Arama


kamyon - avatarı
kamyon
Kayıtlı Üye
30 Aralık 2006       Mesaj #2
kamyon - avatarı
Kayıtlı Üye

VARİKOSEL


Skrotum (torba)içinde pleksus pampiniformis denilen pis kanı toplayıp testislerden uzaklaştıran toplar damarların genişlemesi ve kıvrımlarının artması ve içerisinde kan birikmesidir.
Genellikle ergenlikten sonra ortaya çıkmaktadır. %98 sol tarafta olur.%2 ise sağda veya her iki tarafta görülür.

Varikosel kısırlığa sebebiyet vermesinden dolayı önemli bir hastalıktır. Hastalar ağrıları olmadığı için varikoseli önemsemezler ve bu sebepten doktora müracaat etmezler . Ancak varikosel testisteki sperm üreten hücreleri bozacağı ve kısırlığa sebep olacağı için tedavi edilmelidir.
Varikosel 20 li yaşlarda cok fazla görülür. Hiç belirti vermeyen varikosellerde vardır. Bu oran toplumda %20-25 dir.

Varikosel genellikle sol tarafta görülür. Bunun nedenleri;
1. Sol spermatik ven sağa oranla daha uzun yol katederek vena kava inferiora ulaşır.
2. Sol spermatik ven dik açı ile sol renal vene açıldığı için drenaj daha zordur.
3. Sol spermatik ven yetersiz valvüler yapıya sahiptir.
4. Sol spermatik ven superior mezenterik arterin baskısına maruz kalarak drenajı güçleşmektedir.

Sağ tarafta görülürse hiç bir tehlike olmayacağı gibi böbrek tümörü veya retroperitoneal tümörler akla gelmelidir. İleri yaşdaki erkeklerde sol tarafta aniden varikosel gelişmesi de bu tip bir tümörün geç belirtisi olabilir. Varikoselin yatar pozisyonda kaybolmaması da bu sebepleri düşündürmelidir.

Varikosel bazen kasığa vuran künt ağrıya ve testisde çekilme hissine neden olabilir. Ayakta uzun süre kalındığında ağrı artar, yatmakla azalır. Muayene tanı koymada genellikle yeterlidir. Muayenede dilate, torsiyöz venler hissedilebilir.

Varikosel I. dereceden IV. dereceye kadar derecelendirilmektedir.
I. derecede ıkınmayla damarlar belirginleşir,
II. derecede damarlar orta kalınlıkta,
III. derecede damarlar ileri derecede kalınlaşmış,
IV. derecede ise damarlar çok genişlemiş, kıvrımlar çok büyük yumaklar yapmıştır ve bozulmuş dolaşıma bağlı testislerde ufalma görülebilir.

Hasta yatırıldığı zaman pleksus pampiniformista ve ven pakeleri kaybolmaktadır. Bu durum varikosel hastalığında tipiktir. Bu nedenle hasta önce ayakta sonra yatırılarak muayene edilmelidir. Kaybolmadığı taktirde böbrek tümörü, retroperitoneal veya intraperitoneal bir tümöre bağlı sekonder varikosel düşünülmeli ve İVP, karın ultrasonografisi, bigisayarlı tomografi gibi daha ileri tetkikler planlanmalıdır.

Varikoseli tespit edilen hastalarda spermogram spermlerin sayısı, hareketliliği ve yapıları araştırılmalıdır.
Varikosellilerin yaklaşık yarısından fazlasında sperm sayısı ve hareketliliği düşmüş, sperm yapıları bozulmuştur. Bu vakalarda yüksek oranda infertilite (kısırlık) gelişir.

Düşük gradeli varikosellerde teşhis ve ameliyat kararları Doppler Ultrasonografi ile konulabilmektedir. Doppler Ultrasonografi ile reflu gözlenen varikosellerin ameliyat edilmeleri gerekir.

