Arama

Tüketim nedir? - Tek Mesaj #5

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
4 Eylül 2015       Mesaj #5
Safi - avatarı
SMD MiSiM
TÜKETİM a.
1. ikt. Dar anlamıyla, var olan malları kullanarak yok etmek eylemi; yoğaltım; geniş anlamıyla, tüketicilere ücretli ya da ücretsiz olarak sunulan mal ve hizmetlerin tümü. (Bk. ansikl. böl.)
2. Bir yiyeceği, bir içeceği, bir enerji kaynağını kullanmak, tüketmek, eylemi; tüketilen nicelik: içki tüketimi gençler arasında tehlikeli biçimde ve hızla yaygınlaşıyor. En çok elektrik tüketimi 18.00 ile 20.00 arasında gerçekleşiyor. Geçen ayki gaz tüketiminiz ne kadardı?
3. Herhangi bir şeyi gereksiz yere harcama: Ülkemizde ilaç tüketimi aşırı boyutlarda. Reklamlar insanları tüketime itiyor.
4. Tüketim maddesi, doğrudan doğruya tüketiciler tarafından kullanılmak üzere pretilen maddeler: Tüketim maddelerinde hızlı fiyat artışı.

—Camc. Fırın tüketimi, cam hazırlamak için fırında ısı olarak kullanılan enerji miktarı. (Üretilen camın kg'ı ya da ton'u başına mazot gramı ya datermi, ya da kW cinsinden tanımlanan fırın tüketimi fırının yaşı ve yıpranmasıyla artar ve günlük çekiş artıkça azalır.)

—Etol. Tüketim etkinliği, eylemi ya da yanıtı, birtakım özgül uyartıların birbirine eklenmesiyle başlayan ve bir yeme davranışıyla sonuçlanan içgüdüsel davranış. (Genellikle basmakalıp hareket kalıpları ortaya çıkar ve K. Lorenz'e göre içgüdüsel davranışların temelini oluşturur. Bu kavram, W. Galg tarafından, birtakım beslenme davranışıyla benzerlik kurularak yaratılmıştır [1918].)

—Fizyol. Oksijen tüketimi, atardamar ve toplardamar kanlarındaki oksijen oranları arasındaki fark. (Dinlenme halinde 200 ml/dk iken aşırı bedensel çalışma halinde 4 l/dk'ya ulaşır; bu artış yalnız soluk almanın sıklaşmasıyla sağlanır. Oksijen hacmindeki [V02] bu artış [ya da maksimum V02] birçok etmene bağlıdır [boy, ağırlık, cinsiyet, çalışma derecesi] ve yaş ne olursa olsun nispeten sabittir [55 ila 60 mg/kg]. Bu nedenle oksijen tüketimi sportif alanda yararlanılabilecek ilginç bir değerlendirme ve gözetim testi sayılabilir.)

—Havc. Tüketim uçağı, savaş zamanında niceliği niteliğinden üstün olan, çok hızlı aşınan, hafif, dolayısıyla da ekonomik bir uçağa ikinci Dünya savaşı'ndan bu yana verilen ad.

—Isıl. mot. Yakıt tüketimi, bir motorda ya da otomobilde, belirli bir mesafede ya da belirli bir süre içinde harcanan yakıt miktarı.

—işi. ikt. iç tüketim, üretim yapan bir işletmenin dışa dönük ticari işlemleriyle ilgisi bulunmayan ve onun asıl üretim süreciyle bütünleşmiş olup bu süreç içinde kullanılan üretimi.

