Arama


perlina - avatarı
perlina
Ziyaretçi
24 Mart 2015       Mesaj #9
perlina - avatarı
Ziyaretçi
Manga Ve Anime

Manga ve anime Japonya’nın sanayileşmesi ile ortaya çıkmıştır. Animeyi Japon toplumundaki değişiklikleri, toplumsal siyasal ve kültürel çalışmaları ve yeni tüketim eğilimlerini izlemenin bir haritası olarak kullanmak mümkündür.

İkinci Dünya Savaşı sonrası: İşgal Kuvvetleri, popüler kültür ürünlerine sansür uygulamışlardır. Hiroşima ve Nagasaki’ye, Amerika tarafından atılan atom bombalarıyla ilgili haber yapılması yasaklanmıştır (Binark: 2002).
1950’li yıllar Japon toplumunun Amerika orta sınıfının yaşam standardı ile karşılaştığı ve bunlara özendiği yıllardır. Godzilla adlı yapım Amerikanlaşma sonucunda, doğanın teknolojiye kurban edilmesinin simgesidir (Binark: 2002).
1960’larda basın, yayın ve kağıt geri dönüşüm teknolojisindeki gelişmeler popüler kültür metinlerinin dolaşımını olumlu yönde etkilemiştir. Savaş sonrası üretmek, iç ve dış pazarlarda satmak ve tüketmek Japonya’nın yeni ekonomik düzenidir. 1964’te Japon halkının yarısından fazlası televizyon sahibiydi. Bu gelişmeler sonucunda sosyal bilinç oluşmuş ve Amerikan-Japon Güvenlik Anlaşması’nı eleştiren manga ve animeler yayınlanmaya başlamıştır (Binark: 2002).
1970’lerin başında 75 manga dergisi vardı, toplam aylık satış 20 milyondu. Yine aynı dönemde kadınlar da manga endüstrisine dahil oldular. Fakat 1973 Petrol Krizi’ni izleyen yıllarda Japonya’ya eleştirel söylem yaygınlığını yitirdi ve birey, özel alana çekildi. Bu yolla, Japonya’da ulus devletin gözetiminde kapitalistleşme ve hızlı kalkınma, sözde homojen Japon orta sınıf yaratma projeleri ve toplumun siyasal söylemlerden arındırılması devletin ana politikası haline geldi. Bu dönemde Japonya’nın ideolojisi etnik-kültürel, milliyetçi bir ideoloji olan Japonculuk’tur. 1970’li yıllarla birlikte yetişkin manga ve animeleri doğdu ve Japonya pornografi pazarının farkına vardı (Binark: 2002).
1980’lere gelindiğinde 180’e yakın pornografik içerik manga ve anime piyasaya sunuldu. 1980’lerin başında enformasyon alanında tekno-milliyetçilik Japonya’nın resmi ideolojisi haline gelmiştir. Böylece “popüler tarih” yeniden keşfedildi. Bu keşif, mangalara ve animelere de yansıdı. Devlet televizyonu NHK’da bu tür ürünler yayınlandı. Bu dönemde Japonya’da yeni insan tipi ortaya çıktı. Japon halkının tek tip bir orta sınıftan oluşmadığı ve farklı tüketim tercihlerinin olduğu anlaşıldı. Beyaz yakalı işgücünü hedef alan manga ve animeler doğdu. Ekonomik sorunlar, doğal-insan-teknoloji ilişkisi anime ve mangalarda işlenmeye başladı (Binark: 2002). Yayıncılar ve mangakalar yetişkin mangasının ulusal/yerel politikaların da ötesinde Japonya’nın uluslararası platformda temsili açısından büyük rolü olduğunu gösterdiler. Morning’in editörü 1980’lerin ortasında politik yetişkin mangasının söylemsel ve diplomatik potansiyelini fark ederek, yeni Japon düşüncesini mangalarla bilinçli olarak vurgulamaya karar verdi. Ona göre bu keşiften sonra doğan en büyük değişiklik 1988’de başlayan sessiz hizmetti. Japonya’nın diğer ülkelerle ilişkileri sessiz hizmet çerçevesinde tekrar değerlendirildi. 1980’lerde Japonya yeni bir süper güç haline geldi. Japonya’nın üzerinde konuşmaya değecek bir ordusu yoktur. Sadece güçlü bir ekonomisi vardır. ABD’deki rakiplerini geride bırakmalarını sağlayan ise Japon firmalarının entelektüel birikimleri ve mühendislik bilgileridir.
