Arama


_EKSELANS_ - avatarı
_EKSELANS_
Kayıtlı Üye
18 Ekim 2010       Mesaj #6
_EKSELANS_ - avatarı
Kayıtlı Üye
Ad:  33.jpg
Gösterim: 736
Boyut:  35.9 KB
GELENEKSEL TÜRK SÜSLEME SANATLARI

Yoğunlaştırılmış sıvı üzerinde renklerin sınırsız değişimlerle birbiriyle kucaklaşması, kaynaşması, dansetmesidir. Ebru sanatını yüzyıllar boyu gizemli kılan, sanatçıyı ebru teknesinin başında dünyanın bütün gizlerini, kaoslarını aşmaya iten; akıcı tekniği, daima dinamik, değişken, kendini aşan sonsuz teknikleri deneme fırsatı veren ifade gücüdür. Bir kağıt boyama sanatı olan ebru, tezhib ve hat ile birlikte kitap sayfalarında, murakka kenarlarında, ciltlerde, yazı boşluklarında ve koltuklarında kullanılmakla birlikte günümüzde başlı başına bir sanat eseri olarak düşünülmekte ve sergilenmektedir. Bir Orta Asya sanatı olan ebrunun kökü, ana kaynağı Uzakdoğu'ya gider.
Uzakdoğu'dan İslam dünyasına; Timuriler, Hind-Moğol, Safevi ve Osmanlılar'a geçtiği kaynaklardan anlaşılmaktadır. Ebru Çin'den, Japonya'dan başlayan serüvenine günümüz dünyasının canlılığını, düşlerini de eklemiş bu konu ile ilgilenen, yayın veren sanatçıların emekleri ile yepyeni boyutlar kazanmıştır. Ebru bir düştür. Ebru bir özlemdir, ona bakan her gözde yeni anlamlar kazanan bir akıştır.
Bu sergide yer alan yaklaşık 35x50 cm. boyutlarındaki ebruların yapılışında kullanılan teknik; geleneksel ebru tekniği ile daha homojen deniz yosunu özü kullanılarak hazırlanan sıvı üzerindeki çalışmalardan oluşmaktadır. Kağıtlar alumlanarak renklerin kağıt elyafına girmesi, sabitleşmesi sağlanmıştır. Böylece kapama ve saklama yöntemi ile aynı kağıdın birden fazla ebrulanması mümkün olmuştur. Ebru yapımına elverişli olan her tür boya malzemesi kullanılmış, kağıtlar üzerlerindeki yabancı elemanlardan yıkanarak temizlenmiştir.

Kağıt süsleme sanatlarının en önemlilerinden olan ebrunun hangi tarihten beri yapıldığını söylemek bugün için mümkün değildir. Her ne kadar çok eski tarihli kitapların cilt kapaklarının içlerinde yan kağıdı olarak ebru kullanılmışsa da bunlar cildin, kitabın yazım tarihinden daha sonraki bir tarihte onarılması sırasında yapıştırılmış olabileceğinden, o kitapta kullanılan ebrunun yapım tarihi konusunda bir fikir vermezler. Bir ebrunun yapım tarihinin kesin olarak söylenebilmesi için ancak ebru üzerine tarih atılarak yazı yazılmış olması delil olarak kabul edilebilir.Bu şekilde tarihlene bilen en eski ebrular arasında,Topkapı sarayında bulunan Arifinin 1539 tarihli '' Guy-i Çevgan'' adlı eserindeki Ebrular,Heratlı mir Ali n,n İstanbul üniversitesi kütüphanesinde bulunan 1539 tarihli iki kıtasının bulunduğu Ebrular,Sn Uğur Derman koleksiyonunda bulunan Maliki Deylemiye ait bir kıt anın yazıldığı 1554 tarihli Ebru ve Fuzuli nin '' Hadikat-i süeda'' ( Mutluklular bahçesi) isimli eserinin bir kopyasında kullanılmış olan Ebrular bulunmaktadır.İlk üç Ebrunun yapanı bilinmemesine karşılık ''Hadikat-üs Süeda nın'' baş sayfasında ''Hadikat-üs süeda'' yazıldıktan sonra kırmızı mürekkeple MA Şebek Mehmet Ebrisi ibaresi eklenmiştir.Kitabın sayfaları arasında üç adet hafif Ebru kullanılmış ve son sayfası da ''.............. katib ül harf Ahmet bin Hasan yeniçeri -i koruyucan - ı dergah - ı ali fi beldet (ül)Trablus Şam fi zeman defterdar Mehmet efendi.Sene 1004'' ibaresini taşımaktadır.Baş sayfadaki ''Şebek Mehmet Ebrusu ile '' anlamındaki bu ibareden kitapta kullanılan Ebruların '' tertib -i risale-i ebri'' de kendisinden şebek diye bahsedilen ebrucu tarafından yapıldığı ve bu ebrucunun adının Mehmet efendi olduğu son sayfasındaki ibareden de kitabın Hicri 1004 (1595) yılında yazıldığı anlaşılmaktadır.
Mustafa Düzgünman a kadarki ebruculuk tarihimiz boyunca hüsn i hat ta olduğu gibi ebrulu kağıt üzerine imza atmak şeklinde bir alışkanlığımız olmadığı için tarihi seyri boyunca ebrucularımızı isim isim belirleme şansımız bulunmamaktadır.Bu nedenle yakın tarihimiz dışında isim belirlenebilen iki ebrucumuz ve yakın tarihimiz dende sadece elimize ebruları ulaşan ve ebruya aşama kaydettirenler hakkında bilgi sunulmaktadır.
Ad:  44.jpg
Gösterim: 706
Boyut:  41.9 KB
Şebek Mehmet Efendi
Hakkında yukarda verilen dışında fazla bir bilgi bulunmamaktadır.''Tertib-i risale-i ebri'' de kendisinden ''rahimettullah'' diye bahsedildiğine göre ölümünün bu risalenin yazım tarihi olabn 1608 tarihinden önce olduğu ,yined aynı risalede geçen '' nüsha-i şebek'' sözündende ebru hakkında bilmediğimiz bir risale sahibi olduğu anlaşılmaktadır.

