Arama


Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
9 Temmuz 2015       Mesaj #4
Safi - avatarı
SMD MiSiM
Ad:  Atelier_de_Nicolas_de_Largillière,_portrait_de_Voltaire,_détail_(musée_Carnavalet)_-002.jpg
Gösterim: 597
Boyut:  341.1 KB

VOLTAİRE
(François Marie AROUET), fransız yazar (Paris 1694-ay.y. 1778). Parisli bir noterin oğluydu; babasına hıncından ötürü, zaman zaman *** olduğunu öne sürmüşse de, aslında P Tournemine’in Cizvit hümanizmi ile Ninon de Lenclos tarzı özgür düşüncenin şaşırtıcı bir çaprazlamasının mirasçısıdır. Voltaire geleceğe iki miras bıraktı: bir yandan M. Homais ve liberal burjuvazinin, öte yandan da mücadeleci gazeteciliğin öncüsüdür. Felsefi yanı bugün bize hafif gelen yapıtının çeşitliliği ve sınırları buradan kaynaklanır Voltaire, zamanının tüm büyük fikirlerine sırt çevirdi ve Buffon'dan Rousseau’ya ve Needham’a kadar, dönemin tüm büyük adamlarını eleştirdi; “iyi vahşi” kuramında olduğu gibi "kabuklar üzerine inşa edilmiş sistemler”i alaya aldı; ama böylelikle yerbilim, biyoloji, toplumbilim, antropoloji gibi kurulmakta olan bilimlere de uzak kaldı, iyi bir tarihçi oluşuysa, dünyayı, onu her zaman cezbeden iktidar mekanizmaları aracılığıyla ele almasındandır.
Bununla birlikte Voltaire, meslek yaşamının başında Philippe d’Orlâans'ı sorumsuzca eleştiren dizeleri yüzünden bir süre taşrada, ardından Bastille'de (1717 -18) gözaltına alındı; CEdipe (1718) adlı trajedisi ile PoĞme de la Ligue (1723) adlı şiirine o sırada başladı. Kısa bir süre sonra üne ve paraya kavuştu, ama Rohan -Chabot şövalyesiyle takışması iyi bir sopa yemesine ve yeniden hapse düşmesine neden oldu. Ancak İngiltere'ye sürgün giderek özgürlüğüne kavuşabildi. Üç yıl devam eden (1726-1728) bu sürgün Voltaire'in düşüncesini ve yapıtını reformcu bir çizgiye çekti. Voltaire siyasal bir trajedide (Brutus, 1730) özgürlüğü yüceltirken, bir yandan da savaşa karşı çıktı (Histoire de Charles XIII, 1731), hıristiyan dogmalarını (Epitre â Uranie, 1733), sözde edebi başarıları (/e Temple du goût, 1733) ve transız siyasal rejimini (Lettresphilo sophiques, 1734) eleştirdi. Voltaire Châ- telet markizinin Franche-Comtö'de Cirey' de bulunan malikânesine çekilerek, takipçilerinden uzakta, kendini edebiyata verdi: trajediyi yenilemeye {Zaire, 1732), uzak ülkeleri ya da Shakespeare'in gözüyle antik Roma’yı konu alarak ulusal tarihi canlandırmaya (la Mort de CĞsar, 1735), ve aşk temasını bir yana bırakmaya (Meğrope, 1743) çalıştı. Buna karşılık komedi türünde (Nanine, 1749) o kadar başarılı olamadı, hatta Mme de Pompadour Crâbil- lon'u Voltaire'e yeğlemişti. Bununla birlikte, saray için yazdığı bazı şiirler (PoĞme de Fonterıoy, 1745) ona Akademi’nin (1746) ve sarayın yolunu açtı. Voltaire saray tarihçiliğine getirildi (1746). Ancak gördüğü ilgiden pek memnun kalmadığı için Zadig (1747) adlı öyküyü kaleme aldı ve Friedrich ll'nin davetini kabul etti. Pots- dam’da geçirdiği üç yıl (1750-1754) boyunca bir yandan majestelerinin dizelerini düzeltirken bir yandan da XIV. Louis asrı' nı (le Siöcle de Louis XIV) [1751] ve Micromâgas (1752) adlı öyküyü yazdı. Bir başka fransızla, Berlin akademisi'nin yöneticisi Maupertuis ile anlaşmazlığa düşünce Prusya'dan aynldı ve Paris'te hiçbir