Arama

Grafik Sanatlar - Tek Mesaj #2

ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Şubat 2009       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Grafik Sanatlar Tanımı


Grafik sözcük olarak Latince kökenli olup, "grafyn"dan gelmektedir. İngilizce de "Graphic", Fransızca da "Graphique" olarak yazılmaktadır. Grafik sözcüğü sanat çalışmalarında çok geniş bir kullanıma sahip olduğu için sonuna "graf" eklenen tüm alanlar grafik sanatları tanımlar. Örneğin; Fotograf, serigraf, lirograf gibi.
Günümüzde uluslararası anlatım biçiminde grafik sözcüğü ortak bir ifadede kullanılmaktadır, dolayısıyla tanımda tüm insanların aynı yorumu çıkaracağı biçimde netleşmiştir. Bu yorum; grafik sözcüğünün yazmak, çizmek, görüntülemek ve çoğaltmak, anlamına geldiğini ifade etmektedir.

Grafik sözcüğünün tanımı biraz daha açılacak olursa, sanatçının elinden özgün biçimlendirmeyle çıkan ya da özgün çoğaltmayla (baskı yöntemiyle) elde edilen eserin, bilgi iletmek, basılmak, kitle iletişim araçlarında kullanılmak amacıyla hazırlanan; çizgi, yazı, resim ve bunların düzenlemeleriyle ilgili tasarımları kapsar.
Bu tanımlardan da anlaşılacağı gibi grafik sözcüğü bir sanat alanını anı atmaktadır. Grafik sanatlar plastik sanatlar içerisinde yer almasına rağmen, işlevsellik açısından tüm sanat dallarından farklılıklarıyla ortaya çıkar. Soyut olmasına rağmen ekonomik özelliği söz konusudur, çoğaltıma dayalı olduğu için kitlelere daha çok hitap eder.

Grafik Sanatlar Tarihi


Grafik sanatlar tarihini insanlığın ilk haberleşme sistemine kadar götürmek mümkündür. Grafik sanatlar olarak değerlendirilen çalışmaların 6000 yıllık bir geçmişi olduğu söylenebilir. Çünkü grafik sanatların içinde çoğaltım tekniğinin kullanılması bu alanın tanımlanmasını daha kolay hale getirmektedir.
Bununla birlikte yaklaşık 400.000 yıl kadar öncesine uzanan insanlığın el hüneri ile ilgili üretimleri Paleolitik (Eski taş çağı ve kaba taş çağı olarak adlandırılmaktadır) çağa kadar gitmektedir. Bu dönemde taşın bir araç olarak kullanıldığı görülmektedir.
Mağara duvarlarına yapılan ilk resimler ve küçük heykelcikler, insanın sanat açısından ortaya koyduğu belgelerdir. Duvarlara yapılan veya kazılan resimler, insan çevre, insan hayvan ilişkilerini göstermektedir. Sanat tarihi ve arkeoloji bilimi, duvar resimlerini bir sanat eseri olmaktan öte bir iletişim aracı olarak ele almaktadır. Bu çalışmalar bir anlamda ilk grafik sanatlar ürünü sayılabilir.

Örneğin; M.Ö.l5000 Altemira (İspanya) ve M.Ö. 25000 Lascaux (Fransa) mağaralarında bulunan hayvan ve insan figürlerinde günlük yaşamın bir kesiti işlenmiş ve aynı zamanda elleri n şablon olarak kullanılıp boyayla duvarlara çoğaltıldığı görülmektedir.
Bu bir çeşit grafik ürün sayılabilir. Çoğaltım tekniği grafik sanatların temel prensibi olduğu varsayıldığında, 6000 yıllık tarih sürecinde Anadolu ve Mezopotamya bölgesinde küçük mühür silindirler ve çivi yazısıyla hazırlanmış küçük zarflar grafik çoğaltımların üç boyutlu ürünleri sayılabilir.
Tarih kitapları ilk baskının Gurenberg tarafından bulunduğunu yazar. Aslında Gurenberg baskıyı ilk bulan kişi değil ama geliştiren kişidir. Çünkü yazının icadıyla birlikte, özellikle Sümer'lerde çivi yazısının kil tabletler üzerine ve kilden yapılan silindirlerin üzerine kazılan çivi yazılar, kurutulduktan sonra, yaş tabletlerin üzerine yuvarlanılarak bir çeşit imza ve çoğaltım amaçlı kullanım tekniği geliştirmişlerdir, bunlar da ilk baskı teknikleri sayılabilir.

