Arama


Efulim - avatarı
Efulim
VIP VIP Üye
18 Şubat 2007       Mesaj #6
Efulim - avatarı
VIP VIP Üye

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği

Ad:  SSCB1.jpg
Gösterim: 2985
Boyut:  43.5 KB

Rus Çarlığı’nın 1917’deki Sovyet Devrimi’yle yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde kurulan ve 1991’e değin varlığını koruyan devlet. Avrupa’nın doğu kesimiyle Asya’nın kuzey kesimi boyunca yayılan SSCB, son yıllarında 22.403.000 km2’lik yüzölçümüyle dünyanın en büyük ülkesiydi. Nüfus bakımından ise altıncı sırada yer alıyordu. Aynı zamanda dünyanın başlıca siyasal ve askeri güçlerinden biri olan bu büyük ülkenin batısında Norveç, Finlandiya, Baltık Denizi, Polonya, Çekoslovakya, Macaristan ve Romanya, güneyinde Karadeniz, Türkiye, İran, Afganistan, Çin, Moğolistan ve Kuzey Kore yer alıyordu. Kuzey ve doğu sınırlarını ise Kuzey Buz Denizi ve Büyük Okyanus çiziyordu. Birliğin başkenti bugün Rusya Federasyonu’nun başkenti olan Moskova’ydı.

SSCB resmen 30 Aralık 1922’de Rusya ve Transkafkasya Sovyet Federe Sosyalist cumhuriyetleri ile Ukrayna ve Beyaz Rusya Sovyet Sosyalist cumhuriyetleri tarafından federal sosyalist bir devlet yapısı temelinde kuruldu. Sonradan yeni birlik cumhuriyetleri oluşturuldu. SSCB son yıllarında 15 sovyet sosyalist cumhuriyet (SSC) - Rus SFSC, Azerbaycan SSC, Beyaz Rusya SSC, Ermenistan SSC, Estonya SSC, Gürcistan SSC, Kazakistan SSC, Kırgızistan SSC, Letonya SSC, Litvanya SSC, Moldavya SSC, Özbekistan SSC, Tacikistan SSC, Türkmenistan SSC, Ukrayna SSC - ile 20 özerk sovyet sosyalist cumhuriyetten (ÖSSC) - Abhaz ÖSSC, Acara ÖSSC, Başkırt ÖSSC, Buryat ÖSSC, Çeçen-İnguş ÖSSC, Çuvaş ÖSSC, Dağıstan ÖSSC, Kabartay-Balkar ÖSSC, Kalmuk ÖSSC, Karakalpak ÖSSC, Karelya ÖSSC, Komi ÖSSC, Kuzey Osetya ÖSSC, Mari ÖSSC, Mordovya ÖSSC, Nahçıvan ÖSSC, Tatar ÖSSC, Tuva ÖSSC, Udmurt ÖSSC, Yakut ÖSSC - oluşuyordu.

YÖNFTSEL VK TOPLUMSAL KOŞULLAR DEVLET YÖNETİMİ


Rus Çarlığı’nm yıkılmasından sonra kurulan yeni Sovyet yönetiminin ilk anayasası 1918’de Tüm Rusya Sovyetleri Kongresı’nde kabul edildi. 30 Aralık 1922’de Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya ve Transkafkasya’nın birleşerek SSCB’yi kurmalarından sonra yeni bir anayasa hazırlandı. 31 Ocak 1924’te kabul edilen bu yeni anayasa yasama organı niteliğindeki bir Sovyetler Kongresi’nin kurulmasını öngörüyordu. 1936’da Stalin döneminde kabul edilen anayasayla Tüm Birlik Kongresi’nin yerine Yüksek Sovyet adını taşıyan yeni bir yönetim organı oluşturuldu.

