Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Aralık 2012       Mesaj #23
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
“Bağımlılık”, adı üstünde, hayatın bütün fonksiyonlarını bağımlısı olduğun madde veya duygu ekseninde sürdürmektir. Onsuz yaşamaya çalışmak ama başaramamak, eksikliğinde ise kontrolü kaybetmek, krize girmek, kendinden geçmektir. İnanın bana, çok kötü bir ruh halidir. Birine delice âşık olmak, tuttuğun takımı her koşulda sahiplenmek ya da bir ideoloji uğruna yıllarca mücadele vermek bile aynı tanımlama içerisinde sayılabilir.

Bende ortaya çıkan bağımlılık ise maalesef alkolle kucaklaşmak, aynı bedende beraber yaşamak olduğu için bu yazımda size özellikle alkol/madde bağımlılığı tedavisinden bahsedeceğim.
Bağımlıların en büyük sorunu tedaviye nereden ve nasıl başlayacakları bilmemeleridir. Yardım almak için ilk adımı attığınızda önünüze sunulan çeşitli seçenekleri değerlendirirsiniz. Önce doktorlar gezilir, sonra ilaç tedavisi denenir ama bazen de bu konuda uzman bir kliniğe yatmak gerekir. (Dünya Sağlık Örgütünün araştırmasına göre Türkiye’de 4 milyon alkolik, 13 milyon da alkole –alkolikliğe- meyilli bulunmaktadır. Yeşilay Raporu 2009)

Ben, başta ailemin ve doktorumun ısrarıyla, sonrasında ise gerçekten isteyerek AMATEM’de yatarak tedavi olmuş bir hastayım. Aşağıda sizinle burada yaşadığım deneyimleri paylaşmak istiyorum.
*(AMATEM; Alkol ve Madde Bağımlılığı Araştırma, Tedavi ve Eğitim Merkezi) (Ayrıca Yazının Sonunda Bkz: Karar, Tedavi ve Ayıklık Süreci)

AMATEM’e yatışın ilk günlerinde hasta, merkezin gözlem kısmına alınır. Burada sağlık durumuna ve diğer hastalarla uyumuna göre 4 gün veya bir hafta geçirir. Her alkoliğin bünyesi, bu ilk evrede, yaşadığı madde yoksunluğuna karşı farklı tepkiler verir. Mesela, en basit örnekler; ellerin istem dışı titremesi, uykusuzluk, buz gibi terlemek ve aşırı sinirdir. Yoksunluk krize girmiş bir hasta görmüştüm, sara nöbeti geçirir gibi titriyordu. Buna “Deliriyum Tremens” denir; bağımlısı olunan maddenin alınmaması durumunda vücudun gösterdiği reaksiyon ve akabinde gelen bilinç kaybıdır. Bir de aşırı alkol kullanımından ayağı ödem toplamış, ileri düzey bir şeker hastası arkadaşım vardı.

Gözlemde geçen süre sonrasında hasta bir üst kata, Detoks’a alınır. Uygun ilaçlarla bünyeye gerekli ek destek verilmeye devam edilir. Detoks katında genelde 20 hasta kalır. Gidenlerin yerini alt kattan gelenler alır, döngü böyle. Askerden sonra ilk defa tekrar burada sabah 6’da kalkıp akşam 9’da yatmaya başlamıştım. Banyo, tıraş, ilaç ve yemek saatleri, her şey milimetriktir. Bu arada serviste verilen yemekler gerçek bir restoranı aratmaz. (Detoksifikasyon; vücudun zararlı alkol/madde vs. toksinlerden arındırılma süreci.)

Detoks katı, hastalara ayrıca bolca sosyalleşme imkânı sunar; el işi, resim, spor, okuma gibi. Her gün farklı dersler verilir; alkolün vücuda etkilerinden tutun da onunla psikolojik mücadeleye kadar. Aynı hastalığı paylaşan farklı hayatlardan değişik simalar bir grup içerisinde toplanır. Burada kişi kendisini diğerlerine ifade eder, onların hikâyelerini dinler ve ortak bağlar kurar. Alkol tedavisinde hastanın dışarıdaki hayattan soyutlanmış olması iyileşmesi açısından ayrıca önemlidir. Çünkü öncelikle aileler, sonra yakın arkadaşlar (ki bunlar genelde beraber alkol tüketilen kişilerden oluşur) hastaya büyük bir duygu yoğunluğu yaşatır. Ama istenildiği zaman tedaviyi yarıda kesip ayrılma hakkı da saklıdır. Aslında bu durum, bence kişinin sağlığına kavuşma isteğiyle doğru orantılıdır.

