Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
20 Ocak 2011       Mesaj #1
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye
Kur'an'ın Çoğaltılması
MsXLabs.org & İslam Ansiklopedisi & Vikipedi
İlk defa 3. Halife Hz. Osman za­manında ilk cilde uygun olarak beş (veya yedi) adet Kur'an yazdırılmış, bunlardan biri Medi'ne'de Hz. Os­man'ın nezdinde bırakılıp diğerleri merkezden uzak vilayetlerde yaşayan Müslümanların Kur'an'ın okunmasındaki tereddütlerini gidermek için bu vilayetlere gönderilmiştir. Hz. Osman'ın çoğalttırdığı nüshalardan ken­dinde bırakılana "örnek", "numune" nüsha anlamında "İmam Mushaf" denmiştir. Çünkü Hz. Osman, Hz. Ebubekir'in meydana getirdiği ilk cil­de uygun olarak yazdırdığı bu Kur'an'larda Kureyş lehçesini esas alan bir imlâ birliği sağlanmayı amaç edinmişti. Bazı kimselerin Kur'an’dan bazı harf ve kelimeleri değişik okudu­ğu, değişik telaffuz ettiği görülüyor­du. Hz. Osman bu konudaki şikâyet­leri de göz önüne alarak Kur'an üze­rinde her yönden birleşmesini iste­di. Bu iş için kurduğu komisyon ger­çekten değişik okumaya konu olan kelime ve harflerin okunmasındaki ayrılıkları giderme ve Kur'an'ın bü­tününde bir imlâ birliği sağlama yet­kinliğini göstermiş, Halife'nin de tak­dirlerini kazanmıştır. Hz. Osman'ın yazımında sağladığı bu imlâ birliği bundan sonra hep korunmuş, Kur'­an'ın imlâsı Arap imlâsında sonradan meydana gelen değişikliklerden etki­lenmemiştir. Kur'an'ın bu özel imlâsına "Resm-i Hatt-ı Osmanî" denmiş­tir (Osman Keskioğlu, son ilâhî Ki­tap Kur'an, s. 53).
Hz. Osman tarafından yazdırılan Kur'an'lardan biri bugün Taşkent'te­dir. Taşkent'teki bu Kur'an'la, günü­müzde basılmış milyonlarca Kur'an-ı Kerim arasında bir fark yoktur. Hic­retin 1. yüzyılından zamanımıza ulaş­mış tam veya parça Kur'an'larla gü­nümüzde basılanlar arasında bir ayrı­lık bulunmadığı da gözlenmiştir (Muhammed Hamidullah, İslama Gi­riş s. 27).
Hz. Ömer devrinde Kur'an öğretimine hız verildi. Gerek Medine'de gerekse sınırları günden güne genişleyen İslam Devleti'nin diğer merkezlerinde en sıhhatli kaynak olan hâfız sahabelerin öğretmen ve gözetmenliğinde pek çok hâfız yetiştirilmiştir.
Zamanla fetihlerin hız kazanması ve yeni fethedilen yerlerde ortaya çıkan kavim ve kabilelerin müslüman oluşu farklı şive ve lehçelere göre okuyuş ayrılıklarını ortaya çıkarmıştır. Bu durum M. 648'de Ermenistan ve Azerbaycan fethinde Şamlı ve Iraklı askerlerin yan yana gelmesi ile farklı okuyuşların su yüzüne çıkmasını sağladı. Bu tartışma ortamının daha fazla büyümesine engel olmak için Huzeyfe bin Yemân, Halife Osman'a başvurarak bu durumun düzeltilmesini, ihtilafın ortadan kaldırılmasını istedi. Bunun üzerine Halife Osman, Hz. Muhammed'in diğer ashabı ile de istişare ederek, İslâm dünyasında yalnızca Hz. Ebu Bekr'in emriyle derlenmiş olan onaylı Kur'an mushaflarının kullanılmasını ve bir başka lehçe yahut ağız ile yazılmış tüm diğer nüshaların kullanılmasının yasaklanmasını kararlaştırdı. Hz. Osman, bir önlem olarak da gelecekte herhangi bir kargaşa yahut yanlış anlamaya meydan vermemek için başka tüm yazılı nesneleri yaktırarak ortadan kaldırma yoluna gitti. Hz. Ebû Bekir zamanında yazılan İmam Mushaf, Hz. Ömer'in ölümünden sonra kızı ve Hz. Muhammed'in hanımlarından olan Hafsa'ya geçmişti. Hz. Osman zamanında çoğaltılan mushafların yedi nüsha olduğu söylenir. Bunlar Medine, Mekke, Şam, Kûfe ve Basra'ya gönderilerek müslümanlar arasında çıkabilecek farklı okuyuşlar önlenmiş oldu. Hatta Hz. Ali'nin Hz. Osman için "Eğer Osman Kuran'ın tek kitap halinde toplatılarak çoğaltılması işini yapmasaydı ben yapardım" dediği ileri sürülür.
Hz. Osman tarafından değişik vilâyet merkezlerine gönderilen nüshalar asırların geçmesiyle kayboldu. Günümüzde halen onlardan bir tanesi İstanbul Topkapı Müzesi'nde; bir diğer tam olmayan nüshası Taşkent'te bulunmaktadır. Çarlık Rus hükümeti onun faksimile ile reprodüksiyonunu (fotoğraf veya fotokopi ile tam kopyasını) yayınlamıştır.
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!