Ekim 1977’de kabul edilen yeni anayasayla SSCB’nin tek parti sistemine dayanan sosyalist devlet sistemi yeni bir yapılanma süreci içine girdi. Yeni anayasayla Sovyetler Birliği Komünist Partisi (KPSS) devlet yönetimindeki ağırlığını korumakla birlikte, partinin siyasal tekeline son veriliyor, çok adaylı seçimlere geçilmesi öngörülüyor ve devlet başkanlığı makamı güçlendiriliyordu. Yeni düzenlemeyle en üst devlet organı olarak belirlenen SSCB Halk Temsilcileri Kongresi toplam 2.250 üyeden oluşuyordu. Bu üyelerin üçte biri doğrudan halk tarafından, üçte biri de milliyetlerin temsili esasına göre seçiliyordu. Geri kalan üyelikler ise belirli bir kontenjan çerçevesinde KPSS, Komsomol, sendikalar gibi siyasal ve toplumsal örgütlere ayrılmıştı. Beş yıllık bir dönem için seçilen ve üyelerinin beşte biri her yıl yenilenen Halk Temsilcileri Kongresi’nin en önemli görevi kendi içinden, asıl parlamento işlevini gören SSCB Yüksek Sovyeti’nin 542 üyesini seçmekti. Yılda iki kez 3-4 aylık sürekli oturumlar halinde toplanan SSCB Yüksek Sovyeti, Birlik Sovyeti ve Milliyetler Sovyeti adlı iki meclisten oluşuyordu. İki meclisin üyelerinin beşte biri her yıl Halk Temsilcileri Kongresi tarafından yenilenirdi. Birlik Sovyeti toplumsal ve ekonomik sorunlar, devlet işleri, yurttaşların hak, ödev ve özgürlükleri, dış politika, iç ve dış güvenlik konularından sorumluydu. Milliyetler Sovyeti ise milliyetlerin haklarını ve eşitliğini güvence altına almak ve aralarındaki ilişkileri düzenlemekle yükümlüydü.

SSCB Yüksek Sovyeti'nin görevleri arasında yasaların yorumlanması, uluslararası antlaşmaların onaylanması, savaş açılması ve Sovyet birliklerinin dışarıya gönderilmesi gibi konular da yer alırdı. Yüksek Sovyet kendi içinden bir Prezidyum ve Bakanlar Kurulu seçerdi. Yüksek Sovyet'in oturumları arasında daimi organ olarak görev yapan ve anayasaya göre en yüksek yürütme organı olan Prezidyum SSCB’nin son yıllarında eski ağırlığını önemli ölçüde yitirmişti. Öte yandan Halk Temsilcileri Kongresi’nce beş yıllık bir dönem için seçilen devlet başkanı, 1990’daki düzenlemeye bağlı olarak geniş yetkilerle donatılmıştı. Çalışmalarında Yüksek Sovyet’e karşı sorumlu olan Bakanlar Kurulu’nun altında bir dizi önemli devlet komitesi ve özel kuruluş yer alırdı.

SSCB federal bir cumhuriyet olmakla birlikte son derece merkezî bir devlet yapısına dayanırdı. Biçimsel olarak bütün cumhuriyetlerin eşit sayılmasına ve çeşitli kademelerde milliyetlere denk düşen özerk birimlerin var olmasına karşın, Moskova’daki yönetimin ekonomik, siyasal ve kültürel yaşam üzerinde sıkı bir denetimi vardı. Federal sistem gerçekte birleşik, hiyerarşik ve piramitse! bir işleyiş üzerine otururdu. Bu işleyişin başlıca araçlarını ise KPSS ile ekonomi ve askerlik gibi alanlarla ilgili kilit kurumlar oluştururdu. Cumhuriyetlerin ve özerk birimlerin karar alma süreçlerindeki yetkileri son derece sınırlıydı.
SSCB’yi oluşturan 15 birlik cumhuriyeti ile 20 özerk cumhuriyetin merkezî yönetime benzer bir siyasal yapısı vardı. Bu cumhuriyetlerin tek meclisli yüksek sovyetleri de beş yılda bir seçilirdi; ner yüksek sovyet yürütmeyle ilgili Bakanlar Kurulu atardı. Cumhuriyetlerin altında 129 kray (bölge) ve oblast (yönetim birimi) ile sekiz özerk oblast ve 10 özerk okrug (il) yer alırdı.
Ülkenin en önemli siyasal gücü KPSS’ydi.

