Arama

Vergi Nedir? - Tek Mesaj #9

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
7 Temmuz 2015       Mesaj #9
Safi - avatarı
SMD MiSiM
VERGİ
1. Devlet hâzinesini güçlendirmek, kamu hizmetlerinde harcanmak üzere hükümetin ya da yerel yönetimlerin yasalara uygun olarak doğrudan doğruya ya da kimi mal ve hizmetlerin fiyatlarına ekleyerek dolaylı yoldan kişi ya da topluluklardan topladığı para.
2. Vergiye bağlamak, bir kimse ya da şeyden vergi almak; vergilendirmek; bir yerden bir kimseden yasal olmayan yollardan para almak, haraç almak: Eşkıya çevredeki köyleri vergiye bağlamıştı. ll Tanrı vergisi, bir kimsenin doğuştan sahip olduğu iyi nitelik ya da yetenek.

—Huk. Vergi hukuku, vergilerin tarh, tahakkuk ve tahsilini düzenleyen kamu hukuku dalı.

—Kamu mal. Vergi yükünün aktarılması, ödenen verginin yükümlü tarafından başkalarına geçirilmesi, yüklenmesi. (Vergi yansıması olayının gerçekleşmesinde ilk vurgu etkisinden sonra ikinci aşama bu verginin başkasına aktarılmasıdır Aktarma sonucunda vergiyi yüklenen kişi de aynı vergiyi başkalarına aktarma olanağı bulabilir Böylece verginin birkaç kez aktarılması ile verginin yayılma etkisi doğmuş olur.)

