Ali Rıfat Çağatay
(d. 1867, İstanbul - Ö..3 Mart 1935, İstanbul),
geleneksel Türk müziğini, Batılı yorum ve yazım teknikleriyle yenilemeye çalışmış besteci, yorumcu ve eğitimci.
Özel eğitim gördü. Ud, viyolonsel ve kemençe çalmayı öğrendi. Genç yaşta ut virtüözü olarak ünlendi. Önce, yöneticiliğine getirildiği Şark Musikisi Cemiyeti’nde, sonra da kendisinin kurduğu Türk Musikisi Ocağı’nda sayısız öğrenci yetiştirdi. Öğrencileriyle birlikte verdiği halka açık konserlerde piyano, flüt, viyolonsel, kontrbas gibi Batı çalgılarından da yararlandı; yorumda Batılı konser anlayışının etkilerini taşıyan yepyeni bir yaklaşımı yerleştirmeye çalıştı.
Geleceğin Türk müziğini, Türk makamlarıyla Batılı yazım tekniklerinin bireşimi olarak tanımladı ve bu tanıma uygun besteler yaptı. Ayrıca geleneksel çizgide yapıtlar da verdi, “istiklal Marşı” 1924-30 arasında onun bestesiyle okundu. “Zülfün görenlerin hep bahtı siyah olurmuş” (nihavend beste), “Verdim âteş dillere suzidil-i âvâreden” (suzidil beste), “Gördüm yine bir âfet-i nadide-edâyı” (nihavend ağırsemai), “Sarahaten acaba söylesem darılmaz mı” (nihavend fantezi), “Edâlı bir yosma kararım aldı” (hüseyni şarkı), “Meyledip bir gülzare” (nişaburek şarkı) ve “Meclis-i vaslında giryan olduğum mazur tut” (yegâh şarkı) en ünlü yapıtlarındandır.