KPSS’nin milyonlarca üyesi olmasına karşın, bunlardan yalnızca 100 bin kaderi yönetici konumundaydı. Bu yöneticilerden de ancak birkaç yüzü iktidarda doğrudan etkili rol oynardı. Partinin en üst yöneticileri merkezî hükümet ve kuruluşlardaki kilit noktaları ellerinde tutarken, yerel yönetimlerde ağırlıklı bir yer alırlardı. KPSS merkez yönetiminin egemenliğini sağlayan başlıca araçlar kadroların merkezden seçilmesine dayalı nomenklatura sistemi, demokratik merkeziyetçilik ilkesine dayalı sıkı disiplin ve kitle iletişim araçlarıyla eğitim sistemi üzerindeki sıkı denetimdi. Yaygın bir gençlik örgütlenmesini temel alan Komsomol’un, parti ve işçiler arasında bir bağlantı kayışı işlevini gören sendikaların bu alanda önemli bir konumu vardı. KPSS’nin politikalarının belirlendiği en üst kuruluş Merkez Komitesi Politbürosu’ydu. Günlük yönetim işlerini ise Merkez Komitesi Sekreteryası yürütürdü.

YARGI, SAVUNMA VE KOLLUK


SSCB’nin adli sistemi son derece merkezî ve hiyerarşik bir yapıya dayanırdı. Bununla birlikte adli kurumların ve mahkemelerin oldukça düzenli işlediği ve son reformlar çerçevesinde hukuk güvencelerinin arttığı söylenebilirdi. En üst yargı mercii olan SSCB Yüksek Mahkemesi’nin yargıçları Yüksek Sovyet tarafından atanırdı. Bu mahkemenin altında, cumhuriyetler ile öteki büyük yönetim birimlerinin üst mahkemeleri yer alırdı. Davaların büyük bölümüne birinci derecedeki halk mahkemeleri bakardı. Halk mahkemeleri meslekten bir yargıç ile halkın seçtiği iki üyeden oluşurdu. Devlet güvenliğiyle çok özel kişi ve aile sorunlarına ilişkin davalar dışında, bu mahkemelerin duruşmaları halka açık olarak yürütülürdü. Yargı denetimi kurumuna yer verilmemiş olmasına karşın, oldukça gelişmiş bir temyiz sistemi vardı. Sovyet adli sisteminin önemli bir öğesi de devlet memurlarının davranışlarını izlemek amacıyla oluşturulan prokuratura makamıydı.

SSCB'de bütün erkek yurttaşlar için askerlik hizmeti zorunluydu. Kökeni Kızıl Ordu'ya dayanan silahlı kuvvetler kara, deniz ve hava kuvvetlerinin yanı sıra hava savunması ve stratejik füzelerle ilgili birimleri kapsardı. Ayrıca yarı asken geniş bir milis örgütlenmesi de bir tür bölgesel yedek kuvvet olarak önemli bir işlev görürdü. SSCB, stratejik nükleer füze donanımı bakımından dünyada ABD ile birlikte ilk sırada yer alırdı.

SSCB’de olağan kolluk işleri İçişleri Bakanlığına (MVD) bağlı milis kuvvetleri aracılığıyla yürütülürdü. Buna karşılık siyasal düzeyde asayişi sağlama ve kamu düzenini koruma görevi, aynı zamanda istihbarat ve karşı istihbarat etkinliklerini yürüten KGB’ye verilmişti. KGB’nin birkaç yüz bin kişiden oluşan ve modern araçlarla donanmış olan özel birlikleri vardı. Öte yandan drujina sistemi çerçevesinde 5 milyondan fazla kişi ayda birkaç saat olmak üzere devriye görevi yaparak kolluk işlerinde milislere yardımcı olurdu.

