Arama


Mystic@L - avatarı
Mystic@L
Ziyaretçi
12 Eylül 2006       Mesaj #1
Mystic@L - avatarı
Ziyaretçi

Akdeniz Bölgesi


Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden biri.

Anadolu’nun güneyinde, Akdeniz kıyısı boyunca uzanır; genişliği 120-180 km arasında değişir. Batı ve kuzeybatısında Ege Bölgesi, kuzeyinde İç Anadolu Bölgesi, doğusunda Güneydoğu Anadolu Bölgesi, güneyinde ise Akdeniz bulunur; güneydoğudan Suriye ile komşudur. Yüzölçümü 110.000 km2 dolayındadır; Türkiye toplam alanının yaklaşık yüzde 14’ünü kaplar. Kıyı uzunluğu, doğuda Suriye sınırından batıda Dalaman Çayına kadar 1.542 km’dir. Bölgenin batı sınırı daha batıdaki Karaağaç Koyuna kadar uzanır.
Ad:  Akdeniz_Bölgesi.JPG
Gösterim: 43490
Boyut:  76.3 KB
1990 nüfus sayımı sonuçlarına göre Akdeniz Bölgesi’nde 8 milyonu aşkın insan yaşamaktadır. Nüfus yoğunluğu km2’de 74 kişidir; bu da km2’de 73 olan Türkiye ortalamasına çok yakındır. Bölge nüfusunun yüzde 54’e yakım ü ve ilçe merkezlerinde, yüzde 46 kadan ise bucak merkezi ve köylerde yaşar.

Türkiye’nin başka bölgelerinde olduğu gibi Akdeniz Bölgesi’nde de, bölge sınırları ile yönetim birimleri olan illerin sınırları tümüyle çakışmaz. Adana, Antalya, Burdur, Hatay, İsparta, İçel illerinin tümü ile Kahramanmaraş’ın Afşin ve Elbistan ilçeleri dışında kalan bütün ilçeleri, Kayseri’nin Develi ve Yahyalı ilçelerinin bazı bölümleri, Niğde’nin Çamardı ve Ulukışla ilçeleri, Konya’nın Halkapınar, Taşkent, Hadım, ,Bozkır, Ahırlı, Yalıhöyük, Seydişehir, Derebucak, Hüyük ve Beyşehir ilçeleri, Karaman’nın Başyayla, Sarıveliler ve Ermenek ilçeleri ile Merkez ilçe ve Ayrancı ilçelerinin bazı bölümleri, Afyonkarahisar’ın Başmakçı, Dinar ve Dazkırı ilçeleri, Denizli’nin Çardak, Serinhisar, Acıpayam, Çameli ilçeleri ile Bozkurt, Tavas ve Beyağaç ilçelerinin bir bölümü, Muğla’nın Dalaman, Ortaca, Köyceğiz ve Fethiye ilçeleri ile Gaziantep’in Nurdağı, Kilis ve İslahiye ilçeleri bu bölgeye girer. Bölge, doğudaki Adana ve batıdaki Antalya bölümlerinden oluşur.

Yüzey şekilleri


Akdeniz Bölgesi’nin dağlık ve oldukça engebeli bir yapısı vardır. Bölgenin yeryüzü şekillerinin ana çizgilerini Toroslar belirler. Antalya Körfezinin iki yanında yer alan Batı Toroslar, kuzeyde Göller Yöresi’nde birbirine yaklaşıp sıkışır. Teke Yarımadasının batısında beliren Batı Toroslar Taşeli Platosuna kadar uzanır. Genellikle kalker ve ofiyolitli kayalardan oluşan bu dağlar kırıklı ve kıvrımlı bir yapı gösterir. Batı Toroslar’ın en yüksek noktası Beydağları’ndaki 3.086 m’lik Kızlarsivrisi Tepesidir. Göller Yöresi’nin kalker oluşumlu, sarp dağlarının ortalama yüksekliği 2.000-2.500 m arasındadır; bu, bazı yerlerde daha da artar. Yüksek kütleler arasında Avlan, Gördes, Söğüt gibi karstik Dağı, Aladağlar, Tahtalı Dağlar ve Binboğa Dağlarıdır. Orta Toroslar’m en yüksek noktası Aladağlar’da 3.756 m’ye erişen Demirkazık Tepesidir. Orta Toroslar, Uzunyayla’da ortalama 1.500 m yüksekliğindeki bir platoya dönüşür. Orta Toroslar kuzey güney doğrultusunda akan bol sulu akarsularla parçalanmıştır. Göksu, Lamas (Limonlu) Çayı, Tarsus Çayı bunların başlıcalarıdır. Bu akarsular kalker oluşumlu dağlar arasında, derinliği 1.000 m’yi bulan vadiler açar ve yörenin yüzey şekillerinin sert bir görünüm almasına neden olur.

