Arama

Halüsinasyon - Tek Mesaj #3

makaskterh - avatarı
makaskterh
Ziyaretçi
20 Kasım 2010       Mesaj #3
makaskterh - avatarı
Ziyaretçi

HALİSÜNASYON VE HAYAL NEDİR NASIL OLUR?

Daha önceki , yazılar da hayal ve gerçek nerede başlar ve nerede biter konusunu işlemiştik. Hayatın, zaman zaman , anlamsız, gereksiz, sıkıcı olarak algılandığı ve bunun depresyon ile eşdeğer olduğu hepimiz tarafından bilinmektedir. Halüsinasyon görme, bazıları tarafından üstünlük vesilesi, bazıları tarafından kendi kendine yabancılaşma, bazılarına ise korkutucu gelen hayal dünyasının yansıması şeklinde olur. Orada görülen ve duyulan her şey bir şekilde eskiden yakın ve uzak şekilde yaşanmıştır. Nadir olarak hiç yaşanmamış olaylar görüp duyulabilir. Bu hadiseleri detaylı olarak incelemiştik.

Şu anki bilimsel gerçekler, halüsinasyon oluşma şeklinin maddi alt yapısını açıklamaktan acizdir. Konuyu anlamak ve sonraki gelişmelere ışık tutmak için , elektromanyetik olarak anlatmak gereğini duydum . Çünkü, şu ana kadar akılcı bir mekanizma , kimse tarafından yazılıp anlatılmamıştır. Olayları hep işine geldiğinde psikolojik, maddi temeli olmadan açıklama gereğini duyanlar, tedaviye gelince tamamen maddi sebeplere yapışmaktalar. Bunun sebebi kendi içlerindeki çelişki ve olayları açıklayamamaktır.
Halüsinasyon nerelerde ve hangi maddeler ile görülür. İlk kez , ona bakmak gerekir. Sentetik maddeler içinde en sık LSD ve muadilleri bu işi yapar. Esrar ve diğer uyuşturucu maddeler ise belli.

Süre sonunda, halüsinasyon oluşumunda rol alırlar. Psikiyatrik hastalık seyrinde özellikle şizofreni ve benzeri psikotik denilen gerçek hayat ile kopan insanlarda, halüsinasyon görülür. Bunların niteliğini, daha önce anlatmıştık. Özellikle çarpık , detayları çok aşırı belli olan , korkutucu yabancı cisim gibi algı bozukluklarıdır.
Ameliyat sırasında kullanılan atropin ve benzeri antikolinerjik ilaçlarda belli yaş üstünde halüsinasyon gösterebilir. Bunlar genelde bilinç karışıklığı ile beraber giderler.

Asıl en önemli konulardan birisi ; azot sarhoşluğu denilen durumda görülen şekildir. Genel de , insanda 50 metre civarında halüsinasyonlar ile beraber giden azot sarhoşluğu oluşur. Bu sahte bir mutluluk ve kısmı bilinç kaybı hesap hataları ile birlikte gider. Yanında estezi denilen uyuşukluklar eşlik ederler. Peki ; burada iki soru sormak gerekirse birinci soru kanda veya beyinde azot fazlalığı neden halüsinasyona yol açar. İkinci soru penguenler, her gün 100-150defa yaklaşık 150 metre derinliğe girdikleri halde niye onlarda azot sarhoşluğu ve azot embolisi nedeniyle ölüm oluşmuyor. Bu sorunun cevabı kesinlikle yoktur. Kitabı bilgi olarak penguen 50 metreden sonra yatay çıkış yapsa da o sürede kanında erimiş azotu tahliye etme imkânı yoktur. Azot yüksek basınçta kanda eridiği iddia edilir. O zaman kanda erimiş azot gaz haline daha geçmeden azot sarhoşluğu yapar. Hatta bazı uzun süreli ameliyatlarda hasta narkozla beraber verilen azot peroksit tarafından aynı sarhoşluğa uğrar. Bu konunun detayı yağmur konusunda işlenmekle beraber azotun fazlalığının silisyum ile beraber iletiyi ciddi olarak artırdığını bilmekteyiz. Bu elektriksel iletiye sahip diğer canlıda bulunan maddelerinde aynı şekilde iletisinin artığını düşünmekteyiz.

