Arama

Hikayeler ve Öyküler -2- - Tek Mesaj #30

Misafir - avatarı
Misafir
Ziyaretçi
15 Aralık 2006       Mesaj #30
Misafir - avatarı
Ziyaretçi
YER(SİZ)YÜZ(LER)


“Avuçlarınızda kilitlendirdiğiniz pâk suskunluğumu pörsümüş gecenizin beyninde hortumlarken, aldatabilmeyi meziyet sayan cehlî arzularınızın kara listesine harflerde saklı kalan adımı kazımanıza izin vereceğimi mi zannettiniz!Aldanmışsınız!”
Ben sizin için kaçıncı kefendim kim bilir…Giydiğiniz gibi çıkartmasını da bildiğiniz cinsinden. Hangi kiralık seferde terleyebildi elleriniz.Kim bilir…Sürüklediğiniz gölgelerden usanmanın ardından, gidildikçe değişen yollarda süründüreceğiniz bir püskül seçtiniz hem de sizin için çok sıradan olan….
Sürünen de sizdiniz süründüren de.Bana rast gelmemeliydiniz.Belanıza terslenmelisiniz.Size heva olmadım çünkü…

Vakit gecikti.Kendi ellerinizle beni “kayıp”ettiniz.Ne önemi var ki!Farkedilemeyeceğim.Ölmeyi beceremediniz ki hissedebilesiniz yokluğumu…
Şu meymenetsiz dünyanın rotasından çıkamamış pehlivan(lar)!
Dualarıma aykırıymış gerçek(lik)leriniz. “Düş”tünüz.Düşündürürdünüz evvel zaman içinde…Çıkaramadığınız maskenizi düşürdünüz şimdi ellerim en narin çizgisine.

Acıyorum.Acıyorum.
Sadece acıyorum size!…
Asırlar boyu yılanlarla yattığınız mağaradan ümitlerime cirit atmayı nasıl becerdiniz!Neden seçtiniz beni!
Zâhiri saten sözcükleriniz yol alırken derin uykularıma,hoş geldiniz savaş meydanıma!.Yanılgılarımla yüzleşiyorum siz yer(siz)leşirken.

Nereye giderseniz gidin!Kurtulamazsınız yamanlığınızdan.Samimiyetimin en sakin limanında;acıyı taklit etmeksizin öz(üm)serken hicranı; siz dillerde dolandırılan aşkın lehçesiyle mukabele ettiniz yeminime.
“gölgem bir yerlere battıkça batar
çıt çıt kesilir gözyaşı .
sancılardan ayrılır ağıtlar.
gözümün ağrımaya başladığı ilk ve son durak;kalp!…
Çağlayan ihtilaller ve azarladığım hülyalar!

Kuru vedalarınız ellerime tutuşturduğunuz en bozuk oyuncaktır.”
Ve bir parola;
Kronik Vak’a;Beni sev-miş-miş-miş…tiniz.
“Alnımın tam ortasında pıhtılaşan kan
Ve güneşe hayıflandığım an!
Kulağıma fısıldadığınız heyûla gibi yalan…
Saf tenime niye nefisiniz çarmıhladınız!!!Lekelenmedim,lekelendirmedim de.Siz tükettiğiniz nefesinizi boş yere!Günahınızı taçlandırmamalıydınız.Hatalıyım,biliyorum.Hayalimin varlığına inanmak isteyişlerimle.”
Hayatımın doruk noktasında titreşirken çenem,eşarbıma katıştırdığım belemir kokusuna tutunurken sağ elimle,ezanların salalarına firar ederken bana ait olmayan her şeyimi bırakıp hüznümü kuşanırken vefada,siz korsan bir kalp sundunuz tarlanıza!
Ve küçüldünüz ; anlamınızı diktiğim gözlerimin bebeğinde.Anlamsızlaştırdınız!

“Eksilen de siz ,eksilten de.
Değer biçtiğim halde değersizleşen de…”

Ben masallarla büyütülmedim.Yalanlarla mı eğitilmeliydim!

Köşe bucak yangın.Birbirine dolandı kanatlarım.Kibrit siz ! Alevi sesim…Kül kül koksanız da sönmeyeceğim.Beni rahat bırakın da kendi kendimi ısıtayım ve kendi kendime söneyim…

“Son “demiştiniz bana…işte Son!
Terkedin beni şimdi! Vefasızlığınızı sonlandırın.

Ve Ben;ne melektim ne de şeytan.Kıskacınıza almaya çalıştığınız kırmızı başlıklı bir kız!Sükûttum.Zedelendim.Aşka değil âşıklara güvenimi yitirdim.Çürük daldan manalar kemirmeye meyletmişim.Yarab!Ne kadar da körleşmişim.
Zihnimi cepheleyen(ler)
Kalbimi hedefleyenl(ler)
Boşuna gururlanmayın.
Fethedemediniz!
İnancımı yâr etmedim size, etmeyeceğim de!…
Ve siz!
Kıymet verişlerimi mantıksızlaştıran ,dualarımda bile güvenimi sarsan kıyamet!
Uçurtmalarımın intiharısınız!
Gönül rahatlıyla gidin şimdi!Gidebildiğiniz yere kadar!…