Amanos Dağları, Toroslar dağ sisteminin en güneydeki bölümünü oluşturur ve İskenderun Körfezinin doğusunda dik bir duvar gibi yükselir. Lübnan topraklarından doğarak kuzeye doğru akan ve Antakya yakınlarında dik bir açıyla batıya dönen Asi Irmağı, Amik Ovasının güneybatı ucunda, geniş tabanlı bir vadiden geçer ve Samandağı yakınlarında Akdeniz’e dökülür. Çukurova, doğuda Amanos Dağlan, batıda ise Orta Toroslar’la sınırlanır. Bu geniş düzlük, batıda Seyhan, doğuda Ceyhan ırmaklarının taşıdığı alüvyonlarla oluşmuş büyük bir delta ovasıdır. Çukurova’nın kuzey kesimleri bu iki ırmağın kollan ile yer yer parçalanmış bir plato görünümündedir; buna karşılık güneyde temüze bir hal alır.

Akdeniz Bölgesi’nde oldukça dar bir kıyı şeridi vardır. Ancak dağîann kıyıdan uzaklaştığı kesimlerde Antalya Ovası ve Çukurova gibi geniş alüvyal ovalar, Dalaman ve Eşen çayları ile Göksu gibi akarsuların oluşturduğu alüvyal delta ovaları ve Finike, Serik, Manavgat, Alanya gibi küçüklü büyüklü kıyı ovalan bulunur. Oldukça verimli olan bu ovalarda sulu tarım yoğundur.

Bölgedeki en önemli akarsular doğudan batıya doğru sırasıyla Asi, Ceyhan ve Seyhan ırmakları ile Göksu, Köprü Suyu, Aksu, Eşen ve Dalaman çaylandır. Başlıca doğal göller Beyşehir, Eğirdir, Burdur ve Suğla gölleridir. Kıyılarda ise irili ufaklı birçok lagün vardır. En önemli yapay göller ise Seyhan ve Aslantaş baraj gölleridir. Akdeniz kıyıları genellikle, az girintili çıkıntılı olması ve geniş yaylar çizmesi bakımından Karadeniz kıyılarına benzer; kıyı sahanlıklarına da pek rastlanmaz. Bölgenin en batı kesiminde ise dağlar kıyıya dik uzandığı için, burada Ege kıyılarına benzeyen daha girintili çıkıntılı bir kıyı tipi (Dalmaç tipi kıyı) vardır. Bu kıyıların, yakın zamanlardaki bir deniz düzeyi yükselmesi sonucu oluştuğu sanılmaktadır. Engebeli kıyının içine sokulmuş küçük koylar (Ölüdeniz), adalar (Kekova Adası) ve yarımadalar bu yükselme nedeniyle ortaya çıkmıştır. Kalker oluşumların fazla olduğu bu kesimde birtakım karstik şekillerin kısmen deniz basmasına uğramasıyla doğal koylar oluşmuştur; ilkçağda gemilerin sığınak ve barınak yeri olarak kullandıkları bu kçylara kalanklı kıyı adı verilir.