Hatip Mehmet Efendi
İstanbulludur.Ayasofya camii hatibi olması nedeniyle ''hatip'' diye anılan Mehmet efendinin doğum tarihi bilinmemektedir.''Tuhfe-i Hattatin de kendisinden pir-i mübarek'' diye bahsedildiğine göre Nisan 1773 de vefat ettiği yaşının bir hayli ilerde bulunması icap eder.''Eski Zühdi'' diyede bilinen Zühdi İsmail ağadan sülüs-nesih yazılarını öğrenmiştir.İçiçe damlatılan renklerle oluşturulan konsantrik halkalara iğne ile şekil vermek suretiyle yapılan ebruların mucidi olması nedeniyle böyle yapılan ebrulara hatip ebrusu adı verilir.O zaman kadar kıvamı nispeten sulu kitre kullanılmasından ötürü soluk olan ebruların renklerini kitresinin kıvamını artırarak canlılaştırmış olması nedeniyle ebruculuk tarihimiz açısından önemli bir şahsiyettir.Ebruları zamanında yapılan işlerde daima kullanılmış olup renklerinden ve üslubundan hemen tanınır.Hoca paşa daki evinde çıkan yangında eserlerini kurtarmak isterken kendiside ebruları ile birlikte yanarak vefat etmiştir.

Şeyh Sadık Efendi
Buharanın Vabakne şehrinde doğan ve üsküdar sultantepesindeki özbekler dergahı şeyhliğinde bulunan Sadık efendinin hayatı hakkında fazla bilgimiz bulunmamaktadır.Ebruculuğu buharadayken öğrendiği ve iki oğlu Ethem ve Salih efendilere öğrettiği bilinmektedir.,

Necmettin Okyay
28 Ocak 1885 tarihinde İstanbul üsküdarda doğdu mürekkepcilik , aharcılık ,okculuk, gülcülük,eski tarz mücellitlik,hattatlık gibi pek çok hünerlerinin yanısıra ebruculuğuda meslek edinen Hafız,üstadı Mehmet Efendi gibi hazarfen lakabı ile anılır.Medreset'ül hattatin de ve güzel sanatlar akademesinde tarz-ı kadim cilt ve ebru hocalığı yapmıştır.Kendisinden önce çok ilkel biçimde yapılan ve bugün tüm dünya ebrucularının gıpta ile seyrettikleri çiçekli ebruları icat ederek ebruculuk tarihimizde yeni bir tarz başlatmıştır. Yazılı ebruları ise ebruculuk tarihimiz açısından bir ilktir.

Bekir Efendi
Geçen yüzyılın başlarında bayezit deki kağıtcılar çarşısında yapıp sattığı battal ebruları ile tanınan Bekir efendi aynı zamanda eski tarz is mürekkebi imalcilerindendir.O dönemde resmi dairelerde kullanılan defterlerin üzerine geçirilen ve ''ali kurna''tabir edilen sağlam avrupa kağıdı ile yapılmış olan ebrular Bekir Efendi tarafından yapılmıştır.

Sami Okyay
Necmetin Okyay ın ortanca oğludur.1910 yılında Üsküdarda doğmuştur.Ebruculuğu babasından öğrenmiş ve kısacık ömrü süresince çığır açaçak eserler vermiştir.

Sacit Okyay
Necmettin Okyay ın küçük oğludur.1915 yılında Üsküdarda doğmuştur.1973 yılına kadar devlet güzel sanatlar akademisinde eski tarz silt ve ebru hocalığı yapmıştır.
Son düzenleyen Safi; 10 Aralık 2017 20:45