—Verg. huk.
  • Vergi alacağı, vergi alacaklısının (devlet ya da yerel yönetimler), vergi borçlusunu (yükümlü) kendisine bir ödemede bulunmaya zorlama hakkından doğan alacak.
  • Vergi azaltıcı düzeltme, vergi matrahında, özel bazı öğeler dikkate alınarak yapılan ve ödenecek verginin azaltılmasına yol açan düzeltme.
  • Vergi bağışıklığı, belirli kişi ya da grupların, kendileri için doğması gereken vergi yükümlülüğünün kısmen ya da tamamen ya da geçici olarak dışında tutulması.
  • Vergi baskısı, devletçe alınan vergilerin, gayrısafi yurtiçi hâsılaya yüzde olarak belirtilen oranı ya da yükümlülere (bireyler ya da işletmeler) yüklenen vergi yükü.
  • Vergi dairesi, il ve ilçelerde vergilerin tarhı, tahakkuku ve tahsili için bir müdür ve birkaç müdür yardımcısının yönetiminde işler gören Maliye ve gümrük bakanlığı teşkilatına bağlı kuruluş.
  • Vergi denetimi, vergi yasalarına göre, ödenmesi gereken vergiyi ödemeyen yükümlülerin ortaya çıkarılıp vergi kayıplarının önlenmesi ve vergilemeye ilişkin kurallara uyma alışkanlığının yayılması amacıyla yapılan işlemler.
  • Vergi dışı bırakmak, vergiye tabi bir ürün ya da bir maddeyi vergisiz hale getirmek ya da vergisinin bir bölümünü indirmek. (Havaalanlarında satılan alkollü içkiler, sigaralar, parfümler vb. gibi.)
  • Vergi hatası, dolaysız bir verginin, vergi idaresi, yükümlü ya da vergi sorumlusu tarafından hesaplanmasında ya da vergilendirmesinde yapılan yanlış işlem. (Vergi hatası, hesaplama işlemlerinde yapılan hesap yanlışları olabileceği gibi, bir verginin asıl borçlusu yerine bir başkasından ya da vergiye tabi olmayan ya da bağışıklık sahibi bir kişiden alınması, belli bir dönemde aynı matrah üzerinden birden çok vergi istenmesi vb. gibi vergilendirme yanılgılarından da kaynaklanabilir. Vergi hataları, vergi davası konusu yapılmadan idari yoldan düzeltilebilir.)
  • Vergi hukuku, kamu hukukunun bir dalı olup, vergi ve resimlerin hukuksal temellerini inceleyen, vergi ilişkilerinden doğan hak ve ödevleri belirleyen ve bunların yasalarla korunmasını düzenleyen kurallar bütün.
  • Vergi iadesi, ekonomik, sosyal vb. nedenlerle üretici ya da tüketici tarafından, üretim ve tüketim ilişkileri içinde, daha önce ödenmiş olan vergilerin tümünün ya da bir bölümünün yükümlüye geri verilmesi. (2 şubat 1984 tarih ve 2978 sayılı Vergi iadesi hakkında kanun’a göre, tam yükümlülüğe bağlı olarak ücret geliri elde edenler; ticari, zirai ya da mesleki kazançları nedeniyle gelir vergisine tabi olan yükümlüler; emekli, maluliyet, dul ve yetim maaşı alanlar ile bunların eş, çocuk ve bakmakla yükümlü oldukları kimseler; kamu idare ve müesseseleri, gerçek usulde vergilendirilen gelir vergisi yükümlüleri ve kurumlar vergisi yükümlüleri, yasada belirtilen mal ve hizmet alanlarında vergi iadesine tabi tutulur)
  • Vergi idaresi, çalışanları ve büroları ile vergi tahsiliyle görevli örgüt; vergi mevzuatı ve uygulaması, tarh ve tahsilde uygulanan teknik yöntemler, vergi denetimi ile ilgili yönetim işlerinin tümü. (Vergi idaresinin başlıca işlevi, yükümlülerin saptanması, beyannamelerin kabulü, vergi incelemeleri, vergi anlaşmazlıklarının idare içinde çözümü, vergi tahsili, vergi kaçakçılığının önlenmesi, vergi cezalarının tahsili vb. işlemlerdir.)
  • Vergi ikametgâhı, vergi yükümlüsüne vergi bildirimlerinin yapıldığı yer. (Vergi ikametgâhı, ya yükümlünün başlıca oturma yeri ya da onun iktisadi etkinliklerinin merkezini oluşturan yerdir.)
  • Vergi incelemesi, defterlere, hesap ve belgelere dayanılarak, ödenmesi gereken verginin gerçeğe uygunluğunun araştırılması.
  • Vergi indirimi, vergiye tabi bir ürün ya da maddenin vergisini tümüyle ya da bir bölümüyle indirmek.
  • Vergi indiriminde dekont sistemi, gelir vergisinde en az geçim indiriminin matrahtan değil de vergiden indirilmesi. (Türk vergi sisteminde, 30 aralık 1967 tarih ve 980 sayılı yasayla yükümlünün medeni hali ve aile durumuna göre en az geçim indirimi ve buna ek olarak ücretlilerde özel indirim kabul edilmiştir. Ancak, bu indirim gelir vergisi matrahından yapılmayıp, gelirin toplam vergisi hesaplandıktan sonra en az geçim indirimine denk düşen vergi hesaplanarak toplam vergiden indirilmekteydi. Günümüzde bu uygulama kaldırılmıştır.)
  • Vergi konusunun birkaç kez vergilendirilmesi, vergilenebilir maddeyi birçok durumlarda, birçok noktalarda vergiye tabi tutma. (Yayılı muamele vergilerinde olduğu gibi.)
  • Vergi soruşturması, vergi matrahının denetlenmesi.
