Arama

Özdeşlik nedir? - Tek Mesaj #7

Safi - avatarı
Safi
SMD MiSiM
11 Aralık 2015       Mesaj #7
Safi - avatarı
SMD MiSiM
ÖZDEŞLİK a Birbirine tıpatıp benzeyen iki ya da daha çok şey arasındaki ilişki.

—Ceb. ilginç özdeşlikler, ortaöğretimde kimi cebirsel formüllere verilen ad:
(a + b)2 = a2+2ab + b2\
(a-b)2 = a2-2ab+b2,
(a2-id2) = (a-b)(a + b):
(a + b)3 = a3 +3a2b +3ab2 + b3,
(a-b)3 = a3 - 3a2b +3ab2 - b3; a3-b3 = (a-b)(a2 + ab+b2): a3 + td3 = (a + b)(a2-ai> + i>2).

—Küm. kur. Bir E kümesinin özdeşliği, E den E içine tanımlanmış her x elemanına, x elemanının kendisini eşlik ettiren uygulama. (Bu uygulama lE ile gösterilir.)

—Mant. ve Fels. Belirtme biçimi ve herhangi bir uzaysal-zamansal belirlenim bakımından farklı olmakla birlikte, tastamam aynı özellikleri gösteren iki ya da daha çok düşünce nesnesinin ayırtedici niteliği. (Bk. ansikl. böl.) || Özdeşlik ilkesi, bir şeyin tümüyle ve yalnız kendi kendisine eşit olduğunu olumlayan ilke ("A=A”).

—Psikan. Özdeşlik duygusu, D. Meltzer tarafından önerilen ve özdeşleşim kavramıyla kendinin duygusu kavramını kapsayan kavram. (Bk. ansikl. böl.)

—Topruhbil. Toplumsal özdeşlik, bireyin bir ya da birçok toplumsal gruba ve bir toprağa (ülke, kent, bölge, sokak, vb.) bağlılık bilinci ve bunun yol açtığı heyecansal ve değerlendirici anlam. (Bk. ansikl. böl.)

—Verg. huk. Özdeşlik kuramı, geçici bir süre için, gümrüksüz olarak dışalımı yapılan yabancı malların aynen ve yeniden dışsatımının yapılması gerektiğini ileri sûren kuram. (Özdeşlik kuramının karşıtı eşdeğerlilik kuramıdır. Buna göre, aynı maldan eşit bir miktarın dışalımı yeterlidir.)

—ANSİKL. Fels. Özdeşlik, aristotelesçi felsefenin bir kavramıdır. Özdeşliğin biçimsel koşullarının belirtilmesine dayanan mantıksal-matematiksel kullanımı dışında bu kavram, varlığın ve varoluşun felsefi bir tanımını ortaya koymaya da yarat Bu bakımdan Hegel, özdeşliği felsefenin önemli bir kavramı durumuna getiren son filozoflardan biridir. Ondan sonra Nietzsche, her türlü metafiziği reddettiği gibi, bu kavramı da reddetmiştir.
Hegel'de özdeşlik (identitât), farklılık ve çelişmeden önce, "özsellikler"in ya da "yansıma belirlenimleri"nin ilkini adlandırır. Hegel şöyle yazar: "Öz, kendinde görünür ya da salt yansımadır; aynı zamanda kendisiyle özdeşlik, yani yansımış bağıntı olarak [...] kendiyle bağıntıdır da” (Enzyklopâdie der Philosophischen Wis- senschaften im Grundrisse [Felsefi bilimler ansiklopedisi], 66). Bu "biçimsel özdeşlik” (ya da "anlık özdeşliği"), kendinde özdeşliktir; henüz belirlenmemiş bütünselliktir; bununla birlikte, "kendine yönelen olumsuzluk" olarak, “kendinden uzaklaşma edimi”dir de; "dolayısıyla özünde, farklılığın belirlenimini taşımaktadır" (ay. ypt., 67).
Özdeşlik, geleneksel metafizik kategorilerinden biridir. Nietzsche bu kategorilere, örneğin maddenin iki özdeş durumundan değil, ama yalnız iki "benzer" durumundan söz etmek gerektiğini ileri sürerek şiddetle karşı çıktı; ona göre özdeşlik liçbir zaman salt ve apaçık bir biçimde saptanmamış, ama her zaman basitleştir ne amacıyla kurulmuştu. Nietzsche şöyle der: “Bu durumların “özdeşliği”ni kulan biziz; gerçek olan onların özdeşliği değil, onları özdeşlik içine sokmamız, onları düzenlememiz olgusudur (aslında onların özdeşliğini yadsımak daha doğru olurdu)” [VVİlle zur Macht] (Güçlülük istenci).

