Arama


CenneT-ul Meva - avatarı
CenneT-ul Meva
Ziyaretçi
16 Ekim 2010       Mesaj #2
CenneT-ul Meva - avatarı
Ziyaretçi
4. BÖLÜM SÜRÜ YÖNETİMİ

İsletmede yeterli kayıt düzeni kurulmalı, hayvanların kayıtları tutulmalıdır. Verim kayıtları tutulan isletmelerde irk, canlı ağırlık, süt verimi, laktasyon dönemi vb. özellikleri esas alan, ekonomik ve dengeli rasyonların yapılması sağlanarak is sansa bırakılmaz. Hayvan başına verim, hayvanin yaşadığı çevreyi ve hayvani iyileştirmek suretiyle artırılabilir. Bu amaca ulaşılabilmesi, sürü yönetiminde doğru ve yerinde kararlar verilebilmesi, damızlık seçiminin isabetli yapılabilmesi için sürü ve hayvanlar hakkında yeterli ve doğru bilgiye sahip olmak gerekir. Bu amaçlara hizmet edecek bilgileri toplama ve bunları saklama isine kayıt tutma denir. Kayıt tutulması hem her bir ineğin hem de tüm sürünün durumu hakkında günlük ve uzun vadeli bilgiler verir ve isletme sahibi ye da yöneticisine gelecek için planlar yapma olanağı sağlar. Kayıt tutma düzeni, basit, doğru, günü gününe islenebilen, kolay ve az zaman alici olmalıdır. Bilgi toplama, isletmenin önemli isleri arasında görülmelidir. Bir isletmede temel olarak su kayıtlar tutulmalıdır: İşletmede doğan hayvanların (Doğum tarihi, doğum tipi ve sekli, numarası, ana ve baba numarası) İsletmede buzağılayan ineklerin buzağılama tarihi, buzağılama tipi ve sekli Tohumlanan hayvanin nosu, boğanın adi ve nosu, tarihi, tohumlamacı Sürüden çıkarılan hayvanlar için tutulan kayıtlar. Çeşitli dönemlerdeki canlı ağırlıklar . Süt verim miktarı. (gerektiğinde yağ,protein ve kuru madde oranları). Kuruya çıkarma tarihi. Sağlık bilgileri (aşılama, hastalık, tedavi vb.). Yem ve yemlemeye ait bilgiler. Hayvanların doğum tarihleri bilinirse sürü için planlama daha rahat yapılabilir, ana ve babasının kulak numarası sayesinde bir bilgiye ihtiyaç duyulduğunda kolayca ulaşılabilir. Hayvanların buzağılama tarihlerinin kayıt edilmesi buzağılama sonrası tohumlama zamanının gelip gelmediğinin tespit edilmesi ve 100 gün içerisinde hayvanin tekrar gebe kalmasının sağlanmasına yarar. Hayvanların mutlaka tohumlanma tarihleri kayıt edilmelidir. Böylece hayvanin gebe kalmaması halinde yeniden kızgınlık göstereceği günleri (tohumlama tarihinden itibaren 17-21 gün sonrası) tahmin edilebilir. Hayvanin gebe kalması halinde de kuruya çıkarılacağı tarih (tohumlama tarihinden 200-210 gün sonrası) ve tahmini doğurma tarihi (tohumlamadan 280 - 285 gün sonrası) bilinmiş olur. Tohumlamada kullanılan boğanın hangi boğa olduğu bilindiğinde doğan yavrunun durumu ile boğa arasında ilişki kurularak o boğayı tekrar kullanıp kullanmamak hakkında karar verilebilir. Hayvanin numarası, sürüden çıkış tarihi ve nedeni (Damızlık satış, kasaplık satış, ölüm,vb.ne) ait kayıtların elde bulunması sayesinde sürüde bir sonraki dönem planlaması daha iyi yapılabilir. Sürü mevcudiyetini muhafaza etmek veya sürüde herhangi bir genişleme veya daralma yapmak isteniyorsa bu tutulan kayıtlardan yararlanılabilir. Hayvanların belirli dönemlerdeki ağırlıkları (Doğum, sütten kesim, 6.ay, 1 yas, ilkine tohumlanma ağırlığı vb.) saptanabilirse, hayvanların gelişme durumlarını yakından izlenir ve yemleme bu veriler doğrultusunda yapılabilir. Böylece