1990’ların Japonya’sı ise hem tüketim toplumu, hem de enformasyon toplumudur. Enformasyon toplumunun başlıca özelliği, toplumsal ve ekonomik yapıların örgütlenme ve işleme mekanizmalarının enformasyon ve enformasyon teknolojileri temelli hale gelmesidir. 1990’ların Japonya’sında tüketim sadece gerçek bir ürünü satın almak değildir. Tüketim ile birlikte imgelerin sunduğu yaşam biçimini simgesel olarak üstlenmektir. Bu da Japonya’nın tüketim toplumu oluşunun göstergesidir. Japonya’da yaşayan Kore asıllı etnik azınlık kamusal alana dahil olmaya çalışmaktadır. Japon feministlerinin de ataerkil toplumsal yapıyı dönüştürmeye yönelik çabalarıkurumlaşmıştır (Binark: 2002). Vampire Hunter D, 1992’de İngilizce’ye dublajlandı, ABD’de vizyona girdi ve Amerikan televizyonlarında defalarca gösterildi. Böylece Japon Animasyonunun Batı’da popülerleşmesinde önemli bir rol üstlendi (Özkaracalar: 2002). Manganın yabancılar tarafından Japon kültürünü ifade eden bir form olarak kabul edilmesi, manganın Japonya içinde kültürel bir ürün olarak kabul edilmesini sağladı. Politik ve ekonomik ifadeler taşıyan yetişkin mangaları ve serileri Japonya’nın yurtdışındaki imajı ile bağlantılı hale gelmiştir. Bilgilendirici manga kitapları mesajların uluslar arası düzeyde anlaşıldığından emin olmak için İngilizce ve Fransızca’ya çevrildi. 1990’ların ilk yarısında The Washington Post, Le Monde, The Observer gibi yabancı dergilerde mangalarla ilgili yazılar çıktı. “Made in Japan” gibi kitaplar, Japon Kültürel Çalışmaları bölümlerinin kütüphane raflarında yerlerini aldılar. Diğer bilgilendirici mangalar ise Japon hükümeti çalışanlarının, yabancı ülkelerin diplomatlarına hediye ettikleri kültürel ürünler haline geldiler. Merkezi Tokyo’da olan Mandarake Incorporated adlı anime ve manga ürünleri satan firma küresel bir yayılma gösteriyor. 1999’da Los Angeles’ta ve 2001’de Bolonya’da şubelerini açtı. Bu firmanın sahibi Masuzo Furukawa, Japonya’nın bu ürünlerin dağıtımına büyük önem verdiğini, Japonya’daki bir ürünün ABD’de satılması ile arasında zaman farklı olmadığını söylüyor. Anime ve manga karakterlerinin, MTV grafiklerinde, sokak modasında, barlarda hatta müzelerde karşımıza çıkabileceğini ekliyor.
2000’lerin Japonya’sında egemen ve bağımlı sınıflar arasında rızanın sağlanması ise kimlik farklılıklarının onaylanması ile gerçekleşmektedir. Bu onay farklı taleplere yönelik, farklı kişisel ve yerel malların piyasaya sunulması ile mümkün olmaktadır. Popüler kültür ürünleri örnekleri olan manga ve animeler Japonya’nın ve Japon olmanın popüler olarak kutsanmasında rol oynar (Binark: 2002). Berlin Film Festivali’nin en büyük ödülünü ve Oscar ödüllerinde En İyi Animasyon Filmi ödülünü, Hayao Miyazaki’nin “Spirited Away” adlı animesi aldı. Japon anime stili çizgi filmleri, ABD kablolu TV’lerinin okul sonrası ve cumartesi sabahı yayınlarının çoğunu doldurmaktadır. 2001’de Japonya’da hala gelirler ve hayat kalitesi yüksek, yaşam süresi ise uzundu. Ancak yen ve gayri safi milli hasıla düşerek 17 yıl öncesinin rakamlarıyla eşitlenmişti. Çalışan nüfus ile, işsiz nüfus birbirine eşitti. IMF, Tokyo Bankaları’nın itiraf ettiklerinden bile daha kötü durumda olduğuna inandıkları için araştırma başlattı. Japonya günümüzde tekrar süper güç haline gelerek, küresel ölçekte kültürel etkisini gösteriyor. Pop müzikten, elektronik ürünlere; animelerden mangalara, mimariden modaya eskisine göre daha büyük bir kültürel güç olarak karşımıza çıkıyor. Pek çok metropol gibi Tokyo da Amerikan ürünleri satıyor. Matrix gibi Hollywood filmleri James Cameron’un Dark Angel’ını da içeren TV dizileri Japon animelerinden esinlenmektedir. Çizgi film ve video oyunu olan Pokémon 65 ülkede yayınlanıyor ve 30’dan fazla dile çevrildi. Hatta Time Dergisi’nin kapağı oldu. Japonya 1980’lerdeki ekonomik süper güç olma özelliğini yitirmiş olsa da, günümüzde pop müzikten elektronik eşyalara, mimariden animelere kadar uzanan geniş bir alanda kültürel süper güç olma şerefine erişti. Japonya’nın kültürel gücü Amerika’nın kapitalist ve bireyselci etkisinden çok daha farklıdır. Japonya, Fransa gibi yegane kültürel ve ulusal karakterini yitirmekten korksaydı kültürel etkisi Japonya dışında görünmez olacaktı.