VARİKOSELDE REFLÜ NE DEMEKTİR ?
Testisler birer fabrika gibidirler. Sperm hücrelerinin ve erkeklik hormonunun yapım yerleridirler. Bu ürünleri yapabilmek için testislere oksijen, vitamin, mineraller , çinko vs. gerekir. Testislerin atardamarları bu maddeleri içeren kanı testislere getirirler ve testisler bu maddeleri kullanarak üretimlerini gerçekleştirirler. Buraya kadar sorun yok varikosel hastalarında sorun bundan sonra başlar. Bu ürünler kandan alınınca geride artık pis kan kalır ve bunların testislerden uzaklaşmaları gerekir ki yeni taze kan gelsin ve üretim kaliteli bir şek,ilde devam edebilsin. Venlerde ( toplar damarlarda ) kanı uzaklaştıran kapakçık mekanizması mevcuttur. Alttaki şekilde görüldüğü gibi bu kapakçıklar kanı uzaklaştırır ve bu kanın geri dönmesine izin vermez (çek-valf mekanizması). Ancak varisleşmiş ve genişlemiş damarlarda kapakçıklar yetersizdir ve kanın geri dönmesine engel olamazlar. Alttaki şekilde görüldüğü gibi testise temiz kanla birlikte her ıkınmada her karın basıncını arttıran harekette pis kanda hucum ederki buda testislerde kaliteli bir sperm yapımını etkiler. Hem hareket hem dölleme yeteneği zayıf spermler üretilir. Zamanla sayıda da düşme olur . Buda erkek sebepli kısırlığa neden olur.

Ağrısız varikosellerde, testislerde ufalma yapmayan ve evli ve çocuk sahibi erkeklerin varikosellerinde tedaviye gerek yoktur. Varikosel ağrı yapıyorsa, testislerde ufalmaya ve infertiliteye neden olmuş ise cerrahi tedavi gereklidir. Ameliyat ne kadar erken yapılırsa testis hücreleri harabiyeti o kadar erken önleneceği için iyidir.
En etkili cerrahi girişim internal ve eksternal spermatik venlerin bağlanmasıdır.

Varikoselektomi ameliyatı kasık bölgesine yapılacak lokal anestezi veya belden yapılacak spinal anestezi ile rahatlıkla yapılabilir. Genel anesteziye çoğunlukla gerek yoktur. Ameliyat kasık bölgesinden yapılan küçük bir kesi ile gerçekleştirilir. Varisleşmiş venler bağlanır ve kesilirler. Basit bir ameliyattır ve genellikle hastane de yatmayı gerektirmez ancak çok dikkatlice ve büyütme ile yapılması gereken bir ameliyattır. Ameliyat ortalama 30-60 dk. sürer. Bu sırada testisle ilgili diğer oluşumların zarar görmemesine özen gösterilmelidir. Varikosel ameliyatı dikkatli yapılmaz ve lenfatik damarlar bağlanırsa hidrosel (testis çevresinde sıvı birikimi), temiz kan getiren damar (arter) bağlanırsa testis atrofisi gibi komplikasyonlar görülebilir. Bu ameliyatta üroloğun deneyimi önemlidir.
Bir sperm hücresinin yapılmaya başlaması ile olgunlaşıp depo edilmesi arasında 75-90 gün gerektiğinden varikosel ameliyatından ( spermatik ven ligasyonu ) ortalama 3 ay sonra sperm hücrelerine ait bozukluklar düzelmeye başlar.

BAKINIZ Varikosel Nedir? Nasıl Tedavi Edilir?

HİDROSEL


Hidrosel, testisi saran zarlar arasında normalden çok daha fazla sıvı toplanmasıyla torbanın ileri derecede şişmesi durumudur. Normal olarak bu aralıkta testisin kayganlığını sağlamak için 0.5-1.0 ml sıvı bulunur. Hidroselde ise bu sıvı miktari 200- 300 ml hatta bazen çok daha fazla olur. Hidroselin 4 şekli vardır;

Erişkin hidroselinin iki şekli vardır.
Basit hidrosel : Tek taraflı, büyüyüp küçülmeyen, ağrısız, çok büyük boyutlara ulaşabilen, nedeni kesin olarak bilinmeyen, gergin, oval şekilli hidrosellere basit hidrosel denir.