hayvanların aşırı yağlanmaları veya kondisyonlarının düşüklüğü de önlenmiş olur Sağmal ineğin bir sağım döneminde (laktasyon) verdiği süt miktarı, belirli aralıklarla yapılan ölçümlerden elde edilen bilgiler kullanılarak bulunmaya çalışılır. Bu amaçla genellikle 15 günde bir veya ayda bir bütün ineklerin süt verimleri ölçülür. Kontrol sağımı olarak adlandırılan bu uygulamayla elde edilen değerlerden de laktasyon verimi tahmin edilebilir. Bu bilgiler basta yemlemede ve sürü yönetiminde yardımcı olur. Hayvanların ne kadar süt verdiği bilinirse yemleme ona göre düzenlenir, düşük süt verenlere fazladan yemleme yapılmaz, yüksek süt verimli hayvanlara da kapasitelerinden tam yararlanabilecek miktarda yem verip, en ekonomik şekilde en yüksek süt verimi sağlanır. Sürünün düşük verimli ineklerini zaman içerisinde sürüden çıkararak zamanla sürünün süt verimi yüksek ineklerden oluşması sağlanır. Hayvanların hangi tarihte yapılan tohumlamadan gebe kaldığı bilindiğinde kuruya çıkarılacağı tarih (doğuma sekiz hafta kala) tespit edilerek bu dönemdeki besleme programı uygulamaya geçilmezidir. Hayvanların aşılandıkları tarihlerin kayıt edilmiş olması aşıların tekrarının gerektiği tarihin saptanmasını sağlar. Hayvanlara koruma veya tedavi amaçlı yapılan tüm uygulamaların kayıtları tutulmalıdır. Herhangi bir hastalığın çıkması durumunda o hayvanin geçmişine bakarak uygulanacak tedaviye daha rahat karar verilebilir. Uygulanan yemleme düzenine göre hayvanlara verilen yem maddelerinin miktarı mutlaka kayıtlı olmalıdır. Bu her hayvana bir günde ne kadar kurut, silaj, fabrika yemi vb. verildiginin bilinmesini saglar. Böylece ihtiyaç olan yem miktarı tespit edilerek hazırlıklar ona göre yapılmalıdır. Gerek kayıt sistemi, gerekse ekonomik ve dengeli rasyonlarin yapılmasında konu ile ilgili uzman kişilerle temasa geçilmelidir. Damızlık Birliğinde görevli uzmanlardan yeterince yararlanmalıdır. Basarili bir bakim ve idare için özen gösterilmelidir. Veteriner hekim kontrolünden geçmeyen hayvan satın alınmamalı, Altı aylıktan ileri gebe inek ye da düve ile bir aylıktan küçük buzağı satın alınmamalı, Barınakların yapımı, hayvanların bakim ve beslenmelerinde uzmanların önerileri dikkate alınmalı, Sığırlar ile koyunlar ayrı barındırılmalı, Ani yem değişiklikleri yapılmamalı, Hayvanlar hastalıklara karşı koruyucu olarak mutlaka aşılatılmalı, Hastalık görüldüğünde en seri şekilde haber verilmeli, Hayvan alim satımı ile nakliyesinde menşei şahadetnamesi ve veteriner sağlık raporu alınmasına özen gösterilmelidir. Doğuracak hayvanlar doğum bölmesine alınmalı ve buzağıya ağız sütü içirilmelidir. Sığırların ortalama gebelik süresi ortalama 280 gün (9 ay 10 gün)dür. Asim kayıtları tutulan hayvanların doğurma tarihleri kolayca tahmin edilebilir. Doğumu yaklaşan inek sakinleşir ve hareketleri yavaşlar, meme büyür ve gerginleşir. Vulva şişer ve mukoza akıntı artar, sağrı bağlarının gevşemesi nedeniyle kuyruğun etrafında çukurluk oluşur, karin üst kısmı hafifçe içe çöker. Kayıtlardan ya da dış görünüşünden yararlanarak doğurmaya bir hafta kaldığı tahmin edilen hayvanlar temiz ve dezenfekte edilmiş ve bol yataklık serilmiş (12-16m2'lik) doğum bölmesine alınmalı, doğuma kadar