—Topbil. ve ikt. Tüketim toplumu, tüketimin ve tüketicilerin, sanayi üreticileri tarafından -temel gereksinimlerin tatmin edilip edilmediği göz önünde tutulmadansürekli olarak tüketimde bulunmaya özendirildiği (özellikle taksitli satışlar ve reklam yoluyla) toplum. (Bk. ansikl. böl.) || Genişletilmiş tüketim, ailelerin, ticaret dışı kesime giren boş zamanları değerlendirici, refah sağlayıcı nihai tüketimleriyle bölünebilir kolektif hizmetler alanına (öğrenim, sağlık hizmetleri) giren nihai tüketimlerini dolaylı vergiler ve işletme sübvansiyonları çıkartıldıktan sonra- gösteren agrega (bireşimsel global büyüklük). || Gösteriş tüketimi, temel gereksinimlerin tatminine değil de, yüksek bir yaşam düzeyine duyulan arzuya, kendini gösterme isteğine yönelik tüketimler. || Kamu tüketimi, kamu kesimi tarafından tüketilen mal ve hizmetler. || Kolektif tüketim, resmi kuruluşlarca (sosyal sigortalar, kamu işletmeleri) konut, eğitim, sağlık, kültür vb. alanlarda sunulan hizmetler. || Özel tüketim, işletmeler tarafından sunulan mal ve hizmetlerin bireylerce tüketilmesi. || Verimsiz tüketim, hiçbir yarar sağlamayan tüketimler (örneğin, incik boncuk kullanma merakı).

—Uz. havc. Propergolün özgül tüketimi, bir roket-motorda, bir saniye boyunca 9,81 N'luk, yani 1 kg'lık bir itme oluşturmak için tüketilmesi gerekli propergol kütlesi. (Göz önüne alınan propergolün performansı ne kadar yüksekse, özgül tüketim o kadar azdır. Genellikle, özgül tüketimin yerine, tersi olan ve saniye cinsinden ifade edilen özgül itme kullanılır.)

—Verg. huk. Tüketim vergisi, mal ve hizmetlerin satışı sırasında alınan vergi. (İstihlak vergisi ya da satış vergisi de denir.) [Bk. ansikl. böl.]