EKONOMİ


Sovyet ekonomik sistemi, bütün üretim araçlarının devlete ait olması ilkesine dayanıyordu. Bu ilke uyarınca ülkede merkezî planlamaya dayanan bir ekonomi yürürlükteydi. 1980’lerin sonlarında merkeziyetçiliği azaltma, piyasa mekanizmalarını uygulama ve özel mülkiyet alanını genişletme yolunda atılan adımlarla ekonomide yapısal bir değişim süreci başlatıldı.
Ekonomiye yön veren merkezî planların hazırlanması bir dizi aşamayı izlerdi. Parti ve hükümetin belirlediği ana hatlar ve öncelikler doğrultusunda Gosplan (Devlet Planlama Komitesi) tarafından ortaya konan taslak plan, ilgili bakanlıklar ve yerel birimlerde görüşülerek daha da geliştirilirdi. Ardından Gosplan, görüş ve önerilerle birlikte taslak planı yeniden ele alır, gerekli düzeltmeleri yaparak ayrıntılı bir plan hazırlardı. Hükümetçe gözden geçirilerek son biçimini alan plan, SSCB Yüksek Sovyeti’nden geçerek resmîleşirdi. Ülke ekonomisine yön veren bir başka önemli kuruluş Gosbank’dı (SSCB Devlet Bankası). Gosbank merkez bankası işlevlerini görmenin yanı sıra hükümetin mali ve kredi politikalarını yürütür, devlet işletmelerinin hesaplarını tutardı.

Çarlık yönetiminden devraldığı geri ekonomik temel üzerinde hızlı bir kalkınma gerçekleştiren SSCB, dünyanın sayılı ekonomik güçleri arasına girmişti. Bu hızlı gelişmeye karşın, tüketime yönelik sanayilerin geriliği, teknoloji ve verimlilik düzeyinin düşüklüğü ve dış ticaret hacminin küçüklüğü ekonomiyi olumsuz yönde etkiliyordu. Öte yandan toplumun yaşam düzeyi birçok gelişmiş ülkenin gerisindeydi. Tarımın hemen tümüyle kolektifleştiği SSCB’de iki temel tarımsal işletme birimi kolhoz Yt sovhoz’du. Devlete ait topraklarda üretim yapan kolektif çiftliklerin oluşturduğu kolhoz'lar, belirlenmiş bir kotaya göre ürünlerini devlet kuruluşlarına satmakla yükümlüydü. Kolhozların elde ettiği kârın bir bölümü üyeleri arasında paylaştırılırdı. Doğrudan devletçe işletilen sovhoz'larda ise köylüler ücretli işçi olarak çalışırdı. Bir sovhoz'un sahip olduğu arazi miktarı genelde ortalama bir kollıoz'unkinden üç kat büyüktü. Üretimde sovhoz'ların payı özellikle sanayi bitkilerinde çok daha düşüktü. Ayrıca köylüler ve tarım işçileri kendilerine verilen küçük arazilerde sebze üretimi, mandıracılık ve kümes hayvancılığı yaparlardı.

İmalat sanayisi,


madencilik ve elektrik, su gibi kamu altyapı yardımlarıyla birlikte net maddi hasılanın beşte ikisini oluşturur ve toplam işgücünün üçte birini istihdam ederdi. Toplam sanayi üretiminin üçte ikisini yatırım mallan üretimi oluştururdu; özellikle makine, metal, metalürji ve kimya sanayilerine büyük önem verilirdi.

TARİH


ÇARLIK YÖNETİMİNİN SON YILLARI.