bağlanmamalıdır. İneklerin çoğu yardıma ihtiyaç duymadan doğururlar. Normal doğumun ilk aşamasında yavruyu çevreleyen zarların bir bölümünün oluşturduğu su kesesi vulvadan dışarı çıkar. Buzağıya yardim zorunlu olmadıkça bu kese yırtılmamalıdır. Buzağının gelişi normal ise, önce bas ve ön ayaklar görülür. Bundan yaklaşık 1 saat sonra doğum gerçekleşir. Eğer bas ve ön ayaklar görüldükten sonraki yarim saat içerisinde doğum gerçekleşmemiş ise yardim gerekir. Doğum gerçekleşir gerçekleşmez yavrunun ağız ve burnundaki mukoz kalıntı temizlenmeli, göbek kordonu doğum esnasında dipten kopmuş ise bu bölgeye tentürdiyot benzeri mikrop öldürücüler sürülmeli ve bu uygulamaya günde iki kez olmak üzere, üç gün devam edilmelidir. Göbek kordonu dipten kopmamış ise, karnına en yakın kısımdan başlayarak kordon aşağıya doğru sıvazlanmalı ve içindeki sıvı boşaltılmalıdır. Daha sonra içine antiseptik akıtılan göbek kordonu karina 4-5 cm uzaklıktan antiseptiğe batırılmış bir iple bağlanmalı ve bağlanan noktanın 3-4 cm altından temiz ve keskin bir bıçak ya da makasla kesilmelidir. Bu bölgeye yine 2-3 gün süre ile günde iki defa antiseptik uygulanmalıdır. Doğumdan sonra inek yavrusunu yalayarak yavrunun kurumasına hem de dolaşımın hızlanmasına yardımcı olur. Eğer inek herhangi bir nedenle bu isi yapmıyor ise kuru bir bez veya yataklık kullanılarak buzağı iyice silinmeli ve kurutulmaya çalışılmalıdır. Normal bir buzağı doğumundan yarim saat sonra ayağa kalkar ve bir saat içerisinde ******* emmeye baslar. Buzağı emmeden önce, memeler uygun bir dezenfektan ile temizlenmelidir. Buzağılar ilk zamanlar emmede zorlanabilir. Buzağıya yardımcı olmalı veya inek sağılarak süt elden içirilmelidir . Doğumu takiben üretilen ağız sütü normal süte göre daha fazla kuru madde, protein, mineral, vitamin ve buzağının hastalıklardan korunmasına yardımcı olacak bağışıklık maddelerine sahiptir. Bu nedenle her buzağının mutlaka en kısa sürede ağız sütü içmesi sağlanmalıdır. Buzağılarda numaralama, boynuz köreltme ve fazla meme uçlarının kesilmesi zamanında yapılmalıdır. Buzağıların diğerlerinden ayırt edecek şekilde işaretlenmesi veya numaralanması sürü yönetimi ve ıslah çalışmaları açısından son derece önemlidir. Ayni zamanda ahırda bir çok doğum varsa, buzağılara geçici olarak renkli bantlar veya boyalarla işaretlenip, boynuna bir numara olan madalyon takılır. 2-3 haftalık olunca, kulağına, sari renkli, üzeri siyah yazı ile (Milli Soykütügü Sistemi ) numarası yazılı plastik küpe, özel alet yardımıyla takılır. Hayvanların birbirlerine ve bakıcılara zarar verme tehlikesini azaltmak amacıyla, elektrikli boynuz köreltme aletiyle boynuzların büyümesini sağlayan hücrelere zarar verilerek boynuz köreltilir. Bu amaçla hazırlanmış kimyasal maddeler de boynuz köreltmede kullanılabilir. Her iki halde de boynuz etrafındaki kılların kesilmesi ve dezenfekte edilmesinde ve buzağı 1-2 haftalık olunca boynuz köreltilmesinde yarar vardır. Memelerin görünüşünü bozan, sağımda güçlük yaratan ve meme yangı tehlikesini artıran fazla meme uçlarının erken dönemde aliminin, boynuz köreltme ile birlikte yapılmasında fayda vardır. Arka meme bölümleri arasındaki fazla meme ucunun alınması için, bölgenin temizlenmesi ve dezenfekte