—ANSİKL. ikt. iktisadi sorunlar uzun süre salt üretim bakımından incelenmiş, üretim miktarlarındaki ve işletmelerin kârlarındaki artış, çoğu zaman, ısrarla ekonominin tümü için bir refah ve bolluk belirtisi olarak görülmüştür. Buna karşı, her türlü üretimde temel amacın insanların gerçek gereksinimlerini tatmin etmek olduğu konusunda ısrar eden bir tepkinin doğması kaçınılmaz bir şeydi. Tüketim konusunun ele alınması, çeşitli gider ve gelir kategorileri arasındaki ilişkilerin ortaya çıkarılmasına olanak verdi. Kendiliğinden anlaşılacağı gibi, gelir miktarı, ailelerin gerek gider, gerekse tasarruf düzeylerini belirler. Bu apaçık ilişki, çağdaş ekonomi çözümlemelerinin en gözde temalarından biri durumuna geldi. Ancak, aynı derecede apaçık olan bir şey de, gelirdeki değişikliklerin, harcamanın tipine göre farklı yansımalara yol açtığıdır. Örneğin dayanıklı mal (otomobil, ev aletleri) alımları, bazen özel kişilerin gelirinin konjonktürel değişikliklere karşı oldukça duyarlı olduğunu gösterirken, günlük tüketim malları ve özellikle besin maddeleri için yapılan harcamalar, zaman içinde genellikle daha büyük bir düzenlilik gösterir. Gerçekten de, halk, durum ve koşullar gerektirdiğinde, zorunlu gereksinimlerle zorunlu olmayan gereksinimler arasında yeni bir sıralama yapmayı kaçınılmaz bir şey olarak görmektedir.
Böyle olmakla birlikte, özellikle Birleşik Devletlerde yapılan araştırmalar, alışkanlığın ya da yaşam "standing”ini kurmak kaygısının, tüketimin, gelirdeki ani değişikliklere hemen uydurulmasını engellediğini göstermiştir. Nitekim, evli çiftler, gelirlerinin azaldığı dönemlerde bile, eski harcama düzeylerini elden geldiğince uzun bir süre -hatta borçlanmak ve böylece gelecekteki kazançlarını önceden harcamak pahasına da olsa- korumak eğilimini taşımaktadırlar. Aynı "atıl" gelire, bir artışa uyum sağlamak sözkonusu olduğu zaman da rastlanır. Bu durum, Milton Friedman’ı şöyle bir varsayım ileri sürmeye götürmüştür: birey, sürekli bir gelire göre davranır; birey son yıllardaki deneylerine ve kendisine ait olarak gördüğü sosyal kategoriye göre bir çeşit referans geliri olan bu sürekli geliri kendisi için normal sayar. Bu anlayışa göre, tüketim daha çok, uzun vadeli görüşlerle belirlenir; öyle ki gelirde yükseliş ya da azalış yönünde ortaya çıkan geçici bir değişiklik, genellikle ya söz konusu kişinin aktiflerinde bir artışa, yani bir tasarruf oluşmasına (mal ve donanım türünden aktifler, para ya da hisse senetleri ve tahviller türünden mali aktifler), ya da daha önce biriktirilmiş mal varlığının bölünmesine tüketimde gerekli değişikliklere başvuracak yerde- yol açar. Sanki birey, tüketimini zaman içinde ve sürekli bir biçimde korumak kaygısıyla, gelir akışındaki değişiklere karşı bir güvenlik rezervi kuruyor gibidir.
Bu çözümlemeyi daha da derinleştiren F. Modigliani, Brumberg ve A. Ando, gerçekte bireyin kişisel tatminlerini en yüksek sınırına vardıracak biçimde, tüketimlerini yaygınlaştırdığını ve planladığını ekliyorlar. Özellikle, birey tasarrufa başvurduğu zaman -onun gerçekleştirdiği tasarruf miktarı, tüketimden kaçınma miktarına karşılık geldiğine göre, gelecekteki tüketim olanaklarını ayarlamak ya da bunları artırmak isteğini belirtmekten başka bir şey yapmış olmaz. Burada, ailenin dönemlere ayrılan bir mal varlığı edinme süresinden söz etmek olasıdır Birbirini izleyen bu dönemler, yaşamın çeşitli çağlarında tasarruf, kredi ve mal varlığı arasındaki ilişkileri açıkça ortaya koyar; şöyle ki: genç evliler borçlanırlar; orta yaşlı evliler borçlarını öder ve bir mal varlığı edinirler; yaşlı evliler ise, sermayelerini yavaş bir biçimde tüketirler. Sonuç olarak, tüketicinin kendi düzeyinde gerçekleştirmeye çalıştığı ekonomik denge, onun, olabilecek çeşitli tüketimler arasında, yaşama bağlı bütün bir sıra zorunlulukları göz önünde tutarak, yaptığı kişisel yeğlemeleri dile getirir.
Bu zorunlulukların ötesinde, karakteristik bir olay ortaya çıkar ki, bu da özel tüketimin hızlanması ve kolektif tüketimlerin artmasıdır. Bir yandan, tüketim hacminin artış temposu hızlanır: enflasyon da hesaba katılmak koşuluyla, kişi başına yılda % 4 ile % 5'i bulur (bu rakam tüketim artışının her 20 yılda bir iki katına çıktığını gösterir). Öte yandan, gerçek tüketim rakamları, toplum tarafından sağlanan ve rakama vurulması kolay olmayan bazı ek kolaylıkları her zaman hesaba katmaz. Burada, bir sıra kolektif yatırımlar sözko- nusudur: yollar, okul ve kültür hizmetleri, kamu sağlığı, boş zamanları çeşitli değerlendirme olanakları, kentlerin ve ulaşım araçlarının değiştirilip düzene konulması. Bütün bu yatırımlar, genel refah düzeyinin yükselmesine yardım eder. Zaten, birkaç yıldan beri, "genişletilmiş tüketim” kavramı altında, sözkonusu yatırımların, ailelerin yaşam düzeyinde ortaya çıkardığı iyileşmenin ölçülmesine çalışılmaktadır.
Nihayet, ailelerin yararlanmasına sunulan mal ve hizmetlerin çoğalması, homojen bir gelişmeyi göstermez. Bu gelişmenin gerisinde, bazı ürünlerin tüketiminde bir artışla birlikte, başka bazı ürünlerin tüketiminde bir azalış gizlidir. Esneklik kavramı (fiyatlarla gelirlerin esnekliği), zaman içinde birbirinden ayrılan bu iki gelişme çizgisini değerlendirmeyi olanaklı kılar. Genel olarak, ilk önce, besin maddeleri tüketiminde bir azalma ve bazı besin maddelerinin yerine başkalarının konulması olayı görülür. Örneğin, tahıl türünden besin maddelerinin tüketim payındaki hafif bir düşüş meyvelere ayrılan tüketim payında bir artışla giderilir. Ayrıca, tüketilen besinlerin yapısı esaslı bir değişikliğe uğrar, işlenmiş ya da özel olarak imal edilmiş besin maddeleri (örneğin, yoğurt), olduğu gibi satılan ürünlerin yerini alır; daha az ekmek, patates, içyağı ve kuru sebze tüketilir ve bunların yerine daha zengin, daha yeni yiyecekler konur: bisküvi ve peksimetler, hazır yemekler, taze sebzeler vb. Besin maddeleri tüketimindeki bu azalışın yanı sıra ve bunun aksine olarak, elektrikli ev eşyası, kişisel bakım ve sağlık ürünleri (sağlık bakımları da içinde olmak üzere) alımları ve özellikle, ulaşım ve eğlence giderleri artar.
Bu çelişkili gelişmeler tüketimin sosyal karakterini belli eder. Bireysel tüketim fonksiyonları arasındaki güçlü karşılıklı bağlılığı doğuran neden, bir sosyal grubun, daha incelikli bir yaşama ve tüketme biçimiyle ilişki kurduğu zaman, var olan eski gereksinimlerini karşılarken, birtakım yeni istekler duymaya başlaması ve böylece, tüketim eğiliminin artmasıdır. Hayal gücü harekete getirilen birey belli bir doyum- suzluk duyar ve içinde daha güçlü, daha yeni istekler uyanır.