  • Vergi teşvik önlemleri, özel kesim yatırımlarını vergi yoluyla özendirici araçlar. (Bu önlemlerin vfergi yükünü azaltma yoluyla yatırıma ayrılacak fonları artırmak ve yatırımların istenilen alanlara kaymasını sağlamak gibi iki önemli işlevi vardır.)
  • Vergi usul kanunu, bütün dolaysız vergilere ilişkin hükümleri kapsayarak türk vergi sistemini usul bakımından düzenleyen yasa. (Vergi usul kanunu ilk kez 1950'de yürürlüğe girdi. 4 ocak 1961 tarih ve 213 sayılı yasayla yeniden düzenlendi.)
  • Vergi yükümlülüğü, herkesin ortak bir kamu harcamasına, özellikle devlet harcamaları ya da kamu kuruluşları, yerel yönetimler harcamalarına katılması. (Günümüzde yükümlülük ve vergi arasında fazla bir ayrım yapılmaz. Eski dönemlerde, vergi, özellikle Batı ülkelerinde derebeyi ya da krala esirler tarafından zorunlu olarak ödenirdi; özgür vatandaşlarsa gönüllü olarak bir tür armağan ya da yardım biçiminde vergi verirlerdi. Zamanla devletin egemenlik haklarının gelişmesiyle vergi de zora dayanan bir yükümlülük biçimine dönüştü.)
  • Verginin kapitalizasyonu, bir taşınmaz mal üzerindeki verginin kaldırılması ya da indirilmesi nedeniyle o taşınmazın sermaye değerinin artması. (Bu durumda, mal sahibi malını satacak olursa, vergi indirimi tutarının kapitalizasyonuna karşılık gelen bir artı değer elde edilebilir)
  • Verginin nesnelliği, yükümlünün kişisel durumlarını, sübjektif öğeleri dikkate almaksızın matrahı vergilendiren sistem. (Karşıtı verginin şahsiliğidir.)
  • Verginin orantılılığı, vergi matrahının tutarı ne olursa olsun, matraha uygulanan vergi tarifesinin onunla orantılı olduğu sistem.
  • Verginin terkini, verginin kaldınlması, silinmesi, (vergi usul kanuna göre, yangın, yer sarsıntısı, yer kayması, su basması, kuraklık, don, zararlı hayvanlar ve daha başka afetler yüzünden varlıklarının en az üçte birini yitirenlerin bu afetlerden zarar gören gelir kaynakları ile ilgili vergi borçları ve cezaları, Maliye bakanlığınca -zararla orantılı olmak üzere tümüyle ya da bir bölümüyle terkin olunur.)
  • Verginin vurgu etkisi, yeni konan ya da oranı yükseltilen bir verginin yükümlü üzerinde yaptığı ilk olumsuz etki. (Bu olumsuz etki, yükümlüyü, ödediği vergiyi başkalarına aktarma çareleri aramaya iter. Verginin vurgu etkisi, aktarma yapılmışsa, yeni yüklenenler için sözkonusu olabilir.)
  • Vergiyi doğuran olay, vergi yasalarına göre vergi borcunun ortaya çıkması için gerekli olan olay. (Gelir vergisinde gelirin elde edilmesi; kurumlar vergisinde, şirketin kâr sağlaması; gümrük vergisinde, malın gümrükte tescil edilmesi; katma değer vergisinde, malın teslimi ya da bir hizmetin yapılması gibi.)
  • Vergiyi paylaştırmak, bir vergiyi yükümlüler arasında paylaştırarak almak.
  • Gelir vergisi, bir aktif varlığın zilyetliği (menkul kıymetler üzerinden gelir vergisi) ya da bir mesleğin yapılması (sınai, ticari, tarımsal vb. kârlar üzerinden kazanç vergisi) dolayısıyla elde edilen düzenli gelirlerden alınan vergi.
  • Kişisel gelir vergisi, gerçek kişilerin bir yıl içinde elde ettikleri irat ve kazançlarının toplamı üzerinden alınan sübjektif ve dolaysız vergi.
  • Mülkiyet vergileri, gerçek ve tüzel kişilerden, çeşitli iktisadi varlıklara sahip olmalarından dolayı alınan vergiler. Bina vergisi, arazi vergisi, motorlu taşıtlar vergisi gibi. (Mülkiyet vergileri, servet üzerinden alınan ve servet transferlerinden alınan vergiler olarak ikiye ayrılır Servetten alınan vergiler de, vergi yükü bakımından, gerçek servet vergileri ve nominal servet vergileri olarak ikiye ayrılır. Gerçek servet vergilerinde, vergi, ödeme gücünü gösterdiği kabul edilen servetin bir parçasını alacak bir biçimde ve genellikle olağanüstü durumlarda bir kereye özgü olmak üzere tahsil edilir, [varlık vergisi gibi]. Nominal servet vergilerinde, vergi, serveti değil, gelirin bir bölümünü alacak ya da sahibinin normal gelirlerinden karşılanacak bir biçimde düzenlenir [bina vergisi gibi]. Servet transferlerinden alınan vergiler ise, taşınır ve taşınmaz malların ivazsız olarak devri nedeniyle değerleri üzerinden alınan vergilerdir [veraset ve intikal vergisi gibi].)
  • Sermaye kazançları vergisi, bir kimsenin sahip olduğu sermaye malları, toprak vb. değerlerin satın alındıkları tarihten bir süre sonra daha yüksek bir fiyatla satılmasından doğan kazançları üzerinden alınan vergi.
♦ ilg. Bir kimseye vergi, ona özgü, mahsus; Sanatçılara vergi özellikler.
Kaynak: Büyük Larousse
Son düzenleyen Safi; 6 Mayıs 2017 16:50