edilmesi ve keskin bir makasla alınması yeterlidir. Buzağıların barındırılmalarına özen gösterilmelidir. Buzağılara doğumdan hemen sonra yaşamlarını sağlıklı olarak sürdürebilecekleri barınak koşulları sağlanması gerekir. Buzağılar, ineklerle ayni ahir bölmesinde tutulmamalıdır. İneklerin bulunduğu ortamda çoğalma imkanı bulan zararlı mikropların buzağılara bulaşmaması ve buzağılara daha kontrollü barınma ortamı sağlanması için bu kesinlikle şarttır. Buzağılar iki haftalık oluncaya kadar bağlanmamalıdır. Buzağıları kontrol altına almak, hastalıklardan ve yaralanmalardan korumak için, doğumdan hemen sonra buzağılar, her biri için hazırlanmış buzağı kulübelerine (veya bölmelerine) alınır. Tabanına yumuşak, temiz ve kuru altlık serilen, en az 120 cm uzunluk, 80 cm genişlik ve 80 cm yükseklikte yapılan bu bölmeler buzağılar birbirlerini görebilecek fakat temas edemeyecekleri, birbirlerini ememeyecekleri ve zarar veremeyecekleri şekilde düzenlenmelidir. Buzağılar süt emdikleri sürece bu bölmede kalabilir. Üç haftadan yaşlı buzağılar grup halinde, serbest yetiştirilebilir. Süt emme döneminden (60-75 gün) sonra veya en erken 3 haftalık yasta buzağılar 3-5 buzağının bulundurulabileceği en az 6m2'lik grup bölmesine (padoga) alınmalıdırlar. Başlangıçta buzağı başına 1.3 m2, daha sonra 1.8 m2 yer gerekmektedir. Buzağılar karanlık ve havasız ortamlarda barındırılmamalıdır. Buzağıların ahir dışında buzağı bölmeleri veya kulübelerine yerleştirmek en doğrusudur. Doğumu müteakip kurulanan ve ağız sütü verilen buzağılar, derhal 2 saat içinde bu bölmelere alınır. Kulübelerde buzağılara uygun şartlar sağlanmalıdır. Son yıllarda taşınabilir buzağı kulübeleri yaygınlaşmış olup, SÜTAS Eğitim Merkezinde, TIGEM veya çevredeki büyük çiftliklerde görülebilir.

5. BÖLÜM HAYVAN SAĞLIĞI

Süt sığırlarının temel ihtiyaçları ve önemli hastalıkları bilinmelidir. Amaç, sağlıklı yetiştirme ve iyi verim elde ederek karlı bir isletme olusturulmasidir. Bir hayvanin sağlıklı olabilmesi için öncelikle uygun çevre şartlarının sağlanması gereklidir. Çevre şartlarının uygun olmadığı ortamdaki sığırın verimi azalacağı gibi, hastalıklara yakalanma ihtimali artacaktır. Bu nedenle sığırlar için başlıca temel gereksinimleri söyle sıralayabiliriz: Susuzluk, açlık ve kötü beslenmeye maruz bırakmamak, Hayvanların sağlıklı ve canlı görünümleri için taze su ve yemlerini sağlamak , Hastalıklardan ve yaralanmalardan korumak, Hastalıkların en kısa sürede tedavisini yaptırmak ve önlemlerini almak, Hayvanin normal davranışlarının çoğunu baskılayan hareket ve şartlara maruz bırakmamak, Sığırların temel ihtiyaçları sağlandıktan sonra ilgili hastalıkların önlenmesi için özel tedbirlerin alınması gereklidir. Bunun için de en sik karşılaşılan beslenme, metabolizma ve enfeksiyon hastalıklarının önemlileri hakkında bilgi sahibi olunmalı ve isletmenin sağlıkla ilgili kayıtları tutulmalıdır. Hastalıklar hakkında hiçbir bilgi sahibi olmayan yetiştirici koruyucu tedbirleri zamanında alamaz ve veteriner hekimin tavsiyelerini uygulayamaz. Buzağı sağlığına özen gösterilmeli, koruyucu aşılamalar zamanında yaptırılmalıdır. Bakteri veya virüslerin yol açtığı mikrobik ishaller ile hatalı bakim ve beslemeden kaynaklanan