Arama


Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
22 Ekim 2014       Mesaj #7
Misafir - avatarı
Ziyaretçi

Dişler


Dişlerimiz, cansız kemik parçaları gibi görünse de aslında tamamen yaşayan birer organdırlar. Taş gibi görünüşlerinin altında, yumuşacık etten-sinirden-damardan bir özleri vardır.
Ad:  dişleri.jpg
Gösterim: 3604
Boyut:  48.0 KB

Dişler de insanlar gibi, doğar, yaşar ve ölür ancak uygunsuz ağız hijyeni ve bakım ihmaline bağlı olarak dişlerimizin ömürleri, bizim insan ömrümüzden çok daha kısa sürmektedir. Vücuttaki en sert doku olan diş minesi kadar dayanıklı bir koruma ile kaplı bu yapıların, büyük kısmı yumuşak doku temelli organlardan oluşan insanın kendi yaşamı süresince kadar bile ömür sürememe ironisi, dişlerin bir suçu değil, bilakis; tamamen dişlerin sahibi olan kişilerin yanlış alışkanlıklarının bir sonucu ve toplumda bireylerin diş sağlığı kültürlerinin gelişecek şekilde eğitilmemiş olmasından dolayı dişlerinin değerini bilip koruma ve bakımını yapmamasının bir neticesidir.

Yapısı


Sert görünüşlerinin altında ne kadar duygusal bir yapıları olduğundan bahsettiğimiz dişler, soldaki şekilde şematize edilmiş bir anatomik yapıya sahiptirler.

Bir diş, anatomik olarak 3 ana bölüme ayrılır.
1.Taç (Crown - Kron)
2.Boyun (Collum)
3.Kök (Radix, Root)

1. Dişin Taç kısmı (Crown - Kron), ağız içinde diş etlerinin üst kısmında görünen beyaz bölümdür. Gözle görünen beyaz kısmın ismi mine tabakasıdır (Enamel). Mine, insan vücudundaki en sert maddedir. Diğer tüm vücut kemiklerinden daha dayanıklıdır (kafatasını oluşturan kemiklerden bile daha serttir). Mine beyaz rengini ve sağlamlığını; hidroksi apatit kristallerini yapı maddesi olarak kullanarak birbiri ile sıkı bağlar oluşturan kolajen fiberlerin organik konfigürasyonundan alır.

2. Dişin boyun kısmı (kole, collum dentis), diş ve diş etlerinin birleştiği noktadadır. Diş etinin diş dış yüzeyine değdiği alanda mine tabakası biterek, diş eti kenarı bölgesinde çene kemiğinin başladığı yerde dişin daha alt kısmındaki bölgelere doğru uzanan sement (cementum) başlar. Yukarıdaki diş görselinde de açıkça görüldüğü üzere, sement dişin kemik içine giren ve ağız içinde görünen kısmına göre çok daha uzun olan kök kısmı boyunca çevresini sarar.

3. Dişin kök kısmı (root, radix), çene kemiğinin içerisine implantasyonu sağlayan, diş binasının temelini oluşturur. Bu sayfanın daha alt kısımlarında dişlerin numaralandırılması ve isimlendirilmesi ile ilgili başlık altında tartışıldığı üzere; bir dişin cinsine göre 1 ila 3 adet kökü bulunabilir. (Bazı istisnai durumlarda daha fazla da olabilir.) Dişin en alt kısmının ucunda kök ucu (apex dentis) açıklığı bulunur. Bu noktadan dişin beslenmesini sağlayan damarlar ve hislerini alan sinirler dişin iç kısmına girer ve diş pulpa (diş özü) kısmı olarak isimlendirilen, diş içerisindeki kanal boyunca sırası ile dişin kök, boyun ve taç kısmını kat ederek en yukarıya kadar içeri merkez kısımda olmak üzere ilerlerler. Endodonti (kök kanal tedavisi); artık geriye döndürülemez derecede ilerlemiş ve diş kökünü sararak hem dayanılmaz ağrılara, hem de en nihayetinde o dişin "ölerek" kaybedilmesine neden olacak çürük durumlarında, diş hekimi tarafından çürük temizlenirken, diş içerisinin tüm bu damar sinir paketi içeriğinin de çıkartılması esasına dayanır.

Görevleri


Dişler sindirim sisteminin başlangıcı olduğunu vurguladığımız Ağız içerisinde, sindirim sisteminin asıl amacı olan; besinlerin bağırsaklardan emilerek kana geçebilecek kadar küçük parçalara ayrılması işleminin mekanik gücünü oluşturan en önemli organlarımızdır.

Bir besin yutulduktan sonra, mide ve bağırsaklar içerisinde "peristaltik hareketler" ile ileriye doğru itilirken ve özellikle midede çalkalama hareketleri desteğinde sindirim enzimleri ile bir miktar parçalanabilse de, tüm sindirim sistemi boyunca sağlıklı ve verimli bir özümseme yapılabilmesi için, dişlerin aracılığı ile ağız içerisinde başlangıç öğütme sürecinin sağlanması şarttır. Ağızda çiğnenen bir lokma, mideye inmeden önce mutlaka iyice çiğnenerek ufak parçalara ayırılmalıdır ki, akabinde midede devreye girecek olan sıvı sindirim enzimleri bu iyice ufaltılmış parçaların çevresini rahatlıkla sararak, çok daha hızlıca daha da ufak parçalara eritme görevlerini yapabilsinler.

Eğer çiğneme işlevi düzgün yapılmamış ise, çiğnenmemiş besinleri sindirebilmek üzere yaratılmamış ve dizayn edilmemiş tüm diğer bileşenler (özellikle mide ve bağırsaklar başta olmak üzere diğer tüm sindirim sistemini oluşturan organlar) kapasitelerinden fazla çalışmak zorunda kaldıkları gibi, buna rağmen sindirim işlevini layıkı ile gerçekleştiremeyeceklerdir ve böylece sağlıklı beslenmemiz sekteye uğrarken, üstelik bu ekstradan çalışma sonrasında diğer tüm sindirim sistemi organları da erken "yaşlanacaklar" ve daha gençlik çağlarında başlayabilen ciddi sindirim sistemi rahatsızlıkları ile karşılaşmak kaçınılmaz olacaktır.


Ağız ve Diş Anatomisi alınmıştır
Son düzenleyen Safi; 26 Mayıs 2016 04:09