Arama


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
13 Ocak 2012       Mesaj #4
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye
Erken Doğumun Belirtileri Nelerdir?
Gebeliklerin çoğunda doğum yaklaşım 40. haftada gerçekleşir. 37. gebelik haftasından önce meydana gelen doğum, erken doğum olarak kabul edilir. Doğumsal anomaliyle ilgisi olmayan yeni doğan ölümlerinin 4’te 3’ü erken doğumdan kaynaklanmaktadır.

Doğum, düzenli rahim kasılmasıyla başlar. Rahim ağzı incelir ve açılır. Böylecek, bebek doğum kanalına girebilir. Bazı kadınlarda erken doğumun neden başladığı bilinmemektedir. Fakat gebeliğin tek başına en önemli sorunudur.

Gebeliğin son dönemindeki büyüme ve gelişme, bebeğin sağlığı için çok kritiktir. Erken doğan bebekler, normalden daha yavaş gelişirler. Öğrenme ve davranış problemleri olduğu kadar göz, kulak ve solunumla ilgili problemleri de olabilir. Okulda sorunların oluşması bu çocuklarda daha sıktır.

Erken doğum her kadında görülebilir. Fakat doğum öncesi bakım yaptırmayanlarda risk daha yüksektir.

Erken doğum riskini artıran diğer faktörler şunlardır:
  • Geçmiş gebeliklerde erken doğumun yaşanması.
  • Son gebelikte; Rahimde rahim ağzı yetmezliği ya da myom (iyi huylu rahim tömürü) gibi bozuklukların bulunması.
  • Gebelik sırasında hatalı operasyon yapılması.
  • Annede enfeksiyon bulunması.
  • Gebeliğin 2. üç ayında kanamanın olması.
  • Annenin kilosunun düşük olması ( 50 kg.’dan düşük kilolu olması)
  • Plesanta prevaianın bulunması.
  • Zarların erken yırtılması.
  • Yüksek kan basıncının bulunması.
  • Annede kronik bir hastalığın bulunması.
  • Amniotik boşlukta çok fazla sıvı bulunması.
  • Fetüste doğumsal anomalilerin bulunması.
  • Çoğul gebelik olması.

Erken Doğumun Belirtileri
Eğer erken doğum yeterince erken teşhis edilirse, bunun geciktirilmesi sağlanabilir. Bu geciktirme bebeğin gelişmesi için bebeğe fazladan zaman sağlar. Hatta birkaç gün geciktirilmesi bile daha sağlıklı bebek anlamına gelir.

Bazen erken doğumun başladığını gösteren bulguları yakalamak çok kolay olabilir. Örneğin, zarlar yırtıldığı zaman vajenden damlama ya da fışkırma tarzında sıvı akacaktır. Bazen belirtiler çok hafif olur ve tespit etmek zor olabilir.

Aşağıdaki belirtilerden herhangi birisini yaşarsanız doktorunuzla hemen irtibat sağlayın:

  • - Vajen akıntısının
• tipinde değişiklik (sulu, kanlı) olması ya da miktarının artması
  • - Pelvis ya da karnın alt bölgesinde basınç hissedilmesi
  • - Sabit, hafif ve künt tarzında bel ağrısı
  • - Hafif karın krampları (ishalle beraber olabilir)
  • - Çoğunlukla ağrısız olan düzenli kasılmalar
  • - Zarların yırtılması (suyunuzun açılması)

Rahim ağzının açılmaya başlayıp başlamadığını kontrol etmek için hemen bir doktorla görüşmeniz gerekir. Gerçekten erken doğam olup olmayacağının anlaşılması için yapılacak tek şey budur.

Fetüs değerlendirmesi (monitörle), rahim kasılmalarını ve fetüsün kalp atışlarının tespit edilmesi için yapılabilir. Ultrason, bebeğin büyüklüğünü ve yaşını hesaplamak, rahimde nereye yerleştiğini tespit etmek için yapılabilir. Belli bir süre izlendikten sonra, rahim ağzında bir değişme olup olmadığını tespit etmek için muayeneniz yapılacaktır.

Eğer erken doğum gerçekten söz konusu ise, doktorunuz, bebeğinizin rahim dışında yaşayabilecek kadar akciğerlerinin gelişip gelişmediğini tespit etmeye çalışacaktır. Eğer akciğerler yeterince gelişmemişse erken doğmuş çocuklarda en çok rastlanan ölüm nedeni olan solunum sıkıntı sendromu (Respiratory distress syndrome) ortaya çıkabilir.

Akciğer Gelişiminin Test Edilmesi
Gebeliğin son dönemlerinde, fetüsün akciğer hücrelerinden bazıları, hava keseciklerinin içini saran bazı maddeler üretir. Bu maddeler sûrfaktan (surfacant) adı verilen bir yapıyı oluştururlar. Sûrfaktan, bebek doğduktan sonra kendi kendine solunum yaparken hava keseciklerinin (akciğerdeki) birbirlerine yapışmasını önler.

Erken doğumlardaki (özellikle gebeliğin 32. haftasından önce ise) en büyük problemlerden bir tanesi bu maddelerin yeterince üretilmiş olmamasıdır. Bu madde olmadığı zaman bebeklerde solunumsal sıkıntı sendromu (respiratory distress syndrome) adı verilen durum ortaya çıkar. Bu hastalık, erken doğan çocuklardaki en sık ölüm sebebidir.

Solunumsal sıkıntı sendromuna yol açmayacak kadar sürfaktanın olup olmadığını araştırmak için alınan amniotik sıvı örneği üzerinde yapılan çalışmaları kapsayan birçok test vardır. Bu tip testleri uygulayan her labaratuvar, bu testlerin farklı kombinasyonların kullanmaktadır. Sonuçlara bağlı olarak L/S oranı adı verilen bir test yapılabilir. Amniotik sıvıda bulunan lesitin (Lecithin: L) ve sfıngomyel'in (sphingomyelin: S) adlı iki madde arasındaki oran, akciğer gelişiminin ölçümünde kullanılarak, solunumsal sıkıntı sendromunun gelişip gelişmeyeceği anlaşılmaya çalışılır.


Son düzenleyen Safi; 7 Mart 2016 02:10
Sen sadece aynasin...