zaman istenmediği için Cenevre yakınına yerleşti. Ama Essai sur les mceurs (1756) ile prostestanları, Pucelle (1755) ile de katolikleri gücendiren Voltaire, PoĞme sur le dĞsastre de Lisbonne (1756) adlı şiiriyle de Rousseau’nun düşmanlığını üzerine çekti. Bu felaket Voltaire'i Candideya da İyimserlik üzerine'yi [1759] yazmaya ve Gex ülkesinde; Ferney'de kendine emniyetli bir barınak aramaya sevk etti. On sekiz yıl boyunca Voltaire orada düşüncenin hükümdar’ı oldu, avrupalı seçkinleri kabul etti, trajedilerini temsil ettirdi (TancrĞde, 1760) ve felsefi öykülerine yenilerini ekledi; bu öykülerinde sonradan görmeleri (Jeannot et CoHn, 1764), siyasal istismarları (1'ingĞ- nu, 1767), rüşveti ve zenginliklerin eşit olmayan bir biçimde dağılmasını (l'Homme aux quarante Ğcus, 1768), töreleri (la Prin- cesse de Babylone, 1768) eleştirdi. Yergi yazılarında “alçağı ezmek”e ve adaletin yetersizliklerini sergilemeye çalıştı: Calas’ ın (1765), Sirven’in (1771) itibartannın iadesini sağlamayı başardı ve şövalye La Bar- re’ın da itibarının iade edilmesini istedi (1766). Aklın zaferi için sürdürdüğü kutsal görevine TraitĞ sur la tolĞrance (Hoşgörü üzerine inceleme) [1763] ve Felsefe sözlüğü'yle (le Dictionnaire philosophique) [1764] devam etti. 1778'de Paris'ten gelen çağrıya olumlu yanıt verdi: görkemli- bir biçimde Akademi'ye ve Comâdie -Français’e kabul edildi. irĞne adlı oyunu Comâdie-Française’de oynanırken, üzerine bir taç konmuş büstü de temsil boyunca sahnede duruyordu. Yorgunluktan bitkin düşen Voltaire aynı yıl 30 mayısta öldü.
Voltaire'in uçarı ve gündelik konuları işleyen şiirlerden büyük şiirsel kurgulara, gösterişli düzyazılardan keskin ve alaycı kısa anlatılara kadar uzanan yapıtının çeşitliliği gerçekten şaşırtıcıdır. Voltaire daha çok bugün artık yavaş yavaş unutulan epik ve trajik yapıtlarına önem verdiği halde, genellikle yazarının adı belirtilmeden yayımlanan ve ancak zaman öldürmeye yaradığı düşünülen anlatıları ve sayısız mektubu yapıtının en canlı bölümünü meydana getirir. Filozof Voltaire, Aydınlan macı filozofların yeni hümanizminin sözcüsü olarak belirir: ruhun selametinden çok bu dünyadaki mutluluğa, metafizikten çok fiziğe, savaşların ve hanedan kavgalarının hikâyesinden çok gündelik yaşamın tarihine önem verir Voltaire’in adı tanrıtanımaza değilse de dinsize çıkmıştı; oysa Kilise'ye şiddetle cephe alması samimi bir yaradanctltğa ters düşmüyordu ve Voltaire Kilise'nin maddiyata düşkünlüğünü her fırsatta yineleyecekti. Siyasal, hukuksal reformlardan yana olan, Fransız devrimi'nin sağlayacağı insan haklarını savunan, ama Diderot ya da Rousseau’nun felsefi atılganlığından da uzak olan Voltaire, burjuva zihniyetinin dinamizminin ve sınırlarının canlı örneğidir. Voltaire, Louis XIV döneminin ve bu dönem edebiyatının hayranı, Corneille'in titiz bir yorumcusu, romantizme cephe alanların çevresinde toplandığı sancaktı. Siyasette eleştirici zihniyet ile sanatta konformizm onun himayesinde birleşirken, Rousseau çelişkili bir biçimde, devrimci radikalizm ve dinsel uyanışın yanı sıra romantik hareketin yükselişine de öncülük edecekti. Goethe' nin dediği gibi “Voltaire nasıl bir dünyanın sonuysa, Rousseau da bir dünyanın başlangıcıdır.”

Kaynak: Büyük Larousse