Arama


CeLebRindaL - avatarı
CeLebRindaL
VIP why did you go why
19 Ocak 2012       Mesaj #2
CeLebRindaL - avatarı
VIP why did you go why
Müze Nedir ?


TDK Türkçe Sözlük’te müze “sanat ve bilim eserlerinin veya sanat ve bilime yarayan nesnelerin saklandığı, halka gösterilmek için sergilendiği yer veya yapı” olarak tanımlanmaktadır.
ICOM (International Council of Muzeum) tarafından yapılan bir tanıma göre müze, “Sadece kar amacı gütmeyen, toplumun ve gelişiminin hizmetinde olan, halka açık, insana ve yaşadığı çevreye dair tanıklık eden malzemeler üzerinde araştırma yapan, onları toplayan, koruyan, bilgiyi paylaşan ve sonunda inceleme, eğitim ve eğlence gibi amaçlar doğrultusunda sergileyen ve sürekliliği olan bir kurumdur.”

Türk Müzeciliği Tarihi

Türk Müzeliğinin temelini ve gelişimini maddeler halinde özetleyecek olursak
  • Selçuklular Döneminde 1221’de Konya Alaeddin Tepe’sinin etrafı surla çevrilirken daha önceki dönemlere ait taş eserler duvarda süsleme amacıyla kullanılmıştır.
  • Fatih Sultan Mehmet’in İstanbul’u fethinden sonra mimari eserlerin özenle korunduğu, birçok mimari parçanın sarayın avlusunda toplandığı bilinmektedir.
Ülkemizde ilk müze 1846 yılında Tophane-i Emire Müşiri Ahmet Fethi Paşa tarafından İstanbul Aya İrini Kilisesi ’nde kurulmuştur.
  • İlk Müze, Mecmua-i Asar-ı Atika (Eski Eserler Koleksiyonu) ve Mecmua-i Esliha-i Atika (Eski Silahlar Koleksiyonu) adı verilen iki bölümden oluşuyordu.
  • Kurulan bu ilk müze daha çok bir depo görünümündeydi.
  • 1869’da müzehane adı “Müze-i Hümayun” (İmparatorluk Müzesi) olarak değiştirilir.
  • Müzenin müdürlüğüne 1869 yılında Galatasaray Lisesi tarih öğretmenlerinden Edward Goold getirilir.
  • 1871 yılında Ali Paşa’nın yerine Mahmut Nedim Paşa geçince müze müdürlüğünü kaldırır.
  • Ressam Teranzio bir yıl eserlere muhafızlık yapar.
  • 13 Şubat 1869 tarihli Âsar-ı Âtika Nizamnamesi