Ad:  Akdeniz-Bölgesi.JPG
Gösterim: 3518
Boyut:  29.7 KB

İklim ve bitki örtüsü


Bölgede genelde yazlan sıcak ve kurak, kışları ılık ve yağışlı geçen Akdeniz iklimi egemendir. Ancak yüksekliğe bağlı olarak iklim özellikleri oldukça önemli farklılaşmalar gösterir. Dağların denize bakan yamaçlarında ve arkalarındaki çukur alanlarda ise karasal etkilerin arttığı bir iklim tipine rastlanır. Gene de Akdeniz’in etkisi nedeniyle bu kesimlerdeki iklim, İç Anadolu’daki kadar şiddetli karasal özellikler taşımaz. En sıcak ay ortalaması kıyılarda 27Ü-28°C, iç kısımlarda 23°-25°C’dir; en soğuk ay ortalaması ise kıyıda 10°C dolayında iken, iç kısımlarda l,5°-2°C’ye kadar iner. Benzer biçimde, yıllık ortalama sıcaklık kıyılarda 180“20°C, iç kesimlerde ise 12°-14°C kadardır.

Akdeniz Bölgesi genellikle güney ve güneybatıdan gelen hava kütleleri ile cephelerin etkisi altındadır. Bunlara bağlı olarak da yağışlar orografik (yükseltiye bağlı) ya da cepheseldir. Yağış miktarı genellikle dağların uzanış biçimlerine ve nemli rüzgârlara açık olan yüzeylerindeki konumlarına, yani bakılarına göre değişir. Kıyı kesimlerinde, bakı koşullarına bağlı olarak yılda ortalama 700-1.300 mm tutarında yağış düşer; bu değer iç kesimlerde 400 mm dolayındadır. Bölgede genellikle, bir Akdeniz iklimi özelliği olan kış yağışları egemendir. İç kesimlere gidildikçe karasal iklim etkisi ile yağışlar ilkbahara kayar; gene de en çok yağış kışın düşer. Kıyılarda yağışlar genellikle yağmur biçimindedir; kar, 5-10 yılda bir yağar; don olayına da oldukça az rastlanır. Dağların yüksek kesimlerinde ve Göller Yöresi’nde kışın kar yağışları etkili olur; don olayı ise hemen hemen bütün kış sürer. Yaz kuraklıkları iç kesimlerde de olmakla birlikte kıyılardaki kadar şiddetli değildir.

Bölgede egemen rüzgârlar çoğunlukla kuzey rüzgârlarıdır. Ancak rüzgâr rejimi, topografik koşullara ve deniz komşuluğuna göre yerel değişikliklere uğrar. Kıyılarda yazın genellikle batı ve güney yönlü rüzgârlar eser; zaman zaman deniz ve kara meltemleri de etkili olur. Akdeniz Bölgesi’nde doğal bitki örtüsü sıcak ve kurak yazlardan etkilenmiştir. Bu nedenle kurakçıl bir nitelik taşır ve kolaylıkla bozulma eğilimi gösterir. Orman örtüsü çok yerde çalılık halini almış, çalılıklar da yer yer seyrekleşmiş, hatta ovalık yerlerde büsbütün ortadan kalkmıştır. Günümüzde Akdeniz Bölgesi’nde görülen bitki örtüsü, başlangıçtaki karakterini tümüyle kaybetmiş gibidir.

Akdeniz Bölgesi’nde doğal bitki örtüsü beş gruba ayrılır. Kıyıdan 500-600 m yüksekliğe kadar olan yerlerde şiddetli yaz kuraklığına uyan, kışın da yeşil kalan makiler egemendir. Boyları 3-5 m’yi geçmeyen bu bitkiler arasında delice, kocayemiş, sandal ve zakkum en yaygın olanlarıdır; bu bitkiler terra rossa denen killi-demirli ve az kireçli topraklarda yetişir. Kireçli topraklarda yetişen daha seyrek ve cılız bitki tiplerine garig adı verilir.
600-1.200 m arasında, kızıl çam ve meşelerin egemen olduğu, karışık ormanlar ya da yamaç ormanları ortaya çıkar. Kızıl çamların aralarında yer yer meşelikler, daha yükseklere doğru ise Halep çamı ile kara çamlar görülür. Bu kesimde kahverengi orman toprakları yaygındır. Yüksek kesimlerde yağış etkisiyle toprakta yıkanma (podzolleşme) görülür.