Rusya 19. yüzyılın ortalarında 1917 Devrimi’yle sonuçlanacak olan bir karışıklık dönemine girdi. Çarlık yönetimi iktidarım güçlendirmek için bir yandan katı otokratik yönetim yapısını korurken, bir yandan da sanayiyi güçlendirip halkın eğitim düzeyini yükseltecek reformları yürürlüğe koydu. Çarlık yönetimine karşı gizli örgütlenmelerin yaygınlaşmaya başladığı bu dönemde her türlü muhalefet acımasızca bastırılıyordu. Siyasal baskılar özellikle 1848’deki devrimci dalgayla doruğuna ulaştı. 1861’de serfliğin kaldırılmasından sonra feodal ilişkiler hızla çözülürken kapitalizmin gelişmesine elverişli bir ortam doğdu. Aynı dönemde sosyalist hareket de güç kazanmaya başladı. Sosyalistler iki ana akımın çevresinde örgütlenmişlerdi: Narodnik hareketin mirasçısı olan Sosyalist Devrimci Parti ve Rus Sosyal Demokrat işçi Partisi (RSDRP).

RSDRP’nin 1903’teki ikinci kongresinden sonra sosyal demokrat hareket başını V.İ.Lenin’in (BakınızVladimir Lenin) çektiği Bolşevikler ve L. Martov’un öncülük ettiği Menşevikler olarak iki kanada ayrıldı. Ekim 1905’te başlayan demiryolu grevinin genel greve dönüşmesi ve Petersburg Sovyeti’nin oluşturulmasıyla devrimci hareket doruğuna ulaştı. Güç durumda kalan Çar II. Nikolay meşruti sistemi öngören bir anayasa ve seçilmiş meclis sözü verdi. Ama Nisan 1906’da toplanan Birinci Duma (Meclis) çarlık yönetimiyle çatışmaya girince dağıtıldı. Kısa ömürlü ikinci Duma'nın ardından kurulan Üçüncü ve Dördüncü Duma'lar genelde çarlık yönetimini desteklediler. Başbakan Pyotr Stolipin’in 1911’de öldürülmesinden sonra hükümet üzerinde çarlık danışmanları etkili olmaya başladı. Bunlardan G. Rasputin sarayda büyük bir nüfuz kazandı.

Çarlık yönetimine duyulan hoşnutsuzluk I. Dünya Savaşı’nın yol açtığı yıkımla birlikte daha da arttı. Mart 1917’de Moskova’da başlayan grev ve protesto gösterileri Şubat Devrimi olarak bilinen ayaklanmaya dönüştü. Petrograd İşçi ve Asker Delegeleri Sovyeti ile Duma'nın vardığı antlaşma sonucunda bir Geçici Hükümet oluşturuldu. Hükümete bağlı birliklerce Pskov’da kuşatılan Nikolay’ın 15 Mart’ta tahttan çekilmesiyle çarlık yönetimi yıkıldı.

İKTİDARIN SOVYETLERE GEÇMESİ.


Şubat Devrimi'nin sonuçları.


Petrograd’ı (Petersburg) örnek alan sovyet tipi örgütlenmelerin kısa sürede bütün ülkeye yayılmasına karşın, Sovyet Devrimi’nin ilk aşaması olan Şubat Devrimi’yle iktidar Geçici Hükümet’in eline geçti. Güç ve çetin sorunlarla karşı karşıya gelen Geçici Hükümet, giderek radikal bir tutuma yönelen işçilerin, köylülerin, askerlerin ve azınlık milliyetlerin taleplerini yerine getirmede yetersiz kaldı. “Ilhaksız ve tazminatsız demokratik bir barış” beklentisinin tersine savaşı sürdürme yönünde hazırlıklara girişilmesi, Nisan Günleri olarak bilinen geniş çaplı kitle gösterilerine yol açtı. Bunu Sosyalist Devrimcilerin ve Menşeviklerin de bakanlık görevleri almasını sağlayan bir hükümet düzenlemesi izledi. Temel sorunların çözümünde hiçbir ilerleme gösteremeyen yeni koalisyon, I. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’ni toplamakla birlikte, önemli konularda karar vermeyi, demokratik bir anayasa hazırlaması öngörülen Kurucu Meclis’in toplanmasına değin erteleme yoluna gitti. Savaş ve donanma bakanı olarak hükümette büyük ağırlığı olan A. Kerenski’nin haziranda Galiçya cephesinde başlattığı saldırının getirdiği bozgun yaygın bir moral bozukluğuna ve bütün kurumlarda çözülmeye zemin hazırladı.