Elektronikte çok kullanılan MOS tabir edilen bir transistor çeşidi vardır. Bu , transistorun üç ayağı vardır. MOS tabiri Metal, Oksit, Silikon kelimelerinin baş harflerinden türetilmiştir. Üç ayaktan birisi enerji girişi, ikincisi enerji çıkışı, üçüncüsü geyt denilen kontrol ucudur. Diğer transistorlardan farkı 0,45 volt ile tetiklenmesi ve geyt ucunun kondansatör ile hassas halde tetiklenmesidir. Cihazlarda statik elektrik birikimi geyt ucundaki çok ufak değerlere sahip kondansatörü yakabilir. Bunun yanması daha sonraki elemanların sürekli enerji geçişi ile yanmasına sebep olur. Yetmez kendini de yakar kavurur. Geyt ucundaki hassasiyet değiştirilerek, algı şiddet ve frekanslarında değişim yapılabilir. İnsan beyninde çeşitli nörotransmitterler ile hassasiyet ayarı yapılarak hepimizin istediği dördüncü boyuta geçiş yapılabilir. Çünkü algı frekansları ile oynandığında, algılama objeleri değişmiş olur. İnsan beyninin kontrol düzeneğinde, aynı bu anlatılan şekilde çalışır. Böyle çalışmasının ispatı yüzeysel ağrı ile derin ağrıyı yok edebilirsiniz. Veya beyinin bir bölgesi aşırı çalışıyorsa diğer bölgeleri çalışamıyor demektir. Tüm anlatılanlar meselenin teknik boyutta anlatımı içindir.

Bazı halisünojen maddeler bağlandıkları reseptörler kanalı ile kablolamadaki ileti şekillerini ve yönlerini belirlerler. Yalnız burada yüksek frekans daha çok akım geçmesine yol açacağından daha alt seviyelerde yanıklara yol açar.
Beyinde görsel işitsel ve diğer duyu organlarına ait bölgelerden gelen veriler, referans ve aynalama yapılan yer olan iki beyin orta birleşim yerinde potansiyel farkı olarak yorumlanır. Bu yorumlanış algı biçimini belirler. Çeşitli hatlarda yanık veya ileti problemi varsa ya olmayan şeyler halüsinasyon şeklinde algılanır veya yanlış algılama denilen illüzyon şeklinde olur. İllüzyonda akıl ve mantığın getirdiği bilgiler, o şekilde algıya yol açar.

Epilepsi hastalarında, oluş yerine göre başlangıçta aura dönemi denilen halüsinasyon şekli görülebilir özellikle temporal epilepsi şeklinde hep belli şekil veya kişi görmek şeklinde halüsinasyon görülebilir. O bölgede aşırı bir voltaj ve onun getirdiği çevresel uyarılma eşiğini düşmesi söz konusudur.

İnsanda bir özellik vardır. Görüp duyduğu ve algıladığı her şey mutlak doğrudur. Yanlışlık olmaz. Olaylara böyle bakılırsa psikoz denilen akıl hastalığının düşünce şeklini daha kolay anlamamız mümkün olacaktır. Bu anlatıların hiç birinde duygu yoktur. Çünkü duygu elektriksel değil manyetik algı biçiminde olur. Duygu fazla olduğunda ondan üretilen elektrik daha fazla olacağından ürettiği işin verimi o kadar çok olur. İlmin aslı sevgidir. Oda ancak din ile olur.

Dr. Efser GÖKÇEN
Manyetik Dnyamz
Son düzenleyen Safi; 22 Temmuz 2016 16:10