Arama


ener - avatarı
ener
Ziyaretçi
21 Aralık 2010       Mesaj #7
ener - avatarı
Ziyaretçi
Alıntı
Misafir adlı kullanıcıdan alıntı

arkadeşler lütfen bana yaar mısınız

9 Ocak 1931… Dünyanın bir numaralı fizikçisi Albert Einstein ve en önde gelen astronomu Edwin Hubble, güney Kaliforniya’daki Mount Wilson Gözlemevi’nin yolunu tutarlar. Şoför onları zikzaklar çizen çamurlu bir dağ yolundan, Pasadena’nın 1.5 km üzerindeki zirveye kurulmuş gözlemevi kompleksine götürüyordu.
Hubble, çığır açan astronomik gözlemlerini dönemin en büyük teleskopuna sahip Mount Wilson gözlemevinde yapmıştı. Hubble 1924’te, teleskopun o günün standartlarıyla devasa boyutlardaki -yaklaşık 2.5 metre çapındaki- aynasıyla Samanyolu galaksisinin, uzayın uçsuz bucaksızlığındaki sayısız ‘ada evrenden’ yalnızca biri olduğunu saptamıştı. Hubble ve yardımcısı Milton Humason, spiral şeklinde dönen bu galaktik disklerin hareketlerini izlemiş ve daha da şaşırtıcı bir sonuca ulaşmıştı: Uzay, galaksileri birbirlerinden uzaklaştıracak şekilde genişliyordu.

EVRENİ KAĞIT ÜSTÜNDE ÇÖZMÜŞTÜ
Mount Wilson Tepesi’nde baharı anımsatan güneşli bu ocak gününde, 51 yaşındaki Einstein, büyük bir zevkle dünyanın en büyük teleskobunu kurcalıyordu. Oyun oynayan bir çocuk gibi, ev sahiplerinin dehşet dolu bakışları altında teleskopun iskelesine tırmandı. Einstein’ın yanında eşi Elsa da vardı. Kendisine, dev teleskopun evrenin yapısını belirlemek amacıyla kullanıldığı söylendiğinde Elsa şu yanıtı verdi: “Öyle mi, eşim Albert aynı işi bir kağıt parçası üzerinde yapıyor.”
Einstein, Hubble’ın kozmik genişlemeyi teleskop gözlemleriyle saptamasından henüz yıllar önce, evrenin genişlemesini kuramsal olarak Genel Görecelik Kuramı’nda tasarlamıştı. Gözlemlerde uzaya atılan her bakışın ucu dönüp dolaşıp Einstein’ın teorisine varıyor.
Makalenin tamamını National Geographic dergisinin Mayıs sayısının sayfalarında bulabilirsiniz.

EİNSTEİN BUZDOLABI DA İCAT ETMİŞTİ
Olağanüstü bir teorisyen olduğu kadar tamirciliğe de meraklı olan Einstein, dönemin yeni mekanik buzdolaplarının gürültüsünden hiç hazzetmiyordu. Berlin’deki bir ailenin hatalı contalardan sızan toksik soğutucu yüzünden can verdiğini öğrenince, hemen kolları sıvadı. Budapeşteli genç bir fizikçi olan Leo Szilard ile bir beyin fırtınası yaptı. İkili 1930’da oynak parçaları olmayan, elektrik gerektirmeyen ve soğutucuyu sabit, güvenli bir basınçta dolaştıran bir buzdolabı için patent aldı.

EİNSTEİN’IN BUZDOLABI ÜRETİLEMEDİ
yarattıkları tasarım standart buzdolaplarının sızıntıya yatkın ve gürültülü mekanik kompresörünü devre dışı bıraktı. Einstein ve Szilard bunun yerine marifetli bir pompa koydu. Einstein’ın sözleriyle aktarmak gerekirse, bu pompanın işleyişini sağlayan “Sıvı sodyum ve potasyum karışımını hareket ettiren bir manyetik kılavuz alanının yaratıldığı değişken elektrik akımıdır. Bu karışım bir kasa içinde değişken yönlerde hareket eder ve pompanın pistonu işlevini görür. Böylece soğutucu madde mekanik yoldan sıvılaşır ve yeniden buharlaşmasıyla soğuk yaratılır.”
Bu tasarım elektrikle çalışmaktaydı, ama iki fizikçi sadece ısının ya da su basıncının çalıştırdığı varyantları da ortaya koydu.
Sessiz çalışan bu buzdolabı hiç bakım da gerektirmeyecekti. Ne var ki, asla üretilmedi. Araya 1929’da tüm dünya ekonomilerini sarsan Büyük Bunalım’ın finansal zorlukları girdi ve daha az tehlikeli soğutuculara dayanan yeni teknolojilerin bulunması Einstein-Szilard modelini geçersiz kıldı.