ishaller çoğu zaman buzağıların ölümlerine sebep olduğundan, önemli ekonomik kayıplar oluşturur. Buzağı ishallerini önlemek için su tedbirler alınmalıdır. Doğumdan hemen sonra buzağılara mutlaka ağız sütü içirilmelidir. Ahir, özellikle doğum yerleri ve buzağı bölmeleri sürekli temiz tutulmalıdır. Buzağılar diğer hayvanlardan ayrı, mümkünse ahir dışında barındırılmalıdır. Ahir havadar ve aydınlık olmalı; kesinlikle hava cereyanı olmamalıdır. Buzağılara süt ve su verilen kaplar temiz olmalı; kova yerine biberonlar tercih edilmeli ve biberon deliklerinin geniş olmasına dikkat edilmelidir. Buzağılara içirilen süt ilik ve taze olmalıdır. Buzağılama öncesi, Veteriner Hekimin önerisine göre ineğe koruyucu asi ve A vitamini enjeksiyonu yaptırılmalıdır. Asılama programlarının hazırlanarak, koruyucu aşıların (brucella, sap, sığır vebası vb.) zamanında yapılması sağlanmalıdır. Temel olarak süt sığırlarında uygulanan aşılama programı ve tekrarlanma aralıkları şöyledir. Brucella : 4-6 aylık dişilere uygulanır. Ömürleri boyunca bir kere bu asi yapılır. Sap : 6 aylıkken ilk asılama, 2 ay sonra 2.aşılama yapılır ve 4-6 ayda bir rutin olarak hayvanlar aşılanır. Triangle : Hayvanlara yılda bir defa uygulanır. Şarbon : 4 aylık yastan büyüklere yılda bir defa uygulanır. Yanıkara : 4 aylık yastan büyüklere yılda bir defa uygulanır. Ahir Hijyenine kesinlikle uyulmalıdır. Meme sağlığına gereken önem verilmeli, iyi bir mastitis kontrol programı uygulanmalıdır. Süt içinde 85 civarı besin maddesi bulunan harika bir besin olup, memeden sağıldığı andaki özelliklerinin değişikliğe sebep olmadan tüketiciye sağlıklı olarak ulaştırılması için sağım hijyenine uyulmalı ve derhal soğutulmalıdır. Kaliteli bir süt ancak sağlıklı memelerden, temiz bir sağım sonucu elde edilir. Memelerin sağlıklı olması temizlik kurallarına uymaktan geçer. Sağımcının el ve vücut sağlığı yerinde olmalı, kolayca yıkanıp temizlenen, lastik çizme giymeli ve sağım esnasında kullandığı temiz is elbisesi bulunmalıdır. Her sağım öncesinde memelerdeki süt siyah bir zemini olan kaba sağılarak kontrol edilmeli her hafta veya on beş günde bir gizli seyreden meme hastalıklarını ortaya çıkaran Kaliforniya mastitis testi isletmenin sorumlu veteriner hekimi tarafından mutlaka yapılmalıdır. Sağım anında açık kalan meme başı deliğinin mikrop kapma ihtimaline karşı, meme başı iyot bazlı dezenfektana daldırılmalı ve hayvanlar sağım sonrası hemen yatırılmamalı, yemleme yapılarak yarim saat kadar ayakta kalmaları sağlanmalıdır. İyi bir mastitis kontrol programı uygulanmalıdır. Hastalığın gizli seyrettiği hayvanların verimleri %10 civarı, bir memesi körelen hayvanların verimleri %20 civarı azalacak olup o hayvanin karlılığı bitmektedir. Tahrip olan meme dokuları tekrar geri kazanılamadığından çok büyük ekonomik kayıplara sebep olan meme hastalıklarına çok önem verilmeli ve kesinlikle önlenmelidir. Hayvanlara bol vitamin taşıyan yeşil ve kuru yemler, silaj mutlaka yedirilmeli meme hastalıklarına hazırlayıcı sebepler taşıyan fazla miktardaki proteinle beslenmeden kaçınılmalıdır. Yeni düveler yetiştikçe, meme hastalıklarına direnci zamanla azalan yaşlı hayvanlar elden çıkarılmalıdır. Tırnak sorunları ve doğurduğu ekonomik kayıplar