Arama

Bilge Kağan - Tek Mesaj #4

ecem su - avatarı
ecem su
Ziyaretçi
22 Aralık 2011       Mesaj #4
ecem su - avatarı
Ziyaretçi
[I][B][COLOR="rgb(47, 79, 79)"][COLOR="Navy"] Bilge Kağan Kimdir, Bilge Kağanın Türk Tarihindeki Yeri, Kültigin Bengü taşı hakkında bilgiler.

Bilge Kağan

“Ey Türk! Silkin ve Kendine Dön!”

Türk Töresi’nde DEVLET; dirlik, düzen, istiklâl demek… Şeref, haysiyet, adâlet demek. Yüzyıllardır ozanların dilinden, kopuzların telinden yayılır onun değeri: “Devletsiz şerrinden Hak saklasın bizi!.. “

Türk Töresi’nde devlet yüce… Devler kutlu!

Türk töresinde devlet; aç olanı doyurur, çıplak olanı giydirir.

Türk töresinde devlet, insanı, insana sömürtmez!

Türk Töresi’nde devlet, öyle bir devlet ki; birliği sağlar, ayrılıklara aman vermez!

İlteriş Kutluk Kağan ve Bilge Tonyukuk’un nice zorluklarla dirilttiği Göktürk Devleti, işte böyle bir yola girmişti. Bütün boylar “Devlet Kösü”nü dinler olmuştu. Aç olan doyurulmuş, çıplak olan giydirilmişti.

İlteriş’ten sonra başa geçen KAPGAN KAĞAN da ağabeyinin yolundan gitti! Birlik, dirlik bozulmadı. Kapgan Kağan, “Ben şu boydanım. Ben bu boydanım.” diyerek, Türk birliğine şeytan kılıcı çalmak isteyenlere fırsat vermedi.

Ne var ki, Kapgan Kağan’ ın ölümü her şeyi değiştirdi. Kısa bir süre yerine geçen oğlu İnal, ne amcasına ne de babasına benzedi. Birlik, dirlik kalmadı. Herkes ayrı baş çeker oldu. Zaten düşman da bunu istiyordu: Türkler, küçük küçük bölünsün ki, kolay yenilsin!

Devlet, göz göre göre dağılıyordu.

Böyle bir felâkete İlteriş Kutluk Kağan’ ın çocukları seyirci kalamazdı! Babalarının can suyu verdiği devlet çınarı gözleri önünde yıkılamazdı! Özellikle büyük kardeş

Bilge’nin uyku girmez olmuştu gözlerine… Düşünüyordu; hangi gün için büyümüştü? Hatun anası İl Bilge’nin, beşiğini sallarken söylediği ninniler şuurunun altında azmini kamçılıyordu.

O ninniler. O ninniler, çınlıyordu her an kulaklarında:

“Uyusun da büyüsün ninni… Mor dağların etekleri otlansın Balam gezsin, çiğdem, çiçek kutlansın Ninni… Ninni çağam, ninni balam, ninni…

Büyüsün de yiğit olsun acunda, Bir yiğit ki yetmiş yağı gücünde Baş getirsin cıdasının ucunda Devlet için ker zorluğa katlansın Buyruğunda gür tümenler kutlansın!.. Ninni… Ninni çağam, ninni balam, ninni…” Msn Star

Devlet için her zorluğa katlanmak!

Bu bir buyruktu adeta… Fazla düşünmeden kayınbabası Tonyukuk’la görüştü. Tonyukuk, damadı Bilge ve kardeşi Kül Tigin’in “devlet mührüne sahip çıkma” kararlarını uygun buldu. Uygun bulmakla kalmayıp “Bilgim erdiğince, ömrüm yettiğince buyruğunuzdayım” dedi.

Buyruğunuzdayım!..

Tonyukuk, kendisinden yaşça çok küçük ve üstelik damadı olan birisine “buyruğunuzdayım” diyebiliyordu. O Tonyukuk ki, bilgeliğiyle ünü Ötüken’i aşmış, Hind’e, Çin’e ulaşmıştı… O Tonyukuk ki, İlteriş ile devlete can vermiş, ordulara komuta etmiş, akça saçlı bir koca idi. Ama karşısındaki damadı da olsa, genç de olsa; o, Tanrı’dan kut almış Kağan ailesinin bir ferdiydi! O bir Kağan’dı! Şu dünyada Kağan’dan buyruk almak kadar kutlu ne olabilirdi?

