Arama


ThinkerBeLL - avatarı
ThinkerBeLL
VIP VIP Üye
23 Aralık 2013       Mesaj #2
ThinkerBeLL - avatarı
VIP VIP Üye

Dirlik sistemi (Tımar Sistemi)


Osmanlı Devleti'nde miri arazinin en önemli bölümü dirlik topraklarıydı. Tımar sistemi I. Murat Döneminden itibaren uygulanmıştır. Gelirleri, devlet memurlarına ve askerlere maaş karşılığı olarak bırakılan topraklardır.

Osmanlı Devleti’nde savaşlarda ve devlet içinde yararlılık göstermiş insanlara belirli bir bölge tahsil edilirdi. Bu kişiler buranın vergilerini toplama hakkını elde ederlerdi. Aldıkları vergilerin bir kısmıyla asker yetiştirirler (has ve zeamet sahipleri 4 bin akçeye, tımar sahipleri 3 bin akçeye asker yetiştirirler), geri kalanını da merkeze yollarlar, barış zamanında bölgenin güvenliğini sağlayıp, savaş zamanında savaşa katılırlardı. Hazineden para çıkmadan asker yetiştirildiği, devletin güvenlik sağlamak için ek bir güç sarf etmediği ve vergiler kolayca devletin eline geçtiği için klasik dönemde çok faydası görülen bir yönetim sistemidir.
17. yy.dan itibarense dirlik sistemi merkezi otoritenin sarsılmasıyla bozuldu. Tımar ve zeametler devlet adamları arasında paylaştırılmaya başlandı. Tımar sahipleri halktan aldıkları vergileri arttırdılar ve buna rağmen yetiştirmek zorunda oldukları askerleri yetiştirmediler, yetiştirdiyseler bile savaşa yollamadılar. Bu sistem bozulunca bir zincir halinde; asker yetiştirilmediği için ordudaki asker sayısı azaldı tımarlı askerler azalınca kapıkullarına yüklenildi. Kapıkulları da paralı askerlerdi, onlara para ödenmesi gerektiğinden bu sefer maliye bozuldu. Kapıkulları devşirmelerden seçilirdi. Sayıları arttırılınca reayadan asker alımı başladı, bu sefer de reaya topraklarını işleyemedi, tarımsal üretim azaldı.
Ayrıca tımarlı sipahiler kapıkullarına karşı bir denge unsuruydular, tımarlı sipahiler azalınca, bu denge de yok oldu. Kapıkulları rahatça isyan çıkarmaya başladılar (ne de olsa bastıracak sipahiler yoktu).


Dirlik sahiplerinin görevleri

  • Toprağı olan kişiler o bölgenin güvenliğini sağlar.
  • Toprakların işlenmesini denetler.
  • Vergi toplar.
  • Topladığı vergi karşılığında atlı asker beslerdi.
  • Savaşçıktığında askerlerinin başında savaşa katılırdı.
Dirlikler yıllık gelirlerine göre üçe ayrılırdı:
1. Has topraklar: Yıllık geliri 100.000 akçeden fazla olan topraklardır. Padişaha, şehzadelere, vezirlere, divan üyelerine, beylerbeyi ve sancak beylerine verilirdi. Bunlar kendilerine ayrılan topraklarda oturmazlar, vergilerini "voyvoda" adı verilen adamlarına toplatırlardı. Bunlar; geçimleri dışında kalan gelirleri ile "cebelü" denilen atlı asker beslemek zorundaydılar.
2. Zeamet topraklar: Yıllık geliri 20.000 akçe ile 100.000 akçe arasında olan topraklardır. Bunlar orta dereceli devlet görevlilerine, kadılara, hazine ve tımar defterdarlarına, alay beylerine, kale dizdarlarına, divan kâtiplerine verilirdi. Bunlar; geçimleri dışında kalan gelirleri ile "cebelü" denilen atlı asker beslemek zorundaydılar.
3. Tımar topraklar: Yıllık geliri 3.000 akçe ile 20.000 akçe arasındaki topraklardır. Savaşta yararlılık gösteren askerlere, başarılı memurlara, din görevlilerine verilirdi. Bunlar; geçimleri dışında kalan gelirleri ile "cebelü" denilen atlı asker beslemek zorundaydılar.

Not:
Osmanlı Devleti'nde uygulanan tımar sistemi Selçuklularda ikta sisteminin geliştirilerek uygulanan şeklidir. Tımar sisteminde toprakların çıplak mülkiyeti devlete, kullanım hakkı köylüye, vergilerini toplama hakkı tımar sahibine aitti.

Dirlik sistemi sayesinde:


1. Osmanlı ordusu üzerine etkisi:
  • Eyalet askerleri bu sistem sayesinde yetiştirilmiş devamlı savaşa hazır bir ordu bulundurulmuş, hazineden para harcamadan güçlü ordular oluşturulmuştur.
  • Askeri masrafların azaltılması, böylece gelirin artırılması sağlanmıştır.
2. Diğer yararları:
  • Dirlik bölgesinin asayişi sağlanmış ve böylece devletin iç ve dış güvenlik sorunlarıçözülmüştür.
  • Üretimde süreklilik sağlanmış, ülke bayındır hâle getirilmiş, göçebeler yerleşik hayata geçirilip halka zarar vermeleri önlenmiş, böylece sosyo-ekonomik dengeler korunmuştur.
Not: Üç yıl üst üste ekilmeyen topraklar başkasına verilirdi. Toprak kurallarına göre işletilirse babadan oğula kullanım hakkı devredilebilirdi.


Derlemedir.
Son düzenleyen Safi; 28 Mayıs 2016 22:59
Tanrı varsa eğer, ruhumu kutsasın... Ruhum varsa eğer!