Günümüzden tahminen 3000 yıl önce Eski Mısır'da geliştirilen hiyeroglif yazı tarzı, çeşitli canlı ve cansız varlıkların ayıklanmış biçimlerinden oluşan bir yazı sistemi olarak ortaya çıkmış ve Mısır uygarlığının omurgasını oluşturmuştur. Bu yazı tekniği nesnelerin kolay ve anlaşılır biçimde sembollere dönüştürülmesidir
Aynı dönemlerde Anadolu' da ortaya çıkan yazı biçimleri Mısır yazısına nazaran daha şifreli bir tarzdadır. Bununla birlikte, yazının çıkış kaynağı ve ilk hangi toplum tarafından bulunduğu kesin olarak tespit edilememiştir, ancak yazının kullanıldığı önemli yüzeylerden kâğıt, eski Mısır'da bulunmuştur. İnce papirüs bitkisinin yaprakları yan yana getirilerek ağırlıklar altında bekletilip ve parlatılır. Bu yüzeylerin üzerine hiyeroglif yazı yazılırdı böylece tarihte ilk kâğıt yapımının Mısır' da başladığı söylenebilir. Bu da grafik sanatlar tarihi açısından önemli bir buluştur.

Grafik sanatlar tarihinde Çin'in önemli bir yeri vardır. Avrupa'dan daha önce yazı ve baskı sanatını bulan ve geliştiren bir toplum olan Çin' de, ayrıca yazı iletişim aracı olma yanında önemli bir sanat unsuru olarak ele alınmıştır. Çin yazıları harf değil kelime biçiminde yazılmaktadır.
Baskı işlemlerinin ise Çin' de M.Ö.200 yıllarında bulunduğu ve kullanıldığı bilinmektedir. Özellikle saray çevresinde hanedan ve önde gelen kişilerin önemini belgelemek için taş ve küçük sert tahta kalıplar üzerine oyulmuş yüksek baskı biçiminde mühürler kullanmışlardır. Bu gelenek daha sonra yaygınlaşarak Çin toplumunun çeşitli kesimleri tarafından da bir ayrıcalık sembolü olarak kullanılmıştır.

Mühürlerde siyah ve kırmızı renkler ağırlıktadır. Yine ilk kitap basım işleminin M.Ö.868 yılında Çin'de yapıldığı bilinmektedir. Bu kitap tahta kalıplar üzerine oyulan ve yüksek baskı biçiminde hazırlanan "Diamond Sutra" adlı kutsal Budist öğretileri yaklaşık 5 metre uzunluğunda rulo kâğıtlara basılmıştır. Baskı teknikleri sadece Çin'de değil Uygur Türklerinde de kullanılan bir teknikti. Aslında grafik sanatların tarihteki kimliğini kazanması yazı sanatının keşfiyle mümkün olmuştur.
Bugün dünyada kullanılan yazıların kesin olarak bulunuş tarihi yoktur. Latin alfabesinin çıkış kaynağının M.Ö.1600 tarihlerinde Finikeliler tarafından bulunduğu ifade edilmektedir. Bununla birlikte Mısırlıların, Asurluların, Giritlilerin ve Musevilerinde yazının keşfinde rol aldıkları ileri sürülmektedir. Ancak bunlar sadece Ortadoğu ve belki de Latin alfabesi için söylenebilecek varsayımlardır. Hâlbuki Çin, Japon, Hindistan ve Orta Asya bölgesinde yaşayan toplumların da yazının keşfi konusunda olsun, kullanımı konusunda olsun ön Asya ve Ortadoğu kadar eski oldukları bilinmektedir