Msn Star Şiir, Dilâver Cebeci tarafından yazarın oğlu Kutalmış Tonyukuk’un doğumu üzerine yazılmış; ‘ninni’ mısraı eklenmesiyle buraya alınmıştır.

Bilge ve Kül Tigin hiç vakit kaybetmediler. Bir hamlede indirdiler amcalarının oğlu sözde Kağan, İnal’ı!

Bilge, Kağan olarak devletin başına geçti. Kül Tigin, ordulara komuta etme görevini üstlendi. Yaşlı Bilge Tonyukuk da, Devlet Baş Danışmanı olarak hizmet vermeye başladı.

El birliğiyle, gönül birliğiyle çalışmaya koyuldular.

Dış düşmanlara karşı, özellikle Çin’e karşı içeride birliğin sağlanması gerekiyordu. İnal’ ın kısa süren kağanlığı döneminde devlet birliği zedelenmişti. Oğuz ayrı baş, Kırgız ayrı baş çekiyordu… Zaten düşmanın istediği de buydu!

Baba ocağında devlet dersi almış olan Bilge ve Kül Tigin, sonu felâket olan bu ayrılık yolunu öncelikle kapatma kararı aldılar. Kısa sürede başlıya baş eğdirdiler, dizliye diz çöktürdüler. Kağan otağında devlet kösü nasıl tek tek vuruyorsa; Türk elinde Kağan TEK olur, çünkü Tanrı TEK! diye düşünüp, tezelden sağladılar Türk birliğini.

Tonyukuk’un yol göstermesiyle, Bilge Kağan’ın dirayetiyle, Kül Tigin’in gayretiyle içte birlik sağlandı. Devlet otağında ‘benim kösüm çalınsın, benim tuğum dikilsin’ diyen pek çok kardeş boy, buyruk altına alındı. Bu uğurda Kül Tigin can verdi. Tonyukuk ve Bilge Kağan, birliğin, beraberliğin kıymeti bilinsin, gelecek çağlarda yaşayacak olan Türk boylarına ibret olsun diye, tüm bu olayları taşa kazdılar.

Kül Tigin’in 731 yılında Türk Birliği’ni sağlamak uğruna can vermesi, Bilge Kağan’ı derinden sarstı. Yas tuttu günlerce. Nasıl üzülmesin ki? Kül Tigin gibi bir kardeş zor bulunurdu. Devletin yücelmesi, milletin birliği için canını esirgememişti. Hep yanında, buyruğunda olmuştu. Ne taht sevdasına girişmiş, ne de köşesine çekilip oturmuştu. Gök renkli bayrak elinde, at sırtından inmemişti ölene kadar. Sade bir Göktürk çerisi gibi akından akına koşmuştu. Hangi Kağan’ın, hangi ağabeyin yüreği parçalanmazdı böyle bir kardeş için?

Düşünüyordu. Bir şeyler yapmalıydı Kül Tigin’in anısına. Kayınbabası Tonyukuk’un 11 yıl önce Orkun Irmağı kıyısına diktirdiği bengütaşı hatırladı. Evet. Kül Tigin adına bir bengütaş dikilmeli, çekilen çileler bir bir taşa kazılmalıydı. Aklına hemen Yolluğ Tigin geldi. Sözlerini en güzel şekilde kaleme alacak kişi ancak o olabilirdi. Yolluğ Tigin, tüm Gök Türk ilinde sözü kağıda geçirmedeki hüneriyle ünlüydü. Onun üstüne ne Oğuz’da, ne Tatar’da, ne de Kırgız’da güzel yazan yoktu. Yolluğ Tigin, Çin İmparatoru’ndan gelen mektupların kaleme alınışını bile beğenmezdi. Sonra, aileden biriydi; yeğeniydi. Devletin ucalması için yaptıklarına tanık olmuştu.

Bu düşüncelerle işe başladı Bilge Kağan.

