Arama

Taraf Nedir? - Tek Mesaj #2

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
19 Temmuz 2015       Mesaj #2
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TARAF a. (ar. taraf).
1. Bir nesnenin bir başka yüzüne karşıt olan yüzü: Bir madalyonun, bir yaprağın her iki tarafı.
2. Bir bütünün, bir bütüne ya da bir bütünden geri kalana göre, şu ya da bu yönüyle ele alınan bölümü, parçası: Yolun sağ tarafından gitmek. Apartmanın bu tarafı çocuklara ayrılmıştır. Dairenin sokak taralında gürültüden oturulmuyor. Etin yağsız tarafı. Yatağın baş tarafı, ayak tarafı.
3. Doğrultu, yön: Başını o tarafa çeviremiyordu.
4. Başka yönlere göre ele alınmış yöre; yön, yan: Ayrı ayrı dört bir taraftan geldiler. Ne tarafa gidiyorsunuz?
5. Bedenin iki yarısından her biri; yan: Sağ tarafım tutuldu.
6. Bir kimsenin, bir şeyin ele alındığı görüş açısı; bir şeyin, bir kimsenin görünümü; yön, yan: Olayın iyi taraflarından biri. Kitabın ilginç tarafları var. Onun bile sempatik bir tarafı vardı.
7. Soy bütünlüğü: Baba tarafı, ana tarafı. Oğlan tarafı çok kalabalık.
8. Bir çatışmaya, bir tartışmaya, bir pazarlığa vb. girmiş bir idimse, bir topluluk, bir ülke vb.: Karşı karşıya gelen taraflar. Hangi tarafı onaylıyorsüp Taraflardan her biri.
9. Taraf tutmak, bir tarafın zararına, karşı tarafı kayırmak; taraflardan birini desteklemek: Hakem taraf tutuyor. Bu konuda taraf tutuyorsun. || Bir kimsenin, bir grubun, bir şeyin tarafını tutmak; (birinden, bir şeyden) tarafa olmak, taraf çıkmak, onları desteklemek, savunmak, onlardan yana olmak. || Tarafıma, tarafına, bana, ona. || Tarafımdan, benim adıma: Onları tarafımdan selamlayın. || Tarafından, bir işin, bir eylemin o kişinin aracılığıyla yapıldığını belirtir. (Bk. ansikl. böl.) || Tarafından, bir sıfattan sonra kullanıldığında, o nitelikte: Ucuz tarafından bir şeyler al. || Bir şeyi, bir durumu vb. iyi, kötü tarafından almak, sadece olumlu ya da olumsuz yanını ele almak. || Bir taraftan..., diğer (bir) taraftan..., çift görüş açısı, paralellik ya da bir şeyin iki ayrı yönünü gösterir;... yandan, diğer (bir) yandan ...: Bir taraftan gezinin aşırı yorgunluğu, diğer taraftan sabahın çok erken saatinde gelmemiz... || ... bir tarafa, ayrı tutma belirtir; bir yana: Bir iki küçük olay bir tarafa, her şey çok güzeldi. İnatçılığı bir tarafa, iyi çocuktur.

—Esk. Taraf iltizam etmek, bir düşünce ya da davada bir tarafı seçmek. || Taraf-be -taraf, her yönden: "...cümlesi mahremlerini âgâh ve taraf-be-taraf fitne ikazına ibtidar edip..." (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Tarafı âlinizce, sizin tarafınızdan, sizce. | Tarafı hilaf, karşı taraf, karşıt yön: "... sonraları Meclis'i maarifin işlerini tervicde ekseriya tarafı hilafda bulunmuştur" (Cevdet Paşa, XIX. yy.). || Tarafı sâfil, aşağı taraf. || Tarafı samileri, yüce katınız; ekselansları.

—Ask. Manevra ya da tatbikat sırasında hazır bulunan dost ya da düşman birliklere verilen ad. (Taraflar renkleriyle belirlenir Örneğin dost taraf mavi, düşman taraf kırmızı renkle temsil edilir.)

—Ceb. vanın eşanlamlısı.

—Huk. Bir sözleşmeyi yapan kimselerden her biri. || Bir davada davacı ve davalı. || Taraf ehliyeti, davacı ya da davalı olabilme yeteneği.

—Muhs. Çift taraflı muhasebe (muzaaf kayıt usulü), her işlemin bir yandan borçlu hesaba, öteki yandan da bir alacaklı hesaba geçirildiği muhasebe. || Tek taraflı muhasebe (basit kayıt usulü), her işlemin yalnız bir kez kaydedildiği muhasebe.

—ANSİKL. Edilgen fiillerle kurulan cümlelerde özne (belirtilmek istenirse)... tarafından biçimindeki dolaylı tümleç içinde yer alır (Soygunun dün yakalanan kişiler tarafından yapıldığı sanılıyor. Hükümet tarafından gönderilen elçi).
Kaynak: Büyük Larousse