Arama


sade - avatarı
sade
VIP hazan
3 Aralık 2012       Mesaj #2
sade - avatarı
VIP hazan
Osmanlı Cepheleri, I. Dünya Savaşı'nda Osmanlı İmparatorluğu'nun katıldığı cephelerdir. Bu cepheler;
Kafkasya Cephesi (1914-1918), Rusya'ya karşı. Sina ve Filistin Cephesi (1914-1918), İngiltere'ye karşı. Irak Cephesi (1914-1918), İngiltere'ye karşı. Hicaz-Yemen Cephesi, İngiltere ve Araplara karşı. Çanakkale Cephesi (1915), İngiltere, Fransa ve Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu) güçlerine karşı. İkinci Dereceden Cepheler;
İran Cephesi (1914-1918), Rusya ve İngiltere'ye karşı. Galiçya Cephesi (1916-1917), bir Osmanlı kolordusu 1916-17'de Berezhany kasabası çevresinde Rusya'ya karşı Avusturya-Macaristan safında savaşmıştır. Makedonya Cephesi (1916-1918), 10. ve 20. Osmanlı Kolordusu Alman ve Bulgar birliklerinin yanında İngilizlere, Fransızlara ve Sırplara karşı savaşmıştır. Osmanlı donanmasının Rus gemi ve limanlarına saldırması üzerine 1 Kasım 1914 günü Rus ordusu Kafkasya’da sınırı geçerek Osmanlı topraklarına girdi. Hemen ardından 2 Kasım'da Rusya, 5 Kasım'da İngiltere Osmanlı İmparatorluğu’na savaş ilan etti. Osmanlı Devleti buna 14 Kasım'da Cihad-ı Ekber ilanıyla karşılık verdi.




Balkan savaşları ve bu savaşların sonunda Sırbistan'ın genişleyip kuvvetlenmesi, Avusturya için korkutucu olmuş ve Avusturya'nın Sırbistan'a karşı durumunun daha fazla sertleşmesine sebep olmuştur. Fakat Balkan Savaşlarında Osmanlı Devleti’nin yenilgisi ve İmparatorluğun milletlerarası plandaki zayıflığı Rusya'nın da Boğazlar üzerinde iştahını kamçılamıştır. Bu ise, Sırbistan ile Rusya’yı birbirine daha fazla bağladığı gibi Rusya'nın Balkanlardaki faaliyetleri karşısında Avusturya-Macaristan ile Almanya’yı bu devletin karşısına dikilmeye sevk etmiştir.
Bu gelişmelerin başlangıcını, Osmanlı Devleti’nin birinci Balkan savaşının sonundan itibaren giriştiği askeri reform hareketleri ve bunun doğurduğu milletlerarası çatışmalar teşkil eder.
Birinci Balkan Savaşında Osmanlı kuvvetlerinin Balkanlılar karşısında çok kısa bir sürede ağır yenilgilere uğraması, Osmanlı Devleti’ne, askeri teşkilatının düzenlenmesi ve kuvvetlendirilmesi zorunluluğunu açık bir şekilde gösterdi. Bunun için donanmasının ıslahını İngiliz Amiral Limpus'a verdi. Jandarmanın düzenlenmesi ise İtalyan subaylarına verildi. Maliye ve gümrüklerin düzeltilmesi Fransız uzmanlarına verildi. Öte yandan, Almanya’ya da başvurup kara ordusunun düzeltilmesi için Almanya’dan askeri uzmanlar istedi. Sadrazam Mahmut Şevket Paşa, Almanya büyükelçisi Wangenheim ile 24 Nisan 1913 günü bu meseleyi konuşurken şöyle demişti:"Türkiye, ancak Almanya’ ve İngiltere’ye dayandığı takdirde yeniden canlanabilir. Bu iki devletin şimdiye kadar birbiriyle çatışır durumda olması bizim için başlıca talihsizlik sebebi olmuştur. Fakat Türkiye'nin, bir Alman-İngiliz uzlaşmasını sağlayacak bir zemin olmasına da çalışmalıyım". Bu suretle Osmanlı Devleti’ bir yandan ordusunu ıslah ederken, bir yandan da dış politikasını bu iki devlete dayamak amacını güdüyordu. Fakat Alman büyükelçisi, Osmanlı Devleti’nin bu teklifini, memleketinin Osmanlı İmparatorluğundaki menfaatleri açısından ele almış ve Berlin'e gönderdiği, raporunda şunları yazmıştır: "Orduyu kontrol eden kuvvet Türkiye'de en büyük kudret olacaktır. Hiçbir Alman düşmanı hükümet, ordu tarafımızdan kontrol edildikçe, iktidar mevkiinde kalamayacaktır".
Bununla beraber, Almanya ile bu konuda yürütülen görüşmeler, 1913 yılının sonuna kadar devam etti. Alman hükümeti özellikle İngiltere'den çekindiği için, teklifi hemen kabul etmemişti. Fakat gerek İngiltere’ye, gerek Rus çarına danıştıktan sonra teklifi kabul etti ve General Liman von Sanders komutasında bir Alman askeri heyeti 1913 Kasımında İstanbul'a geldi. Liman von Sanders, rütbesi dolayısıyla, İstanbul'daki Birinci Kolordu Komutanlığına tayin edildi. Yani bir Alman generaline Türk Ordusunda fiilen bir komutanlık verilmişti.



BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.