Burada, Orhun Bengütaşlarıyla ilgili bilgilerimizi tekrar edelim: Bilge Tonyukuk, Orkun Bengütaşlarının ilkini kendisi adına dikti. Bilge Kağan ise kardeşi adına Orhun ırmağı kıyısına diktirdiği, günümüzde “Kül Tigin Anıtı-Kitâbesi” diye bilinen bengütaşın üzerine yeğeni Yolluğ Tigin’e anlattığı düşüncelerini yazdırdı. Bilge Kağan’ın ölümü üzerine oğlu da, Bilge Kağan için başka bir yazılıtaş-Bengütaş (anıt-âbide-kitâbe) diktirdi.

Bu bengütaşlar, yazılı tarihimizin önemli belgelerindendir. Orkun Bengütaşlarında Türklüğün bugün bile, yolunu aydınlatacak görüşler vardır. Türk Milletine günümüzde de dikkate almamız gereken uyarılar vardır. Atalarımızın 8.yüzyılda Türklüğün birliğine verdikleri önemi, bu anıtlardan ibretle okuyoruz.

Ş öyle diyor Bilge Kağan:

“Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilkassa küçük kardeşim yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki Şadapıt beyleri, kuzeydeki tarkat beyleri, Oğuz, tatar, Dokuz Oğuz beyleri, milleti! Bu sözümü iyice işit, adamakıllı dinle:

(…) Çin Milleti’nin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öyle yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş.

(…) Türk Milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık, tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin.

(…) Türk, Oğuz beyleri, milleti işitin: üstte gök basmasa, altta yer delinmese, Türk Milleti, ilini töreni kim bozabilecekti? Türk Milleti vazgeç. Pişman ol! Disiplinsizliğinden dolayı, beslemiş olan bilgili kağanınla; kür ve müstakil iline karşı kendin kata ettin, kötü duruma soktun.

(…) Varlıklı, zengin millet üzerine oturmadım. Aşsız, çıplak, düşkün, perişan millet üzerine oturdum. Küçük kardeşim Kül Tigin ile konuştuk. Babamızın, amcamızın kazanmış olduğu milletin adı sanı yok olmasın diye, Türk milleti için gece uyumadım, gündüz oturmadım, küçük kardeşim Kül Tigin ile iki şad ile öle yite kazandım. Öyle kazanıp bütün milleti ateş, su kılmadım.”

Orkun Bengütaşları-Anıtlarında atalarımızın Türklük için gösterdikleri fedakârlıklar yanında, Türkçe’mizin güzelliğini buluruz. Bengütaşlardaki üslûp, Türk karakterini yansıtır. Dolambaçlı sözlerden, anlaşılması güç süslü cümlelerden uzak; sade bir anlatım vardır. Gerek Tonyukuk, gerek Bilge Kağan ve gerekse Bilge Kağan’ın oğlu, düşüncelerini, bu anıtlarda içlerinden geldiği gibi ifâde etmişler. Bu anıtlar, dikkatle incelendiği zaman görülür ki; 8. yüzyıldaki atalarımız, Türk Milletinin birliği, dirliği refahı bozulmasın diye biz torunlarına o günlerden adeta yalvarmaktadırlar. Bizleri uyarmaktadırlar. O günlerde Türklüğün önünde iki tehlike vardı: birincisi Çin emperyalizmi, ikinci ise Türk boylarının birbirine düşüp, birliğin parçalanması… Günümüzde, birinci tehlike yerine bir başka emperyalizmi koyabiliriz. İkinci tehlike ise, bugün de dikkat etmemiz gereken bir husustur.

Bilge Kağan ve Kül Tigin atamızın ruhu şad olsun!

Değerli Okuyucu. Gönlümden, Bilge Kağan’ın sözlerinin bir bölümünü sizlere olduğu gibi aktarmak geçti. Aşağıda, Bilge Kağan’ın, kardeşi Kül Tigin için diktirdiği “Kül Tigin Bengütaşı” nın aslını ve Anadolu Türkçesi’yle anlatımını bulacaksın. Lütfen, özellikle “aslını” oku! Okurken, belki zorlanacaksın… Ama oku! Göreceksin ki; pek çok kelime, hâlâ senin dilinde yaşıyor!