önlenmelidir. İneklere her altı ayda bir tırnak bakimi yaptırılmalı, normal yürüyemeyen veya tırnakları uzayan hayvanlara gecikmeden müdahale edilerek, tırnak sorunlarının sebep olduğu % 20-25 süt verim kaybı ile %8 civarı damızlıktan çıkarma sebebi ile doğan kayıplar önlenmelidir. Tırnak sorunları çok fazla önemsenmediğinden, isletmeye çok büyük ekonomik kayıplar verdirmektedir. Tırnak sorunlarının asgari düzeylerde tutulması için aşağıdaki önerilere uyulmalıdır. Hayvanların rahat hareket edebilecekleri yari-açık ahırlar tercih edilmelidir. Ahir tabanı mümkün olabildiğince temiz ve kuru olmalıdır. Aşırı yumuşak veya aşırı sert tabanlardan kaçınılmalıdır. Sağım sırasında tırnaklar kontrol edilmeli; tırnak arasına girmiş olan yabancı cisimler (saman, kuru gübre parçaları vb.) alınmalıdır. Ayda en az bir kez ayak banyosu yaptırılmalıdır. İneklerin, sagimhane giriş veya çıkısında %4'lük göztaşı çözeltisine basmaları sağlanmalı veya bu çözelti sağım sırasında ayaklara püskürtülmelidir. Tırnakları uzamış hayvanların tırnakları geciktirilmeden kesilmelidir. Ayak ve tırnak bakımını belli bir eğitimden geçmiş, sabırlı, hayvanları seven ve hoşgörülü davranan, yeterince güçlü kişilerce , hayvanların sabitlenebildiği bir düzenekte, tırnak makası, törpü, kerpeten, yontacak ve nalbant keseri gibi aletleri kullanarak, aydınlık ve temiz bir yerde yapılmalıdır. Rasyonun dengeli olmasına özen gösterilmeli ve küflenmiş yemler kesinlikle verilmemelidir. Tırnak sorunu olan sürülerde, sağlam tırnaklı ve düzgün ayaklı döl verebilen boğalar damızlık olarak kullanılmalıdır. Hayvanlar sağlıklı tutulmalı ve karantina tedbirlerini alınarak, tavizsiz uygulanmalıdır. Ahırlardaki barınma şartlarını iyileştirmek, bulaşıcı hastalıklardan (sap, veba, vb.) ve yetiştirici hastalıklarından (tuberculosis, mastitis vb.) korumak, hayvan sağlığına yönelik tedbirleri almak, hasta hayvanları ayirarak derhal tedavi etmek ve hayvanları uzun yıllar sağlıklı olarak damızlıkta tutabilmek kârlılığı artırmaktadır. Yüksek süt veren ineklerde beslenme yetersizliği veya dengesizliği durumunda metabolizma hastalıkları ortaya çıkmaktadır. Metabolizma hastalıkları sonucu da basta süt veriminde azalma olmak üzere, yavru veriminde azalma ve kilo kaybı meydana gelmektedir. Bu hastalıkların bazıları dikkati çekmekteyse de, çoğu gözden kaçmakta, bu nedenle genellikle hastalık olarak değerlendirilmemekte ve verim düşüklüğü sonucu önemli ekonomik kayıplar olmaktadırlar. Yeterli ve dengeli beslenme sağlanamadığında beklenilen verim elde edilemeyebilir. Böyle durumlarda hayvanin beslenmesi gözden geçirilmeli, yem analizleri yaptırılmalıdır. Yetersiz beslenme durumunda verim düşüklüğünün yanında hastalıklara yakalanma ihtimali de artacaktır. Örneğin yeni doğum yapmış bir kültür ineği günde 35 lt süt verdiğinde, ineğin meme bezi ve karaciğer gibi organları aşırı çalışır. Artan enerji gereksiniminin büyük bölümü rasyondan, bir kısmı da vücuttaki yağlardan karşılanır. Eğer artan enerji gereksinimi rasyondan karşılanamazsa, aşırı yağ kullanımı sonucu ketosis denilen metabolizma hastalığı meydana gelir. Bulaşıcı hastalıklar veba, sap, vb. hayvancıların afetidir. Sığır vebası isletmeyi söndürebilir. Sap hastalığı ise