Bu arada Rusya’ya dönerek ünlü Nisan Tezleri’yle“Bütün İktidar Sovyetlere” sloganı altında Bolşevikleri Geçici Hükümet’e tavır almaya yönelten Lenin, L.Troçki (Bakınız (Leon Trotsky)) ve bazı Menşevikleri de yanına çekerek kitleleri harekete geçirmeye yönelik bir propaganda ve örgütlenme kampanyası başlatmıştı. Böylece hızla güç toplayan Bolşevikler, işçi ve asker sovyetlerinde giderek etkili bir konum kazandı. Kronştadt denizcilerinin öncülüğünde Petrograd’da başlayan Temmuz Günleri gösterileri Bolşevikler ile Geçici Hükümet arasında bir güç denemesi niteliğine büründü. Bolşevik önderliğin geri çekilme kararıyla duruma egemen olan Geçici Hükümet, başbakanlığı üstlenen Kerenski’nin yönetiminde solu sindirme politikasına yöneldi. Ama bu gelişmeden yararlanmaya çalışan General Kornilov’un başarısız sağ darbe girişimi, sovyetlerin devrimi korumak üzere sahneye çıkmasını getirdi.

Ekim Devrimi


Kornilov olayının ardından Geçici Hükümet halk arasındaki desteğini hızla yitirirken, işçiler fabrikalarda denetim kurmaya, köylüler topraklara el koymaya, askerler orduyu terk etmeye ve azınlık milliyetler de bağımsızlık doğrultusunda adımlar atmaya başladı. Bu ortamda "Barış, Toprak ve Ekmek” sloganıyla geniş kitleleri etkileyen Bolşevikler, başta Petrograd ve Moskova olmak üzere ülkenin hemen her yanındaki sovyetlerde çoğunluğu kendi saflarına çekmeyi başardılar. Ama Finlandiya’da saklanmakta olan Lenin’in iktidarı silahla ele geçirme çağrılarına karşın, öteki Bolşevik önderlerin çoğu demokratik yollardan Geçici Hükümet’i uzaklaştırma arayışına girdi. Derin siyasal ayrılıklar nedeniyle Demokratik Konferans gibi girişimler sonuçsuz kaldı. Petrograd’a gizlice dönen Lenin, Bolşevik Parti Merkez Komitesi’nden silahlı ayaklanma kararını geçirerek iktidara el koyma hazırlıklarını başlattı. Kerenski’nin bu sırada Petrograd Sovyeti’ne karşı almak istediği önlemler, Bolşevikleri II. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi’nin toplanmasından önce harekete geçmeye zorladı. Lenin’in talimatı üzerine Bolşeviklere bağlı askerler ile işçilerin oluşturduğu Kızıl Muhafızlar, 7-8 Kasım (eski takvime göre 25-26 Ekim) gecesi pek bir direnişle karşılaşmadan Geçici Hükümet’i devirdiler. Ardından Bolşevikler ile Sol Sosyalist Devrimcilerin çoğunluğu oluşturduğu II. Tüm Rusya Sovyetleri Kongresi, bütün iktidar yetkilerinin Sovyet Merkezî Yürütme Komitesi’nin elinde toplandığını ilan etti. Lenin’in başkanlığında oluşturulan Halk Komiserleri Konseyi de hükümet görevini üstlendi.

BEĞEN Paylaş Paylaş
Bu mesajı 1 üye beğendi.
Son düzenleyen Safi; 29 Aralık 2016 18:31
Sen sadece aynasin...