Türk Grafik Sanatı Tarihi


Türk grafik sanatlar tarihini, Türklerin kabul ettikleri yazı sistemleriyle ele almak daha doğru olacaktır. Orta Asya'dan Anadolu'ya uzun bir kültür coğrafyası içinde yer alan Türk tarihinde, Uygur alfabesi ve Göktürk alfabesi, kalıcı belgeleri günümüze kadar ulaştırmıştır. Uygur'lar Çinlilerle yakın ilişkiler içinde bulundukları için yazım ve baskı teknikleri konusunda bilgi sahibi oldukları bilinmektedir. Özellikle duvar resimleri çalışmalarında çok sayıda eser bugüne kadar gelmiştir, baskı olarak tahta kalıplar kullanmışlardır. Göktürk'lerin ise Orhun kitabelerini bıraktığını ve kaplumbağa heykeli üzerine oturtulmuş 3 metre boyunda kabartma yazıtların günümüzde Moğolistan sınırları içerisinde korunduklarını bilinmektedir.

M.S.9. yüzyılda Müslümanlığı kabul eden Türk'ler Arap yazı sistemini kullanmaya başlamışlardır.
Aslında Arap alfabesi ve ses uyumları Türk gramer yapısına ve ses sistemine uymamasına rağmen, yine de bin yıllık Anadolu Türk tarihinde çok sayıda eser bu yazıyla günümüze kadar bırakılmıştır. Selçuklular döneminde Arap yazıları taş üzerine kaligrafik olarak işlenmiştir
Türklerde grafik sanatların asıl gelişimi Osmanlı Devleti döneminde başlamıştır. İlk matbaanın 18. yüzyılda İbrahim Müteferrika tarafından kurulduğu bilinmekle birlikte, Osmanlı Devleti'nde matbaanın tarihi Fatih Sultan Mehmet dönemine kadar uzanmaktadır. Özellikle azınlıkları oluşturan Musevi, Ermeni ve Rumların kendi dini eserlerini matbaa tekniğini kullanarak basmışlardır. Kanuni Sultan Süleyman döneminde sarayda kurulan Enderun mekteplerinde sanat konularına da özel ağırlık verilmiş İran, Özbekistan ve batıdan getirilen sanatçılar burada öğretmenlik yapmışlardır. Kitap resimlerine sayfa tasarım çalışmaları bu okulda önemli bir ağırlık kazanmıştır. Kanuni döneminin ünlü minyatür sanatçısı Matrakçı Nasuh yaptığı resim Anadolu'nun birçok kentinin kuşbakışı resimlerini yapmıştır. Bu eserler günümüze kadar hem tarihi bir belge ve hem de sanat eseri olarak ulaşmıştır.

1727 yılında Padişah 3. Ahmet ve Sadrazam olarak görev yapan Nevşehirli Damat İbrahim
Paşa'nın desteği ile İbrahim Müteferrika ile kendisiyle birlikte çalışan ve kısa bir süre Fransa elçiliği yapmış olan 28 Mehmet Çelebi, ilk baskı tesislerini kurmuşlardır.
Türk grafik sanatı tarihinin modern başlangıcı bu dönem olarak ele alınabilir. İbrahim Müteferrika'nın bastığı ilk kitaplar; Tarih-i Hind-i Garbi, Cihannüma adlı resimli bir kitap, Latin alfabesiyle basılmış olan Grammaire Turque ve Kitab-ı Lügat-ı Van Kulu'dur.
Osmanlı döneminde aşamalar geçiren matbaacılık tarihinde, ilk Türkçe gazeteler 1860 yılında çıkmaya başlamıştır. Bu dönemin gazetelerine ilk resimleri çizen ve Osmanlı döneminin pul ressamı da sayılan Ebuzziya Tevfik’tir. Sanatçı kişiliği olan ve disiplinli çalışmalar yapan bir yapıya sahiptir.
Türk grafik sanatlar tarihinin önemli bir aşaması da Osmanlı Devleti'nde tiyatro sanatının kurulması ve gelişim göstermesidir. Tiyatro afişlerinin bu devrede çalışıldığı görülür. Avrupa'da gazetelerde bol miktarda yer alan karikatür sanatı da yüzyılın sonuna doğru Osmanlı Devleti'nde çıkan gazetelerde yer almaya başlamıştır. Tercüman-ı Ahval, Tercüman-ı Hakikat, Tasvir-i Efkâr gibi gazetelerde dönemin yönetimini hicveden karikatürler yayınlanıyordu. Ayrıca Servet-i Fünun ile Diyojen adlı dergilerin de Türk grafik sanatı tarihinde önemli bir yeri söz konusudur