1.200-2.100 m arasında ise yüksek ormanlar diye adlandırılan ve sedir, göknar ile kayınlardan oluşan orman kuşağı yer alır. Özellikle Batı ve Orta Toroslar’da saf sedir ormanları vardır. Bu katın tipik tanıtıcı ağaçları Toros göknarı, Lübnan sediri, sarı çam ve çeşitli ardıç türleridir. Amanos Dağlarında ise Karadeniz Bölgesi’ndekini andıran bitki örtüsüne ve özellikle doğu kayınına rastlanır. Bu katta podzolik karakterli topraklar yaygındır.
2.0 m’nin üstünde iğne yapraklı ağaçlar seyrekleşir ve bodurlaşır. Bu alan 2.100- 2.300 m’de sona erer ve Alp çayırları denen, renkli çiçeklerle bezenmiş, yazlan da kurumayan yüksek otluklara geçilir. Bu katta kestane renkli çayır toprakları yaygındır.

Göller Yöresi ve Teke Yanmadasındaki yüksek ovalarda step bitkileri yetişir. Buradaki stepler gerçekte ot stepleri değil, meşe ormanlarının tahribi sonucu oluşmuş ağaç stepleridir. Ova kenarlarında, tahripten kurtulmuş ardıç ve kara çam topluluklarına da rastlanır. Steplerde daha çok kireçli kahverengi ve kestane renkli topraklar yaygındır. Bölgede, tipik Akdeniz bitkisi olmadıkları halde, yerel koşullara uyum sağlamış Avustralya okaliptüsleri ile kurakçıl Amerika bitkilerinden kaktüsler (örn. frenkinciri) ve agavlar da (Agave) oldukça geniş alanlan kaplar.

Nüfus


Akdeniz kıyılannda, Doğu Karadeniz kıyılarında görülen yoğun nüfus şeridine rastlanmaz. Dağlık kesimlerin geniş yer tutması nedeniyle kıyı boyu çoğu kez tenhadır. Bununla birlikte dağlar arasına sıkışmış, yoğun tanm yapılan küçük ovalarda (Alanya, Gilindire, Gazipaşa, Anamur) önemli nüfus birikmeleri göze çarpar. Antalya düzlüğünün 'sert travertenlerden oluşmuş batı kesimi ile Çukurova’nın kumul ve bataklık kıyı kesimi tenha yerler arasındadır. Nüfus yoğunluğu, Çukurova’nın iç kenarından başlayıp, sulanan yerlere doğru giderek artar. İskenderun Körfezi kıyıları da nüfus yoğunluğu oldukça yüksek yerlerdir; Amanos Dağlarının denize dik inen güney yamaçları ise çok tenhadır. Amik Ovasının çevresindeki yoğunlaşma şeridi Antakya’nın güneydoğusundaki tepelik alanlara doğru sokulur. Kahramanmaraş Hatay Çöküntü 01uğunun çalılık “Hassa leçeleri” kesimi oldukça tenhadır. Göller Yöresi’nin dağlık ve ormanlık kesimleri genelde oldukça tenhadır. Buna karşılık Yalvaç-Bozkır oluğunun dağ eteği boyları ile İsparta Ovasının sulanan güney bölümünde nüfus oldukça yoğundur.

Akdeniz Bölgesi’nde toplu kır yerleşmeleri egemendir. Bu durum özellikle dağlık kesimlerde ve dağ eteklerinde belirgindir. Ovalarda toplu yerleşmeler arasına serpilmiş dağınık yerleşmelere de rastlanır. Dağlık kesimlerdeki ya da Antalya travertenleri gibi verimsiz alanlardaki yerleşmeler genellikle daha küçüktür. Bölgenin en büyük kenti 916 bini bulan nüfusuyla Türkiye’nin dördüncü büyük merkezi olan Adana’dır. Nüfusu 500 bin ile 100 bin arasındaki kentler ise Mersin, Antalya, Kahramanmaraş, Tarsus, İskenderun, Antakya, Osmaniye ve İsparta’dır.

