın MLD'ları balık cinsine göre çok değişmekle beraber, sudaki yüzey aktif madde miktarı litrede 3 milig­ram geçmediği hallerde zararlı etki­nin çok sınırlı olduğu ileri sürülmek­tedir.
Sentetik deterjanların sudaki çe­şitli bakteri ve algler (yosunlar) üze­rinde de etkileri vardır. Bazı yüzey aktif maddelerin, oldukça yüksek dozlarda (litrede 0.5-2 gram) sudaki organik molekülleri parçalayan flo­ra üzerine zararlı bir etki yapmadık­ları gözlenmiştir. Ancak nitrifikasyon olayını gerçekleştiren bakteri enzimleri bazı deterjanlardan etki­lenmektedirler.
Yine yüksek konsantrasyon anyonik deterjan içeren nehirlerde alg­lerin büyümesini de engellediği göz­lenmiştir. Ancak bu konudaki çalış­maların yeterli olmadıkları görüşü vardır.

2. Fosfatların Su Ürünlerine Etkisi

Yüzey aktif maddelerinin yanı sıra, su sertliğini gidermede en çok kullanılan deterjan katkı maddelerin­den sodyum tripolifosfatın önemli çevre sorunları oluşturduğu saptan­mıştır. Yoğun yerleşim ve endüstri bölgelerinden gelen atık suların içer­diği fazla miktarda ortofosfatın alı­cı sulara karışması özellikle göller­de su bitkilerinin çoğalıp veriminin azalmasına ve gölde yaşlanma süre­cinin hızlanmasına neden olmakta­dır. Su hayvanlarının temel besini olan alglerin aşırı büyümesi, bu bit­kilerin su yüzeyini tamamen kapla­masına ve böylece çözülmüş oksi­jenin azalmasına yol açacaktır. Sonuçta, deney hayvanları ve diğer mikroorganizmalar ölecek, böylece cansız bitkiler hem suyun lezzetini bozacak, hem de sürüklenerek su kenarına atıldığında, çürüme sonu­cu son derece pis bir kokunun çev­rede yayılmasına neden olacaktır.
Mevsimlere göre bu olayların tekrarlanması su diplerinde ölü bitki ve çü­rüme ürünlerinin birikmesine ve za­manla gölün sığlaşıp bataklığa dö­nüşmesine yol açacaktır. Doğal ko­şullarda çok geç olan bu yaşlanma süreci fosfatların etkisi ile çok kısal­maktadır.

3. Köpük Durumu

Sentetik deterjanların kullanıl­ması ile birlikte nehirlerde köpük oluşumu da önemli bir sorun olarak ortaya çıkmıştır.
Fazla miktarda deterjan kullanı­lan yerlerde, nehir sularına karışan aktif maddeler, bol miktarda köpük oluşturarak çevrede bulunan tarla ve otlakların bozulmasına sebep olur, buralarda otlayan hayvanların ağır­lıklarına zarar verirler.
Özellikle dayanıklı (sert) yüzey aktif maddeler, suları temizleme iş­lemlerinde de aynı kalırlar. İçme suyunda 50 ppm deterjan olduğunda, suyun lezzeti belirgin olarak bozul­makta ve koku ile deterjan olduğu anlaşılmaktadır. Genel olarak içme sularında bulunmasına müsaade edilen en yüksek anyonik deterjan miktarı 0.5 mg/l (0.5 ppm) olarak sap­tanmıştır.
Diğer taraftan kanalizasyon ol­mayan alanlarda, kullanılmış deter­janlar akıntı sularla birlikte lağım çukurlarında toplanmakta, özellikle sert olanlar toprağa sızmakta, kuyu ve diğer sulara karışarak uzak yerle­re kadar taşınmaktadırlar.

Deterjan Endüstrisinde Gelişmeler

Yukarıda açıklanan nedenlerle son 10-15 yıl içinde, deterjan endüs­trisinde önemli gelişmeler olmuştur.
1. Özellikle "biyolojik parçalanabilir" (yumuşak) yüzey ak­tif madde üretimi üzerinde araştır­malar yapılmaktadır. Amerika başta olmak üzere, birçok ülkelerde 1964'ten itibaren dayanıklı deterjan­lar yerine, daha çabuk parçalanan (yumuşak) deterjan üretimi önem ka­zanmıştır.
2. Kompleks alkali fosfatların deterjan üretiminde kullanılması, 1964'ten itibaren çevre bilimcilerinin hücumuna uğramıştır. Yukarıda açıklanan ve tartışmalı olan sakınca­lar nedeniyle, bugün ABD'nin bazı eyaletlerinde deterjanlarda fosfat kullanılmasını sınırlamış veya yasak­lamışlardır.
3. Çevreye giren, yayılan her tür­lü kimyasal maddeye güvence bakı­mından gittikçe daha fazla dikkat ve ilgi gösterilmektedir. Bu nedenle, deterjanla çevreye yayılan kimyasal ürünler üzerinde, derin ve yoğun incelemeler yapılmakta, biyolojik parçalanma sırasında oluşan ara ürünlerin araştırılması devam et­mektedir. Yeni bulgular daha güven­celi deterjan üretimine yol açabilir.
4. Deterjan endüstrisinde son 10-15 yılda olan değişmelerde önemli olan benzen, n-parafin ve eti­len fiyatları çok yükselmiştir. Bu ne­denle üreticiler daha ekonomik yol­dan ham madde üretme yoluna git­mektedirler. Örneğin etilen yerine, kerozenden daha ucuza sağlanan n-parafini tercih etmektedirler.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!