Matbaanın emekleme dönemlerinde ilk basılı ürünlerin tasarımları genellikle hattat ve müzehhip denilen süslemecilerin elinden çıkardı. Tüm dergilerde başlıklar, yazı tipleri, resimler, pullar ve sayfa düzenlemeleri bu meslek erbabı olanlar tarafından yapılırdı.
Birinci Dünya Savaşına katılan Osmanlı Devleti savaşın yıkımı ve yenilgisiyle her alanda olduğu gibi basımcılıkta da gelişimini kaybetmiştir. Kurtuluş savaşı döneminde ise Anadolu ve Ankara'dan savaşı yöneten Atatürk, Türk ordusunun moralini yüksek tutmak için çeşitli basılı ilanlar ve yayınlar çıkartılmasını istemiştir. Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulması ve Latin alfabesinin kabul edilmesiyle birlikte de matbaacılık sanayi ülkemizde çok hızlı bir gelişim göstermeye başlamıştır.
İlk yıllarında yeni kurulan Türk devleti'nin kimlik oluşturma çabalarında önemli bir grafik tasarımcı ve ressam İhap Hulusi'dir. Almanya'da eğitim gören Hulusi, Türk grafik sanatlar tarihinin cumhuriyet döneminde, bir öncü olarak kabul edilmiştir. Yaptığı çalışmaları ve eserleri günümüzde hala varlığını sürdürmeye devam etmektedir
Cumhuriyet döneminin ilk grafik tasarımcılarımdan, İhap Hulusi'nin bir çalışması İhap Hulusi ile aynı dönemde yaşayan ve soyadı gibi titiz tasarımlara imza atan bir isim de Kenan Temizan'dır.

Döneminin afiş ustası olan sanatçının Türk grafik sanatı tarihinde önemli bir yeri vardır. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti, inkılâp hareketlerine başlamış alfabesini de değiştirmeye karar vermişti, bunun anlamı ülkede tepeden tırnağa yazıyla ilgili her şeyin değişmesiydi. Ülkemizde sanayi hareketleri geliştikçe grafik sanatlar da bu duruma ayak uydurup kendi değişim ve gelişimini göstermiştir. Özellikle 1950 yılından sonra Türk grafik sanatının önemli bir atılım yaptığı görülür. Türk kültür ve sanatından izler taşıyan afişler yapan Mengü Ertel, geleneksel halk kültürü öğelerini tasarımlarına taşıyan Yurdaer Altıntaş, Türk grafik sanatlarına çarpıcı yenilikler getirmişlerdir.
1960 sonrası ülkemizde kentleşme sürecinin artması, üretimin çeşitlenmesi, 1970 ve sonrasında siyasi hareketlerin yoğunlaşmasıyla, grafik sanatlar daha çok ön planda yer almaya başlamıştır.
Avrupa ve Amerika ile olan teknolojik ve kültürel ilişkiler basım tekniklerinin daha fazla yerleşmesine sebep olmuş, özellikle Amerikan tarzı giyim kuşam ve sanat, günlük yaşamın içerisinde yoğun bir şekilde yer almıştır. Bu değişimler, kültürel iletişimde önemli bir rol oynayan grafik sanatların daha etkin duruma geçmesine neden olmuştur.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 22 Nisan 2018 18:18
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!