Maarif Nezaretinden izin alınmadan kazı yapılamayacağı, kazı sonucu bulunan eserlerin başkalarına satılabileceği, ancak yurt dışına çıkarılamayacağı, şahısların kendi mülkleri içinden çıkan eserlerin kendi malı olacağı, sikkelerin yurt dışına çıkarılabileceği, bir devlet tarafından resmen eski eser talebi halinde olabilecek iltimas kabulünün yalnızca padişaha ait olduğu belirtilmiştir.
  • 1872 yılında Ahmet Vefik Paşa müze müdürlüğünü yeniden kurarak, müdürlüğüne Avusturya Lisesinin Müdürü Alman Dr. Philipp Anton Déthier’i getirir.
  • Déthier, müzeye yeni eserler kazandırmaya ve mevcut eserlerin tasnifini yapmaya çalışır.
  • Müze 1875 yılında Çiniliköşk’e taşınır.
  • 1881 yılında ziyaretçilerden para alınmaya başlanır.
  • Déthier, 1874 yılında o zamana kadar hiçbir yasağa bağlı olmayan eski eser kaçakçılığını önleyebilmek amacıyla bir Âsar-ı Âtika Nizamnamesi (Eski Eserler Tüzüğü) hazırlayarak yürürlüğe koydurur.
  • 7 Nisan 1874 tarihli Âsar-ı Âtika Nizamnamesi
Tüzüğe göre kazılardan çıkan eserlerin üçte birinin kazı yapana, üçte birinin devlete, üçte birinin de arazi sahibine verilmesi öngörülüyordu. Tüzükte, yurtdışına eser kaçırılamayacağına dair herhangi bir madde bulunmadığı için, yabancılar kazı yaptıkları arazileri satın alarak arazi sahiplerinin hisselerini de yurtdışına kaçırmışlardır. Déthier’in 1881’de ölümünden sonra Müze-i Hümayun’un başına bir Türk, Osman Hamdi Bey getirilir.
  • İlk Türk Müzecisi Osman Hamdi Bey, 1881’den 1910 yılına kadar müdürlük yapar.
  • Osman Hamdi Bey’in babası İbrahim Ethem Bey Osmanlının eğitim için Avrupa’ya önderdiği ilk dört gencinden birisidir. Osmanlı ve batı kültürüyle yetişmiştir. Dahiliye Nazırlığı ve Sadrazamlık görevlerinde bulunmuştur. Osman Hamdi Bey, Fransa’da hukuk, arkeoloji ve resim eğitimi almıştır.
  • Osman Hamdi Bey, Müzeye yeni eserler kazandırabilmek ve ülkemizden eser kaçırmasının önüne geçebilmek için Müze-i Hümayun adına 1883-1895 yılları arasında kazılar yapmıştır.
  • İlk kazısını 1883 yılında Nemrud Dağı’nda yapmıştır
  • 1887 yılında Lübnan’da yer alan Sayda’da kazılar yaparak ünlü İskender Lahdi’nin de içinde bulunduğu çok önemli eserleri müzeye kazandırır.
  • Geniş yankı uyandıran bu keşif onu tüm dünyada üne kavuşturur.
  • 1891 – 1892 yıllarında
Muğla - Lagina Hekate Tapınağı’nda kazı yapar.
Planları mimar A. Vallaury tarafından çizilen Türkiye’nin ilk müze binası olan Müze-i Hümayun (İstanbul Arkeoloji Müzesi) 13 Haziran 1891 yılında hizmete açılır.
Osman Hamdi Bey, yaptığı kazılar ve düzenlemelerle Müze-i Hümayun’u dünyanın en önemli birkaç müzesinden biri haline getirmiştir.Ülkemizde müzeciliğin temeli onun zamanında atılmıştır.
  • 1884 yılında eski eserlerimizin
  • yurt dışına kaçırılmasını önlemek amacıyla bir Âsar-ı Âtika izamnamesi hazırlayarak yürürlüğe girmesini sağlar.
  • 21 Şubat 1884 tarihli Âsar-ı Âtika Nizamnamesi
  • Nizamnamede kazı yapmak için ruhsat alınması zorunluluğu getirilmiş, kazılarda çıkan tüm eserlerin devlete verileceği ve ülke dışına çıkartılamayacağı belirtilmiştir.

“ Memalik-i Osmaniye’de zuhur eden her türlü asarı atikanın diyarı ecnebiye nakil ve ihracı kattiyen memnudur .”
  • 23 Nisan 1906 tarihli Âsar-ı Âtika Nizamnamesi:
Türk-İslam eserlerinin de devlet malı olduğu belirtilmiş ve eski eser ticareti ruhsata bağlanmıştır.