Semptomatik hidrosel genellikle erişkin yaşlarda skrotal bir patoloji sonucu meydana gelir. Akut epididimit ve akut orşit sonucu emilenden daha fazla miktarda sıvı salgılanması sonucu olur. Testis tümörlerinin % 10-15 inde kronik hidrosel gelişebilir. Hidroselin tek tedavisi cerrahidir.

Üstteki resimde ameliyat esnasında skrotumdan serbestleştirilmiş ve kesi hattından dışarı çıkarılmış hidrosel kesesi görülmektedir. Ameliyatta bu kese açılıp su boşaltılır ve kese yaprakları ters çevrilerek dikilir ve testis skrotuma yerleştirilir.

SPERMATOSEL
Testisin üzerinde ve arkasında yer alan, küçük, ağrısız kitlelerdir. İçerisinde ölü spermler bulunan kistik bir oluşumdur. Spermlerin birikmesi sonucu kistik yapı meydana gelmektedir. Nedeni bilinmemektedir. Ağrı yapmaz. Hasta skrotumun içinde testisden ayrı, testisin arka üst tarafında bir sertlik veya şişlik olduğunu fark eder. Muayene ve ultrason ile tanı koyulur. Büyük hacimlere ulaşmadığı taktirde tedaviye gerek yoktur. Çok büyürse ameliyatla çıkarılır.

ORŞİT
Değişik mikroorganizmaların kan yoluyla testise ulaşması sonucu gelişen testis enfeksiyonudur. E. Coli, stafilokok, streptokok, klebsiella ve psödomonas en sık rastlanan mikroorganizmalardır.

Özellikle kabakulak orşiti sık görülmesi nedeniyle özel dikkat gerektirir. Puberteden önce oldukça nadirdir. Kabakulak orşitleri parotitislerin %20-35 inde görülür. Bazen parotit olmadan da orşit görülebilir. Genellikle parotitisden 3-4 gün sonra başlar, skrotum eritemli ve ödemlidir. Ateş 40 dereceye ulaşabilir. Epididimitde görülen karakteristik üriner semptomlar yoktur. Kabakulak orşiti olan vakaların %30 unda spermatogenez geri dönüşümsüz olarak hasar görmüştür. Etkilenen testiste atrofi görülür.
Orşitlerde testis büyümüş, hassaslaşmıştır. Skrotum cildi kızarık ve kalınlaşmıştır. Hastanın ateş 40 dereceye çıkabilir.

Tedavide antibiyotikler, analjezik ve ateş düşürücüler, spermatik kord çevresine anestezi, yatak istirahati ve lokal soğuk-sıcak uygulanması yararlıdır. Testisin yukarı asılması hastayı rahatlatır.

EPİDİDİMİT
Değişik mikroorganizmaların epididime ulaşması sonucu gelişen epididim enfeksiyonudur. Psödomonas, enterobakter, N. Gonorhoea ve C. Trachomatis gibi mikroorganizmalar etkendir. Skrotumda aniden başlayan şiddetli ağrı vardır. Skrotum büyümüş ve derisi kızarıktır. Epididim hassastır. Önceleri epididim skrotumdan ayırd edilirken daha sonraki saatlerde skrotumda tek bir kitle halinde palpe edilir.
Tedavi; antibiyotik, yatak istirahati, soğuk kompresyon, spermatik kord çevresine anestezi uygulanabilir. Seksüel ve fiziksel aktivite kısıtlanır.
Epididimitler iyi tedavi yapılırsa komplikasyonsuz iyileşir. İyi tedavi yapılmaz ise kronikleşir, infertiliteye neden olabilir, hatta skrotal fistül gelişebilir.

Son düzenleyen Safi; 30 Haziran 2016 02:49