Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
13 Aralık 2013       Mesaj #4
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Marié Curie


Çalışmaları
Almanya'da Röntgen "X-ışınları" dediği katı cisimlerden bile geçen çok güçlü bir ışın keşfetmişti. Fransa'da ise yoğun çalışmalarıyla ünlü fizikçi Becquerel gündemdeydi. Becquerel, deneylerine dayanarak uranyum maden filizinde uranyum dışında başka bir elementin daha bulunduğu kanısındaydı; düşüncesini deney becerisine hayranlık duyduğu Marie Curie'ye iletti. Curie'ler söz konusu elementin bilinen bir element değil, yeni bir element olduğu sonucuna ulaştılar ve ellerindeki araştırmalarını bir yana iterek çok ilginç buldukları bu soruna açıklık getirmeye koyuldular.
1896 yılında bizmut bileşiğini elde ettiler. Bu bileşim uranyumdan 300 kat daha aktifti. Aynı yıl öğretmenlik diplomasını aldıktan sonra 1897'de, daha önce Henri Becquerel'in duyurduğu, uranyum tuzlarının yaydığı, sonraları radyoaktivite olarak adlandırılacak ışın üzerine detaylı araştırmalara başladı. 1898 başlarında çalışmalarına hız veren Marie toryumun da bu ışınları yaydığını fark etti.
Temmuz 1898'de Curie yeni radyoaktif bir element olan ve uranyumun radyoaktif bozunmasından ortaya çıkan polonyumu bulduklarını duyurdu. (İsmini Marie'nin vatanı Polonya'dan esinlenerek koydular). Polonyum çıkarıldıktan sonra geri kalan posanın çok daha güçlü olduğu görüldü. Curie'lerin sürdürdükleri uğraş, sonunda hedefine ulaştı: Işın etkinliği yüksek radyum elementi bulundu. Eylül 1898'de Fransız kimyacı Eugene Demarchay'ın spektroskopi yöntemi ile tanımlanmasına yardım ettiği, doğal radyoaktif element radyumu duyurdu. Yaptığı çalışma bir elementin radyoaktif işlemlerden sonra başka bir elemente dönüşebileceğini gösteriyordu.

Atom hakkındaki görüşleri
Marie Curie’nin atom üzerindeki en önemli görüşü atomun parçalanabilir olmasıdır.
Atomun parçalanamaz olduğu düşüncesinin yıkılışı Becquerel’in X-ışınımları üzerinde yaptığı çalışmalar ile başlar. Becquerel bir uranyum bileşiği olan potasyum uranil sülfat bileşiği ile yaptığı denemelerde bu bileşikten yayılan ışımaların bilinen X-ışınlarından farklı olduğunu gözlemledi. Bu ışınlar maddeden geçiyor ve havayı iyonlaştırabiliyordu. Bu yeni ışımaya Marie Curie tarafından sürekli ışıma anlamına gelen radyoaktivite adı takıldı. Marie Curie çeşitli uranyum bileşikleri üzerinde yaptığı denemelerle bu ışımanın bileşik içindeki uranyum miktarı ile doğru orantılı olduğunu belirledi. Marie ve Piere Curie birlikte yaptıkları çalışmalarda benzer ışımalar yapan polonyum ve radyum elementleri buldular. Radyumun yaydığı ışıma incelenirken radon adını verdikleri bir gazın yayıldığını gözlemlediler. Aynı zamanda bu gazla beraber helyum da bulunuyordu. Helyum bilinen bir elementti. Bu sonuçlar atomun parçalandığının habercisiydi. Bu yüzyıllardır aranan filozof taşı olmaksızın bir atomun bir başka atoma dönüşebiliyor olması demekti.


DEVAMI Marie Curie
Son düzenleyen Safi; 24 Haziran 2016 04:08
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!