Haydi, bu millî zevki birlikte tadalım!



Kültigin Bengütaşı

(Güney Cephesi)

Aslı Tengri teg tengride bolmış Türk Bilge Kağan bu ödke olurtum. Sabımın tüketi eşigil. Ulayı ini, yigünüm, oğlanım, biriki oğuşum budunum, biriye şadpıt begler yırıya tarkat buyruk begler Otuz Tatar Tokuz Begleri budunı bu sabımın edgitü eşid katığdı tıngla:

Anadolu

Türkçesi Tanrı gibi gökte olmuş Türk Bilge Kağanı, bu zamanda oturdum. Sözümü tamamiyle işit. Bilhassa küçük kardeş, yeğenim, oğlum, bütün soyum, milletim, güneydeki şadpıt beyleri, kuzeydeki tarkat, buyruk beyleri, Otuz Tatar, Dokuz Oğuz Beyleri, halkı! Bu sözümü iyice işit cankulağıyla dinle:

Aslı İlgerü kün toğsıkka biriğerü kün ortusıngaru kurığaru kün batsıkınga yırığaru anda budun kop manğak örür. Bunça budun kop itdim. Ol amtı ahyığ yok. Türk kağan Ötüken yış olursar ilte bung yok.

Anadolu Türkçesi Doğuda gün doğusunda, güneyde gün ortasına, batıda gün batısına kuzeyde gece ortasına kadar, onun içindeki halk bana tabidir. Bunca halkı hep düzene soktum. Oşimdi kötü değildir. Türk Kağanı Ötüken ormanında otursa ilde sıkıntı yoktur.

Aslı İlgerü Şantung yazıka teg süledim, taluyka kiçig tegmedim. Birigerü Tokuz

Ersinke tegi süledim, Tüpetke kiçiğ tegmedim. Kurığaru Yinçü öğüz keçe Temir Kapığka tegi süledim. Yırığaru Yir Bayırku yiringe tegi süledim. Bunça yirke tegi yorutdım. Ötüken yışda yiğ idi yok ermiş. İl tutsık yir Öteken yış ermiş

Anadolu Türkçesi Doğuda Şantung ovasına kadar ordu sevk ettim, denize ulaşmama az kaldı. Güneyde Dokuz Ersine kadar ordu sevk ettim. Tibet’e ulaşmama az kaldı. Batıda İnci Nehri’ni geçerek Demir Kapıya kadar ordu sevk ettim. Kuzeyde Yir Bayırku yerine kadar yürüttüm. Ötüken ormanından daha iyisi yok imiş. İl tutacak yer Ötüken Ormanı imiş.

Aslı Bu yirke olurup Tabgaç budun birle tüzüldüm. Altun kümüş işgiti kutay bungsuz anç birür.

Anadolu Türkçesi Bu yerde oturup Çin Milleti ile anlaştım. Altını, gümüşü, ipeği, ipekliyi sıkıntısız öylece veriyor.

Aslı Tabgaç budun sabı süçig ağısı yımşak ermiş. Süçig sabın yımşak ağın arıp ırak budunuğ ança yağutır ermiş. Yağuru kondukta kisre anyığ Bilig anda öyür ermiş. Edgü bilge kişig edgü alp kişig yortmaz ermiş. Bir kişi yangılsar oğusı budunı bişükinge teği kımaz ermiş. Süçig sabınga yımşak ağısınğa arturup öküş Türk budun öltüğ. Türk budun ölsiking. Biriye Çogay yış Tögültün yazı konayın tiser Türk budun ölsikig.

Anadolu Türkçesi Çin milletinin sözü tatlı, ipek kumaşı yumuşak imiş. Tatlı sözle, yumuşak ipek kumaşla aldatıp uzak milleti öylece yaklaştırırmış. Yaklaştırıp, konduktan sonra, kötü şeyleri o zaman düşünürmüş. İyi bilgili insanı, iyi cesur insanı yürütmezmiş. Bir insan yanılsa, kabilesi, milleti, akrabasına kadar barındırmazmış. Tatlı sözüne, yumuşak ipek kumaşına aldanıp çok çok. Türk milleti öleceksin! Güneyde Çogay ormanına, Tögültün ovasına konayım dersen, Türk Milleti, öleceksin!