Detoks katında ayrıca grup disiplinini sağlamak amacıyla uygulanan bir puan sistemi vardır. Puanlarını dolduran hastanın tedaviyle ve merkezle ilişkisi hemen kesilir. Ben, ilk başlarda bu puan sistemini biraz garipsemiştim ama aslında insan gibi yaşamaya çalışmak ve bunun sonucunda eksi puan almamak, mesela başkalarının huzurunu bozmamak, kalbini kırmamak, hayatın basit bir kopyası değil midir?
Detoks katında uygulanan ve tedavi esnasında alkole karşı kişinin verdiği mücadele, bunun uzmanlara doğru yansıtılması, hastanın tedaviye devam süreci için anahtar rolü oynar. Olumlu yönde kanaat gelişirse üst kata, Terapi katına çıkılır. “Benim için bu kadar yeter, ilgilenmem gereken bir işim, ailem var”, diyen arkadaşlarla ise tekrar bu veya benzeri başka bir durumda karşılaşmamayı umarak el sıkışılır.

Terapi katında, amacıyla örtüşen, oldukça yoğun grup terapileri uygulanıyor. Kısaca çıta artık daha yukarıdadır. Ama bir farkla, grup içerisinde artık madde bağımlısı arkadaşlar da bulunmaktadır. Bu son katta, alkol dâhil daha pek çok maddeye karşı yapılan kişisel mücadelelere şahit olunur. Beraber güler, şakalaşır ve ağlanır, çünkü içten içe çok büyük bir savaş verilmektedir.

Oldukça etkilendiğim diğer bir konu da bağımlılıkların yaş, cinsiyet, eğitim, gelir seviyesi veya kişinin sosyokültürel özellikleri gibi belirli bir adres sormaması gerçeğiydi. Bunu ancak sizinle aynı hastalığı paylaşan bir topluluk içerisinde yaşayarak kavrayabiliyorsunuz. Tedavideki herkesin geçmişindeki başarısızlıklar, başkalarına yaşattığı hayal kırıklıkları ve üzüntüler ne yazık ki ortaktır.

Her sabah yapılan hastane içi yürüyüşler ise güne bir nebze de olsa güzel başlanmasını sağlar. Akşamüzerleri bahçede çay keyfi ise dışarıdaki yeni hayat için bir ön hazırlık gibidir. Terapi katında, mezuniyetten önceki son iki hafta sonu (nihayet) evci çıkılır. Onca zaman sonra (2,5 ay) bir-iki gün de olsa dışarıdaki hayata ayık ama biraz da tedirgin, ilk adımlar atılır. Hafta sonu oldukça keyifli geçer.

Merkezde tedavi devam ederken, bir yandan da hasta yakınlarına yönelik çeşitli destek programları sunulur. Ebeveynlerin, eşlerin hatta çocukların bile bu programlara katılması önemlidir. Çünkü AMATEM’den sonraki ayıklık döneminde ve madde ile mücadelede oluşturulan bu ortak bilinç çok işe yarayacaktır. Destek, istenildiğinde aile bireylerinden, bazen arkadaşlardan ama özellikle de merkezdeki haftalık toplantılardan gelecektir.

Kişi, yeni ve ayık hayatında her şeyin bir anda tozpembe olmasını da beklememelidir. Keşke olsaydı ama AMATEM maalesef insanların format atıldığı bir yer değil. Geçmişte birçok şey şuursuzca yıkıldı ve yok edildi, en başta çevreye olan güven. Bunu kaybetmek nasıl zaman aldıysa geri kazanmak da bir o kadar zaman alacaktır. Ama unutulması gereken, gerçek sevginin ve sonsuz desteğin hep var olduğudur. Gerisi de artık “Biraz sabır”. Yıkılanlar zamanla geri yapılacak, kaybedilenler tekrar kazanılacaktır.

Asıl mücadele şimdi başlamaktadır.

Atılan her adımda, dokunulan her insanda, gün doğumunda ve çiseleyen yağmurda, saksıda sulanan begonyada, sokakta sevilen pasaklı kedide, kaybedileceklerin ardından yaşanacak gözyaşlarında ortak nokta; artık bir maddeye bağımlı olmadan yaşamaktır.

Herkese ayık günler dilerim,

Can Çavuşoğlu
Can Çavuşoğlu Web Sitesi 2011
ccavusoglu.blogspot.com

Karar, Tedavi ve Ayıklık Süreci
1.Kişinin bir maddeye bağımlı olduğunu kabul etmesi
2.Bu bağımlılıktan kurtulmak için ilk adımı atması
3.Tedavi süreci
4.Ayıklık sonrası yeni hayata uyum
5.Sürdürülebilir ayıklık
(Tedavisi sonrası tercih maddesine ilk sene içerisinde geri dönüş oranı maalesef 90%’lardadır.)