Ad:  AkdenizBölgesi.JPG
Gösterim: 5713
Boyut:  37.1 KB

Ekonomi


Akdeniz Bölgesi’nde ekonomi tanma dayanır. Çalışan nüfusun büyük bölümü tarımla uğraşır. Türkiye’de tarımdan elde edilen gelirin en yüksek olduğu bölge burasıdır. Sanayi ise daha çok bölgenin doğusunda, Adana, Mersin arasında ve İskenderun’da yoğunlaşmıştır. Turizm kıyı kesiminde, özellikle Antalya çevresinde önemli bir gelir kaynağıdır.

Bölgede tarımsal etkinlik oldukça çeşitlidir; özellikle bitkisel üretim gelişmiş ve teknik düzeyi yükselmiştir. Ekonomik değeri yüksek birçok ürün yetiştirilir; modern tanm girdileri ve yoğun tarım teknikleri kullanımı yaygındır; üretim iç pazara olduğu kadar dış pazara da dönüktür. Başka alanlarda olduğu gibi tarımsal etkinlik alanında da kıyı kesimi ile iç kesimler arasında hem yetiştirilen ürün türleri, hem de yetiştirme biçimi açısından önemli sayılabilecek farklar göze çarpar.

Kıyı kesiminin başlıca ürünleri pamuk, susam, yerfıstığı, turunçgiller, muz, zeytin, incir, üzümdür. Bu kesimde yapılan bitkisel üretimin farklılaşmış bir dalı da özellikle Antalya ve Mersin dolaylarında yoğunlaşmış olan turfanda sebzecilik ve seracılıktır; üretim özellikle son 10 yıl içinde hızla artmıştır. Yumuşak kış koşulları, havaların erken ısınması, don olaylarının seyrekliği gibi etkenlerin bu gelişmede rolü büyüktür. Bölge üretimi büyük kentlerin sebze gereksinimini karşıladığı gibi, önemli ölçüde ihracat da yapılmaktadır.

Göller Yöresi ve Teke Yöresi’nin iç kesimlerindeki tarımsal etkinlik ise, iklim ve toprak özelliklerine bağlı olarak, hemen hemen tümüyle farklı bir nitelik taşır. Bu kesimde daha çok kuru tahıl tarımı egemendir. Sulanabilen alanlarda ise iklim koşullarına uygun sanayi bitkileri (şeker pancarı, haşhaş, gül) ve meyveler (elma, armut) yetiştirilir. Bu yörelerdeki dağlık alanlar hem ovaların doğal su deposu, hem de yazın ovalardan getirilen sürüler için yaylak işlevi görür. Tanm takviminin farklı oluşu yüzünden, dağlık alanlardaki kırsal kesimde yaşayan halkın bir bölümü zaman zaman aşağıdaki ovalara inerek tarla işlerinde çalışır.

Modern tarım teknikleri kullanıldığından üretim miktarları fazladır. Yetiştirilen birçok ürünün Türkiye içindeki payı yüksektir. Türkiye pamuk üretiminin yüzde 41’i, gül yaprağı ve muz üretiminin tümü, turunçgillerin yüzde 89’u, yerfıstığı üretiminin yüzde 90’ı, soya üretiminin yüzde 91’i, karpuz üretiminin yüzde 29’u, domates üretiminin yüzde 21’i, üzümün yüzde 17’si ve zeytin üretiminin de yüzde 15’i Akdeniz Bölgesinden sağlanır.

Bitkisel üretimdeki yüksek teknoloji düzeyi, hayvancılıkta yerini geleneksel ve ilkel yöntemlere bırakır; bu nedenle hayvancılık pek gelişmemiştir. Daha çok küçükbaş hayvanlar beslenir. Ülkedeki kıl keçilerinin dörtte biri, koyunların ise yüzde altısı Akdeniz Bölgesi’ndedir. Bitkisel üretimden elde edilen gelirin hayvancılıktan elde edilen gelire göre çok yüksek olması, hayvancılıkla uğraşan göçerlerin bitkisel üretime kaymasına yol açmaktadır. Yaygın olarak tavukçuluk ve arıcılık yapılan bölgede elde edilen bal miktarının Türkiye üretimi içindeki payı yüzde 12’dir. Deniz canlıları açısından pek zengin olmayan Akdeniz’de küçük çapta balıkçılık yapılır.