o yıllık kâri götürerek isletmeyi ekonomik krize sokabilir. Hiç kimse gerekli tedbirleri almadan isletmeye sokulmamalı, isletme sahibi, bakici ve tüm çalışanlar koruyucu önlemlere riayet etmelidir. İsletmedeki hayvanların sağlığı, hayvanları ve mesleğini seven, titiz, çalışkan bir veteriner hekimin sorumluluğu altında olmalı ve onun talimatları aynen uygulanmalıdır. Hayvanlardan en uygun verimin elde edilmesi ve hastalıklara yakalanma ihtimali barınakta aşağıdaki şartlar sağlanarak azaltılmalıdır. Ahırlarda durakların uygun ölçülerde olması, Ahir sistemlerine göre yemlik ve sulukların yeterli ve uygun ölçülerde olması, Sığırlarda önemli problem olan solunum sistemi hastalıklarını azaltmak için C, ideal nem ahirin havalandırmasının yeterli olması ( İdeal sıcaklık 13-21 oranı %65-75 olmalı), Metabolizma hastalıklarını önlemek için özellikle gebeliğin son dönemlerinde serbest gezinecekleri alanların olması , Düşüp kaymaları, çeşitli ayak hastalıklarını ve mastitisi önlemek için uygun zeminin seçilmesi ve bol altlık bulundurulması, Doğum locaları, buzağı boksları ve karantina bölümlerinin bulunması, Kapılarda eşik bulunmaması, Kapı girişlerinde antiseptik içeren ayak banyolarının bulunması gereklidir.

6. BÖLÜM ÖRGÜTLENME VE PAZARLAMA
Yüksek fiyatla süt satışı hedeflemeli, maliyetler düşürülerek ayrıca kazanmalıdır. Süt sigirciliginda en büyük gideri yem oluşturmaktadır. Silajın ve kaba yemlerin yeterince kullanılmadığı durumlarda, süt ve et maliyetinin en az %70'ini yem giderleri oluşturmakta, üretici kesif yem için gelirinin büyük çoğunluğunu vermek zorunda kalmaktadır. Yem bitkileri ve kaba yemler isletmede üretilerek ve silaj yapılarak, hayvanların beslenmesinde yeterince kullanılması halinde yem giderlerinin, maliyetteki payı %30'lar seviyesine düşebilmektedir. Böylece, maliyetin azaltılması ile daha fazla kazanılmaktadır. Çoğu zaman sütün yüksek fiyatla satılması üreticinin elinde değildir. Ancak sütü kaliteli ve ucuza elde etmek, dolayısıyla daha fazla kazanmak üreticinin elindedir. Hayvanların dengeli beslenmesi, uygun barınaklarda ve sağlıklı tutularak yüksek verimliliğe ulaşılması ile birim maliyetler azaltılmaktadır. Hesabini yapmayan, gelir-giderini bilmeyen yetiştiricilerin zamanında önlem alması mümkün olamayacağından, isletmelerini sürdürmeleri çok zordur. Kaliteli çiftlik sütlerine, süt sanayicilerince, yağ, protein, mikrobiyolojik prim, soğutma primi ve miktar primi vb. isimler altında prim ödenmekte olup, bu primler ortalama fiyattan %10 civarı yüksek fiyatla sütün satılmasını sağlamaktadır. İşletmede üretilen süt 500 litre/günden fazla ise sanayici ile yıllık sözleşme yapılmalı. Satış sözleşmesinde sütün fiyatı ve ödeme zamanı, kalite primleri ve cezaları açık olarak belirtilmelidir. Süt fiyatının bati bölgesindeki teamül gereği her üç ayda bir değişeceği hükmü sözleşmede yer almalıdır. Küçük isletmelerin sütleri, Kooperatif, Birlik veya Köy muhtarlıklarının organizasyonunda bir araya getirilerek pazarlanmalıdır. Yetiştirici hayvancılıkla ilgili demokratik örgütlere üye olmalıdır. Sütü ve damızlık hayvanları daha yüksek fiyatla satabilmek, girdileri (yem, ilaç, vb.) ve hizmetleri (veteriner, suni tohumlama vb.) ucuz temin edebilmek