Cebeci köprüsünün üstü Karınca yuvasına benziyor, Hamallar, körler, topallar, Oturmuş nasibini bekliyor. Cebeci köprüsü yüksek Altından tren geçiyor, Ya benim aklımdan geçenler? Kimse bilmiyor. Şu dünya güzelim dünya Tıkır tıkır işliyor, İnsanlar insanlar insanlar Neden böyle çekişir durur Aklım ermiyor. Cebeci köprüsünün korkulukları Kara boyalı, Daha böyle köprülerden geçersin çok
1917 senesinde Topraklarında doğmuşum. Anamdan emdiğim süt Çeşmenden tarlandan gelmiş. Emmilerim hudutlarında Senin için döğüşürken ölmüşler. Kalelerin burcunda Uçurtma uçurmuşum, Çimmişim derelerinde. Bir andız fidanı gibi büyümüşüm. Topraklarının üstünde. Koca koca kamyonlara binmişim. Daha büyük şehirlerine Okumaya gitmişim. Eşkiyalar yolumu kesmiş, Alacak şey bulamamışlar. Topraklarının üstünde Top oynamış, aşık olmuş, düşünmüş, Ahbap edinmişim. Kederlendiğim günler olmuş Naçar dolaşmışım sokaklarında, Sevinçli günlerim olmuş Başım havalarda gezmişim. Bağrımı açıp ılgın ılgın Esen serin rüzgarlarına, İlk defa kıyılarından Denizi seyretmişim. Issız çorak ovalarında Günlerce yolculuk etmişim. Ağladığım senin içindir Güldüğüm senin için Öpüp başıma koyduğum Ekmek gibisin.
Bir gece habersiz bize gel Merdivenler gıcırdamasın Öyle yorgunum ki hiç sorma Sen halimden anlarsın Sabahlara kadar oturup konuşalım Kimse duymasın Mavi bir gökyüzümüz olsun Kanatlarımız dokunarak uçalım İnsanlardan buz gibi soğudum İşte yalnız sen varsın Öyle halsizim ki hiç sorma Anlarsın
Şimdi bir rüzgâr geçti buradan Koştum ama yetişemedim. Nerelerde gezmiş tozmuş Öğrenemedim. Besbelli denizden çıkıp Kıyılar boyunca gitmiştir. Tuz kokusu, katran kokusu, ter kokusu Yüreğini allak bullak etmiştir. Sonra başlamış tırmanmaya dağlara doğru Bulutları koyun gibi gütmüştür, Okşayıp otları yaylalarda Büyütmüştür. Köylere de uğradıysa eğer Islak, karanlık odalarda beşik sallamıştır Güneş altında çalışanlara İmdat eylemiştir. Sonra başlayıp alçalmaya ovalara doğru, Haşhaş tarlalarında eflatun, pembe, beyaz, Kıraçlarda mavi dikenler... Toz toprak gözlerine gitmiştir. Kentlere de uğramış ki yanımdan geçti, Haşhaş çiçeğine benzer kızlar görmüştür. Bir gülüş, bir tel saç, allık pudra Alıp gitmiştir. Şimdi bir rüzgâr geçti buradan Koştum ama yetişemedim. Soraydım söylerdi herhalde Soramadım.