Aslı Anda ayığ kişi ança boşgurur ermiş: Irak erser yablak ağı birür yağuk erser edgü ağı birür tip ança boşğurur ermiş. Biliğ bilmez kişi ol sabığ alıp yağuru barıp barıp öküş kişi öltüg. Ol yirgerü arkış tirkiş ısar neng bunguğ yok. Ötüken yış olursar benggü il tuta olurtaçı sen.

Anadolu Türkçesi Orda kötü kişi şöyle öğretiyormuş: uzak ise kötü mal verir, yakın ise iyi mal verir diyip öyle öğretiyormuş. Bilgi bilmez kişi o sözü alıp, yakınına gidip, çok insan öldün! O yere doğru gidersen, Türk milleti, öleceksin! Ötüken yerinde oturup kervan, kafile gönderirsen hiçbir sıkıntın yoktur. Ötüken ormanında oturursan edebiyen il tutarak oturacaksın.

Aslı Türk budun tokurkak sen, Açsık tosık ömez sen. Bir todsar açsık ömez sen.Bir todsar açsık ömez sen. Antağıngın üçün igitmiş kağanıngın sabın almatın yir sayu bardığ. Kop anda alkıntığ, arıltığ. Anda kalmışı yir sayu kop toru ölü yorıyur ertig. Tengri yarlıkadukın üçün özüm kutum bar üçün kağan olurdum. Kağan olurtum yok çağany budunuğ kop kubratdım. Çığany budunuğ bay kıldım. Az budunug öküş kıldım. Azu bu sabımda igid bar ğu?

Anadolu Türkçesi Türk Milleti, tokluğun kıymetini bilmezsin. Açlık tokluk düşünmezsin. Bir doysan açlığı düşünmezsin. Öyle olduğun için, beslemiş olan kağanının sözünü almadan her yere gittin. Hep orda mahvoldun, yok edildin. Orda geri kalanınla her yere hep zayıflayarak, ölerek yürüyordun. Tanrı buyurduğu için, kendim devletli olduğum için kağan oturdum. Kağan oturup aç fakir milleti hep toplattım. Fakir milleti zengin kıldım. Yoksa, bu sözümde yalan var mı?

Aslı Türk begler budun bunı eşiding. Türk budun tirip il tutsıkıngın bunda urtum. Neng neng sabım erser taşka urtum. Angar körü biling. Türk amtı budun begler bödge körügme begler gü yangıltaçı siz?

AnadoluTürkçesi Türk Beyleri, milleti, bunu işitin! Türk milletini toplayıp il tutacağını burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Yanılıp öleceğini yine burda vurdum. Her ne sözüm varsa ebedi taşa vurdum. Ona bakarak bilin. Şimdiki Türk milleti, bu zamanda itaat eden beyler olarak mı yanılacaksınız?

Aslı Men bengu taş tokıtdım Tabgaç kağanda bediçi kelürtüm, bedizettim. Mening sabımınsımadı. Tabgaç kağanıng bedizcig itı. Angar adınçığ bark yaraturdum. İçin taşın adınçığ bediz urturdum. On ok oğlınga

Anadolu Türkçesi Ben ebedi taş yontturdum. Çin kağanından resimci getirdim, resimlettim. Benim sözümü kırmadı. Çin kağanının maiyetindeki resimciyi gönderdi. Ona bambaşka türbe yaptırdım. İçine dışına bambaşka resim vurdurdum. Taş yontturdum. Gönüldeki sözümü vurdurdum. On ok oğluna Aslı tatınga tegi bunı körü biling. Benggü taş tokıttım. Bu il erser, ança takı erig yirte irser, ança erig yirte benggü taş tokıttım, bitiddim. Anı körüp ança biling. Ol taş dım. Bu bitig bitigme atısı Yolluğ Tigin.

Anadolu Türkçesi yabancısına kadar bunu görüp bilin. Ebedi taş yontturdum. İl ise, şöyle daha erişilir yerde ise, işte öyle erişilir yerde ebedi taş yontturdum, yazdırdım. Onu görüp öyle bilin. Şu taş dım. Bu yazıyı yazan yeğeni Yolluğ Tigin.