Cumhuriyet döneminde de kullanılan nizamname 1973 yılına kadar, tek koruma mevzuatı olma özelliğini korumuştur.Osman Hamdi Bey 1910 yılında arkasında Avrupa düzeyinde bir müze bırakarak vefat etmiştir.
  • Osman Hamdi Beyin ölümü üzerine yerine kardeşi Halil Ethem Bey getirilmiştir.
  • 1910 – 1931 yılları arasında 21 yıl müze müdürlüğü yapmıştır.
  • O da ağabeyinin izinde ve temposunda çalışmış, özellikle anıtların korunması için amansız bir mücadele ermiştir.
  • 31 temmuz 1912 tarihinde Halil Ethem Bey zamanında “Muhafaza-i Abidat Hakkında Nizamname” yürürlüğe sokulur.
Nizamname ile taşınmaz kültür varlıklarının korunması amaçlanmıştır.
1917 yılında müze dışındaki eski eserleri ve anıtları korumaya yönelik çalışmalar yapmak üzere
“ Muhafaza-i Âsar-ı Âtika Encümen-i Daimisi “ (Eski Eserler Koruma Kurulu) kurulmuştur.
  • Müze-i Hümayun adına Priene, Milet, Efes ve Sard’da kazılar yapmıştır.
  • Gustav Mendel’e 1912-1914 yılları arasında üç ciltlik ”Cataloque de Sculptures Grecques, Romaines et Byzantines” isimli İstanbul Arkeoloji Müzesini dünyaya tanıtan taş eserler katalogunu hazırlatmıştır.
n Thedor Makridi 1892 – 1930 yılları arasında arkeolog-müzeci olarak Müze-i Hümayun’da çalışmıştır.
  • Müzenin kazı ve teşhir-tanzim işlerinde görev almış, birçok kazıya komiser olarak görevlendirilmiştir.
  • 1906-1907 ve 1911-1912 yıllarında Almanların Boğazköy’de yaptığı kazılara katılmıştır. Ancak kısa bir süre sonra patlak veren I. Dünya Savaşı nedeniyle kazılara ara verilmiştir.
  • 1925 yılında Ankara tren garının arkasındaki tümülüslerde yaptığı kazı, Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı adına gerçekleştirilen ilk bilimsel çalışmadır.
  • Büyük Millet Meclisi’nin açılışından hemen sonra kurulan
  • ilk hükümet tarafından 10 Mayıs 1920 günü Maarif Vekaletine bağlı olarak, "Türk Âsar-ı Âtikası Müdürlüğü" kurulur
.

Müdürlük, her türlü arkeolojik ve etnoğrafik buluntunun toplanması ve korunmasına yönelik çalışmaları üstlenmiştir.

Atatürk’ün emriyle 5 Kasım 1922 yılında Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa tarafından “Müzeler ve Âsar-ı Âtika Hakkında Talimat” başlığı adı altında bir genelge yayınlanır.
  • Türk Müzeciliğinin geleceği için önemli bir adım olan bu genelgede; müzelerin görev ve sorumlulukları açıklanarak, çalışmaların ne şekilde yapılacağı ifade edilmiştir.
  • Atatürk’ün emriyle 5 Kasım 1922 yılında Milli Eğitim Bakanı İsmail Safa tarafından “Müzeler ve Âsar-ı Âtika Hakkında Talimat” başlığı adı altında bir genelge yayınlanır.
  • Türk Müzeciliğinin geleceği için önemli bir adım olan bu genelgede; müzelerin görev ve sorumlulukları açıklanarak, çalışmaların ne şekilde yapılacağı ifade edilmiştir.
  • Atatürk’ün direktifleri ile 1923 yılında Heyet-i İlmiye kurulmuştur.
  • Heyet-i İlmiye’nin görev alanları arasında; Ankara’da bir Milli Müze kurulması,
  • Türk Etnografya Müzesi’nin hemen açılması
  • ve Âsar-ı Âtika Nizamnamesi’nin
  • gözden geçirilmesi konuları da yer almıştır.
  • 3 Nisan 1924 tarihli Bakanlar Kurulu kararı ile Topkapı Sarayı Müze olarak ziyarete açılmıştır.
  • Konya Mevlana Türbesive Dergahı 1926 yılında Müze olarak ziyarete açılmıştır.
  • Ankara Etnografya Müzesi Cumhuriyet’in müze olarak inşa edilen ilk binasıdır. Bizzat Atatürk’ün emirleri ve denetimi altında inşa edilerek 1930 yılında ziyarete açılmıştır.
  • Ülkemizde Osman Hamdi Bey’in kişisel çabalarıyla başlayan müzecilik, Cumhuriyet döneminde Atatürk’ün akılcı politikalarıyla çağdaş bir seviyeye erişmiştir.

mardinmuzesi.gov.tr
BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
O Kadar Kalabalik ki Yalnizligim..