için çevrede varsa kooperatif ve damızlık sığır yetiştiricileri birliğine üye olmalı, yoksa kurulmaları için çaba sarf etmelidir. Örgütlü yetiştiricilerin sütlerini en az %5 daha yüksek fiyatla sattıkları, Birlik üyelerinin verim kayıtları tutulan damızlık hayvanlarını da daha yüksek fiyatla sattıkları pratikte görülmektedir. Yetiştiriciler, kendi kaderine sahip çıkmak için örgütlenmeli, hayvancılık politikalarının oluşumuna katkıda bulunmalı ve uygulanmasını takip etmelidir. Hatalı uygulamalara tepki vermeli, iyi uygulayıcıları da takdir ettiğini belirterek, destek vermelidir. Her seyi devletten beklemenin çıkar yol olmadığını anlamalı, isini en iyi yapmaya çalışmalıdır. Bulunduğu bölgede hayvancılık projeleri uygulandığında bunların içinde yer almalı, yeniliklere açık, bilinçli olmalı ve bakıcıların eğitimleri sağlanmalıdır. Böylelikle yerli ve yabancı uzmanlardan bir şeyler öğrenme fırsatı ile yurtiçi ve yurtdışında teknik gezilere, fuarlara ve eğitimlere katılma şansını kullanarak bilinçlenmeli ve vizyon sahibi olmaya çalışmalıdır. Bilinçli yetiştiriciler, hayvanlarını sağlıklı tutarak, yüksek verimliliğe ve kârlılığa ulaşmakta, isini iyi yapmanın ve üretmenin hazzını duymakta, refah seviyesi yükselmekte, ailesine, etrafına ve ülkesine faydalı olmaktadır. Hayvancılıkla ilgili sempozyum, toplantı, panel, fuar vb. etkinliklere katılmalıdır. Bölgesindeki varsa Üniversite, Araştırma Enstitüleri, Tarım il ve ilçe müdürlükleri ve Hükümet Veterineri ile ilgili özel sektördeki uzmanlarla temasını sürdürmelidir. Konusu ile ilgili dergilere abone olmalı, üyesi olduğu kooperatif veya birliğin etkinliklerine faal olarak katılmalıdır. Yetiştirici, hayvancılık, yem bitkileri yetistiriciligi ve pazarların işleyişi hakkında yeterli bilgiye sahip olmalıdır. İşletmenin gelir ve gider kayıtları sağlıklı tutulmalı, sık sık maliyet analizleri yapılmalıdır. Bilinçli yetiştirici iyi bir isletmeci olmak için gayret göstermeli, çalışanlarını özenle seçmeli, hayvan bakıcılarının eğitimini ve bilinçlenmelerini muhakkak sağlamalı, isletmede çalışanları motive etmeli, verimli çalışmalarını ve hayvanlara iyi davranmalarını sağlamalıdır. Hayvancılığa devletçe verilen teşvik ve destekler iyi takip edilmeli, risk azaltılmalı ve sigorta yaptırılmalıdır. Satın alınacak, pedigrili veya sertifikalı gebe düveler için verilen destek primlerinden faydalanılmalı, yem bitkileri ekilişleri, hayvan ıslahı v.b. desteklemeler takip edilmeli, zamanında başvuruları yapılmalıdır. İyi bir isletmeci, çevrede, ülkede ve dünyadaki gelişmeleri ve pazar haberlerini takip ederek basiretli bir tüccar gibi davranmalı, doğabilecek avantajları kullanmalı ve risklere karsı önceden önlem almalıdır. Ülkemizde hayvancılık politikalarının yetersizliği ve istikrarsızlığı daima dikkate alınmalıdır. Hayvanlar sigorta yaptırılmalı, hayvanların çalınmalarına karşı tedbir alınmalı,isletme kırda kurulacaksa, güvenliğin iyi sağlandığı yerde kurulmalıdır. Hayvanların kulakları muhakkak küpeli olmalı, en az bir köpek bulunmalı, haberleşme sistemi yeterli olmalı, hayvanların ahırdan kolayca götürülmemesi için, diğer tedbirler alınmalıdır. Hayvan sevklerinde, yasal prosedürlere muhakkak uyulmalıdır.

Kaynak: Karaman Tarım