—Mant. Özdeşlik, bir eşdeğerlik bağıntısıdır; çünkü yansımalı, geçişli ve bakışımlı bir nitelik taşır. Bu üç özellikten birincisi, özdeşliğin birinci belitinin içeriğini dile getirir: Vx(x = x) [her şey kendisiyle özdeştir]. Bazen özdeşlik ilkesi olarak da adlandırılan bu belit, daha çok “her A, A'dır" biçiminde dile getirilir Özdeşliği belirtmek için sık sık kullanılan ve özdeşlerin yerine konabilirliği ilkesi olarak adlandırılan öteki belit, VxVy(x=y -* y>(x)=y<y)) biçimindedir ve eğer iki şey özdeşseler, bunlardan biri için doğru olan, öteki için de doğru olur anlamına gelir. Bu iki belit göz önü ne alındığında, özdeşlik kavramının eşitlik kavramından güçlükle ayırt edilebileceği besbellidir.

—Psikan. D. Meltzer, özdeşlik duygusunun oluşumunu betimler. Bebek, bir noktaya, bir dış uyartıya takıldığı zaman, kendini, toparlamasını sağlayan duyum ve dış nesneyle birleşme, o nesneye yapışma, o nesne tarafından sımsıkı sarılma olanağı, bebeğe özdeşliğini duyuran ilk yaşantılardır. Daha sonra, ağırlık merkezi her zaman yer değiştiren özdeşlik duygusunun yansıtmalı ve içeatımlı biçimleri ortaya çıkar. Bir nesneyle içeatma yoluyla özdeşleşim yaşantısı, nesneye doğru bir atılımla birlikte bir kaygıya ve kendinden kuşkulanmalara da yol açar, bir nesneyle yansıtma yoluyla özdeşleşim deneyimiyse, nesneyle bir ve aynı şey olma izlenimini uyandırmakla birlikte, özdeşlik duygusundan ayrı tutulan klostrofobin ve kıyıcı boğuntularla birlikte ortaya çıkabilir.

—Topruhbil. Toplumsal özdeşlik. Toplumsal özdeşlik, genellikle kendi grubuna bağlılığı belirgin bir duruma getiren ve bireyde özdeşleşim süreçlerine doğrudan yol açan ilişki, yani bir başka grupla kurulan ilişki sırasında oluşur. Örneğin, çoğunluk grubunun kalıplarını benimseyerek kendilerini onlara göre tanımlayan azınlık gruplarının durumu, bu konuda, aşırı bir örnek olarak gösterilebilir.
Bir gruba bağlılık duygusu, bireyi genellikle öteki grupların bireylerine göre olan farklılıkları abartmaya ve aynı gruptan bireyler arasındaki farklılıkları küçültmeye yöneltir. Bu da grubun içinde (grup- içi) ve gruplar arasında (gruplararası), özgül bir dayranışa yol açar. Öyle ki, toplumsal bir kategoriye bağlılık duygusu, bireyde bu kategorinin kendine özgü bir davranışını yaratmaya yeter.


Kaynak: Büyük Larousse