Arama


Mavi Peri - avatarı
Mavi Peri
Ziyaretçi
24 Temmuz 2012       Mesaj #7
Mavi Peri - avatarı
Ziyaretçi
İnkalar

Güney Amerika'da 15. yüzyılda İnka İmparatorluğu'nu kuran yerli halk. "İnka" sözcüğü, yerli halkın dilinde kral ya da imparator anlamına gelir, fakat daha geniş olarak onun halkı anlamına da kullanılırdı. Başlangıçta Merkezî And Dağları'nda yaşayan çok sayıdaki topluluklardan biri olan İnkalar, İ.S. 1206'da Cuzco Vadisi'nde küçük bir krallık kurdular. 1438'e kadar yavaş yavaş genişleyen krallık, bu tarihte inka (imparator) olan Pachacuti döneminden başlayarak çok büyüdü. En güçlü olduğu 1450 yıllarında ise şimdiki Peru ve Ekvador'un büyük kısmı ile Şili, Bolivya ve Arjantin'in birer bölümünü kaplıyordu. 1532'de İspanyol Francisco Pizzaro, yanında yalnızca 177 adamıyla Peru topraklarına girip, hileyle İmparator Atahualpa'yı esir aldı. Atahualpa büyük bir kurtulmalık ödemesine karşın bir bahaneyle idam edildi. Bunun üzerine imparatorluk valileri İspanyollara karşı direnişe geçtiler. Karışıklıklar, başkaldırmalar, zaman zaman kazanılan başarılar 1569'a kadar sürdü. Bu tarihten sonra ülke kesin olarak İspanyolların yönetimine girdi. İnka İmparatorluğu teokratik, monarşik, merkeziyetçi bir devletti. Bununla birlikte imparatorlar halkın refahını sağlamakla da görevliydi. Güneşin soyundan gelme bir tanrı olduğuna inanılan imparatorun yalnızca gelenekler ve iyi niyet ilkesiyle sınırlanmış sonsuz yetkisi vardı. İmparatorluk soydan geçiyordu. Madenler, toprak ve üretilen bütün ürünlerin mülkiyeti devlete aitti. Halk devlete olan vergi yükümlülüğünü çalışarak yerine getirirdi. Bu yolla toprağın işlenmesinden başka, yol ve binalar inşa edilir, askerlik hizmetleri görülürdü. Mal değişimi takas yoluyla olurdu. İnkalar para kullanmadılar. Geniş bir soylular ve papazlar sınıfı vardı. Zanaatkârlar devlet tarafından korunurdu. İdarî yönden imparatorluğun en küçük birimi "ayllu" idi. Bu, 10 ailenin birleşmesinden oluşmuş ve başında bir başkan bulunan köy birliğiydi. 40.000 ayllu'nun birleşmesinden bir eyalet meydana gelir, başında imparator tarafından atanmış bir vali bulunurdu. İmparator, düzeni ve birliği korumak için halk topluluklarının (özellikle sorun çıkaranların) yerlerini değiştirip yeniden iskân edebilirdi. Bu yeniden iskân, aynı zamanda imparatorluk toprakları üzerinde nüfus yoğunluğunu dengeli bir şekilde dağıtmak için de kullanılırdı. İnka İmparatorluğu'nun ekonomik temeli tarımdı. Tarım çok gelişmişti. Yaygın bir sulama sistemi vardı. Yamaçlar büyük bir ustalıkla ve arazinin maksimum kullanımını sağlayacak biçimde teraslanmıştı. Başlıca ürünler patates, tatlı patates, mısır, pirinç ve sebzelerdi. Lamalar yalnızca yük taşımakta kullanılır, topraklar insan gücüyle sürülürdü. İnkaların en sevilen, en önemli tanrısı güneşti. Dinsel törenler günlerce sürerdi. Gelenekleri arasında hayvan kurban etme vardı, fakat kesinlikle insan kurban etmezlerdi. Dünyanın geri kalan kısmından tecrit edilmiş olarak gelişen İnka uygarlığı, bu tecritin sonuçlarını taşır. Sanat ve mühendislikte çok ileri gitmişlerdi. Çok büyük binalar yaptılar. Fakat duvarları ördükleri dev boyutlu taşları, herhangi bir maddeyle birbirine bağlamaksızın üst üste yığdılar (bununla birlikte kimi örnekler bütün doğal afetler ve istilâlara karşın günümüze kadar ayakta kalabilmiştir). Sarp And Dağları üzerinde, ülkenin her yanını birbirine bağlayan yaygın bir yol şebekesi kurdular. Bu yollar üzerinde açıklığı 60 m.ye varan asma köprüler yaptılar. Ama ne ulaşımda ne de başka hizmetlerde tekerleğin gücünden yararlanamadılar, çünkü tekerleği bilmiyorlardı. İnkaların zengin bir sözlü edebiyatları vardı, ama yazıları yoktu. Yazılı bir edebiyatları da olmadı. Yalnızca üzerine düğümler atılmış ve kimi zaman değişik renklerde olabilen bir ip dizisini kullanarak sayısal kayıtlar tuttular. Dokumacılıkta ve kuyumculukta çok ileriydiler. İspanyol istilâcıların yıllar süren yağma, talan ve yıkımları yüzünden bugün İnka sanatından ve mimarlığından, geriye çok az örnek kalmıştır. Mimarî kalıntıların en güzelleri Sacsahuaman Kalesi, Cuzco'dadır. Ayrıca 1911'de de And Dağları üzerinde oldukça dokunulmamış bir şekilde Machu Picchu kentinin kalıntıları bulunmuştur. Bu kent, teraslar hâlinde inşa edilmişti ve granitten yapılmış büyük bir tapınağı vardı.

MsXLabs.org & MORPA Genel Kültür Ansiklopedisi