Akdeniz Bölgesi’nde varlığı bilinen maden yatakları oldukça çeşitli ise de rezervleri fazla değildir. Bölgenin dağlık yapısı nedeniyle ulaşım güçleşmekte, bu da maliyeti yükselterek madenciliği bir ölçüde kısıtlamaktadır. Ülke ölçeğinde önemli sayılabilecek tek maden Batı Toroslar kesimindeki boksit yataklarıdır. Fethiye yakınlarında krom ve zımpara taşı yatakları vardır. Keçiborlu’daki kükürt yatakları, ülkede işletilen tek kükürt yatağıdır.

Sanayi kuruluşları özellikle bölgenin doğusunda, Adana bölümünde yoğunlaşmıştır. Bu bölümün bölge toplam üretimindeki payı, tarımda olduğu gibi sanayi sektöründe de çok yüksektir. Pamuklu ve sentetik dokuma, petrokimya, çimento, bitkisel yağ, tütün işleme, başta konserve olmak üzere gıda, sabun, deterjan, içki, tarım araç ve gereçleri ile madeni eşya ve metal doğrama başlıca sanayi kollarıdır. Bölgenin çeşitli yörelerinde kâğıt, şeker, gülyağı, yem, gübre, süt ürünleri, tarım alet ve makineleri, un, hazır giyim, pil, orman ürünleri, tuğla ve kiremit fabrikaları da vardır. Sanayi özellikle Adana Tarsus Mersin hattı üzerinde yoğunlaşmıştır. ATAŞ Rafinerisi Mersin’de, kısa adı İSDEMİR olan İskenderun Demir Çelik Tesisleri ise İskenderun ilçesindedir.

Akdeniz Bölgesi’nde, özellikle Adana’da sermaye birikimi önemli ölçeklere ulaşmış ve bölge sınırları dışına taşmıştır. Ülke çapındaki birçok yatırımda bu kesim sermayesinin payı vardır. Doğal güzellikler ve tarihsel değerler nedeniyle bölgede turizm giderek önem kazanmaktadır. Yılın sekiz ayında denize girilebilen geniş doğal plajlar ve antik kentler, sayısı her yıl artan yerli ve yabancı turisti çekmektedir. Özellikle Antalya yöresinde gelişmiş olan turizm, kıyılarda yaşayan halkın en önemli gelir kaynaklarındandır. Turizm yatırımları giderek artmaktadır. Doğal ve tarihsel değerler açısından zengin olan bölgede bazı çalışmalar yapılarak koruma alanları oluşturulmuştur. Bunlardan başlıcaları Güllük Dağı (Termessos), Karatepe Aslantaş, Kızıldağ, Kovada Gölü, Köprülü Kanyon, Olimpos Beydağları Sahil milli parklarıdır.

Ulaşım giderek gelişmektedir. Mersin ve İskenderun limanları ayrı bir önem taşır. Çukurova’nın ticaret iskelesi konumundaki Mersin limanı, yöredeki petrol rafinerisi nedeniyle daha işlek bir hale gelmiştir. İskenderun limanı da ticaret ve petrol açısından önem taşır. Son yıllarda her iki limanın da Akdeniz’de yapılan ithal ve ihraç taşımacılığındaki payı artmaktadır. Bölgenin batısındaki Alanya, Antalya ve Fethiye limanları turizm açısından önem taşır.

Akdeniz Bölgesi’nin Türkiye’nin tüm bölgeleri ile karayolu, ayrıca büyük yerleşim merkezleri ile havayolu bağlantısı vardır. Başlıca yollar E-5 ve E-24 karayollarıdır. Bunların bir bölümü paralı otoyol haline getirilmektedir. Adana, Antalya ve Dalaman’daki havaalanlarından başka merkezlere düzenli uçak seferleri yapılır. Mersin, Taşucu’ndan KKTC’ye feribot seferleri yapılmaktadır.

Kaynak : Ana Britannica

Bakınız
> Türk Halk Dansları (Halk Oyunları)

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Baturalp; 23 Kasım 2016 19:53