Tüketim toplumu. Bu tür toplum, belli bir sosyal grupta sanayi üretiminin öz mantığı, talebin arzı doğurduğu aşamadan, arzın talebi (özellikle tüketim malları talebini) gelişmeye zorladığı aşamaya geçilmesini gerektirdiği zaman ortaya çıkar. XX. yy.'ın başında ABD’de doğan bu toplum tipi, giderek Batı Avrupa'ya yayıldı ve hatta sosyalist ülkeleri de kapsamına almaya doğru yöneldi. Üçüncü dünya ülkeleri, çoğunlukla, bu toplum tipini kendilerine örnek alırlar.

—Verg. huk. Tüketim vergileri iki grupta toplanır. Birincisi, bazı mal ve hizmetlerin satışını vergilendiren özel tüketim ya da özel satış vergileri, öteki ise genel tüketim ya da genel satış vergileridir. Özel tüketim vergileri'nde üretim ya da üretimin belli bir aşaması genel olarak değil de tek tek belirtilen mal ve hizmetlerin vergilendirilmesi sözkonusudur. Bu vergilerin uygulama alanları oldukça yaygın ve tarihi bakımdan da eskidir. Başlıca örneklerini alışkanlıklar yaratan maddeler ile lüks tüketim maddeleri oluşturur: kahve, çay, tütün, alkollü içkiler; kürk, mücevher, parfüm vb. Gümrük vergisi de özel tüketim vergileri kapsamına girer, ikinci grup tüketim vergileri ise, genel olarak bütün satışları ya da iktisadi etkinliklerin belli bir aşamasındaki satışları vergilendiren genel tüketim vergileridir. Bu vergilerde, vergilemeye konu olan malların tek tek sayılması yerine genel olarak iktisadi işlemler tanımlanır ya da üretimin hangi aşamasının vergilendirildiği belirtilir.

Kaynak: Büyük Larousse